MAKALELER / Gün Işığının-Aydınlatmanın İnsan Fizyolojisine Etkileri





Gün Işığının-Aydınlatmanın İnsan Fizyolojisine Etkileri:

 

1--Aydınlatma normal bir binanın toplam enerji tüketimin ortalama %25-%40’ından sorumlu.

 

1.1--Ancak güneş ışığının insanlar üzerinde başka fizyolojik ve psikolojik olumlu etkileri de var. Örneğin güneş ışığı vücutta D vitamininin salgılanması için gerekli temel bir bileşen. Özellikle dalga boyu 280-315 nanometre aralığında değişen morötesi ışık (UVB) deri hücrelerinde D vitamini üretilmesini sağlar.

 

1.2--Vücudun kalsiyum metabolizması üzerinde düzenleyici etkisi olan D vitamini, sinir sisteminin işlevini normal bir şekilde devam ettirebilmesi ve kemik gelişimi için gereklidir. Işık gün içinde dikkati ve verimliliği artırır. Ayrıca çeşitli deri hastalıklarının ve depresyonun özellikle kış depresyonunun tedavisinde kullanılır.

 

2--Vücudumuzdaki fizyolojik, psikolojik ve davranışsal birçok süreç, örneğin uyku-uyanıklık döngüsü, vücut sıcaklığı, kan basıncı, hormonların salgılanma düzeni doğal aydınlık-karanlık döngüsüne göre düzenlenir.

 

2.1--Örneğin vücut sıcaklığı, kortizol hormonu seviyesi ve kan basıncı gün içinde yükselirken gece saatlerinde düşer. Yaklaşık 24 saatlik zaman aralıklarını takip eden bu süreçler günlük ritim olarak adlandırılır ve vücudumuzdaki biyolojik saat adı verilen bir iç mekanizma tarafından düzenlenir.

 

3--Sadece doğal ışığa maruz kalan insanların biyolojik saatleri ve günlük ritimleri arasında daha az bireysel farklılık görülürken, yapay ışığa daha fazla maruz kalmak insanların günlük ritimleri arasındaki bireysel farklılıkların daha belirgin olmasına yol açıyor. Bu nedenle doğal ışıkla etkileşimin artması, günlük ritimdeki dengesizliklerin yol açtığı fizyolojik ve bilişsel problemlerinin azalmasına yardımcı olabilir.

 

4—Yapılan bir bilimsel araştırmada çalışma saatleri içinde doğal ışığa maruz kalan çalışanların, çalışma alanlarında pencere olmayan çalışanlara göre her gece ortalama 46 dakika daha fazla uyuduğu anlaşıldı.

 

5--Yapay aydınlatmalarla aydınlatılan işyerlerinde çalışanların uyku kalitesinin ve veriminin daha düşük olduğu, daha fazla uyku bozukluğu problemi yaşadıkları belirlendi.

 

5.1--Benzer bir durum öğrencilerin akademik başarıları için de geçerli. Sınıfların konumu, güneş ışığından ne kadar yararlanıldığı, gürültü, hava kalitesi gibi koşullar öğrencilerin matematik ve okuma yazma becerilerindeki başarılarını %25 oranında etkiliyor.

 

5.2--Ancak akşamları ışığa maruz kalmak vücudun günlük ritmini olumsuz etkiliyor. Beyindeki epifız bezinden salgılanan melatonin, uyku-uyanıklık döngüsünü ve vücudun günlük ritmini düzenleyen hormondur. Karanlıkta üretimi artar, ışık ise melatonin hormonunun salgılanmasını engeller.

 

5.3--Akşam saatlerinde kullanılan yapay aydınlatmalar doğal karanlık-aydınlık döngüsünü ve melatonin hormonunun salgılanma düzenini değiştirdiği için günlük ritimde bazı bozukluklar ortaya çıkar.

 

6--Güneş battıktan sonra kullanılan yapay aydınlatmalar -aydınlatma şiddeti çok düşük olsa bile- melatonin seviyesinde azalmaya neden olur. Örneğin akşam saatlerinde, aydınlatma şiddeti 1000 lümen/ metrekare (60 wattlık akkor bir ampulün aydınlatma şiddeti yaklaşık 1000 lümendir) olan yapay bir aydınlatma bir saat sonunda melatonin seviyesinde yaklaşık %67’lik bir azalmaya sebep olabilir.

 

6.1--Melatoninin antioksidan özelliği olduğu ve tümörlerin büyümesini engellediği düşünülüyor. Ayrıca fareler üzerinde yapılan bazı araştırmalarda melatoninin meme kanserini engelleyici etkisi olduğu gösterildi. Ancak insanlar üzerinde yapılan araştırmalarda günlük ritimdeki bozukluğun kansere neden olduğunu gösteren sonuçlar elde edilmiş değil.

 

6.2--Bu nedenle akşam saatlerinde yapay aydınlatma kullanılmasının kanser riskini artırabileceği, ancak doğrudan kansere neden olduğunu söylemenin yanlış olduğu düşünülüyor.

 

7--Işığın genel olarak melatonin üretimini azalttığı biliniyor. Ancak araştırmalar görünür dalga boyundaki ışınlardan özellikle mavi ışığın melatonin üretimini azaltıcı etkisinin daha güçlü olduğunu gösteriyor.

 

7.1--Örneğin yaklaşık aynı şiddette mavi ve yeşil ışığın etkisi karşılaştırıldığında, mavi ışığın melatonin üretimini yeşil ışığa göre iki kat fazla azalttığı belirlendi. Bu nedenle elektronik cihazlardan ve enerji tasarruflu aydınlatmalardan yayılan mavi ışığın sağlık üzerindeki olumsuz etkilerinin diğer dalga boylarındaki ışınlarla karşılaştırıldığında- daha belirgin olduğu söylenebilir

 

8--Melatoninin büyük miktarı (yaklaşık %80’i) epifiz bezinden salgılanıyor. Melatonin sentezinde temel bir amino asit olan triptofan rol alıyor. Triptofan vücuda çeşitli gıdalarla alınıyor. Epifiz bezi tarafından kan plazmasından alınan triptofan öncelikle serotonine, sonra da melatonine dönüşüyor.

 

8.1--Melatonin sentezi esas olarak karanlıkta gerçekleşiyor ve kandaki melatonin düzeyi karanlıkta en yüksek düzeye ulaşıyor. Bu nedenle melatonin sentezini ve salimim etkileyen ana etmenin ışık olduğu belirtiliyor.

 

8.2--Ortam karanlık olduğu için gece saat 23:00- 05:00 arasında salgılanan bu hormon, 02:00- 04:00 saatleri arasında en yüksek değerine ulaşıyor. Günün aydınlanması ile birlikte, ışık retinadaki fotoreseptörleri uyarıyor. Optik sinirler aracılığıyla hipotalamustaki hücrelere taşınan bu uyarılar, epifiz bezinin melatonin sentezi yönünde uyarılmasını engelliyor.

 

8.3--Bu durumda, epifiz bezi hücreleri gün boyunca kandan aldıkları triptofan ile yalnızca serotonin hormonu sentezi gerçekleştiriyor. Gece ortamın kararmasıyla serotonin melatonine dönüştürülüyor.

 

8.4--Melatonin salgısının engellenmemesi için yatak odalarında ışık yayan kaynaklar bulundurulmaması ve ışık geçirmeyen perdeler kullanılması öneriliyor.

 

8.5--Melatonin sentezini etkileyen ikinci önemli faktör ise yaş. Yeni doğanda melatonin sentezi çok düşükken doğumdan sonra artarak 1-3 yaş arasında en yüksek seviyeye ulaşıyor. Yirmili yaşlardan sonra salgılanma hızı azalıyor, 60 lı yaşlarda ise en düşük seviyeye iniyor.

 

8.5.1--Kısacası, birçok hormonda olduğu gibi melatonin düzeyi de yaşlanmaya paralel olarak düşüyor. Yetmiş beş yaşındaki bir insanın vücudundaki melatonin düzeyi genç yaştaki birinin yaklaşık onda biri kadar. Salgılanan melatonin miktarı kişiden kişiye de farklılık gösteriyor

 

8.6--Yaşlanma, vücuttaki antioksidan kapasitesinin azalmasına bağlı olarak serbest radikallerin artmasıyla ilişkilendiriliyor. Serbest radikallerin doku ve organlarda neden olduğu hasarlar sonucunda da anatomik ve işlevsel bozukluklar görülüyor. Bu durumdan, özellikle yaşa bağlı olarak azalan melatonin hormonu sorumlu tutuluyor.

 

8.6.1--Parkinson, Alzheimer gibi özellikle ilerleyen yaşlarda ortaya çıkan nö- rodejeneratif (sinirsel hasara neden olan) hastalıklar da melatonin düzeyinin azalması ile ilişkilendirilmiş.

 

8.7--Melatoninin mide ve bağırsak sistemindeki ülser oluşumunu azalttığı çeşitli çalışmalarda gösterilmiş. Melatoninin birçok ilacın yan etkilerini azalttığı ve özellikle kemoterapide kullanılan ilaçlardaki olumsuz etkileri önlediği belirlenmiş

 

8.8--Yapılan araştırmalarda melatoninin kalp ve damar sistemi üzerinde etkili olduğu ve damar genişletici etki yaparak kan basıncını düşürdüğü gösterilmiş.

 

8.9--Yüksek tansiyonu olan, kötü huylu kolesterol (LDL kolesterol) seviyeleri yüksek olan kişilerde ve koroner kalp hastalarında melatonin düzeyinin düşük olduğu belirlenmiş.

 

8.10--Melatonin, kanser tedavilerinde genellikle kemoterapi ilaçlarının etkinliğini artırmak ve kemoterapinin normal hücreler üzerindeki yan etkilerini azaltmak için kullanılıyor.

 

8.11--Ayrıca melatonin doğrudan antikanser ilaç olarak da kullanılıyor, çünkü melatoninin kanser hücrelerinin büyümesini yavaşlattığı belirlenmiş.

 

8.12--Örneğin, gecelerin uzun sürdüğü kış aylarında melatonin üretimi fazladır ve bu dönemde tümör gelişmesi yavaşlar. İlkbahar ve yaz aylarında ise geceler kısa olduğundan melatonin üretimi azalır, bu da kanser riskini artırır.

 

8.13--Fransada yapılan ve Uluslararası Kanser Dergisinde yayımlanan bir araştırmanın sonuçları, gece çalışan kadınların meme kanserine yakalanma riskinin gündüz çalışan kadınlardan %30 oranında fazla olduğunu göstermiş.

 

8.14--Uzmanlar, antikanserojen etkileri olan melatonin hormonunun gece çalışan kişilerde daha az sentezlenmesi sonucu vücuttaki birçok biyolojik işlevi düzenleyen biyolojik ritmin bozulacağını ve dolayısıyla bu kişilerin bağışıklık sisteminin zayıflayabileceği belirtiyor.

 

8.14.1--Daha önce yapılan araştırmalar da, hemşireler ve hosteslerin meme kanserine yakalanma riskinin daha fazla olduğunu göstermiş. Ayrıca görme engelli kişilerde kanser olma riskinin diğer kişilere oranla çok daha az olması, görme engellilerde melatonin hormonunun fazla miktarda sal¬gılanmasına bağlanmış.

 

8.15--Melatoninin kanser oluşumunu engelleyebilecek ve kanser oluştuktan sonraki süreçte etkilerini hafifletebilecek bir başka özelliği de kuvvetli antioksidan etkisinin olması.

 

8.16—Ayrıca üzümsü meyveler böğürtlen-kuşburunu-yaban mersini-ceviz-ayçekirdeği-vişne suyu ve üzümde iyi bir melatonin kaynağıdır.Gece tüketilmeleri ve özellikle yaşlıların ağırlıklı olarak tüketmeleri uygun olabilir.

 

Kaynak:Bilim ve Teknik Eylül 2014




Makalenin İzlenme Sayısı : 102

Eklenme Tarihi : 10.01.2023

Önceki sayfaya geri dön.