MAKALELER / Marmarada Sismik Etkinliğin İzlenmesinin Önemi








Marmarada Sismik Etkinliğin İzlenmesinin Önemi:

 

1--Kuzey Anadolu Fayı (KAF), okyanuslar dışında, karasal alanda yer alan faylar açısından dünyanın ve Türkiye’nin en aktif ve yıkıcı taylarındandır. Yirminci yüzyılda KAF, batıya doğru birbirini tetikleyen depremlerle neredeyse tüm uzunluğu boyunca kırılmıştır (Barka,1999).

 

1.1--1999 İzmit depreminin Marmara’da ulaştığı batı limiti kesin olarak bilinmemekle beraber, Adalar’ın güneyine doğru uzandığı düşünülmektedir. Bu nedenle, KAF üzerin¬de son yüzyılda kırılmamış tek bölge olan Marmara Denizi bölümü, büyük deprem üretme potansiyeline sahip birinci dereceden sismik boşluktur (Bohnhoff vd., 2013).

 

2--Son yıllarda yapılan çalışmalar, İzmit ve Düzce depremlerinin başlangıç noktaları açısından belirli özelliklere sahip olduğunu göstermiştir (Bouchon vd. 2011, 2021).Bu noktalar, deprem öncesi normal faylarla kırılan bölgelere izlenmeye alınmasının önemini ortaya çıkarmıştır.

 

3--Bu bağlamda, 2006 yılında, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Dep¬rem Araştırma Enstitüsü Jeofizik Ana Bilim Dalı ve GFZ German Research Centre for Geosciences, PIRES (Prens Adaları Gerçek Zamanlı Deprem Gözlem Sistemi) adlı ortak proje başlatmıştır.

 

3.1--Bu kapsamda, Sivriada ve Yassıada’ya sismik dizilimler yerleştirilmiştir. Marmara Denizi’nden geçen KAF’ın kuzey koluna ~3 km uzaklıkta olan dizilimler KAF’a en yakın kara parçalarıdır.Bunun yanı sıra, Burgazada, Kınalıada, Heybeliada, Büyükada ve Balıkçıada’da istasyonlar kurularak, sismik ağ genişletilmiştir(Pires Ağı)

 

4—Bu ağdan amaç , KAF’ın batı Marmara Bölümü’nde tekrarlayan depremler tespit edildiğinde, sismik olarak deforme olduğunda deprem etkinliğini gözlemleyebilmek ve gelecekte gerçekleşecek büyük depremde, odak noktasının büyük kırılma öncesindeki davranışını yakından izleyebilmektir.


4.1--Ayrıca, bölgede oluşan depremlerin ortak davranış-larını kullanarak Marmara’da beklenen depremin kırılma özellikleri konusunda öngörülerde bulunulması da hedeflenmektedir.

 

4.2--İzmit ve Düzce depremlerinde gözlenen olayların beklenen Marmara Denizi depreminde gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini ve hangi modele uyacağını anlamak büyük önem taşımaktadır.

 

5--İzmit ve Düzce depremlerinde kırılma süreçlerinin sünme türü kaymayla başladığı, büyük atımların dakikalar öncesinde, büyük kırılmanın başladığı noktanın daha önceden kaymaya başlamasıyla küçük öncü şokların oluştuğu, bunların zamanla sıklaştığı, düşük frekanslı sismik gürültünün ise arttığı gözlenmiştir.

 

5.1--Bu model, deprem odağındaki engelleyici noktanın (asperity) ana kırılma öncesinde, yavaş yavaş yüklenerek tek bir noktada tekrarlanan küçük kırılmalarla gelişen yavaş kayma (slow slip) modelidir  Bu çerçevede önerilen diğer model, deprem öncesi sünme sırasında, odak çevresindeki farklı kırıkların yüklenmesiyle oluşan küçük depremlere karşılık gelen Cascade modelidir

 

5.2--Uygulamada, iki modelden hangisinin geçerli olduğunu belirlemenin tek yolu, küçük öncü depremlerin aynı merkezden mi farklı merkezlerden mi kaynaklandığını belirlemektir. Doğal olarak, depremler çok küçük olduğu için, bunların yakından gözlenmesi ve son derece karmaşık sinyal analiz yöntemlerinin uygulanması gerekmektedir.

 

5.3--İzmit depreminde bu gözlemlerin yapılabilmiş olması, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM)’da geliştirilen sayısal kayıtçının, rastlantı sonucu, deprem odak noktasının çok yakınında veri topluyor olması sayesinde gerçekleşmiştir

 

5.4--Yaşanan deneyim, geleceğin büyük depremlerini anlamada olası deprem odak noktasının yakınına kurulacak ağlarla, önceden gelecek Marmara depreminin başlangıç noktası olma ihtimalinin azaldığı varsayılmaktadır

 

5.5--Buna karşın, doğu Marmara’da Adalar Segmenti’nin (AS) -10 km derinliğe kadar kilitli olması, beklenen Marmara depreminin potansiyel başlangıç noktası olabileceğini düşündürmektedir

 

5.6--Bu nedenle, AS’nde oluşan depremleri yakından ve sürekli gözlemleyebilmek çok kritiktir. PIRES, “sismik boşluk” olarak bilinen kilitli bölgenin batısında, karada en yakın mesafede yer almaktadır

 

5.7--Böylelikle, uzun zamandır sessiz ve çok fazla sismik aktivite üretmeyen AS’nde oluşan küçük depremler, İstanbul’un gürültüsünden daha az etkilenen Adalar’daki PIRES istasyonları tarafından yüksek Sinyal/Gürültü oranıyla (SNR) tespit edilebilmektedir.

 

5.8--Bu durum, yüksek frekanslı küçük depremlerin arkaplan gürültülerden kolaylıkla ayrıştırılabilmelerini sağlamaktadır.Aynı zamanda, beklenmedik şekilde ortaya çıkabilecek sismik aktivitelerin yakından gözlenmesi amacıyla özel yöntemler kullanılarak SNR arttırılmaya çalışılmaktadır.

 

5.9--AS, normal fay bileşenlerinin katkısıyla genişleme zonu olması açısından İzmit depremine benzer koşulların oluşabilme ihtimaline de olanak vermektedir.Sonuç olarak amaç, faya karada en yakın mesafedeki PIRES’i kullanarak AS’nin ve diğer fay parçalarının sismik davranışlarını anlayabilmek, Adalar yakınındaki oluşabilecek öncü şokların takibi ve Cascade ya da yavaş kayma modellerinden hangisinin gerçekleşeceğini gerçek zamanda gözlemek için altyapının oluşturulmasına çalışılmaktadır.

 

5.10--Gözlem döneminin uzun yıllara yayılması halinde daha net bir görüntünün ortaya çıkması beklenmektedir

 

Kaynak:HBT-Marmara Denizi'ndeki depremlerin sürekli izlenmesinin önemi-*Birsen Can12, Mustafa Aktar1, Afi Özgün Konca1, Marco Bohnhoff3, Georg Dresen3 ve Patricia Martinez- Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Jeofizik Ana Bilim Dalı 2İstanbul Kültür Üniversitesi 3Helmholtz Centre Potsdam, GFZ German Research Centre for Geosciences

 




Makalenin İzlenme Sayısı : 148

Eklenme Tarihi : 25.04.2022

Önceki sayfaya geri dön.