Sosyal Güvenlik Sistemi
Dönüşmek Zorunda:
1--Bütün dünyada yaşam
süresinin uzaması sosyal güvenlik sistemlerini zorluyor. Sistemin, kuruluşunda
öngörülen zamandan, daha uzun süre emeklilik maaşı ödemesi gerekiyor.
Emeklilerin sağlık harcamaları yükseliyor. OECD’ye göre ‘yaşlı bağımlılık
oranı’ (20-64 yaş grubundaki her 100 kişiye düşen 65 yaş üstü yaştaki kişi
sayısı) giderek artıyor. 1980’de bu oranın OECD ortalaması 20 kişi iken,
2015’te 28’e yükselmiş. Bunun 2050’de 53’e yükseleceği öngörülüyor. Yani her
153 kişinin 53 kişisi, çalışma çağındaki diğer 100 kişiye bağımlı olacak.
1.1—Türkiye için bugün 13
olan bu oranın 2050 tahmini 36. Bugüne göre neredeyse (100 kişiye düşen yaşlı
sayısında) üç kat artış olacağı varsayılıyor. Bireysel emeklilik sisteminin ve
arkasından ‘otomatik katılımın’ devreye alınmasında sosyal güvenlik
sistemindeki ve demografik yapıdaki bu eğilim başrol oynuyor.
2--Sosyal güvenlik
sistemlerinin finansman açığının pek çok nedeni var. Bunlar arasında erken
emeklilik uygulamaları, ödenen prime göre yüksek aylık bağlama oranları,
toplanan primlerin kullanımındaki yanlışlıklar gibi faktörler gösterilebilir.
Ancak finansman açığının en önemli nedenlerinden biri aktif/ pasif oranıdır.
Genel kabul gören görüşe göre, sosyal güvenlik sisteminin düzenli işleyebilmesi
için dört çalışan (aktif) bir emekliye (pasif) bakmalıdır.
2.1--AB ülkelerinde dört
çalışana bir emekli, OECD ülkelerinde altı çalışana bir emekli, ülkemizde ise yaklaşık
iki çalışana bir emekli düşüyor. Ekli tabloda yıllar içinde bütçeden SGK’ya
yapılan aktarım tutarları ve çalışan başma düşen emekli sayıları yer alıyor.
3--Bu tabloya göre bütçeden
sosyal güvenlik sistemine yapılan aktarım yıllar itibariyle artarken,
aktif/pasif oranında azalma gözleniyor. Bütçeden sosyal güvenlik sistemine
yapılan aktarımların GSYİH’ya oranın da artarak 2016 itibariyle % 4.17’ye
ulaşmış olduğu görülüyor(2003 de %3.49 idi)
4--Bütçeden sosyal güvenlik
sistemine kaynak aktarılması bazılarına göre ‘kara delik’ bazılarına göre de
‘sosyal devlet’ olmanın gereğidir. Sosyal güvenlik açıkları makroekonomik bazda
etkiler yaratır. Bütçeden kaynak aktarımı borçlanma ihtiyacını artırıyor; bu da
SGK açıklarını ‘kara delik’ olarak değerlendirenleri haklı çıkarıyor.
4.1--Ancak bütçeden kaynak aktarımı yapılmadığında, bu kez de gelir dağılımı bozuluyor, sosyal güvenlik kurumlarmdan aldıkları gelirle yaşayan kesim yoksullaşıyor. ‘Sosyal devlet’ ilkesini savunanlar, bu hakkın anayasadan kaynaklanan bir hak olduğunu ileri sürerek, sosyal devletin gereği olarak, kaynak aktarımı yapılmasının gerekli olduğunu savunuyor. 2016 verilerine göre, OECD ülkeleri ortalama olarak GSYÎH’nin % 21’ini sosyal güvenlik açıkları için kullanıyor.
4.2--Sosyal güvenlik
açıkları, devleti bütçeden transfer yapmaya zorluyor. Ancak uzun vadede bu
sürdürülebilir gibi görünmüyor. Yaşam süresinin uzaması ve ‘yaşlı bağımlılık
oranının’ giderek yükselmesiyle, devreye yeni sosyal güvenlik sistemlerini alma
Kaynak:Para Dergisi