Kadın Çiftçiler-Tarımın
Sorunları:
1—Tülay Hanım-Iğdır-Bazıları rahatsız olsa da Tülay hanım tam bir
“hanımağa” edasıyla konuşuyor. Çiftçiliğe ilk başladığı yıllarda bile zorlukla
karşılaşmadığını vurguluyor: “Buranın kadını sözünü dinletir. Erkekler
buralarda kadınlarına yatırım yapar. Çiftçilik hayatımda hiçbir zorlukla
karşılaşmadım. Sözümü dinletmesini bilirim. Muhatap olduğumuz insanlarla tabii
ki zorluk yaşadığımız oluyor. Ancak bu arazileri yöneten, işi evirip çeviren
bir kadına saygı duyuyorlar.”
2—Mahire Hanım-Silifke-çiftçilerin dertleriyle de yakından ilgili. “Eskiden
çiftçi dediğinde cebi para dolu insan akla gelirdi. Şimdi mazot almakta
zorlanıyoruz. Hiçbir üründe kar edemiyoruz” diyor.
2.1--Zamanında verilmeyen
tarımsal desteklerin destek olmaktan çıktığım söyleyen Mahire hanım, ikinci
neslin artık tarımla uğraşmak istemediğini vurguluyor.
2.2--Can, çiftçilikten eskisi
gibi para kazanamadığı için oğluna başka alanlarda iş aramaya başlamış.
Çiftçinin en büyük sorunlarından birinin pazarlama olduğunu vurgulayan Mahire
Can, “Çiftçi ürettiğini satamazsa nasıl ayakta kalacak. Hallerde mafyalar var.
Hiçbir ürünümüzü değerinde satamıyoruz” diyor
2.3--yorum:Hal yasası ve kooperatifleşmeyi destekleme çözüm
olabilir mi
3—Güzin Hanım-Diyarbakır- alternatifler konusunda saha çalışması yapılmadan
birçok ürün ekildiğini ve çiftçinin zarar ettiğini anlatıyor: “Yerinde saha
çalışması yapılmadan alternatif tarım ürünleri ektirdiler. Deneme yanılma ile
yapılan işlerde zarar ediyoruz(deneme yanılma ürünler bakanlığın tarımsal
araştırma enstitülerinin işi olmalı herhalde)Her köyde ziraat mühendisi var ama
kitaplardan okuyup öneri yapıyorlar. Toprağın yapısına uygun mu değil mi diye
bakılmıyor. İlaçlar için de aynı durum söz konusu.”
3.1—Yorum:Bakanlık çok sayıda ziraat mühendisini yurt dışına ve
ülkemizdeki örnek çiftliklere eğitim amaçlı gönderebilir mi
3.2--Girdi maliyetlerinin çok
yükseldiğini, özellikle gübre ve mazotun aşırı zamlandığmı hatırlatan İnce,
eleştirilerini şöyle sürdürüyor: “Dönüm başına 400-500 kg alan yerler bile
destekleniyor ama biz cezalandırıyoruz. Çiftçiye ÖTV’siz mazot verilmeli.
Desteklerde formalite çok fazla. Dilenci pazarı gibi destek olmaz. Sadece
mevcut hükümet değil, geçmişten günümüze bütün hükümetlerin tarım politikaları
başarısız. Bizi AB’yle yarıştırıyorlar ama onların tarım desteğinin yanma
bile yaklaşamıyorlar.”
4--Ayten hanım-Amasya-Ayten hanım ise başlarken 21 yaşında genç bir kızdır:
“Pancarla marul arasındaki farkı bile bilmiyordum. Ama kararlıydım, bu çiftlik
ayağa kalkacaktı. Evet, babam ölmüştü. Ama benim zihnimde yaşıyordu. Bir de
üniversitede ziraat fakültesinin derslerine devam ettim, kitaplar okudum.
Okuduğum her şeyi çiftlikte uyguladım. Şimdi her şey çok güzel görünüyor.
Ama ilk zamanlar çok zordu.
4.1--Sıfırdan bu hale geldi.
Tam yedi yıl, gece-gündüz çalıştım. İlk geldiğimde bir baktılar mini etekli,
sarı saçh, gözlüklü biri çıkıp gelmiş. ‘Bu ne anlar bu işlerden’ dediler. Ben
de işe önce kıyafetten başladım. Cinsiyetsiz şeyler giydim. Belimde silah,
ayağımda çizme, at sırtında oradan araya koşturdum. Şimdi işimiz kolay; kaşla,
gözle konuşmadan anlaşıyorum onlarla.”
5—Gürsel hanım-Elazığ-Veteriner hekim olan Gürsel hanım, sadece kendine
değil bölge halkına da yararlı olan bir insan. Hayvan ıslahında önemli
çalışmaları olmuş ve Sivrice’de süt üretiminde % 30’lara varan artış
sağlamışlar. Çevresindeki insanların hayvanları hastalandığında yardım etmekten
hiç kaçınmamış. Bu özelliğiyle de bölgenin veteriner ablası olmuş. “Tarımda
işler eskisi gibi değil diyor Gürsel Altuntaş ve sektörle ilgili şu
değerlendirmeyi yapıyor:
5.1--“Pazarlama sorunu var.
Ürettiğimizi satamıyoruz. Gelir gider denkleşmiyor. Nadasa bırakılan araziler
çoğaldı. Para kazanılamayınca çiftliklerin eski havası yok. Çiftçiye destek çok
azaldı. Prim araziye değil ürüne verilmeli. Ürünün değer kazanması lazım. Sadece
mazot ve gübre desteği çözüm değil. Tarımdan para kazanımı azaldıkça köyler
boşaldı. Yaşlı nüfusu arttı. Böyle giderse tarımdaki gerileme artarak
sürer.”
5.2—Yorum: Tarımda pazarlama ciddi sorun.Bakanlık anlaştığı
eğitim gücü çok iyi pazarlama eğitimi firmaları ile çiftçilere pazarlama
eğitimi yaptırabilir mi.Örnek çiftçilere yurt dışı burslar sağlayabilir mi
6—Efsun Hanım-Adana-Gürani, toplamda 700 dönümü bulan arazilerinde
narenciye, buğday, mısır, erik üretiyor. Seracılık işiyle de uğraşıp domates,
biber gibi sebzeler yetiştiriyor.
“Çiftçilikten önce ev
hanımıydım” diyen Efsun Gürani, işi çabuk öğrenmiş. Arazilerde farklı
ürünler ekerek riski dağıttığını söyleyen Gürani, çiftçiliğe ilk adım
attığında çok yadırgandığını söylüyor. Çiftçilikte eski paraların kazanılamadığını
söyleyen Gürani, “ikinci sınıf muamele görüyorsunuz. Aracı ve ihracatçılar
bizden çok kazanıyor. Biz elimizdeki mevcudu koruduğumuza şükrediyoruz” diyor.
7—Ferda hanım-Adana-“Bu işe sonradan girdiğimiz için biraz araştırma
yapıyoruz. Ancak doğru bilgiyi bulmakta zorlandığımız oluyor. En büyük sorun
pazarlama. Fizibilite yapmakta zorlanıyorum. Üniversite ve ziraat odalarının(ziraat
odaları başkanlarını en eğitimlilerden seçmek-gerekirse onları tarımın lider
ülkesi hollandaya götötürmek) yetersiz de olsa katkıları oluyor. Ziraat
Bankası’nın çok desteğini görüyorum. Damlama su projelerine önemli kredi desteği
veriyorlar. Hükümette tarıma dönük bir gayret var ama çok yetersiz.
Dertlerimizi en azmdan dinliyorlar.”
7.1—Yorum:Bakanlığa bağlı bir üniversite ile anlaşma yaparak
kurduğu bir araştırma enstitüsü olmalı arge birimi kısa bir isimle çiftçilere
yönelik tüm bilgileri bir cep telefonu aramasıyla aktarabilmeli.Hollanda
örneği.
8—Tülin hanım-Adana-Tülin Hanım mecburen girdiği çiftçilikte hem
öğretmenlik mesleğinin getirdiği avantajlar hem de yurt dışında bulunduğu
sürede yaptığı gözlemlerle bilimsel bir yol izlemiş. Deneyimlerini
çiftliğe yansıtmış. “Bilmediğim konularla ilgili derin analizler yaptırdım.
Çok çalıştım” diyen Tülin Erdem ışık, fuar fuar gezerek de bilgi birikimini
artırmış. Adana Çiftçiler Birliği ve Seyhan Ziraat Odası’nın desteklerini ise
unutamıyor. Erdem ışık, “Birliklerin dışında benden tecrübeli olan çiftçilerin
çok katkıları oldu, rehberlik yaptılar. Sağ olsunlar” diyor.
8.1--Erdemışık, çiftçilikte
teknolojiyi yakından takip eden bir çiftçi. Çevreye ve sağlığa duyarlı ürünler
üretiyor. Tarlalarında mecbur kalmadıkça ilaç kullanmıyor. İlaç yerine faydalı
böcek kullanıyor. Gübrenin de organiğini tercih ediyor. Damlama su sistemini ve
yaprak gübreyi ilk kullanan çiftçilerden biri. “İşçilerimiz babadan kalma
sistemlerle iş yaptıkları için yaptığım bazı değişiklikleri önce
anlayamadılar.'Zarar edersiniz’ diye uyardılar. Yaprak gübresini Adana’da ilk
ben kullandım. İşçilerim ve çevremdekiler bana 'Paranızı toprağa gömüyorsunuz.
Buna ne gerek var’ dediler. Ben bildiklerimi ve öğrendiklerimi uyguladım. Sonunda
haklı çıktım” diyor
8.2--Tülin hanım da devletin bir tarım politikası olması gerektiğini vurguluyor. “Hükümetler değişse bile tarım politikalarının sürekli olması gerekir(tarımda 10-20 yıllık ulusal başlıklı planlar olmalı). Kısa vadeli politikalarla tarım kalkınmaz” diyen Erdem ışık, sözlerini şöyle sürdürüyor:“Tarım, seçim döneminin bir malzemesi olmamalı. Uzun vadeli politikalar geliştirilmeli. Ulusal bir politika olarak strateji çizilmeli. Ürün planlamaları yapılarak, çiftçinin hangi bölgede hangi ürünü yetiştirmesi gerektiği belirlenmeli.
8.3--Tarım destekleri
zamanından, yani ekim yapılmadan önce verilmeli ki anlamı olsun. Çukurova tarım için pilot bölge seçilmeli. Kadın
çiftçiler de köylülükten kurtulup gerçek çiftçi hüviyetine girmeliler(çiftçi
;muhasebeci-kimyacı-araştırmacı-iş sahibi). Tarım politikalarında kadınlara söz
hakkı tanınmalı(kadın politikacı sayısı kontenjanı oranı). Bu politikaların
oluşumunda kadın çiftçilere aktif görevler verilmeli.”
9—Nur Hanım-Adana-Kırsalda kadın işveren olmak zordu. Toplum kadını
öğretmenlik, doktorluk, mühendislik gibi mesleklerde görmeye alışıktı ama kadın
işveren görmemişti. Başlangıçta çok zorlandım. Hem çiftçilere hem de çevredeki
işadamlarına kendimi kabul ettirebilmek için çok mücadele verdim.
9.1--Benim başarımdan sonra
birçok kadın çiftçi çıktı ortaya. Örnek olabildiysem ne mutlu bana. 22 yıldır
tarımla uğraşıyorum. İşletmeci, kimyacı, muhasebeci olmalısınız. Tatlı sert,
farklı bir otorite lazım. Sevgi, saygı ve güven gerekiyor.”
9.2--4 çocuğuna da yurtdışında üniversite eğitimi aldıran Nur Özkan, yavaş yavaş onları da işin içine sokmaya başlamış “Mademki globalleşme diyoruz, rekabet de eşit koşullarda olmalı. Girdiler de ürün fiyatları da dünya fiyatlarında olmalı. Rakiplerimiz kadar destek alamıyoruz. Desteklerin ne kadar ve ne zaman olacağı belli değil. Rakip ülkeler tarımı doğrudan ve dolaylı olarak destekliyor. Navlun ve kredi maliyetleri çok düşük. Türkiye’de prim sistemi gözden geçirilmeli ve yeniden düzenlenmeli. Mazot ve gübredeki vergiler düşürülmeli.
9.3--Gübrede kartel var ve
fiyatlar çok yüksek. Bu dönemde yıllardır çıkarılmayan Tarım Çerçeve Kanunu
çıkarıldı. Üretici birlikleri kuruldu. Bunlar kazanım. Ancak tarımda tehlikeli
bir gidiş var. Büyük işletmelere dönüş Türk tarımı açısından tehlikeli olur.
Büyükler küçükleri yutar.(market-bakkal örneği) Holdingleşme kötü. Köylü
biter. Küçük çiftçiler, kooperatifler etrafında birleşmeli. Hollanda’da bunun
çok örnekleri var.
10—Selmin Hanım-Manisa-
Ekim ve hasat dönemlerinde annem ve kardeşlerim
hep birlikte çiftlikte toplanırız. Hem elcim hem de hasat dönemini dualarla
açarız. Biz babamızdan böyle gördük ve bu geleneğimizi devam ettiriyoruz.”
10.1-- Selmin Hanım, çiftçilerin artık para kazanamaz hale
geldiğini; gübre, mazot ve ilaç fiyatlarının aşırı zamlandığını söylüyor. Ardından
da hükümete yönelik eleştirilerini şöyle sürdürüyor:
“Hükümetlerin tarım
politikalarını hiç iyi bulmuyorum. Hükümet öyle bir önlem alması gerekiyor ki
tarım ayağa kalksın. Devletin destekleri çok zayıf. Olanı da zamanında
verilmiyor.
10.2--Amerika ve Avrupa’da
olduğu gibi ürüne destek verilmeli. Yunanistan’dan bile pamuk geliyor. Bizi
pamuktan soğuttular. Bizim en önemli işimizdi. Dünyanın en kaliteli pamuğunu
yetiştiriyorduk. Devletin buralarda destek olması gerekiyor. Doğrudan gelir
desteği ürüne verilmeliydi. Boş tarlalara para dağıtıldı.
11-Suna Hanım-Diyarbakır-
benim bölgemde kadın çiftçi olmanın dışında
kadın olarak toprak sahibi olmanın da zorlukları vardır. İnadına değişmeyen
kafalara, hak hukuk tanımayan zihniyetlere karşı verdiğimiz mücadelenin
yorgunluğu, işimizin yorgunluğundan daha fazladır. Erkek egemen bir meslek olan
çiftçiliği, bazı konularda kadına hürmetin en üst seviyede olduğu bir bölge
olmasına rağmen, toprak söz konusu olduğunda hak hukukun görmezden gelindiği
bir bölgede yapmaya çalışmanın zorluklarını sürekli yaşıyoruz. Bu açıdan
bölgemizdeki kadınlara örnek teşkil etmek, yorgunluğumuzu bir nebze alıyor.”
11.1--Tarım ürünleri gerçek
değerinde satılamadığı için çiftçinin zarar ettiğini düşünen Ataman, “Ayrıca çiftçilikte
kullanılan finansman orta ölçekli bir sanayi kuruluşunda kullanılandan daha
fazla olmasına rağmen yeterli finans desteğini gördüğümüz de söylenemez”
diyor.
11.2--Hükümetin GAP’ı bir an
önce tamamlamasını isteyen Ataman, altyapı konusunda devletten destek bekliyor:
“Aslında bizim çiftçiler olarak hükümetlerden beklentimiz, bütçe üzerinde bir
kambur olmadığımızın herkese duyurulması. Bir meslek olan çiftçilikle köylülük
kavramlarının ayırt edilmesi durumunda pek çok sorunun aşıldığı ve üreten, kar
eden, istihdam sağlayan çiftçilerin ve çiftliklerin olduğu görülecektir.”
Kaynak:Para dergisi--15-21.02.2009