MAKALELER / Krizler-Asya Krizi-Bilgi






Krizler-Asya Krizi-Bilgi:

 

1—Malezya:

 

1—Krizin Bulaşılıcığı:

 

1--Tayland krizi başladıktan bir ay sonra Temmuz 1997’de, ekonomistler inanılmaz bir şekilde krizin bulaşıcı etkisinden bahsetmeye başladı. Bize “Eğer bahtın değeri düşerse, ringgitin de değeri düşecektir” dediler.

Neden?Çünkü eğer baht düşerse, Tayland’da üretim maliyetleri düşecek ve Tayland malları Malezya mallarından daha ucuz olacak.

 

1.1--Bu nedenle, rekabet gücü azalacak olan Malezya’da da ringgit değer kaybedecek. Dolayısıyla ringgit devalüe edilmeliydi. Tabii ki döviz spekülatörleri devalüasyona oynayama başladılar ve ringgitte satışa geçerek devalüasyonu uyardılar. Ringgit hızla değer kaybetmeye başladı ve diğer Asya paraları da hep bu döviz spekülatörlerinin atakları nedeniyle olara karşı sert düşüşler yaptı.

 

1.2--Aslında döviz spekülatörleri ringgitin düşeceğinden korktukları için bizim paramızı satmadılar. Fırsattan istifade, daha çok daha fazla para kazanma hırsı nedeniyle, döviz manipülatörleri Malezya’daki güçlü ekonomik yapıyı görmezden gelerek, ringgitte satışa geçtiler.

 

1.3—Panik-Bunlar olurken, kısa vadeci olan hisse yatırımcıları borsada satışa geçti ve hisse fiyatları çakıldı. Böylelikle şirketlerin piyasa değerleri hızla eridi. Aslında ringgit’teki düşüş başladığında müdahale ettik. Fakat baktık ki müdahalenin devamı döviz rezervlerimizi eritecek ve ekonomide çok daha büyük hasarlara yol açacak, bundan çok kısa sürede vazgeçtik.

 

2—İMF:

 

2.1--Evet, bize de teklifte bulundular. Biz IMF’nin finansal yardım yapmasının tehlikelerini gördük ve ekonomimizin yönetimi IMF’nin ellerine teslim etmek istemedik. Çünkü IMF’nin farklı ülkelerin farklı problemlere sahip olduğunu anlamadığını gördük. Dolayısıyla aynı reçeteden bütün ülkeler aynı şekilde fayda göremezdi.

 

2.2--Biz sadece büyümeyi artırmaya odaklanmadık. Büyüme ve eşit dağıtım bizim için daha önemliydi. Refah, Malezya’nın vatandaşları arasında eşit dağıtmalıydı. Eğer refahın dağıtımında adaleti sağlamazsanız, Malezya’nın sosyo-ekonomik yapısı nedeniyle çok sorunlar yaşarsınız. Dolayısıyla kendi çözümlerimizi üretmek zorundaydık ve bunu yaptık.

 

2.3--Ulusal Ekonomik İyileşme Planı” hazırladık ve “Ekonomik Aksiyon Merkezi” adında bir yapı oluşturduk. Muhalefet liderleri de “Ekonomik Aksiyon Merkezi”ne davet edildiler ve düzenli bir şekilde bu krizden çıkış konusunda tartışmalar yapıldı.

 

2.4--Bu arada paramız değer kaybetmeye devam etti. Açığa satış izni kaldırılmasına rağmen borsaya sürekli satışlar geldi, kredilerin geri dönmesinde çok büyük zorluklar çıkmaya başladı. Yabancı basın tüm bu olanları keyifle anlatırken, eninde sonunda IMF’den yardım istemek zorunda kalacağımızı söylediler.

 

2.5--Hükümet olarak sabrımız tükeniyordu ve o dönem IMF başkanı olan Michael Camdessus’u arayarak bu krizin durdurulması için gelişmiş ve gelişmekte olan ülke maliye bakanlarının katılacağı bir toplantı düzenlemesini istedim. Kendisi Nisan 1998’de bunu yapabileceğini söyledi. Fakat sonra haber alamadık ve toplantı falan yapılmadı.Bu aşamadan sonra kendi programımızı uygulamak zorundaydık. Maliye bakanımız ilk aşamada, sanal bir IMF programı uygulamaya başladı...

 

3—Endonezya

 

3.1--Endonezya’nın ekonomik bunalımında ilginç olan nokta, bunalım arifesinde hemen hemen tüm makroekonomik göstergelerin oldukça sağlıklı bir ekonomiye işaret edişiydi.

 

3.2--Yabancı sermaye 1960’larm ortalarından beri oldukça istikrarlı bir biçimde büyüyen ülkeye yüklü miktarda akıyordu.

 

3.3--Enflasyon, arada sırada yükselme eğilimine girse de genel olarak düşük oranlarda seyrediyor, bütçe fazla veriyordu. Ülkenin yabancı rezervleri, merkez bankasının rupiah’ın değerini savunma gücü konusunda

 

3.4--herkese güven verecek bir düzeydeydi.Yüksek tasarruf oranı ve yatırımlar, hızlı ekonomik gelişmenin sürdürülebileceğini, ülkede refahın artarak yoksulluktaki azalmanın devam edeceğini gösteriyordu.  Yapılan ekonomik analizler de Endonezya’yı, bölge ülkeleri arasında ekonomik bir bunalıma girme olasılığı en düşük olan ülke olarak işaret ediyordu.

 

3.5--Tüm bu olumlu göstergelere rağmen Endonezya, Tayland’da başlayıp bölgeyi saran ekonomik bunalımın dışında kalamadı ve ekonomi hızlı bir çöküş sürecine girdi. Endonezya ekonomisindeki çöküş, diğer bölge ülkelerindekiyle karşılaştırılamayacak kadar şiddetli oldu. Gayri safi yurtiçi hasıla (GSYÎH), bir buçuk yıllık bir sürede yaklaşık % 20 düştü.

 

3.6--Ekonomik çöküşün beraberinde getirdiği siyasal istikrarsızlık, ülkenin antidemokratik siyasal yapısında köklü bir değişim umudunu da beraberinde getirdi. Ülkeyi 1966 yılından beri denetimi altında tutan askeri rejim, toplumda artan hoşnutsuzluk, güvensizlik ve sokak gösterileri altında çatırdamaya başladı.

3.7--Endonezya ordusu, önce Suharto’nun yanında yer alarak Jakarta’daki sokak göstericilerin üzerine ateş açarken, Aceh’teki ayrılık yanlısı güçleri ezdi ve Doğu Timor’da bağımsızlık yanlılarına saldıran milisleri destekledi. Yönetim yanlısı sivil gruplarla eski etnik ve dinsel hesapları kapatmak isteyen çeteler öldürme işini üstlenirken, güvenlik güçleri genellikle bu şiddet olaylarına seyirci kaldı. Sadece Moluka Adası’nda 2 bin 500’ün üzerinde insan öldürüldü.

 

3.8--Ülkede estirilen terör rüzgarı yine de Suharto’yu iktidarda tutmaya yetmedi. 32 yıl ülkeyi yöneten Suharto, ordu desteğini çekince, tüm itibarını ve gücünü yitirmiş bir biçimde iktidarı Başkan Yardımcısı B. J. Habibie’ye bırakmak zorunda kaldı. Toplumsal muhalefeti yatıştırmak için Habibie önce gazete ve televizyonlar üzerindeki devlet kontrolünü kaldırdı ve demokratik serbest bir seçim yapmaya söz verdi.

 

4—Krizin İşaretçileri-Marker:

 

4.1--Bir ekonomide yavaş büyüme hızı ve büyük cari işlemler açığı gibi zayıf makroekonomik temeller, genel olarak paranın değer yitirmesi yönündeki baskıların ilk işaretlerini verir. Ülke parasını spekülatif akınlara karşı zayıf bir konuma sürükleyen diğer bir etken de, bankacılık kesiminin finansal yapısıdır. Eğer bankacılık kesimi, yetersiz sermaye yapısı, yüksek batık kredi oranlan gibi nedenlerle zayıf düşmüş ise, yerli paraya yönelik bir spekülatif akın olasılığı daha da yükselir. Bu nedenle parasal bunalımlar, çoğu kez bankacılık kesimi bunalımı ile birlikte olur.

 

4.2--Bankalar zayıf olduğunda ülkeden sermaye çıkışlarım engellemek için faizler de yükseltilemez. Ve bu nedenle sermaye çıkışlan ciddi bir sorun halini alır. Tam da bu noktada spekülatif bir akının başan şansı artar. Tayland bu tanıma çok iyi uymaktadır. Spekülatif alanlar, Merkez Bankası’nm gücünü önce zayıf dalgalar halinde ocak, şubat ve mart aylarında yokladı.Fakat 1997 yılı başından itibaren kriz olasılığı yeniden artmaya başlamıştır.

 

5-- Bulaşma etkisi (Contagion) bu çalışmalarda belirgin bir şekilde ortaya çıkmıştır. Özellikle belirli bir bölgede başlayan bir kriz o bölge ülkelerini de krize maruz bırakabilmektedir.Bu anlamda bölgesel bulaşma etkisi, global bulaşma etkisinden çok daha güçlüdür.

 

6-- Çok önemli sonuçlardan biri de döviz krizlerinin ve bankacılık krizlerinin kriz sonrası etkileridir. Döviz krizlerinin ekonomi üzerindeki etkileri daha kısa sürede normale dönerken, bankacılık krizlerinin olumsuz etkileri daha uzun süre devam etmektedir.

Örneğin bir döviz krizi olduğunda ekonomik büyümenin kriz öncesindeki iki yıldaki büyüme oranına ulaşması 24 ay alırken, bankacılık krizi ortaya çıkmışsa, toparlanma 3 yıldan daha uzun bir zaman alabilmektedir.“Bunun sebebi ne olabilir” diye sorulduğunda, yazarların cevabı şu olmuştur:

 

6.1--“Döviz krizleri sonrasında yabancı kaynak bulma sıkıntısıyla karşılaşan firmalar, bankacılık krizleri sonrasında hem yabancı, hem de yerli kaynak bulamaz hale gelmektedirler. Yani ciddi bir kredi azalması otaya çıkmaktadır.”

 

7--Krizlerin sinyallerine ilişkin çalışmalar artırılmalı ve çok sayıda ülkeye uyarlanmalıdır.Böylelikle bu modelin ortaya çıkaramadığı veya göremediği bazı krizleri de önceden görmek mümkün olabilecektir.

 

8—Döviz Kurlarının Etkisi--Tayland da İhracatın artış hızındaki yavaşlamanın bir nedeni, Tayland’ın bahtın değerini kontrol etmek için kullandığı döviz sepetinde doların taşıdığı ağırlığın çok yüksek oluşuydu. 1990’larm ilk yarısında olduğu gibi ABD dolarının yen karşısında değerinin düşük olduğu dönemlerde, Tayland malları hem ABD’de hem de Japonya’da rağbet görüyorlardı. Ancak doların Nisan 1995’ten 1996’nm sonlarına kadar geçen dönemde olduğu gibi değer kazanması durumunda Tayland ihraç ürünlerinin ihracat pazarlarındaki rekabet gücü azalıyor, ihracat geriliyordu.

 

8.1--Paralarının değerini şu ya da bu biçimde dolara bağlayan Malezya, Endonezya ve Güney Kore’nin ihracatı yavaşladı ama ihracattaki yavaşlama Tayland’da dramatik boyutlara ulaştı. Çin ve Hindistan’ın tekstil gibi emek yoğun ürünlerde giderek artan rekabeti, bilgisayar parçaları ve elektrik motorları gibi yüksek teknoloji ürünlerinde de G. Kore, Singapur, Tayvan, Malezya ve Hong Kong’tan kaynaklanan rekabet, Tayland’ın ihracatını giderek zorluyordu

 

9—Merkez Bankası Rezervlerini Eritmek(Organizmanın enerjisinin tükenmesi)Spekülatörler, spot piyasadan baht alıp vadeli piyasalarda bahtı satıyor, faiz maliyetlerini yüklenmekle birlikte yakın zamanda gerçekleşmesini bekledikleri devalüasyondan kazanç sağlamayı umuyorlardı. Merkez Bankası, takas işlemleri sırasında, gelecekteki bir tarihte dolarları baht karşılığı satmak üzere, dolar alıp baht sattı.

 

9.1--Aynı zamanda gelecekteki bir tarihte dolar ahp baht satmak üzere baht satarak dolar aldı. Her iki tür takas işlemi de rezervlerin erimesine ve dolar yükümlülüklerinin artmasına yol açarak bankaya zarar verdi. Takas işlemleri, hem kıyı piyasalarında hem de yerli piyasada spekülatörlerin bahta kolayca ulaşmasmı sağlayarak sorunla¬rın derinleşmesine yol açarken Merkez Bankası’na ancak kısa bir zaman kazandırdı.

 

10--Döviz krizlerini sinyalleri:

 

10.1--Aylık Göstergeler (En önemli 5 Gösterge)

1--Reel döviz kurları (en önemli gösterge)

2--Bankacılık krizleri (ikinci en önemli sinyal)

3--Hisse senedi fiyatlarındaki sert düşüşler

4--İhracattaki düşüş

5--M2/Rezervler

6—Üretim-öncü göstergeler niteliğindedir ve bir kriz sinyali ortaya

6.1--Cari Açık/ GSYIH

6.2--Cari Açık/Yatırımlar

 

10.2-- Bankacılık krizlerinin sinyalleri

1--Reel döviz kurları

2--Hisse senetleri fiyatları

3--M2 çarpanı

4--Üretim

5--İhracattaki düşüş

6--Bankacılık kesimindeki reel faiz oranları

6.1--Kısa Vadeli Yabancı Sermaye Girişi/GSYİH

6.2--Cari Açık /Yatırımlar

 

 

11—Yorum:

 

1--Krizler birbirine ekonomik-sosyal vs bağla bağlı olan ülkelerden birinde başlayan bir ekonomik düzeltme hareketinin ülkeleri bulaşma etkisiyle etkilemesi olarak yorumlanabilir.

 

2--Kriz bir ülkede öncü göstergelerle kendini belli edebilir.Bu parametrelerin yüksekliği kriz olasılığını artırır.

 

3--Bir ekonomik tetikleme ile kriz başlayabilir.Bu işi genellikle spekülatörler hazır av olarak yapabilir.

 

4--Kriz ortamında sosyal ve ekonomik çöküş yaşanacağı için anti demokratik yönetemlerde çok sosyal kayıp olabileceği dikkate alınarak demokratik yapının çoğulcul olarak korunması önemli.

 

5--Merkez bankalarının döviz kurunu dengelemek için döviz taşıması hazıra dağ dayanmaz deyişine uygun olarak uygun çözüm değildir.

 

6--Krizler doğal ekonominin bir parçası olarak yorumlanabilir.Bu nedenle krize karşı her zaman hazırlıklı olmak ve öncü göstergeleri takip etmek-olası kriz nedenlerine çözüm üretmek önemli.

 

Kaynak:Para Dergisi—Yaşar Erdinç-21-27.01.2007

 

 




Makalenin İzlenme Sayısı : 148

Eklenme Tarihi : 25.04.2022

Whatsapp'ta paylaş
Facebook'ta paylaş
Önceki sayfaya geri dön.