MAKALELER / Düşünce Fonksiyonu -Yaratıcı Düşünce-Şizofreni





Düşünce  Fonksiyonu -Yaratıcı Düşünce:

 

1-Düşünce Fonksiyonu Ve Şizofreni:

 

1--Kullanılan Modeller:

1-Temel tanım fonksiyonu

2-Kaotik Model

3-Rezonans Modeli

4-Mukavemet Modeli

 

2--Temel Tanım:

2.1--Düşünce fonksiyonu tıpkı algı gibi ,bilinçaltında oluşan, düşünce algı Fonksiyonun 1. türevi olarak beynin üst katmanlarında(kortekste) ilgili nörotransmiter olan dopamin aktivasyonu sonucu oluşur.

 

2.2--Bu anlamda 1-düşünce algı fonksiyonu eğer sabit  doğru ise 1.türevi sıfır  olacaktır yani  bu anlamda bir düşünce oluşmaz.

 

2.2-Eğer artan doğru ise 1.türevi de sabit olacağı için oluşan düşüncede sabit olacaktır.(en tehlikeli düşünce algı fonksiyonlarından biri)

 

2.3- Eğer ,Sinüzoidal(dalga) fonksiyonu ise 1.türevide faz farkıyla Bir cosinüs dalgası olacaktır.

 

2.4-Eğer expotensiyal fonksiyon ise 1.türevide expotensiyal fonksiyon olacaktır(Nükleer Şizofreninin nedenleri).

 

3--Düşüncede bozulma; şizofrenik bir bulgu olup,aşırı dopamin aktivasyonu sonucu oluşabilir.

 

3.1--Psikiyatrik tedavide; nöroleptik tipi ilaçlarla beyinde kısmen yada tamamen DA jik blokaj yapılır. Ve septomlar kontrol altına alınmaya çalışılır.

 

4--Kişide ;sırf düşünceye dayalı entelektüel yaşam,Duygu-düşünce-davranış dengesini bozar ve düşünceyi;duygu-davranış üzerine baskın kılar.Bu durumda ruh sağlığı bozulur.

 

4.1--Bu anlamda bu üçlünün birbiri üzerine hakim kılan yaklaşım biçimi sağlıklı olmayıp, olması gereken her birini özerk tanımlamak ve  bu üçlüyü ,uygun yaklaşımlarla koordineli-paralel olarak işletmektir.

 

5--Düşünce fonksiyonunu matematik anlamda tanımlamak için  2. yaklaşım şu olabilir:

 

5.1--Düşünce ve algı;matematiksel anlamda kompleks Fonksiyonlarla ifade edilmelidir.

 

5.2--Örneğin yoğun DA jik aktivasyon e üzeri ix olarak tanımlanırsa bu fonksiyonun matematik açılımı cosx+isinx şeklindedir.Burada Cosx fonksiyonun reel,isinx kısmı da sanal(imajiner) kısmını ifade eder.

 

5.3--Biz burada isinx in ,düşüncede yanılsamayı ifade ettiğini kabul edilebilir. Bir başka yaklaşım akışanlar mekaniği ile benzeşim yapmaktır.

 

6--Bu benzeşim aşağıdaki gibi yapılabilir:

 

6.1--Kortekste oluşan düşünce fonksiyonu; zihin uzayında, düşünce akım ipçiklerinde akış olarak  yada DA jik nöronlardaki biliş Akışı olarak tanımlanabilir.

 

6.2--Her farklı düşünce  için,Akım ipçiğinde akan düşünce akımının;1- akım borusunun çapı,2-akışın yoğunluğu,3-akıcılığı(vizkozite) 4- akım ipçiğinin uzunluğu(süre) bağlı olarak dirençler oluşur.

 

6.3--Her farklı düşünce,ayrı bir akım ipçiği olarak ifade edilebilir..Zihin uzayında oluşan akım ipçikleri 1-Kişide, sistematik düşünce alışkanlığı yoksa ve akış hızı yüksek ,akış yoğun ve akıcılığı az düşünce(felsefi vb)-akışın reynolds sayısı belli bir eşik değeri geçer ve  düşünce akışında,Türbülans oluşur .

 

6.4--Türbülanslı akışlarda,düşüncede mutasyon ya da direnç oluşumu,,düşünce biliş akışının hızının karesi ile doğru orantılıdır.

 

6.5--Yine Bir başka açıdan bakılırsa,şizofrenide genetik eğilim en az çevre kadar önemlidir. gen aktivasyonlarını,gen aktivasyon akışı olarak ifade edersek,şizofrenide,gen aktivasyon akış hızı ,belli bir değerin üzerinde olduğu için,akış türbülansa kaymış olup,akış hızının karesi ile doğru orantılı gen akış mutasyonları oluşmaktadır.Bu da bir nevi düşüncede bozulmayı ifade edebilir.

 

6.6--Türbülanslı akışta sönüm sayısı 0,laminar akışta 1 kabul edilirse,şizofrenide  0 a yakın bir sönüm oranı sözkonusudur.

 

6.7--Bu problemin çözümü için en iyi yaklaşımlardan biri de sönüm oranını 1 yaklaştırmak ile olabilir ki bu da sönüm sayısını temsil eden  GABA aktivasyonu artırılarak sağlanabilir.

 

6.8--Şizofreni,nükleer olarak ilerliyerek, önce akut safhasını oluşur,Hasta tedavi edilmez ise akut safha kronikleşir ve nöronlarda kalıcı dejenenerasyon oluşur.

 

6.9--Eğer, zihinde düşünce akışında türbülans oluşmuş ise bütün nöronal enerji(kaynak olarak  tüm vücut hücrelerinin ve nöronların yakıtı olan glikoz   kullanımı/yıkımı) dirençlere harcanır.

 

6.10--Türbülanstan çıkışın bir tek yolu vardır o da akış hızını Düşürmektir.Zira Türbülanslı akışta dirençler  sadece akış hızının karesinin fonksiyonudur.

 

6.11--Türbülanstan çıkışın temel parametresi , akışın reynold sayısını belli bir eşik değerin altına çekmektir.Bu durumda zihinde düşünce akışı yarı türbülanslı-kaotik hale gelir.Daha da aşağı çekilirse akış laminar hale gelir.Sağlık şartı kaotik aralıktır.

 

7--Beyinde tüm süreçler nörotransmiter aktivasyon(anahtar fonksiyon) ile,bir kaotik difernasiyel denklem tarafından idare edilir.

 

7.1--Davranışın kaotikliği onu kesin olarak bilmemizi mümkün kılmaz ancak tahmin etmemizi mümkün kılabilir.Ayrıca kaotik sistemlerin başlangıç şartlarına aşırı duyarlığı,bizi insanların çocukluk dönemi travmalarının ne kadar önemli olduğu görüşüne götürür.

 

7.2--Bir başka konuda beyinde davranışın kaotik diferansiyel denklem tarafın idare edilmesi,yani kaotikliği,kaosun önemli bir özelliği olan halografi kavramına götürür.

 

7.3--Şöyle ki,kaosun önemli özelliklerinden biride kaotik sistemin halografik karakteridir yani,parça ile bütünü-bütün ile parçayı ifade edebilirsiniz.Bir nöron ile tüm beyni,tüm beyni de bir nöron ile ifade edebiliriz.Bütünden parçaya doğru gittikçe,bilgiler flulaşır ancak kaybolmaz.

 

7.4--Beyin gibi enerji alışverişi yapan açık sistemler(dissipatif)de bilgiler  yok olmaları durumunda sistem tarafından onarılarak yenilenir.

 

7.5--Düşünce Akışı, tüm beyin fonksiyonları gibi kaotik diferansiyel denklem tarafından ilgili beyin alanında, İlgili nörotransmiter olan DA jik aktivasyonca gerçekleştirilir.

 

7.6--Kaotik davranışın bir karakteristik özelliği de sistem regresyona uğrarsa(gerileme-ilkel yaşantılar) davranış peryodik karakter kazanır.Bunu şizofrenide peryodik(sterotipik davranış) olarak ifade ederiz.Yada takıntıları Aynı yapıda ifade edebiliriz.

 

7.7--Şizofreni tedavisinde kullanılabilen elektroşok ile  içinde peryodik yapıları barındıran kaotik sistem pertürbasyona uğrayarak ,başlangıç şartlarını sıfırlar ya da ensülin koma tedavisi ile nöronun kullandığı glikoz yıkımı  ile düşünce bilişi akış hızı sıfır olur.Bu durumda nöronal enerji direnci de sıfır olur.Ve hücre(noron) toparlanmaya başlar. Ve koma sonrası dramatik olarak hasta sağlıklı insan davranışına girer.

 

7.8--Diğer bir yöntemde beyinde manyetik uyarımlar ile(transkriniyal manyetik simülatör) bilinci alt seviyelerden yani aşırı uyanıklık(EEG de frekansın yükselmesi-beyinde tüm nöronların Tek bir nöron gibi davranması-aşırı kaotiklik) seviyesine çeken tedavi teknikleri de araştırma safhasındadır.

 

8--Klasik yöntem geliştirilmiş ve halen geliştirilen nöroleptik-DA jik(DA1,DA2,DA3,DA4 Reseptör tipli)  blokajdır.Öte yandan Dopamin sadece düşünsel süreçlerin değil aynı zamanda Cinsel aktivite vs süreçlerden de sorumludur. Bu anlamda tüm beyinin DA jik blokajı aynı zamanda Cinsel zevk(Libido) inde Blokajı anlamına gelecektir.

 

9--Beyinde ve vucutta her biliş ve vucut fonksiyonu için farklı nörotransmiter 

(DA,5HT,NA,AD,GABA,GLU) aktivasyon oranları sözkonusudur.Örneğin Autocad (Bilgisayarlı teknik resim çizimi programı) için nasıl yaklaşık 120 komut ile tüm teknik resimleri çizebiliyorsak insanlarda tüm vücut fonksiyonlarında davranışı kontrol eden yada işlevi yürüten noktalar

 

1-Nörotransmiterler(DA,5HT,ACH,AD,GABA,NA,

GLU vs   

2-Nöropeptitler

3-Hormonlar

4-Bunlara ait değişik sayıda ilgili reseptörler(örneğin Dopamin için.... DA1,DA2,DA3,DA4,

5HT için.......... 5HT1,5HT2 gibi)

5-Bunlar arasında sabit oranlı olanlar.

 

10--Bu  5 ana yapıya bağlı, komutlar ve bunların kaotik-kuantal kontrolü ve onunun üstünde oluşan ruhsallık Beyinde ve vucutta her biliş ve vucut fonksiyonu için farklı nörotransmiter (DA,5HT,NA,AD,GABA,GLU) aktivasyon oranları sözkonusudur.

 

11--Bu oranlar sağlıklı insanlarda belirli aralıktadır.Sağlık bozulunca oranlar değişir.Klinik olarak ,Şizofrenik formlarda aşırı DA jik aktivayona neden olabilecek bir faktör de GABA aktivasyonunun düşük değerde olmasıdır..Zira GABA aktivasyonu tıpkı sürüş halinde olan merkezi sinir sisteminde amortisör(sönüm elemanı) Gibi davranmakta ve bu özellik için, sönüm sayısı olarak  GABA aktivasyonu şiddeti baz alınabilir.

 

11.1--Sönüm sayısı  0  olduğunda MSS rezonansa girmekte şizofrenik formlar gelişmektedir. Sonuçta GABA yı artıran reupteyk blokaj tipi ilaçların geliştirilme yoluna gidilmektedir.

 

11.2--GABA kişisel esnekliği baz alır(amortisör-sönüm elamanı gibi) ve düşük aktivasyonlarda depersonalizasyon yani kişinin kendini ve organlarını-çevresini tanımlamama fonksiyonu oluşmaktadır. tedavi, GABA aktivasyonu artırılarak sağlanması sözkonusu olabilir.

 

12--Öte yandan yine epilepsi(sara) da düşük GABA seviyelerine bağlı olarak, Tetikleyici ajanlar(ışık-ses-stres) ile epileptik ateşlenme zinciri(tıpkı motorda yanma odasında sıkışan benzin+havanın buji ile ateşlenmesi gibi) oluşmakta ve küçük-büyük nöbetler oluşabilmektedir.

 

13--Tedavide GABA artırılmakta yada nöronlara stabilite sağlayan ilaçlar kullanılmaktadır. Bahsedildiği gibi farklı nörotransmiterler arasında oranlar ve sabitler olabilmektedir.


Bu bir nevi kompanzasyondur (dengeleme) .Eğer DA yı aşağı çekerseniz 5HT (Serotonin)Yükselir bu da kişide  5HT nin artması bir öforik keyif hali yaratır.

 

14--Rezonans Modelinde,Merkezi sisnir sistemi (MSS)tıpkı sürüş halinde bir otomobil gibi olaylar yolunda ilerlemektedir.Bu otomobilin süspansiyon sistemi(yay(adrenalin)-amortisör (GABA)) İLE MSS ye yol darbelerinin en az etkilemesi sağlanmakadır.

 

14.1--Ancak öyle durumlar olurki(yol+sistem yapısı) Otomobil aşırı titreşim(Rezonansa) girebilir.Bunu sağlayan  iki şart:

 

1-dış şartların dalga fonksiyonu olarak frekansı ile MSS nin özfrekansı eşit olur


2-sistemin sönüm oranını 0  a yaklaşır ki bu durumda doğru orantılı olarak sönüm sayısı(GABA) aktivasyonu sıfıra yaklaşırken,ters orantı lı olarak ;direngenlik (adrenalin) ve kütle(büyüme hormonu yada faktörü) çok yüksek değerlere çıkar.ve aynı anda tıpkı otomobilin zeminle ilişkisinin kesildiği gibi MSS nin dış dünya ile bağlantısı kopar.

 

15--Çözüm GABA yı artırmak,Adrenalin-Büyüme faktörünü bloke etmek olabilir.

 

16--Mukavemet Model:

 

16.1--Bu model İçin ise ölçeklendirilmiş dış psikolojik kuvvetler(anne-baba kaybı,işten ayrılma vs) bir küreye etki etmekte bu küreden(psikolojik cisim-içimizdeki çocuk) iç tepkiler verilmekte,dış etki ile iç tepki farkı kadar bir kuvvet ile bu küre deformasyona yani parçalanmaya uğrayacaktır.

 

16.2--Şöyle ifade edersek (dış kuvvet ile iç kuvvetin farkı )Psikolojik cismin(kürenin) çapı/,psikolojik cismin et kalınlığı belli bir gerilme eşiğinden ansal olarak küçük kalmalıdır ki ruhsal yapı sağlıklı kalsın.

 

16.3--Yükler 1-yayılı 2-tekil /1-pskolojik cisme baskılayıcı yönde yada tersi yönde(rahatlatıcı-çekici) yönde olabilir.

 

16.4--Burada anılan parametreler sayısal hale getirilirse Ruhsal mukavemet Holmes-Rahe gibi skalalar yerine daha gerçekçi modeller ile sayısal hale getirilebilir..Ve psikolojik kuvvetleri ölçeklendirme ve çesitli vucut paramerlerinin ölçümü bu sayısallaştırmayı mümkün kılabilecektir.

 

17--Ruhsal Mukavemet,insanların ortam tasarımında bize Daha sağlıklı zemin sağlayabilir(bu zaten pilotlar için testler ile yapılmaktadır),teşhiste de yardımcı olabilir 




Makalenin İzlenme Sayısı : 202

Eklenme Tarihi : 21.09.2021

Önceki sayfaya geri dön.