Orman Yangınları-Ceviz, Badem, Zeytinle Orman Kurulmaz
1--Yangın sonrası Yanan orman
alanlarının yeniden ağaçlandırılması konusunda bilim insanları arasında da
farklı görüşler var.
1.1--Yeni fidan dikmeye gerek
olmadığını bu alanların kendisini yenileyeceğini belirtenler olduğu gibi fidan
dikme kampanyası ile bu alanların yeniden ağaçlandırılmasını savunanlar da var.
1.2--En önemlisi bu alanların
imara, ranta açılmaması, amaç dışına çıkarılmaması gerekiyor. Anayasa'ya göre
de bu alanların yeniden ormanlık olarak tesis edilmesi ve korunması gerekiyor.
2--İstanbul Üniversitesi
Cerrahpaşa Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Tolunay katıldığı
programlarda ve sosyal medya hesabından neler yapılması gerektiği ile ilgili
çok aydınlatıcı, yol gösterici bilgiler veriyor.
2.1--"Ülkemizin toplam
orman alanı 22,9 milyon hektar. Bunun 5.9 milyon hektarı meşe, 5,6 milyon
hektarı ise kızılçam ormanlarından oluşuyor. Kızılçam ülkemizin en geniş
yayılışa sahip 2. türü ve tamamen doğal.
2.2--Kızılçam kendisini
yeniliyor.Kızılçam ekolojik istekleri gereği Akdeniz ikliminin hakim olduğu
ağırlıklı olarak Ege ve Akdeniz Bölgesi’nde yayılıyor. Az da olsa Marmara ve
Batı Karadeniz Bölgesi’nde de bulunuyor. Orman yangınları da ağırlıklı olarak
yazları sıcak ve kurak bölgelerde çıkıyor.
2.3-- kızılçam ve maki bitki
örtüsü yangına uyum sağlamış türlerdir. Başka bir ifadeyle kızılçam ormanları
ve maki bitki örtüsü yangınlardan sonra kolayca yeniden yanan alanlara
gelmektedir. Bunun sebebi kızılçam kozalaklarının ve tohumlarının yangında
zarar görmemesidir.
3--Yangın sonrasında
kozalaklardaki tohumlar külün içine düşmektedir. Bu tohumlar yangını takip eden
bahar ayında çimlenmekte ve yanan alana metrekareye onlarca fidan gelmektedir.
3.1--Yangın görmemiş kızılçam
ormanlarında ağaçlardan dökülen kuru yapraklar kalın bir tabaka halinde
birikmekte, tohumlar toprağa ulaşamadığı için çimlenmemekte, çimlenenler ise
yaz kuraklığını atlatamadıkları için kurumaktadır.
3.2--Maki bitki örtüsünün de gövde
ve sürgünleri yansa da kökler yanmamakta, yine bir sonraki baharda 1-1,5 metre
boyunda sürgün verebilmektedir.
3.3--Bu nedenlerle yanan
kızılçam ormanları ve maki bitki örtüsünün yerine ağaçlandırma yapılması yerine
sadece yanan alanların koruma altına alınması ve bir sonraki baharın beklenmesi
durumunda fidan ve diğer çalı ve otsu türlerin yeniden sahaya gelmesi
mümkündür.
3.4--Bu noktada yeterince
tohum olmayan yerlere civardaki yanmamış ormanlardan toplanan tohumlar
serpilerek ormanlaştırmaya yardımcı olunmaktadır.
4--Ağaçlandırmanın ancak
fidan gelmeyen alanlarda düşünülmesi gerekmektedir. Yanan ormanların
ağaçlandırmasında yanan ağaçların ve çalıların kökleri sökülmekte toprak
işlenmekte otsu türlerin tohumları ve soğanları toprak işleme sırasında yanan
alandan uzaklaştırılmaktadır. Diğer yandan yangınlar beklenmedik olaylardır ve
fidanlıklarda yeterince fidan bulunmaması olasılığı oldukça yüksektir.
5--Bu durumda da başka
bölgelerden kızılçam ya da diğer türlerin fidanları ağaçlandırmada kullanılmaktadır.
Ancak kızılçam dahi olsa örneğin Antalya’ya İzmir’den kızılçam fidanları
getirilse dahi farklı iklim, toprak gibi ekolojik koşullarda yetişmiş ve farklı
genetik özelliklere sahip bireylerin uzun zamanda yaşayıp yaşamayacakları
belirsiz olmaktadır.
5.1--Diğer yandan bu uygulama
genetik kirliliğe neden olabilmektedir. Yanan kızılçam ormanları yerine başka
türlerin kullanılması da benzer sorun oluşturmaktadır.
5.2--Çünkü tür değişikliğine
gidilirken en az 80-100 yıl sonrasındaki iklim özellikleri düşünülerek karar
alınması gerekmektedir. Ülkemizde 80-100 yıl sonra sıcaklıkların 4-5 derece
daha yüksek olacağı ve yağışların azalarak kuraklığın artacağı öngörülmektedir.
5.3--Ülkemizde kızılçam, maki
bitki örtüsü dışındaki türlerin bu koşullara uyum sağlaması oldukça zordur. Bu
nedenle iklim değişikliği de göz önünde bulundurularak yanan ormanların hatta
diğer ormanların mümkün olduğunca ağaçlandırma yerine doğal yollarla
gençleştirilmesi gerekmektedir.
6--Yanan alanlara meyve ağacı
olmaz.Ceviz, badem, zeytin gibi meyve ağaçları ile orman kurulmaz, olsa olsa
meyve bahçesi oluşturulur. Bu türler sulama, gübreleme yapmadan gelişemezler.
Aynı zamanda geniş aralıklarla dikildiği için erozyon önleme, karbon tutma,
oksijen üretme gibi ekosistem hizmetleri de düşük olur
6.1--Yaban hayvanlarına
habitat oluşturma fonksiyonları da olmaz. Aynı zamanda bu meyve ağaçlarının
altlarına gelen otsu çalı türleri de meyve verimini arttırmak için kesildiği
için bitkisel biyoçeşitlilik de az olur.
6.2--Yanan kızılçam
ormanlarının da iklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik ve ekosistem hizmetleri
gözetilerek öncelikli olarak doğal yollarla gençleştirme düşünülmelidir."
6.3--Özetle, bu yangınlar
mutlaka söndürülecek. Yangın sonrası durum tespiti yapılarak belli bir plan
dahilinde bu alanların yeniden ormanlık saha olarak kalması, yapılaşmaya
açılmaması çok önemli. Prof. Dr. Doğan Tolunay'ın ve diğer bilim insanlarımızın
uyarıları, önerileri mutlaka dikkate alınmalı.
Kaynak:Ali Ekber YILDIRIM-Tarım
Dünyasından-aey@dunya.com