MAKALELER / Hidrojenli Araçlar-Sorunlar-Yakıt Dağıtım Sorunları





Hidrojenli Araçlar-Sorunlar-Yakıt Dağıtım Sorunları:

 

1--Kendi iç sorunlarını aştıklarında, hidrojen itkili otomobilleri dışarıda bir sorun bekleyecek: Yakıtlarını yenile-mek için gereken altyapı. Eğer hidrojen büyük tesislerde üretilecekse, tüketiciye ulaşacağı noktalara kadar ya

tankerlerle ya da boru hatlarıyla taşınması gerekecek.

 

1.1--Hidrojenin düşük yoğunluğu nedeniyle bir tanker dolusu benzinin enerji içeriğine eşdeğer hidrojeniyse ancak 21 tanker taşıyabilir. Eğer tanker de hidrojenle çalışıyorsa, 500 kilometre yol alması için taşıdığı yükün %40’ını kendisi kullanmak zorunda.

 

2--Peki hidrojen gaz değil de sıvı olarak taşınamaz mı? Uzmanlar bu çözümün pratikliğine, ticari ölçekli günümüz soğutucularının çok fazla enerji tükettikleri gerekçesiyle itiraz ediyorlar.

 

2.1--Ya uzun mesafeli taşımayı boru hatlarıyla yapmak? Bu da kompresörler gerektiriyor ve bu kompresörlerin her 150 kilometrelik pompalama için borudan geçen hidrojenin %1,4’ünü kullanmaları gerekiyor. Bunun da anlamı, örneğin Kuzey Afrika’dan boru hattına basılan gazın ancak %60-70’inin Avrupa’ya ulaşabileceği.

 

3--Hidrojeni taşımak için ödemek zorunda olduğumuz bu enerji vergisinden kurtulmak için, hidrojenin mevcut elektrik şebekesinden ya da doğalgazdan yararlanılarak dolum istasyonlarında ya da evlerde üretilmesi de ucuz bir çözüm değil. Yapılan hesaplara göre günde 100-2000 arasında otomobile servis veren bir yakıt istasyonu, elektroliz yoluyla hidrojen üretebilmek için 5-81 megawatt elektriğe gereksinim duyacak.

 

3.1--Bunun da anlamı, hidrojenin merkezi tesislerde değil de yakıt istasyonlarında üretilmesi seçimi, toplam elektrik üretim kapasitesinin üç katına çıkarılmasını zorunlu hale getireceği ve tabii en azından görünür gelecekte, gereksinim duyulan fazladan elektrik, yine fosil yakıt kullanılarak elde edilecek.

4--Hangi seçenek benimsenirse benimsensin, talebi karşılamak muazzam bir hidrojen dağıtım altyapısının kurulmasını gerektirecek. Bugün ABD’de yılda 9 milyon ton hidrojen üretiliyor. 20-30 milyon otomobile itki sağlamaya yetecek bu hidrojen, benzin rafinasyonunda ve kimya fabrikalarında kullanılıyor.

 

4.1--Ama bu miktar, tam kapasiteli bir taşımacılık sektörüne gereken miktarın yanında solda sıfır kalıyor. Bir hidrojen ekonomisinin ortaya çıkıp ayakta kalabilmesi için, otomobil üreticileri hidrojen arabalarını büyük miktarlarda piyasaya sürmeye başladığında mevcut benzin istasyonlarının %30- 50’sinin hidrojen servisine geçmiş olması gerekli.

 

4.2--Bir araştırma sonucuna göre ABD’deki toplam otomobil sayısının %40’ına servis verecek bir altyapı için gereken miktar, 500 milyar dolar ya da daha fazlası.

 

5—Araçlarda hidrojeni depolamak da ayrı bir sorun. karbon nanotüpler, metal hidritler ve sodyum borohidrit gibi kimyasal tepkimelerle hidrojen üreten maddeler.

 

5.1--Denenen her malzeme, umutlandırıcı sonuçlar vermiş. Ama şimdilik hepsinin yüksek sıcaklık ya da basınç gerektirmek, hidrojeni çok yavaş biçimde salmak ya da karmaşık ve zaman alıcı geri dönüşüm süreçleri gerektirmek gibi önemli kusurları var. Dolayısıyla, uzmanların çoğu karamsar.

 

6--Hidrojen, tümüyle de sorunsuz bir yakıt değil. Kilogram başına benzinden daha fazla enerji içeriyor; ama aynı zamanda doğada en az yoğunluğa sahip olan gaz. Dolayısıyla motorun silindirleri içinde çok yer kaplıyor. Bu da güç verimini azaltıyor; çünkü karışıma yeterince oksijen giremiyor.

 

6.1--Aynı zamanda hidrojeni ateşlemek çok az enerji gerektirdiğinden, hidrojen-hava karışımı sıcak bir kaynağa, örneğin daha bujiye yaklaşırken ateş alıyor. Bu erken ateşleme de motorun “öksürmesine” hatta “geri tepmesine” neden olabiliyor.

 

6.2--Bu sorunu aşabilmek için BMW, Ford ve Mazda değişik yöntemler deniyorlar. Ford mühendisleri, “supercharger” denen mekanik bir pompayla silindirin kendi aldığının bir buçuk katı kadar ilave hava ve uygun oranda yakıt sokarak her patlamanın enerjisini yükseltiyorlar. Hidrojen- hava oranını çok zayıf, stokyometrik ölçünün %40 düzeyinde tutarak da ön ateşlemeyi ve geri tepmeyi önlüyorlar.

 

6.3--Hidrojen motorlu bir Ford Focus, atmosfer basıncının 350 katına dayanıklı deposuyla yeniden yakıt almadan 240 kilometre yol gidebiliyor. Ve bir elektrikli hibrid sistem ve 700 atmosfer basınca dayanıklı deposuyla yeni konsept otomobili Ford Model U, bir depoyla bu mesafenin iki katına gidebiliyor.

 

6.4--Mazda’nın H2 ICE prototipi de yine gaz halinde hidrojen yakıyor, ama bir Wankel motoruyla çalışıyor. Bu, bir silindir içinde dönen iki üçgen rotordan oluşuyor. Hidrojenin silindirdeki havayı boşaltarak kendine yer açma eğilimiyle

başedebilmek için Mazda mühendisleri, ancak yanma odası havayla dolduktan ve emme sibopları kapandıktan sonra hidrojeni içeri pompalıyorlar.

 

6.4.1--Bu doğrudan enjeksiyon yöntemi, güç çıktısını artırıyor ve oksijenle hidrojen ateşlemenin hemen öncesinde bir araya getirildiğinden geri tepme ya da geri çalışma önlenmiş oluyor. Mazda’nın hidrojen motoru, aynı zamanda benzinle de çalışabiliyor.

 

6.5--BMW’nin H2 ICE modeliyse maksimum güç gerektiğinde hidrojeni bolca kullanıp stoikometrik durumunda, diğer zamanlarda ise “perhiz” durumunda çalışıyor. BMW sıvı hidrojenle çalışıyor ve şirket yine sıvı hidrojenle çalışan bir motosiklet geliştirmiş. -253°C’de “kaynayıp” gaz haline geçen sıvı hidrojen, iyice yalıtılmış bir depo içinde tutuluyor ve aracın menzilini büyük ölçüde artırıyor.

 

6.5.1--İlerideki modellerde soğuk gazın, yanma odasındaki karışımını daha yoğun hale getirerek verimi artırması tasarlanıyor. Soğuk hidrojen gazı ayrıca motor parçalarını da soğutarak geri çalışma ve erken ateşleme gibi sorunları da ortadan kaldırabilir. BMW’nin H2 ICE modeli de ay¬nı zamanda benzin kullanabiliyor.

 

6.5.2--Uzmanlar, H2 ICE otomobillerin beş yıl içinde üretim hattına konabileceğini söylüyorlar.Ancak, H2 ICE üreticileri satışlar için “macera ruhlu öncülere” güvenseler de, California’nm “Governator” valisi Arnold Schwarzenegger, hidrojen ekonomisinin yakıt darboğazını aşma çabalarına yardım için eyaletin karayollarında 2010 yılına kadar 200 hidrojen istasyonu kurdurmayı vaad etmiş olsa bile, hidrojen ekonomisi, kaderini yakıt hücrelerine bağlamış görünüyor.

 

6.6--Yakıt hücrelerinin avantajı, tümüyle sessiz ve gerçekten sıfır kirleticili bir ulaşım olanağı sağlamaları, hidrojen itkili araçları da çok daha uzun mesafelere taşıyabilme potansiyeli.

 

6.6.1--Uzmanlar, tasarımlarda ve ön modellerde gerekli iyileştirmelerin yapılmasıyla, ilginin bu teknoloji üzerinde odaklanmasının kaçınılmaz olduğunu söylüyorlar. Nedeni açık: Benzin motorları, yakıtlarındaki enerjinin ancak %25’inden yararlanabiliyorlar. Enerjinin geri kalanıysa ısı olarak atılıyor.

 

6.6.2--H2 ICE otomobillerinin, hibrid elektrik sisteminin desteğiyle bile varabildikleri enerji verimi noktası ancak yarı çizgisine yaklaşabiliyor. Gerekli iyileştirmelerin yapılması halindeyse yakıt hücrelerinin sağlayacağı verim, bir kilo hidrojenin sağlayacağı verimin %75’i kadar.

 

7--Geleceğin temiz yakıtı, çağdaş toplumun fosil yakıtlara karşı alternatifi gibi sıfatlandırmalara şaşmamak, kendisine bağlanan abartılmış umutları anlayışla karşılamak gerek. Yarattığı iyimserlik duygu-su öylesine güçlü ki, General Motors şirketi 2020lerin ortasında 1 milyon hidrojen itkili otomobil satmış ilk firma olacağını açıkladı.

 

7.1--Bush yönetimi de hidrojen otomobillerini 2020 yılına kadar ticari üretime sokmayı amaçla-yan ve 1,7 milyar dolar harcama öngören 5 yıllık bir girişim başlattı.

 

7.2--Avrupa Birliği de yarışta geri kalmak niyetinde değil. 2004 martında AB Komisyonu, hidrojen yakıt hücreleri geliştirilmesi için 10 yıl süreli, 2,8 milyar euro çapında bir kamu-özel sektör ortaklığı projesinin ilk bölümünü başlattı.

 

7.3--2003 yılında da Japon hükümeti yakıt hücreleri araştırma-geliştirme bütçesini ikiye katlayarak 268 milyon dolara yükseltti. Ayrıca Kanada, Çin ve diğer bazı ülkeler de bu alanda kendi çabalarını başlatmış bulunuyorlar

 

8--Hidrojen bu nedenle, kütlesel enerji yoğunluğu (142kJ/g) yüksek bir madde ve gramı başına sıvı hidrokarbonlardan (47kJ/g) bile daha fazla enerji içeriyor. Uzay uçuşlarında üst kademe roketlerin yakıtı olarak tercih edilmesi bu yüzden. Yanma ürünü olarak su buharı çıkarttığından, atmosfere kirletici veya sera gazları salmıyor.

 

8.1--Sıvı hidrojen çok daha az yer işgal ediyor, ama bu k'ez başka sorunlar ortaya çıkarıyor. Hidrojen -253°C sıcaklıkta, yani mutlak sıfır derecenin ancak biraz üzerinde sıvılaşıyor. Yakıtı bu dereceye kadar soğutmak için, hidrojen içindeki enerjinin %30’unu kullanmak gerekiyor. Üstelik hidrojeni kaynayıp gaz haline geçmemesi için yalıtılmış durumda tutmak gerektiğinden, bu seçimde de yakıt depoları yine sıradan yakıt tanklarından büyük olmak zorunda.

 

8.2--Hidrojen en hafif element olduğundan, öteki yakıtlara kıyasla belirli bir hacme ancak çok küçük miktarları sığıyor. Oda sıcaklığı ve basıncında hidrojen, aynı miktarda enerji üreten benzinden 3000 kat daha fazla yer istiyor. Bu da, Enerji Bakanlığının belirlediği 500 km yol yapma ölçütünü tutturacak miktarda yakıtın bir hidrojen otomobilinin deposuna sığdırılabilmesi için, sıkıştırılmasını, sıvılaştırılmasını ya da herhangi başka bir ileri depolama tekniği geliştirilmesini gerektiriyor.


8.3--Ne var ki, bu çözümlerin hiçbiri, bir otomobili bir depo yakıtla 500 kilometre götürmeye yetmiyor. Günümüzde prototip olarak geliştirilmiş hidrojen otomobillerinin neredeyse tümü, sıkıştırılmış gaz kullanıyor. Yine de depolar bir hayli büyük.

 

8.3.1--700 atmosfer basınca dayanacak biçimde üretilen yakıt depoları, günümüz arabalarında aynı miktar yakıt alan depoların 8 katı hacimde. Yakıt hücreleriyse, benzinle çalışan içten patlamalı motorlara göre iki kat verimli. Ama bunlar bile aynı mesafede yol katedebilmek için normal arabalardakinden dört kat daha büyük yakıt depoları istiyor.

 

8.4--Günümüzde hidrojen üretiminin en ucuz yolu, buhar ve katalizörler kullanarak doğal gazı H2’ye ve 02’ye ayrıştırmak. Ancak, bu teknoloji on yıllardır kullanılıyor olsa da günümüz buharlı dönüştürücülerinin verimi %85’i geçmiyor. Bu da doğal gaz içindeki enerjinin %15’inin, dönüşüm sırasında atık ısı olarak yitirilmesi anlamına geliyor.

 

8.4.1--Sonuçta ABD Enerji Bakanlığı uzmanlarının hesaplarına göre bir galon (yaklaşık 4 litre) benzinin saldığı enerjiye eşit enerji sağlayacak hidrojenin üretim maliyeti 5 dolar oluyor

 

8.5--Kömürden, petrolden ya da sudan hidrojen elde etmek için kullanılan teknikler, daha da verimsiz. Güneş ya da rüzgar enerjisi gibi yenilenebilir kaynaklarla, C02 üretmeden suyu ayrıştırmak da mümkün. Ancak bu teknolojiler daha da pahalı.

 

8.5.1--Örneğin, güneş enerjisiyle elektrik üretmenin maliyeti, aynı miktar gücü bir kömür santraliyle üretmenin maliyetinin 10 katı.

 

8.6--Shell Hydrogen firmasının yöneticisi Donald Huberts, “Hidrojen içindeki enerji, her zaman için onu üretmek için kullanılan kaynaklardan daha pahalı olacaktır” diyor. “Hidrojen, ancak daha temiz hava, daha düşük sera gazları düzeyi vb. gibi avantajlarıyla rekabet gücü kazanabilir”.

 

8.7—Öte yandan hidrojenin yakılmasıyla üretilen subuharı yine bir sera gazı.Fosil yakıt kaynaklı CO2 den kurtulmaya çalışırken yine bir sera gazı olan su buharına mı tutulmak gerekir mi.

 

Kaynak:Tübitak Bilim ve Teknik-Eylül 2004-Raşit Gürdilek-Kaynaklar-Cho, A. “Fire and ICE: Revving Up for H2”, Science, 13 Ağustos2004-Service, R. F., “The Hydrogen Backlash” Science, 13 Ağustos 2004 Garrison, E., “Solid Oxide Fuel Cells” http://www.iit.edu/~smart/garrear/fuelcells.htm

 




Makalenin İzlenme Sayısı : 114

Eklenme Tarihi : 10.01.2023

Önceki sayfaya geri dön.