Meme Kanseri-Bilgi-2:
1--E- Vitamini:
Lipid peroksidasyonunu önlediğinden kanserden (başta akciğer) koruyucudur.
2--D Vitamini:
Kemik kanser riskini azaltır. Menapoz sonrası meme kanser riskini
azaltır.Öneri: Güneşten düzenli ve uygun şekilde yararlanma. Bunu yapamayanlar
günlük 400 IU D vitamini alabilirler.
2.1—D vitamini-- Kanser hastalarında
yapılan taramalarda D vitamini düşüklüğü saptanmıştır. Bu kişilerde kanserin
şiddetli ilerlediği gözlenir. Tümörlü hücrelerin D vitamini sayesinde başka
organlara yayılmasını engellediği gözlenir.
2.2--D vitamini,tümörlü hücrelerin ihtiyacı olan
damarların gelişmesini engelleyerek kanserli hücrelerin diğer organlara
yayılmasını önler. Hastalarda D vitamini eksikliği görülüyorsa ek D vitamini
ile eksiklik giderilir ve hastalık bu durumdan pozitif şekilde etkilenir.
2.2.1--D vitamininin formları da D vitamini ile aynı
özellikleri gösterebilir. Bu formlar tümörlü hücreleri bilip bu hücrelerin sayısının
artmasına engel olurlar. Çoğu kanser türünde D vitamini bir tedavi seçeneği
olarak kullanılabilir. Melanom kanserinde bu geçerli olmayabilir.
2.3--Çünkü melanom kanseri ciltle ilişkili
olmasından dolayı D vitaminin ne yönde etki ettiği belirsizlikler içerir. Ama
melanom kanserine sahip hastalarda D vitamini eksikliği sıklıkla gözlenir. Tüm
bu nedenlerden dolayı; yapılan çalışmaların sayısı arttıkça günümüzde kanser
tedavisinde D vitamini kullanıp kullanılmayacağı da kesinleşecektir.
3--Güneş Işığı--Kolon, prostat ve meme
kanseri insidansının ultraviole ışınlarının bol olduğu bölgelerde daha düşük olduğu
gösterilmiştir
4-- Turp,
Çin lahanası tüketmenin; menopoz sonrası dönemdeki kadınlarda meme kanser
riskini önemli derecede azalttığı saptanmıştır.
5--Selenyum- Glutatyon peroksidazın bileşiminde yer alarak kimyasal karsinojen ve oksijenli radikalleri etkisizleştirerek kanser riskini azaltır.
6--Manganez--
Süperoksit dismutaz enziminin bileşiminde yer alarak karsinojenezisten korur.
7--C Vitamini:
Antioksidant olarak özellikle solunum ve sindirim sistemi kanserlerinden
koruyucudur. Kardiyovasküler hastalıklar için yapılan öneri kanser için de geçerlidir.
8--Sebze ve meyva
tüketimi düşük olanlarda kanser riski,sebze ve meyva tüketimi iyi olanlara göre
iki kat daha fazladır.Meyva tüketimi, özellikle akciğer, ösefagus, ağız boşluğu,
pankreas, mide,kolon, rektum, mesane ve larinks kanserlerine karşı koruyucudur.
Kanser ve kalp hastalığı riskinin azaltılabilmesi için günde beş veya daha çok
porsiyon meyva tüketimi önerilmektedir
9—Karotenoidler--Çeşitli
in antikanserojen etkileri kanıtlanmıştır. Karotenoidlerden biri olan likopen
domateste bulunan vitamin A benzeri bir bileşik olup prostat, meme, sindirim
sistemi,mesane, deri ve serviks kanseri riskini azaltmaktadır. Likopenin
antikarsinojen etkiyi antioksidan özelliği ile yerine getirdiği düşünülmektedir.
9.1--Karotenden zengin sebze ve meyvalar ile
birlikte bir turunçgil (citrus) meyvasının diyete eklenmesinin kanser
önlemedeki önemi vurgulanmaktadır.Bunların sıçan ve farelerde spontan olarak
oluşan veya kimyasal ajanlarla meydana getirilen kanserlere karşı koruyucu
bulunmuştur.
10--Brokoli, karnabahar ve lahana
gibi bitkisel besinlerin de kanser riskini azalttığı gösterilmiştir.Kanser
önleyici etkileri içerdikleri glukozinolatlara bağlanmıştır. Indol,izotiyosiyanat
ve sulforafan gibi fitokimyasallar hücresel DNA zedelenmesini baskılayan veya bloke
eden enzimleri tetikler, tümör büyüklüğünü ve östrojen benzeri hormonların etkinliğini
azaltır.
12--Sarımsak (Allium sativum) uzun yıllardır tıbbi amaçlı olarak kullanılmıştır. Etkisinden sorumlu kimyasal maddeler allisin, allilik sülfitler gibi organosülfür bileşikleridir. Soğan ve sarmısakta bulunan allilik sülfitler immün sistemi güçlendirir,karsinojenlerin atılımını arttırır, tümör hücre çoğalmasını baskılayan enzimleri uyarır ve serum kolesterol düzeylerini azaltır.
12.1--Çin’de geniş bir grupta yürütülen bir
vaka-kontrol çalışması, soğan ve sarımsak tüketimi ile mide kanseri gelişme
riski arasında ters bir ilişki olduğunu göstermiştir. Sarımsağın H. pylori’yi baskılayıcı
etkisinin de rolü olabilir.
12.2--Kırk bin menopoza girmiş hanımda yapılan bir
çalışmada sarımsak tüketimininin kolon kanserine karşı koruyucu olduğu bulunmuştur.
Sarımsağın en iyi bilinen etkisi kolesterol düşürücü etkisidir.
12.3--Klinik çalışmalarda orta derecede kan basıncı düşürücü
etkisi saptanmıştır. Allium ailesinden sebzelerde (soğan, sarımsak, pırasa) selenyum
da bulunmaktadır. Selenyum kalp için koruyucudur ve antioksidandır.
13--omega-3
hipertansiyon, Crohn hastalığı,romatoid artrit ve astım tedavisinde
etkilidir.Koroner arter hastalığı riski ve serum trigliserid düzeylerini
azaltmaktadır. Meme ve akciğer kanserini azalttığını gösteren veriler vardır
14—Fruktoz—Nişasta-Yapılan
analiz sonucunda nişasta bazlı şekerde bol miktarda bulunan fruktozun pankreas
kanseri ile istatistiksel olarak anlamlı derecede ilişkili olduğu
gösterilmiştir.
14.1--Bu çalışmaya göre kilo fazlası olanlarda şeker
alımı özellikle daha fazla risk oluşturmaktadır .
14.2--Akdeniz ülkelerinde yapılan çalışmalara göre;
rafine edilmiş unların kullanımı mide, kolorektal, meme, üst sindirim sistemi
ve tiroid kanserleri riskini arttırmaktadır.
14.3--Bu durum özellikle beyaz ekmek gibi rafine
edilmiş karbonhidratların glisemik yükü arttırmaları ve insülin, insüline
benzer büyüme faktörü ve gliseminin aniden artması, kolon, meme ve prostatta
hücre poliferasyonunu stimüle etmesiyle oluşmaktadır
15—Balık-Balık Yağı-
Balık
ve balık yağı ile beslenen farelerde tümör büyümesinin önemli derecede azaldığı
ve n-3 yağ asitlerinin göğüs, kalın bağırsak ve prostat kanserlerinde
tümör gelişimini önleyici etkide olduğu bildirilmiştir
15.1-- günde 850 mg omega-3
yağ asiti alan grupta her türlü nedenden kaynaklanan ölümde %20 azalma, ani
kalp krizi ölümü riskinde de %45 azalma görülmüştür. Bu yağ asitleri
antiinflamatuar etkiye sahiptir ve aynı zamanda antiatherojenik olabileceği
ifade edilmiştir.
15.2--Yüksek dozlarda omega-3 yağ asitleri yüksek
serum trigliserid düzeyini düşürebilir. Günde 3 ila 5 g yağ asiti trigliserid
seviyesinde %30-50 azalma ile hem koroner kalp hastalıkları, hem akut
pankreatit (pankreas iltihabı) riskini minimize edebilir.
17—Omega 6 Yağ Asitleri-Yapılan
çalışmada doymuş yağ tüketimi ile meme, pankreas, prostat, rahim, kolorektal kanserleri
arasında ilişki olduğu tespit edilmiştir
17.1—Yapılan bir çalışmada yüksek miktarlarda
omega-6 yağ asidi (araşidonik aside dönüşebilen linoleik asit) tüketiminin meme
kanserinde tümör gelişimini ve metastazı teşvik ettiğini göstermektedir.
18—Süt-Yoğurt-- Az
yağlı ya da yağsız süt, kalsiyumun en önemli kaynaklarındandır ve yüksek
miktarda yağsız süt tüketimi prostat ve mesane kanserinde azalma
sağlayabilmektedir.
18.1-- az yağlı süt ürünlerinin kolorektal kanser riskini azaltıcı etkisi olduğu
belirtilmektedir
18.2--Hollanda’da bir vaka-kontrol çalışmasında bazı
fermente süt ürünlerinin meme kanserine karşı koruyucu bir etki sağlayabileceği
ileri sürülmüştür. Sonuçlar göstermiştir ki; %50 oranında bir azalma için
fermente süt ürünleri günde > 225 g (yoğurt, ayran, lor ve kefir) miktarında
tüketilmelidir.
18.3--Yoğurt gibi kültür ile üretilen süt
ürünlerince zengin bir diyetin meme kanseri hücrelerinin gelişimini engellediği
bildirilmiştir
19—Spor:
19.1--Hastalık öncesi fiziksel aktivite düzeyi iyi
olan kanserli hastaların oranı kontrol grubuna göre düşük bulunmuştur
20--Kanser Oluşumunu
Arttırıcı Besinler
Yaşlı ve yağlı koyun, sığır,
keçi ve tavuk etleri
Tuzlanmış besinler
Tütsülenmiş besinler
Hamburger
Sade, yağlı etten yapılmış
köfteler
Doğrudan ateşte pişirilmiş
etler
Sucuk, sosis, salam gibi nitrit
nitrat eklenmiş besinler
Sebze ve meyvelerden fakir
beslenme
Tereyağı, iç yağı
Yağda kızartılmış besinler
20--Kanser Oluşum Sebepleri ve Oranları
Kanser Oluşum Sebebi ………….Oranı (%)
Beslenmede Yanlışlıklar ……………35
Sigara Kullanımı ……………………30
Enfeksiyon ………………………….10
Meslek Hastalıkları ………………….4
Alkol Kullanımı……………………..3
Çevre Kirliliği ………………………2
Besin Katkı Maddeleri……………...1
İdiyopatik ………………………….15
21—Kanserden Korunmada:
1--Alkol, sigara, katkı maddesi içeren yiyeceklerin
tüketiminden kaçınmak
2--Pişirme yöntemlerinden kömür ızgarası ve
kızartmalardan,
2.1--tütsülenmiş yiyeceklerden, turşu ve salamura
gibi fazla tuzlulardan kaçınmak, düşük ısıda pişirmeye dikkat etmek
3--Yiyecekleri küf ve mantar oluşunu engelleyecek
koşullarda saklamak (bozulabilir besinleri soğutarak ve dondurarak saklamak)
4--Yiyeceklerdeki çeşitli kimyasal kontaminantların,
pestisitlerin, atıkların ve katkı maddelerinin güvenli sınırlarda olup olmadığının
belirlenmesine ve takip edilmesine dikkat etmek
5--Düzenli fiziksel aktivite yapmak (günde 1 saat
tempolu yürüyüş, haftada 1 saat daha ağır egzersiz).
6--Kanserin oluşumu çok değişik nedenlere bağlıdır.
Farklı kaynaklara göre diyetle ilgisi %10-70 arasında olup %35 olarak kabul
edilmektedir.
7--Bazı kanserler fazla kilo ile ilişkilidir.
Düzenli egzersiz ve uygun diyet kiloları normal değerler içinde tutmaya
yardımcı olacaktır. Lifli gıdaların bağırsak kanserlerini önlediği görüşü
yaygındır.
7.1--Aşırı şişmanlıktan kaçınılmalıdır. Ama kanser
olup da ağırlık kaybı olmayan bir hastanın (kilosunda kalan hasta) olana göre
(zayıflayana göre) yaşam şansı daha uzundur.
7.2--Hastalığın ileri safhalarında aneroksia
hastalarda kaşeksiye neden olmakta yağ, protein ve karbonhidrat metabolizması
değişmekte, kilo kaybının yanı sıra iştah, tat duygusunun kaybı en sık görülen
komplikasyonu oluşturmaktadır
22--En Güçlü Antioksidan İçeren Besinler,
1--antosiyaninler
(mürdüm eriği, böğürtlen, karadut, kiraz, yaban mersini, vişne),
2--kateşinler (siyah
çay ve yeşil çay), likopen (domates, pembe greyfurt, karpuz, kayısı),
3--beta karoten
(havuç, kavun, mango, kayısı)
3.1--Karotenoidler içinde en etkili antioksidan likopendir;
ksantofilller ise en düşük antioksidan etkiye sahiptir
3.2--Yapılan çalışmalarda, pek çok besinde bulunan
alfa karoten, beta karoten, likopen, lutein, kriptoksantin ve zeaksantin gibi
belli başlı karotenoidlerin oluşumunu tamamlayıp depolandığı organlarda
antikarsinojen olarak etki gösterdiği saptanmıştır.
3.3--Bu yüzden beta karoten gibi provitamin A
aktivitesi gösteren karotenoidlerin yanında kantaksantin, likopen, lutein
gibi provitamin A aktivitesi olmayan karotenoidler de antioksidan özelliklere
sahiptir ve kanser oluşumunu bu şekilde engeller .
3.4--Karotenoidler ve kanser arasındaki ilişki, daha
çok akciğer kanseri ile ilgilidir, ancak beta karotenin kandaki oranı yüksek
olduğunda uterus, meme, cilt ve mide kanseri riskini düşürdüğü de saptanmıştır
4--resveratrol
(üzüm, yaban mersini, kızılcık),
5--elajik asit
(nar, üzüm, kiraz, çilek),
6--kapsaisin
(kırmızı acı biber),
7--kuversetin
(kırmızı soğan ve elma),
8--C vitamini
(greyfurt, portakal, biber, brokoli, kivi, kuşburnu),
9--E vitamini
(badem, ayçiçeği çekirdeği, buğday tohumu)
9.1--E vitamini, yağda çözünebilen major
vitaminlerden olup, tokoferoller olarak isimlendirilen 8 maddeden biridir.
Bitkisel yağlar, yumurta ve tahıllar E vitamini bakımından zengin besin
kaynaklarıdır. E vitamininin fazla alımı, genellikle toksik etkiden ziyade mide
rahatsızlığı, diyare ve baş dönmesine sebep olabilir . Ayrıca bazı randomize
çalışmalar, E vitaminin alınmasıyla frajilite ve hemorajik inme riskini
arttırabildiğinden dolayı özellikle kontrolsüz hipertansiyon ve
trombositopenili kanser hastalarında kullanımı önlenmelidir
10--selenyum (patates,
ayçekirdeği, yumurta),
11--polifenol
(yeşil çay, ahududu, soya, çilek, erik, elma, yaban mersini),
12--glucosinolates
(brokoli, brüksel lahanası, su teresi, karnabahar),
13--lutein (brokoli, ıspanak, kara lahana, kırmızı
üzüm, kivi) olarak sıralanabilir
23—Elma--Yapılan
çalışmalarda elma ve elma suyunun içerdiği antioksidanlar, pektin ve
vitaminlerden dolayı insanlarda kolon ve akciğer kanseri oluşumunu
engelleyebileceği, karaciğer ve meme kanserine karşı koruyucu olabileceği
belirlenmiştir
24-- Hayvansal protein alımı --Hayvansal
protein alımının fazla olması doymuş yağ tüketimini de artıracaktır. Bu durum
meme, uterus, gastrointestinal sistem, kolorektal bölge ve pankreas kanseri ile
ilişkili bulunmuştur ve kanserlerin görülme riskini artırmaktadır .
24.1--Yapılan araştırmalar, yağsız hayvansal protein
tüketiminin kanserle ilişkisi olmadığını göstermiştir. Pankreas kanseri ile et
tüketimi arasındaki ilişkide salam, sosis, sucuk gibi işlem görmüş etlerin
etkisinin yüksek olduğu bildirilmiştir .
24.2--Sucuk, sosis, salam ve pastırma gibi işlenmiş
et ürünleri ve balıkta koruyucu, renklendirici, lezzet arttırıcı ve
antimikrobiyal ortamı korumak amacıyla sıklıkla nitrat ve nitritler kullanılır.
Ayrıca nitrozamine dönüşen nitritlerin hayvan modellerinde mesane kanserine
sebep olduğu bildirilmiştir
25--Diyette yağdan gelecek enerji miktarı %30’u
geçmemelidir. Özellikle kolon, meme ve prostat kanserlerinin oluşumundan yağ
sorumlu tutulmaktadır.Tahıl, sebze ve meyveler diyette yeterince bulunmalıdır.
Doğal antioksidanlara yani lahana, Brüksel lahanası, karnabahar, turpgillere
yer verilmelidir.
26--Kanser Hastalarında Beslenme Düzeni:
1--Protein ve toplam kalori alımını belirli düzeyde
tutmak amacıyla hastalar,şunları yemelidir;
1.1--Balık, kümes hayvanları, yumurta, süt ve süt
ürünleri gibi protein bakımından zengin yiyecek şekillerini,
1.2--A ve C vitaminleri içeren sebze ve meyveler. Bu
yiyecekler arasında kavun,karpuz, çilek, turunçgiller, domates, yeşilbiber,
lahana, karnabahar, ıspanak,patates, havuç, kabak vb. bulunur.
1.3--Kepek unundan yapılmış ekmek, arpa, yulaf
ezmesi
1.4--İştahsızlık halinde şunlar yapılabilir;
1--Yemeklerden önce egzersiz yapmak. 5-10 dakikalık
bir yürüyüş ya da yatakta yapılan sınırlı hareketler bile iştahı açar.
2--Tüm yiyecekleri zevkli bir biçimde ve güzel bir
ortamda sunmak.
3--Azar azar ama sık yemek.
4--Çok yemek çeşidi bulundurmak.
5--Sabahları genellikle iştahın en açık zamanı
olduğundan, bundan yararlanarak kahvaltıyı günün en büyük öğünü haline
getirmek.
6--Yemek yerken midenin boşalmasını sağlamak için
yavaş yemek. Böylece başdönmesi ve kusma da önlenir. Her şeyi iyice çiğnemek.
7--Ağızdaki farklı herhangi bir tadı taze meyve,
meyve suyu ya da emilen ekşi sert şekerlemelerle gidermeye çalışma
8--Sıcak yiyecekler bulantı-kusmayı arttırdığından
soğuk yiyecekler (dondurma, donmuş yoğurt vb.) verilmelidir. Genellikle
içecekler daha iyi tölere edilir. Sade gazoz veya diğer sodalı içeceklerde
verilebilir
9--Ayrıca kanser hastalarında, tükürüğün yetersiz
miktarda üretimi, nişastaların yetersiz sindirilmesi, ağız yaralarının
oluşumunun hızlanması, tat almada azalma, katı yiyecekleri çiğnemede zorluk ve
diş çürükleriyle sonlanır.Tükürük miktarındaki az ya da orta dereceli azalmalar
için basit önlemler yeterli olabilir. Hasta;
9.1--Saatte birkaç kez su, elma suyu, üzüm suyu ya
da meyve suları gibi tahriş etmeyen sıvılar içmelidir.
9.2--Genellikle tükürük üretimini arttıran ekşi
maddeler yemelidir.
9.3--Tütün ve alkolün yanı sıra çok baharatlı,
karbonatlı, sıcak ya da soğuk,çiğnenmesi zor ya da asitli yiyeceklerden
vazgeçilmelidir
9.4--Hastalar kuru, sert ve kabuklu yiyecekler
(kızarmış ekmek, kraker vb) yememesi konusunda uyarılmalıdır. Bu tür
yiyeceklerin çiğnenmesi, yutulması güçtür ve kuru ağız mukozasını daha kolay
irrite edebilir. Ayrıca çok tuzlu yiyecek ve yemeklerden de kaçınılmalıdır
9.5--Yine bu hastalarda görülen ishalin önlenmesi ya
da aza indirgenmesi için, kalori ve proteinden zengin ama yağ ve lifli
maddelerden fakir olan, az miktarda posa bırakan bir diyet önerilir. Bu açıdan
yenmesi önerilen yiyecekler şöyledir;
1--Köy peyniri ve yağsız peynirler, yumurta,
2--Kaynamış, yağsız süt, doğal yoğurt, ayran,
3--Et suyuna çorba,
4--Izgarada ya da fırında pişirilmiş balık, tavuk,
5--Muz, elma püresi, kabuğu soyulmuş elma, elma
suyu, üzüm suyu,
6--Makarna, şehriye, pirinç pilavı,
7--Taze ve sarı kabuklu fasulye, havuç, bezelye,
ıspanak, kabak.
27--Yenmemesi gereken yiyecek ve
içecekler;
1--Kepek ekmeği ve kepek gibi tahıllar.
2--Kabuklu yemişler ve çekirdekler.
3--Çiğ sebzeler.
4--Hamur işi yiyecekler, patlamış mısır, kabuklu
yemişler.
5--Kırmızı biber, karışık baharat, karabiber,
sarımsak gibi sert baharatla
6--Kanserli hastalarda görülen damping sendromu, bir
olasılıkla sindirim sistemi içeriğinin hızlı ve fazla miktarda boşalmasına
bağlı olarak gelişen karmaşık bir olaydır . Bu durumda, hastaya yemekler yavaş
ve sık yedirilmelidir.
6.1--Yemeklerden yarım saat sonraya kadar hastanın
pozisyonu değiştirilmemeli, yatırılıp veya ayağa kaldırılmamalıdır.
6.2--Yemeklerden önce katı yiyecekler 25-30 dakika
sonra da sıvı yiyecekler verilmelidir.
6.3--Diyetin yüksek proteinli, düşük karbonhidratlı
olmasına dikkat edilmelidir. Konsantre tatlılardan (bal, pekmez, reçel vb)
kaçınılmalıdır. Alınan sıvıların aşırı sıcak veya soğuk olmamasına dikkat
edilmelidir
7--Bu hastalarda karşılaşılan sorunlardan konstipasyon,
laktoz intöleransı, gaz,şişkinlik ve geğirme problemlerini önlemek için, şu
girişimlerde bulunulmalıdır;
7.1--Konstipasyon için; hastaya günde 8-10 bardak
sıvı verilmelidir. Diyetine posalı yiyecekler, çiğ meyve, sebze, kuru yemişler,
kepekli ekmek eklenmelidir. Laktoz intöleransını önlemek için; laktoz içermeyen
yiyeceklerden menü seçimine gidilmelidir.
7.2--Süt ve sütlü tatlılar diyetten çıkarılıp
bunların yerine soya sütü, kalsiyumdan zengin diğer yiyecekler (peynir ve
yoğurt gibi) kullanılabilir.
7.3--Gaz,şişkinlik ve geğirme hallerinde; gaz
yapıcı, kepekli yiyecekler, mısır, yeşilbiber,soğan, turp, lahana, karnabahar
verilmemelidir.
7.4--Hastanın hava yutmamasına,yemeklerini yavaş
yavaş iyi çiğneyerek yemesine dikkat edilmelidir
8--Kanserli çocukların beslenmesi özel bir konudur.Güvendiği
bir ortamda, sevdiği kişilerle birlikte ve kısmen rahatlamış bir çocuk,
verilenleri yiyebildiği kadar yiyecektir
Kaynak: Bes Diy Derg 2019;47(3):1-4--EDİTÖRDEN
--Curcumin ve Meslektaşlarımızdan Beklediğimiz Editöre Mektuplar--Prof. Dr.
Türkan Kutluay Merdol1--1. Atılım Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi,
Beslenme ve Diyetetik Bölümü, Ankara