Diyabet Hızla Artıyor:
1--Diyabet hastalarının sayısı açısından ise Türkiye, Avrupa genelinde Rusya ve Almanya'nın ardından üçüncü sırada.
1.1--Türkiye Diyabet Vakfı'ndan Prof. Dr. Mehmet Temel Yılmaz, Türkiye'de bugün yetişkin nüfusun yaklaşık % 15'inin diyabet hastası olduğunu söylüyor.
2--Prof. Dr. Yılmaz, on yılda diyabet hastalarının oranının yaklaşık yüzde 100'lük artış göstererek % 7,6'dan % 13,4'e çıktığını söylüyor.
2.1--Yılmaz'a göre, bu artışa karşın halkın diyabet hastalığı konusundaki farkındalık oranı ise hayli düşük.Türkiye Diyabet Vakfı'nın yürüttüğü farkındalık çalışmasına göre de ailesinde diyabet hastası bulunmayan kişilerin diyabet hastalığı hakkında bilgi sahibi oranı % 20-25 düzeyinde.
3--Diyabet 21’inci yüzyılın getirdiği yeni yaşam biçimleri nedeniyle tüm dünyada artış gösteriyor.
3.1--Prof. Dr. Mehmet Temel Yılmaza göre , diyabetin özellikle Türkiye'de yüksek bir artış göstermesinde:
1--Birincisi Türk insanı teknolojinin çok daha çabuk esiri oluyor. Yüksek teknolojiyi seviyor ama diğer ülkelere göre daha hızlı bağımlısı oluyor.
2--İkincisi biz toplum olarak spor yapmayı sevmiyoruz. Düzenli spor kültürümüz yok.
3--Üçüncü ve en önemli şey ise 'fast food' kültürü. Burada sadece Amerikan tipi fast food'dan bahsetmiyoruz. Dünyadaki bütün ülkelerde iki tip hazır yemek tüketimi var: Bir Amerikan tipi, yani hamburger, cips, sosis gibi... Diğeri ise o ülkenin kendi yerel fast food'u. Türkiye'de bunun karşılığı da döner, lahmacun, dürüm gibi çabuk tüketilen yiyecekler..."
3.1--Prof. Dr. Mehmet Temel Yılmaz, dünya genelinde diyabetin en hızlı artış gösterdiği bölgenin Orta Doğu bölgesi olduğunu, Türkiye'ye bakıldığında ise Gaziantep merkez olmak üzere, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde en yüksek artışın görüldüğünü söylüyor ve şöyle devam ediyor:
1--Bu iki bölgenin ortak bir özelliği var: Mutfak... Orta Doğu ve Güneydoğu Anadolu mutfağı diyabeti hızlandıran bir mutfak. Yağlı, hamurlu, şekerli bir mutfak.
2--Bizim ülkemizde Ege, Akdeniz, Karadeniz mutfağı da var ama Güneydoğu Anadolu mutfağı bunları geçerek 'fast food' alanında bütün ülkeye yayıldı.
3--Bizim insanımız da, 18 yaş altı kuşağı bir yana bırakırsak, özellikle 18 yaş üstü kuşak, çabuk yemek tüketiminde Güneydoğu Anadolu mutfağını tercih ediyor.
4--Bu nedenle obezite de diyabet de hızlı bir şekilde artıyor."
5--Kritik nokta okul kantinleri.Prof. Dr. Mehmet Temel Yılmaz, diyabetle mücadelede en kritik noktanın ise okul kantinlerinde çocuklara sağlıklı yemek sunulması olduğunu söylüyor.
5.1--Çocuklar evde pişirilen üç öğün yemeği yerken okula başladıkları andan itibaren kantinle tanışıyor. Türkiye'de bütün kantinler 'fast food' seçenekleri sunuyor.
5.2--Biz devlet eliyle her yıl milyonlarca çocuğa istemeden de olsa 'fast food' kültürünü aşılamış oluyoruz."Sağlık Bakanlığı gazlı içecekleri kantinlerden çekti, ama ekmek, sosis, cips gibi diyabetojenik bütün yiyecekler kantinde hala var.
6--2014'teki diyabetli sayısı: 422 milyon-1980'deki diyabetli sayısı: 108 milyon-Dünyadaki yetişkin nüfusta diyabet oranı: %8,5-2012'de diyabet kaynaklı ölüm sayısı: 1,5 milyon
7--Avrupa ülkeleri ve Kuzey Amerika'da okullarda artık sıcak yemek, salata, et, haşlanmış sebze gibi sağlıklı yiyecekler veriliyor. Bununla ilgili bir an önce önlem alınması lazım. Gençlere yönelik ciddi olarak eğitim programları yapılması lazım.
7.1--Fast food eğer hayatın bir realitesi ise o zaman sağlıklı seçenekler oluşturmak lazım.
1--Beyaz ekmek yerine çavdar ekmeği, salata, sebze-peynirli, sağlıklı sandviçler gibi ucuz, kolay erişilir, çabuk yemek seçenekleri üzerine çalışmak lazım."
2--Halka beslenme eğitimi verilmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Yılmaz, obeziteyi ya da diyabeti sadece sporla yenmenin de mümkün olmadığını, stresin de tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de diyabet artışında büyük rol oynadığını söylüyor.
8--Kandaki şeker oranının kontrol altında tutulmaması kalp krizi, felç, böbrek yetmezliği, körlük, uzuvların ampütasyonu ve hamilelikte sorun riskini artırıyor.
9--Birleşmiş Milletler'e bağlı Dünya Sağlık Örgütü, diyabet vakalarındaki hızlı artışın devam ettiğini ve neredeyse her 11 kişiden birinin diyabet hastası olduğunu açıklamıştı.
10--Örgütün hazırladığı kapsamlı raporda, 1980'de 108 milyon olan diyabet hastası sayısının 2014'te neredeyse dört katına çıktığı belirtiliyor.
11--Diyabet her yıl 1,5 milyon kişinin ölümüne yol açıyor ve ölüm nedeni sıralamasında sekizinci sırada yer alıyor.
11.1--Ayrıca 2,2 milyon kişi de kanda yüksek glikoz oranıyla bağlantılı hastalıklardan ölüyor.
11.2--1980'lerde zengin ülkelerde yaygın olan bu hastalık bugün daha çok düşük ve orta gelirli ülkeleri etkiliyor.
11.3--Orta Doğu'da diyabet vakaları
1980'lerde nüfusun……………… % 5,9'unu etkilerken,
2014'te bu oran………………... % 13,7'ye çıktı.
12-Yorum:
1—Diyabetin yaygınlaşmasıda ucuz tatlıların kaynağı olan glikoz şurubu ve organik olmayan sebze-tavuk-dana etleri-süt vs besinlerin kullanım sözkonusu olabilir.Bu nedenle devletler halklarını korumak için
1--gıda kooperatiflerini sübvanese-teşvik edebilir.
2--Glikoz şurubu kotalarını AB değerlerinde tutmaya çalışabilir.
3--Akdeniz tipi organik beslenmeyi teşvik ve yayın edebilir.
1.1-Ayrıca GDO lu mısır vs ekim alanın yoğun olduğu ülkeler bu yemleri kullanarak tavuklarını beslemekte ve bu tavukları ortadoğuya vs ihraç ederek halkın et ihtiyacını bu şekilde karşılamakta.Bu durumun sonucu olarak bu ülkelerde ABD,Brezilya,Meksika vs yoğun obezlik durumları görülebilmekte.
1.2--Sonuç olarak halk sağlığı açısından insan beslenmesinde İngiltere,Almanya vs olduğu gibi organik beslenme önemli.
2--Diyabete Karşı Verem Aşısı
1--Yıllardır tüberküloz yani verem hastalığına karşı kullanılan BCG aşısının, en fazla gençlerde görülen Tip 1 diyabet hastalığını tedavi edebileceği açıklandı.
1.1--Devam eden klinik deneylerde, aşının diyabet ve diğer bağışıklık sistemi hastalıklarının bazı belirtilerini ortadan kaldırdığı görüldü.
2--Veremin hala yaygın olduğu ülkelerde yeni doğan bebeklere yapılan BCG aşısı, dünyada kullanımı en yaygın aşı olarak biliniyor. BCG, verem mikrobunu öldüren TNF hormonunun salgılanmasını hızlandırıyor.
3--Tip 1 diyabet hastalarında, normalde bağışıklık sisteminin önemli savaşçıları olan ve vücuttaki enfeksiyonlarla mücadele eden T hücreleri kontrolden çıkarak, insülin hormonu salgılayan pankreasa saldırıyor. Vücuttaki besinleri enerjiye çeviren insülin miktarı azalınca, kandaki şeker oranları tehlikeli seviyelere yükseliyor. Bu da, görme kaybı ve karaciğer iflası gibi ciddi sonuçlar doğurabiliyor.
3.1--Ancak bilim insanları, BCG aşısının yükselttiği TNF seviyelerinin tüberküloz bakterisini öldürmenin yanı sıra pankreasa saldıran T hücrelerini de yok ettiğini keşfetti.
4--Massachusetts Hastanesi’nin İmmünoloji Laboratuvarı Direktörü Denise Faustman, BCG aşısını diyabet hastalığı üzerinde test ediyor.
4.1--Faustman, fareler ve insanlar üzerinde yapılan ilk deneylerde, verem aşısının T hücrelerinin miktarını önemli ölçüde azalttığını ve kan şekeri seviyelerini normal değerlere indirdiğini gördüklerini söylüyor.
4.2--Aşının, insülin seviyelerini arttırdığını belirten Faustman “Dünyada hastalığın son aşamasına geçmiş yüzlerce mutlu diyabet hastası fare var. Çünkü bu farelere, BCG aşısı yapıldı ve hepsi sağlığına kavuştu. Şimdi aynı başarıyı insanlar üzerindeki deneylerde elde edip- edemeyeceğimizi görmeye çalışıyoruz” şeklinde konuşuyor.
5--Araştırmacılar, son 15 ila 20 yılını diyabet hastası olarak geçiren 150 kişi üzerinde 5 yıl sürecek klinik deneylere başlamaya hazırlanıyor.
6--Uzmanlar, yaşları 18 ila 60 arasında değişen yetişkinlere dört hafta arayla iki doz verem aşısı yapmayı ve dört yıl boyunca aşıyı tekrarlamayı planlıyor.
7--BCG’nin idrar kesesi kanserine karşı başarılı olduğunun kanıtlandığını hatırlatan Fautsman, halen dünya çapında yürütülen 10’dan fazla çalışmada verem aşısının diğer bağışıklık sistemi hastalıklarına karşı etkili olup-olmayacağının araştırıldığını söylüyor.
Kaynak:
1--http://www.amerikaninsesi.com