Fransız Doktorların
Avrupalı Türkler hakkındaki Düşünceleri:
1--Avrupa ülkeleri arasında
en fazla göç alan ülkelerden Fransa, yaklaşık 300 bin Türkiyeli göçmene ev
sahipliği yapıyor. Fransa'da özellikle dil ve eğitim problemi yaşayan Türkler
genelde entegrasyon sorunuyla gündeme geliyor.
2--Fransa'nın farklı
kentlerinde çalışan dört doktorun bu konudaki görüşlerini aldık.
2.1--Doktor Philippe: Kendi
kendilerine teşhisi koymuş oluyorlar
Göçmen ailelerin yoğun olarak
yaşadığı Lyon kentinin banliyösünde 15 yıldır pratisyen hekim olan Doktor Philippe*'in
hastalarının önemli bir kısmı Kuzey Afrika ve Türkiyeli kişilerden oluşuyor
2.2--Birçok kez Türkiye'ye
gittiğini ve Türk kültürünü sevdiğini vurgulayan Philippe genel olarak Türk
hastalarıyla iyi ilişkileri olduğunu belirtiyor. Ancak birçok Türk hastasıyla
bazı tipik problemlerle karşılaştığını söylüyor.
2.3--Doktor Philippe Türk
kökenli hastalarıyla yaşadığı sorunların başında doktor hasta arasındaki
"güvensizliğin" olduğunu vurguluyor:
2.3.1--"Bana gelen Türk
hastalarla genelde aynı sorunla baş etmek zorundayım. Hasta daha muayene
olmadan, kendi kendine teşhisi koymuş oluyor ve ona göre ilaç talep ediyor.
Birçok hasta hemen iyileşmek için antibiyotik istiyor, ama Türk hastalarındaki
antibiyotik tutkusu kesinlikle daha belirgin"
2.3.2--'Antibiyotik olmadan
tedavi olunabileceğine inanmıyorlar'
Viral enfeksiyonlar için
antibiyotik yazmamaya özen gösterdiğini ifade eden Doktor Philippe, bundan
dolayı bazı Türk hastalarının sert tepkisiyle karşılaştığını belirtiyor:
2.4--"Hastalarıma bazen
antibiyotiklerin kendilerine fayda sağlamayacağını, aksine kendileri için
zararlık olabileceğini anlatıyorum. Fakat Türkler buna anlamakta zorluk
çekebiliyor. Neden aynı hastalığa yakalanan komşuma antibiyotik yazıldı gibi
yorumlarda bulunuyorlar.
2.4.1--Hatta bazıları
verdiğim ilaçları beğenmeyip bir kaç gün sonra başka bir pratisyenden
antibiyotik aldığını biliyorum. Haliyle bağışıklık sistemi sayesinde bir kaç
gün sonra hasta iyileşiyor, ama bunun antibiyotikler sayesinde olduğuna
inanıyor. Antibiyotik olmadan tedavi olunabileceğine inanmıyorlar."
2.4.2--OECD'de
antibiyotiklere direnç oranında Türkiye ilk sırada
Antibiyotiğin yaygın
kullanımına karşı bilim insanları ciddi uyarılarda bulunuyor. OECD tarafından
yayınlanan bir rapora göre, antibiyotik ilaçlara dirençte Türkiye ilk sırada
yer alıyor. Diğer yandan antibiyotik kullanımında Türkiye'ye oranla daha
'temkinli' hareket eden Avrupa ülkelerinde ise antibiyotiğe dirençli bakteri
kaynaklı ölümlerin her yıl on binleri bulduğu ortaya çıktı.
2.4.3--Uzmanlara göre, basit
bir soğuk algınlığı tedavisinde antibiyotiklere başvurulması, bakterilerin
antibiyotik ilaçlara yönelik dirençlerinin artmasına yol açtı.
2.4.4--'Bazı Türk hastalarım
tedaviyi geciktiriyor'
Philippe, özellikle Afrikalı
ve Türk hastaların tedaviyi geciktirdiklerini aktarıyor. Nadiren gördüğü bir
hastasıyla yaşadığı sorunu söyle anlatıyor:
2.4.5--Bilinçsiz antibiyotik
kullanımı: OECD'de antibiyotiklere direnç oranında Türkiye ilk sırada
3--Fransa'da çocuk doktoru
olan Leyla*, Lyon kentinde bir hastanede çalışıyor. Leyla, Türk olduğu için
bazı Türk hastalarla sorunlar yaşadığını itiraf ediyor. Doktor Leyla,
hastaların, kendisinin de Türk olduğunu fark ettiklerinde diğer hastalardan
önce muayene olmak istediklerini belirtiyor.
3.1--Tanışmak isteyen, oğlu
için talip olan kadınlar oluyor
Muayene esnasında özel
hayatıyla ilgili birçok soru aldığını ifade eden Leyla doktor, _"_Genelde
ailem, memleketim ve özel hayatımla ilgili birçok soru alıyorum. Hatta bazı
kadınlar evlilik için beni oğullarıyla tanıştırmak istiyorlar" diye
konuştu.
3.2--Bu durumdan biraz
sıkıldığını itiraf eden doktor, bazen Türk hastalarla diğer doktorların
ilgilenmesini istediğini belirtiyor. Diğer doktorlar gibi Leyla doktor da,
Türklerin hep antibiyotik istediğini söylüyor.
4--Fransa'nın Montargis
kentindeki Aile Planlama Merkezi'nde pratisyen hekim olan Agnes*, ilgilendiği
hastaların çoğunluğunun Afrika ve Türk kökenli kadınlardan oluştuğunu ifade
ediyor.
4.1--Agnes, merkeze gelen
kadınların kültürel alışkanlıklarına dikkat etmeyi çalıştıklarını, hasta ve
doktor arasındaki güvenin daha iyi sağlanması için merkezde çalışanlarının
kadın olmasına dikkat ettiklerini belirtiyor.
4.2--Türk kökenli kadınların
en büyük sorunun dil eksikliği olduğunun altını çizen Agnes, "Diğer hastalarımız
genelde Frankofon ülkelerden geldiği için iletişim sorunu yaşamıyoruz.
4.3--Ama Türk hastalarımızın
önemli bir kısmı yıllardır burada yaşamalarına rağmen Fransızca konuşmuyor. Ya
kendilerine tercümanlık edecek birini getiriyorlar veya başka şekilde anlaşmaya
çalışıyoruz".
4.4--'10 yaşındaki bir çocuğa
cinsel yolla bulaşan hastalıkları anlatmak zorunda kaldım'.Bu konuyla ilgili
yaşadığı bir olayı anlatan doktor Agnes konuşmasına şöyle devam ediyor:
4.5--Bir gün bir kadın hastam
geldi, kendisine tercümanlık etmesi için 10 yaşındaki kızını getirmişti. Cinsel
yolla bulaşan bir hastalık ihtimali vardı ve bu konuyu annesine anlatması için
10 yaşındaki bir çocuğa açıklamam gerekti. Bu durum hem hasta hem de sağlık
uzmanları için çok zor"
5--Lyon'da bir kaç yıldır diş
hekimi olarak çalışan Alexandre'a* da Türk kökenli hastaları sorduk.
5.1--Çocukluğundan beri
Türkleri yakından tanıdığını belirten Alexandre Türk hastalarını şöyle
anlatıyor: Türk hastalarımla çok iyi bir ilişkim var, canı yakın insanlar olduklarını
düşünüyorum. Bazıları Türkiye'den döndüklerinde bana hediye getiriyorlar.
5.2--Bir ara ekonomik
seviyesinin daha yüksek olduğunu bir kentte çalıştığını belirten Alexandre,
göçmen ailelerin daha yoğun olduğu bir yere dönmeyi tercih ettiğini ifade
ediyor.
5.3--Alexandre, Türk
hastaların muayeneye çoğu zaman son dakikada geldiklerine dikkat çekiyor:
"Bu konuda biraz daha disiplinli olabilirler, diş hekimine gitmek için
illa dişinin ağrımasını beklememek lazım."