Uçak Seyahati-Rahat Bir
Seyahat İçin Öneriler:
1--Rahat bir yolculuk,
havaalanından değil, çok daha öncesinden başlar. Cuma, cumartesi, pazar ile
bayram günlerinden, okulların tatil olduğu dönemlerden kaçınmalısınız.
1.1--Havaalanı yetkilileri,
güvenlik konusunda diken üstünde olduğundan onlarla tartışmayın, sesinizi
yükseltmeyin, espri yapmaya çalışmayın, sinirli hareketler sergilemeyin, hatıra
fotoğrafı çekmeyi düşünmeyin.
1.2--Unutmayın ki, kurallar
katılaşırken, hoşgörü azalıyor. Alanda gördüğünüz pilotlara ya da uçuş
personeline soru sormayın. Onlar işleri gereği yüzlerce havaalanında
bulunuyorlar. Her havaalanını bilemezler.
2--Yastığınızı, uyku
maskenizi, battaniyenizi, kulak tıkaçlarınızı beraberinizde siz getirin.
Böylece temizliğinden emin olabilirsiniz. Uyumasanız bile maskenizi aşırı aydınlatmadan
korunmak için kullanabilirsiniz. Yanınızdaki geveze yolcunun sohbet girişimini
de engellemiş olursunuz.
2.1--En büyük sorunlardan
biri de gürültüdür. Ses şiddeti ortalama 85 desi-beldir. İniş ve kalkışlarda bu
seviye, bir diskotekteki gürültü kadar olan 120 desibele çıkar. Kulak tıkaçları
işe yaramıyorsa, gürültü bastıran elektronik kulaklık iyi bir çözümdür. Bu
kulaklık, gürültünün ses dalgalarının tersi dalgalar üreterek dalgaları
sıfırlaştırır, ortamı sessizleştirir. % 100 etkili değildir ama işe yarar.
3--Hostesler ve uçuş
personeli arasında, yolcuların anlamaması gereken bir dil vardır. “Lingo”
(yabancı dil ya da argo) denen bu dilde yolcular “pax” (passengers) olarak
anılır. “Crosscheck” (çapraz kontrol), uçuş öncesinde kontrol işlemlerinin
doğruluğunu denetlemektir.
3.1--Uçuş sonrasında ise acil
tahliye kaydırağının devre dışı bırakılmasıdır. Böylece kapı açıldığında
otomatik kaydırak kazara şişmeyecektir.
3.2--“Ali cali”, bütün
mürettebatın dahili iletişim sistemi intercom’a bağlanıp haberleşmesi anlamına
gelir. Pilot mahalli olan kokpit, hosteslerin dilinde “flight deck” (uçuş
güvertesi)’dir. Pilot, “debrief” (bilgi alma) komutu verirse, korkacak bir şey
yoktur. Ya bir yolcunun şikayeti görüşülecektir ya ikramda sorun vardır ya da tıbbi
bir durum söz konusudur.
4--Yolcularıyla ilgilenen
hosteslerin işlerinin ne kadar kolay olduğunu düşünebilir. Oysa İngiliz The Sun
gazetesine açıklama yapan eski kabin görevlisi Heather Wüde, en zorlu
yolcuların bu lüks sınıfta seyahat edenler olduğunu söylemiştir. Wilde, “Lüks
sınıf yolcularının hepsi, kendilerinin dünyaca ünlü kişiler olduğunu düşünür.
Sürekli bir şeyler isterler. İstekleri bitmez. Adeta sonsuzdur. Oysa ekonomi
sınıf yolcuları, hiç sorun çıkarmaz. Önlerine yemek tepsilerini koyar, sonra
toplarsınız. Bütün iş budur. Dolayısıyla 100 ekonomi yolcusuyla uğraşmak, 10
lüks sınıf yolcusuyla uğraşmaktan çok daha kolaydır” açıklaması yapmıştı.
4.1--Havaalanı ve uçuş
görevlileri, yolcuların neler yapması, neler yapmaması konusunda kısa bir liste
çıkarmışlar. Yazılı olmayan bu kurallara uyulması halinde yolcunun sorunsuz bir
seyahat yapabileceği belirtiliyor.
1--Bilet
işlemleri yaparken, uçağa bagaj verirken veya alırken yetkililere karşı nazik
olun.
2--Ağlayan
bebeklere karşı anne babalara anlayış gösterin.
3--Uçakta
türbülans olduğunda paniklemeyin, sakin kalmaya çalışın.
4--Türbülans, uçak düşürmez.
5--Size
kaba davransalar bile uçuş personeline karşı saygılı olun.
6--Aile
üyeleri koltuk dağılımı nedeniyle ayrı düşmüşlerse onlara koltuğunuzu
karşılıklı değiştirebileceğinizi söyleyin.
7--Uçuş öncesi hosteslerden
ikram beklemeyin. İstemeyin de.
8--Uçakta
yemek ikramı bitmeden koltuğunuzu arkaya yatırmayın. Normal zamanda bile
koltuğu yatırmanız için arkadaki yolcudan izin isteyin.
9--Herhangi
bir yabancıdan, bavulunuza/çantanıza göz kulak olmasını talep etmeyin.
10--Uçakta
çıplak ayakla dolaşmayın. Yatar durumda ayaklarınızı koltuktan koridora doğru
taşırmayın.
11--Koltuğunuzda
uygunsuz durumda oturmayın. Başkalarını rahatsız etmeyin, ayaklarınızı oraya
buraya uzatmayın, bağdaş kurmayın (Eskiden böyle durumlara “müşteri
memnuniyeti” adı altında müsamaha gösteren uçuş personeli, artık ikaz etme
yetkisine sahip).
5--Uçakta rahat etmek için
ayakkabılarını çıkaran yolcular, daha sonra ayakkabılarını giymekte
zorlanırlar. Bunun sebebi, ayakların şişmesidir. Bu şişmeye, kan yol açar.
Fakat bunun uçuşla ve yüksek irtifa ile bir ilgisi yoktur. Sebep, koltuğunuzda
ayaklarınız ve her şeyden önce bedeniniz için yeteri kadar alan bulunmamasıdır.
Çaresi, kompresyon çorapları giymektir.
5.1--Sık ve uzun mesafe uçan
yolcular için ideal bir çözümdür. Kanın ayaklarda birikmesine engel olur. 20
mmHg basınç değerli çoraplar uygundur. Ama bu çoraplar, 16 saatten fazla
kullanılamaz (mmHg, bir basınç birimidir. Milimetre ile ölçülen cıva sütununun
basıncıdır. 760 mmHg'lik basınç, bir atmosfer basıncına eşittir).
6--Sırt ağrısı oluşabilir.
Oturduğunuz koltuğu, yastıklarla besleyip belinizi destekleyebilirsiniz. En iyi
çözüm, çantanızda üç-dört tenis topu bulundurmamızdır. Bu topları bir çoraba
koyup omurganız hizasına yerleştirirseniz, hem sırt ağrısı olmaz hem de
sırtınıza masaj yapılmış olur. r
7--Tat ve koku alma duyunuz
kaybolur. Yerde yediğiniz bir yemekten çok büyük haz alırsınız ama aynı yiyecek
uçakta size lezzetli gelmez. Damak tadının % 80'i kokudan kaynaklanır. Catering
şirketleri bu açığı lezzetli soslarla kapatmaya çalışır.
8--Uçaklar sizi susuz
bırakır. Kabine hava, motorlardan girer. Bu havanın büyük bölümü motorun
çalıştırılmasında kullanılır. Bir bölümü de serinletildikten sonra kabine
pompalanır. Bu işlem sırasında su molekülleri klimada kalır ve siz bir çöl
ortamında uçuyor gibi hissedersiniz (Evinizde kullandığınız klimanın, su buharını
yoğunlaştırıp dışarıya attığını hatırlayın). Eskiden yolcular yanlarına şişe
şişe su alırdı. Artık uçağa su bile sokmak yasak olduğundan hosteslerin
insafına kalırsınız.
9--Yolcular, uçakta daha çok
mikrop ve bakteri saldırısına uğrar. Önünüze açtığınız yemek tepsisi rafı,
bastığınız düğmeler, tuttuğunuz kolçaklar mikrop ve bakteri yuvalarıdır.
Hostesten istediğiniz bir bardak suda
(kapalı şişe değilse) bol bol
bakteri bulunduğundan emin olabilirsiniz.
10--Kabin havasının kuru
olması, cildinizde sivilce oluşumuna zemin hazırlar. Uzun süreli uçuşlarda
vücudun biyolojik saati bozulur. Bu durum, daha fazla hormon üretilmesine neden
olur. Bu hormonlar, ciltte sivilce oluşturacak kadar büyük bir sorundur. Biraz
garip gelecek ama doğudan batıya uçmak bu durumu daha da kötüleştirir.
Yanınızda bir nemlendirici bulundurmalısınız.
11--Uçakta her zamankinden daha fazla şişkinlik hissedersiniz. İçinizdeki gaz, yerde normal hacmindeyken, uçak yükseldiğinde basınç düşer ve içinizdeki gaz daha da genişler. Her ne kadar uçağın içindeki basınç dengelenirse de yer seviyesindeki basınçtan biraz daha düşük olur.Bu nedenle irtifa arttıkça içinizdeki gazın genleşmesi de artar. Bunun çaresi, yolculara daha düşük lifli yiyecekler vermektir.
12--Daha sinirli olursunuz.
Hele uzun uçuş sürelerinde yanınızdaki yolcunun en küçük yanlışına veya size
ters gelen davranışına bile hoşgörü göstermezsiniz. Bunda,kendi koltuğunuzda
hapis kalmış olma hissi ve saatlerdir kramp vaziyetinde oturma zorunluluğu
önemli rol oynar.
13-- uçakta mide asidini
artırmamak için sudan başka bir şey içmeyin. Çay, kahve, alkollü içecek, gazlı
içecek, hatta meyve suları, uzak durmanız gereken içeceklerdir.
Kaynak:Para
Dergisi-1-7.07.2018-Alev Rigel