MAKALELER / Beyinde Kaotik Süreç





Beyinde Kaotik Süreç:

 

1-- Beyinde, davranışlar kaotik diferansiyel denklem tarafından idare edilen, nörotransmiter, nöropeptit ve hormon aktivasyonlarınca idare edilir.

 

2--Davranışın kaotikliği, onun öngörülebilirliğini azaltır ve ancak hava tahmini yapar gibi tahmin yapmamızı sağlayabilir.

 

3--Beyinde, nöronların bağlantı noktalarında (sinaps) salınan nörotransmiterler, nöronların  ateşlenmesini sağlayarak, beyin ve vücutla ilgili tüm bilişsel süreçlerin oluşmasını sağlar.

 

4--Beyinde, dale ilkesine göre her nöron sadece bir tip nörotransmiter salabilir. Bu anlamda değişik nörotransmiterlere ait nöronların beyinde dağılımı heterojendir (belki de kaotik bir dağılım vardır).

 

5--Nörotransmiterlerin davranışı kontrol etmeleri imkanı, bununla bağlantılı olarak cebri olarak psikotroplar vasıtasıyla davranışı sınırlar dahilinde kontrol etmemizi mümkün kılar.

 

5.1--Bu imkan, psikotropların, nörotransmiter aktivasyonlarda, blokaj (inhibisyon) yada reupteyk blokaj (eksitasyon) sağlanması ile mümkün olmaktadır. 


5.1.1--Bu imkanla, prozac veya sarı kantaron ile depresyonları tedavi edebiliyor yada şizofreni gibi bazı akıl hastalıklarını belirtilerini kontrol altında tutabiliyoruz.

 

6--Nörotransmiterler, beyin hücresi olan nöronda, nöron gövdesinden iki nöronun bağlantı noktası olan sinapsa ve buradaki terminale doğru ilerleyip 


sinapsta salınan ve postsinaptik (sonraki) nöronun resptörüyle birleşen kimyasal maddeler olarak ifade edilebilir.

 

6.1--Sonuçta psikotroplar bir şekilde nörotransmiter aktivasyonları etkileyen kimyasal maddelerdir. Başlıca çok bilinen nörotransmiterler şunlardır:


1--Depresyon ve enerjik süreçlerden sorumlu Serotonin(5HT), Noraderanlin(NA), Asetilkolin(ACH); 


2--heyecandan sorumlu Adrenalin(AD);


3--Şizoid formlardan ve Cinsel keyiften sorumlu Dopamin(DA);


4--bir amortisör gibi sarada krizi sönümleyen Gamaaminobutrik asit(GABA), Glutamat(GLU).

 

6.2--Bilgi: Nöronda ateşleme şöyle olmaktadır: İki veya daha çok nöronun bağlanma noktalarına sinaps denir. 


6.2.1--Presinaptik(önceki) nöronun, sinapsında terminale gelen nörotransmiter, jelimsi bir ortam olan sinaptik ortamda, 


postsinaptik(sonraki) nöronun reseptör denilen moleküllerine doğru ilerler ve 


anahtar(nörotransmiter)-kilit(reseptör)-nörotansmiter ile reseptör molekülleri anahtar ve kilit birleşir- 


uygunsa ateşleme(eksitasyon) oluşur.

 

6.2.1--Nörotransmiterin reseptöre doğru ilerlemesi bir dalga fonksiyonu olarak ifade edilebilir. Bu dalganın özellikleri Kuantum mekaniği yardımıyla ölçüme dayanarak sayısal hale getirilebilir. Bu anlamda her nötrotransmiter aktivasyona bir dalga ve bir alan eşlik eder.

 

6.2.2--Bu alan biyo enerji alanı olarak ölüm sonrası dahil olmak üzere ölümden sonraki 72 saatlik süreye kadar devam eder. Bu alanı hisseden(elleriyle hisseden biyoenerji uzmanları) veya gören şifacı insanların olması gayet mümkündür.

 

6.2.3--Bir şifacının bu alanı, kendi alanı vasıtasıyla etkilemesi tıpkı hasta insana ilaç vermek gibidir ve bu alan tıpkı elektromanyetik dalganın kuantum kuyusunda sonsuza değin var olması gibi sonsuza kadar var olur. Aynı zamanda, bu alan zaman ve uzaydan bağımsızdır.

 

6.2.4--Bu imkan, bu alanda doğan ve kişinin kendisi olan özbenliğin(ruh) yaşamın bitmesiyle ölüm sonrasına taşınmasını mümkün kılabilir.

 

7--Beyinde Nöronların Ateşlenme Düzeni:


7.1--Beyinde belli tip nörotransmitere sahip nöronların ateşlenme düzeni ile balık akvaryumunda balıkların yüzmesi arasında benzeşim kurulabilir.

 

7.2--Aşağıdaki benzeşimde, beyni iri bir akvaryuma, balıkları da belli bir tip nörotransmitere sahip nörona benzetmekteyiz. 


7.2.1--Belli bir tip balığın akvaryumdaki hareketi, beyinde sabitlenmiş nöronların belli bir tipinin beyinde uzay-zaman koor-dinatlarında ateşlenmesi düzeni olarak betimlenmiştir.

 

7.3--Büyük bir akvaryumu seyrediyorum. İri büyük balık(iri DA jik nöron) aşağı doğru yüzüyor ve diyelim ki bu balıkla sembolize ettiğimiz iri DA jik nöronlar, bu balığın yüzdüğü doğrultunun her noktasında da, bu DA jik nöronların ateşlendiği tasvirini yapalım.

 

7.4--Aynı anda başka ince uzun bir balık, akvaryumun ortasında yatayda sağa sola yüzerken bu balıkla tasvir ettiğimiz ince NA jik nöronlar ateşleniyor(yüzmenin her noktasında). Akvaryumun tabanında yosun, çakıl , tortu var.

 

7.4.1--Burayı bilinçaltı olarak, akvaryumun tepesini de bilinç üstü diye tanımlayalım. Bu anlamda akvaryum tabanı alt beyin(omurilik ) ve orta beyin, akvaryumun üstü de, üst beyin (korteks) olarak nitelenebilir.

 

7.5--Canı sıkılan iri beyaz balık akvaryum tabanını karıştırıp , besin arıyor (memleri-Düşünce ürünleri) ve biraz yosun yutuyor.

 

7.6--Nöronların, nörotransmiter cinsine bağlı ateşleme düzeni için şöyle bir düzenek tasarlanabilir: 


7.6.1--Omurilik sabit referans(orjin) kabul edilip, 3 boyutlu X, Y, Z düzlemi buraya oturtulup, belli bir nörotransmiter tipi için, nöronun tipinin ateşlenmesi, fluoresan maddeyle işaretlenerek (örneğin DA jik nöronlar için farklı bir fluoresan madde, NA jik nöronlar için farklı bir fluoresan madde gibi) ateşlenme grafiği üç boyutlu olarak çizilebilir. 


7.6.2--Bu grafik incelendiğinde bu tip nöronun ateşlenmesinin zaman -uzay düzleminde kaotik bir seyir izlediği görülebilir.

 

8--Akıl Hastalıklarının Muhtemel Diferansiyel Denklemleri:

 

8.1--Örneğin depresyon için belli bir hastanın ölçeklendirilmiş hastalık şiddeti-zaman sayı değerleri saptanmış olsun. Bu değerlere göre(hastalık şiddeti-zaman) Excel programı yardımıyla grafiği ve denklemi elde edilebilir. 


8.1.1--Bu diferansiyel denklemi sağlayan muhtemel eğri ailesi matcad-matlab programları yardımıyla saptanabilir. Bu şekilde depresyonun muhtemel genel diferansiyel denklemi elde edilebilir.

 

8.2--Bu anlamda kliniğe dayanarak mani-depresyonun muhtemel non lineer diferansiyel denkleminin, periyodik karakterli bir eğriyi veren diferansiyel denklem olacağı söylenebilir.. 


8.2.1--Bu diferansiyel denklemlerde katsayılar beyindeki çeşitli nörotransmiter aktivasyonların frekans ve şiddeti olacaktır.

 

8.3--Örneğin depresyondaki nörotransm iterler muhtemelen Serotonin ve Noraderenalin aktivasyonları olacağı kliniğe bağlı söylenebilir ve aynı za-manda bu iki nörotransmiterin etki katsayıları da yüksek olacaktır. 


8.3.1--Bu teknik bize hastalığın seyri ve tedavisinde yeni ufuklar açacaktır.Kıasaca denklemin eldesi-denklemin çözümü ve bu çözüm için nokta atışlı psikotrop kullanımı.

 

9-- Ruhsal İfadelerin Matematiği:

 

9.1--Bir vaka:Hasta bir insan , bir insanı gördüğü halde tanıyamamakta. Burada muhtemelen algı fonksiyonu normal olduğu halde ilgili beyin devresinde reaktif güçten dolayı, tanımlanma işi reaktif olarak harcanmakta ve hastanın tanımlanma devresi tanımlanma işini yapamamaktadır.

 

9.2--Burada algı beyinin normal bir fonksiyonu olarak icra edilirken, tanımlamada aktif iş yerine reaktif iş yapılmaktadır. Bu yaklaşıma göre tanımlama ruhsal karakterli fonksiyon olarak bir ifade edilebilir.

 

9.2.1--Yani gerek algı (beyinsel) gerek tanımlama (ruhsal) gibi süreçler kompleks sayılarla ifade edilebilir.

 

9.3--Normal algıda hem aktif, hem reaktif iş vardır. Aktif iş sıfır olursa imajiner reaktif iş maksimum olur ve bu durumda kişi hallüsinasyon görür.


Kısaca hallüsinasyonları kompleks sayılarda yada işde reaktif iş olarak tanımlayabiliriz.

 

9.4--Algı, his, bellek gibi beyinsel fonksiyonlarda da elektrik teorisinde kullanılan aktif ve reaktif iş kavramı bize yeni ufuklar açacaktır.

 

9.5--Yukarıda sayılan yüksek fonksiyonlarda aktif veya reaktif iş sıfır olabilir ve bu durumda ilgili tanımlama fonksiyonu olmayacaktır.

 

9.6--Ancak ruhsal süreçler, beyinde nöron fonksiyonu olmakla beraber, nöron fonksiyonundan bağımsızdır ve mantığı sıfır veya bir olabilir. Diğer bir deyişle aktif ve reaktif işler olmalı, ikisinden biri olmaz ise yada sıfır olursa iş yapılamaz.

 

9.7--Gerek beyinsel süreç gerek ruhsal süreçler kompleks sayılarla yani aktif ve reaktif işlerin toplamı olarak ifade edilebilir.

 

9.8--Örneğin korku tamamen reaktif iş olup , aktif işi sıfırdır.

 

9.9--Kısaca ruhsal matematik kompleks sayılarla ifade edilebilir. Benzer şekilde davranış da yine kompleks sayılarla ifade edilebilir.

 

9.10--Davranış vektörü, dışsal etki vektörü ile benliğe bağlı tutum vektörünün (kompleks sayılarla ifade edildiğinde) toplamı olarak ifade edilebilir.

 

11--Gerilme Teorisi ve Ruhsal Mukavemet

 

11.1--Temel Bilgi:Psikanalitik Freudçu yaklaşıma göre:

 

1-Gündelik     düşüncelerimizi,duygulanmızı ve irademizi belirleyen zihne ilişkin işlemlerin birçoğu(belki % 95 i) bilinç dışında ortaya çıkar

 

2-Zihne dayalı hayatımız, bilinç dışında ve baskılanmış olarak gerçekleşir

 

3-Ego  gerçeklik ilkesinde çalışırken, bilinç dışı zihnin baskılanmış bölümü haz ilkesiyle çalışır.

Freud'un zihin modelinde, zihnin parçaları ve arasındaki ilişkiler şöyledir:

 

1-İçgüdüsel dürtüler(id)

2--Ego'nun mantıksal süreçleri

3- Süperego'nun ego ile idi dengelemeye çalışması.

 

4--Buna anlamda ilgili beyin alanları


1-beyin sapı ve limbik sistem, id'e karşılık gelirken


2-ventral frontal bölge ile dorsal frontal korteks, ego'yu ortaya koyarken


3-dış dünyayı temsil eden posterior korteks ise süper ego'yu temsil ettiği iddia edilebilir.

 

5--Öte yandan insanın güdülenmesini idare eden içgüdüsel mekanizmalar ilkel olup bunlar:

 

1-Arama-ödül sistemi (hazzı yönetir,ilgili modülatör nörotransmiter dopamindir)(Libido)

 

2-Öfke-hiddet sistem -yırtıcı olmayı-sinirilik-saldırganIığı yönetir.En önemli nörotransmiter dopamin ve onu dengeleyen serotonin


3-Korku-anksiyete sistemi-dopamin ile ilgili.


4-Panik sistemi.Yine dopamin ile ilgili.

 

6--Freud'a göre rüyaların anlamı: Geceye ait görüntüler; bilinç dışı isteklerin, kısmi ve kısa süreli olarak REM rüyasında gözükmesidir. (kaynak: CBT-22 Mayıs- 2004-sayı:896 sayfa:12)

 

7--Temel yaklaşım: Zihne dayalı duygu, düşünce ve irade gibi işlemler baskılanmış olarak gerçekleştirilmeye çalışılırken, doğal olarak gerilmeler oluşacaktır. Bu gerilmelerin ilgili beyin nörotransmiteri dopamin olabilir.

 

7.1--Dopamindeki artış gerilme artışı, azalışı gerilme azalışı olarak ifade edilebilir.Sembolik olarak (+ d/dt(DA) veya -d/dt(DA)) ifade edilebilir.

 

7.2--Gerilme artışı anksiyete(sıkıntı) yaratırken, gerilme azalışı öfori ; yani hazlı keyif hali yaratır.

Gerilmeler, ruhsal havuzda dolar.


7.2.1--Belli eşik değerden sonra havuzdaki gerilme artışı  sınır değere erişir ve ruh sağlığı bozulur- depresyon ve ötesi bozukluklara oluşmaya başlar.

 

7.3—Normal sağlıklı Gerilme fonksiyonunun dalga fonksiyonu biçimimde olması ruh sağlığı için en uygun olandır.

 

7.3.1--En tehlikeli gerilme fonksiyonları impulssif ve ekspotensiyal ve de doğrusal gerilme fonksiyonlarıdır.

 

7.3.2--Cezaevlerinde ve sabit monoton işlerde kişinin ruhsal havuzuna zamanla doğru orantılı gerilme alanı oluşmakta ve bunlar gerilme patlamalarına yada intiharlara yol açmaktadır, (intiharda keyif hormunu 5HT aktivasyonu sıfıra yaklaşır)

 

7.4--Ayrıca bilinç ile ilgili şunlarda ifade edilebilir.Bilinç bilişsel akışa bağlı akan yani dinamik bilinç ve akmayan bellekle ilgili statik bilinç olarak ifade edilebilir.

 

7.4.1--Dinamik bilinç,akışkanlar mekaniği kurallarına,statik bilinç ise akışkanların statiğine uygun davranır.

 

7.4.2--Dinamik bilinç sürekli statik bilince doğru akmakta ve statik bilinçte bu akışta çevrime katılmaktadır.Tıpkı nehirlerin denize,denizlerinde nehirlere su buharı yoluyla katılması gibi.

 

7.4.3--Dinamik bilincin en önemli kuralı akış hızının veya reynolds sayısının belli değerden sonra akışın tam türbülansa kayması durumudur ki bu durum psikiyatri literatüründe konfüzyon mental (zihin karışıklığı) yada psikozun(şizofreni vb) temeli olarak isimlendirilir.

 

7.4.4--Bu durumda biliş akış hızı düşürülmelidir.Bu da beynin kaynağı glikoz kullanımının insülin ile bloke edilmesine dayanır ve hasta şizofrenik durumdan çıkar ancak mevcut kalıcı bellek ruhsal gerilmeleri yüzünden yeniden aynı durumuna, insulinin etkisini kaybetmesi nedeniyle geri döner.

 

7.4.5--Bu durumda tedavide sürekli belli dozda şeker yıkımı blokajı yapmak gerekir diye düşünülebilir(tıpkı şeker hastalığında olduğu gibi).

 

7.5--Biliş akışının normalde laminar akışın üstünde yarı türbülanslı akışta yani kaotik aralıkta olması temel sağlık koşuludur.

 

7.6--Statik bilincin temelinde,bilincin derinliği yatar.(akışkanlarda derinlik-suyun derinliği gibi).

 

7.6.1--Uyku; bilincin belli derinliğinde olan tortuları yani ruhsal gerilmeleri eritmeye yöneliktir. Hipnoz ile daha derinlere inilebilir.Bilincin altına itilen tüm kalıntılar gerilmenin yoğunluğuna göre bilincin altında yer alır.


7.7--Bilinci sıfır çizgisi olarak nitelersek,yukarı doğru yükseklik arttıkça bilinç uyanıklık bilincinden aşkın bilince doğru ilerler.

 

7.8-- Beynin manyetik alanlarla uyarılması bilincin yüksekliğini yada EEG frekansını yükseltir ve aşkın bilinç durumu yaşatılabiIir. 


7.8.1--Burada yoğun gerilmeler sıfır çizgisi altında, daha derinlerde yer alır. (Su nasıl doğal malzemeleri eritirse,doğal gerilmelerde bilinç akışı içinde eriyebilir ve kalıntılar REM uykusunda eritilir.

 

7.9--Bilinçaltı dolduğunda gerilmeler bilinç yüzeyine hastalık olarak ortaya çıkar. 


Ruhsal mukavemetin temeli 


gerilmelerin belli eşik değerine kadar (G<=Gem) ve 


aynı anda bilinçaltı gerilme dolumunun yani gerilme zaman eğrisinin altında kalan alanın (gerilme zaman fonksiyonun integrasyonun) belli eşik değere kadar (G.t<=Gtem)dayanacağmı ifade eder.

 

7.10--Gerilmeler Psikiyatride kullanılan Holmes-Rahe skalası gibi skalalar ile sayısal olarak ifade edilebilir. Eşik değerler ise belli insan tipi için belli şartlarda deneysel olarak saptanabilir.

 

7.11--Ayrıca tüm bunamaların temelinde somatik değil psikolojik gerilmelerin yattığı ve buna eşlik eden bir çeşitli nörotransmiter aktivasyonları-oranının yattığı ve aynı zamanda bilinç akışının belli değerlerinde ortaya çıktığı kabul edilebilir.

 

7.12--Somatik durumun(sinir dejenerasyonun) ise bunun sonucu olduğu kabul edilmelidir. Kısaca duygu durumunuz ne ise beyninizin somatik durumu da odur. 


7.12.1--Psikiyatride akıl hastalıklarının kontrolü,beynin belli bölgesinde, ilgili ruhsal süreçleri ifade ve idare eden nörotransmiter aktivasyonu ve aktivasyon oranlarını, ilaçlarla bloke etmeye yada aktivasyonu reupteyk blokaj ile artırmaya dayanır.

 

7.13--Depresyonlarda, enerji düzeyi noradrenalin düzeyi ile artırılmaya çalışılırken,keyif hali ise 5HT (serotin) aktivayonu artılarak(prozac) sağlanmaya çalışılır. 


7.13.1--Şizofrenide ise düşünce,algı,duygu durumlardan sorumlu DA(dopamin) blokajı ile ruh sağlığının kontrol altına alınmasına çalışılır.

 

7.14--Öte yandan akıl ile zeka arasındaki fark bilinç açısından çok önemlidir. Bilinci kısaca farkındalık olarak ifade edebiliriz. 


7.14.1--Normalde bilinçli insanda kişi kendinin ve çevresinin farkındadır. Bu beynin bilinç fonksiyonun sonucudur. 


7.14.2--Bilinci akıl açısından ifade edersek; akıl, zekaya göre daha geniş bir kavram olup,zekanın bilinçle yoğrulması sonucu ortaya çıkar diye düşünülebilir.

 

7.15--Bilinçsiz zeka çok sınırlı ve esnekliği olmayan yapay robotik zekadır. Eğer robotlara bir şekilde bilinç kazandırılamaz ise yapılan bütün yapay zeka program ve çalışmaları sınırlı ve katı kalmaya mahkum olacaktır. 

 

8—Ruhsal kaba-havuza gerilmeler dolmakta veya boşalmaktadır; kısaca ruhsal havuza stres debileri girmekte veya çıkmaktadır. Bu anlamda farklı (+,-) işaretteki stres debilerinin toplamı sıfırdır.

 

9--Gerilme fonksiyonunun zaman aralığında integrali,gerilme eğrisinin altında kalan alanı belirler. Beyin oluşan gerilmeyi fonksiyona çevirmekte,her an integre etmekte ve herhalde belirli zaman dilimi içinde havuza girmektedir.

 

9.1--Eğer giren ve çıkan stres debileri eşit ise toplam debi sıfır olur ki bu da sağlık şartıdır. Giren stres debisi çıkan(eritilen) stres debisinden fazla olursa ruh sağlığı bozulur. Giren debilerin bir kısmı REM rüyasında eritilir.

 

9.2--Matematiksel olarak ifade edersek; gerilme eritme fonksiyonu logaritmik fonksiyon olursa kısa süre içinde (eğrinin altında kalan alanın integrasyonu) alan taraması ile bu gerilmeler eritilir ve ruhsal havuz boşaltılmaya çalışılır.

 

9.3--Bu bakımdan rüyalar bilinç dışı istekleri ifade eder ve işaret olarak baskılanmış içgüdüler ile ters işaretlidir. Bu ise ruhsal havuzda toplam stres debisini sıfırlayabilir(kaliteli bir uyku ile) ki bu da ruh sağlığımızın devam etmesi demektir.Gerilme azalışı ise keyif hali yaratır yani (-d/dt(DA)) keyif olarak ifade edilebilir.

 

9.4--Yukarıda bilinç dışı isteklerin baskılanmasının gerilme yarattığı ifade edilmişti ve gerilme fonksiyonun altında kalan alan (aralıkta integrasyonu) gerilmenin büyüklüğü hakkında fikir verir.

 

9.4.1--Buna göre aşağıdaki gerilme fonksiyonlarının integralleri ifade edilmiştir. Yine bir tanım-hipotez oluşturursak:


1--Gerilme fonksiyonun 1.türevini algı fonksiyonu olarak;


2-- 2.türevi de o algıya eşlik eden bilinci oluşturur.

 

9.5--Bu anlamda her sinapstaki işlem sayısı kadar, piksellik algı ve ona eşlik eden bilinci oluşturur.

Oluşan algı, ilgili beyin bölgesinde kalırken; oluşan bilinç ise tüm beyine halografik olarak yayılır.


9.5.1--Bu halografik yayılma bilincin oluşmasında en önemli özelliklerdendir.Bilincin yayılımı Halografik olmasaydı normal insanın hissetiği gibi bir bilinç hissi oluşmazdı.

 

9.6--Bilinçin oluşumunda en önemli 2 özellik 1—Algıda Nörotransmiter aktivasyon fonksiyonun 1.türevi algıyı oluştururken,2.türevi o algıya eşlik eden bilinci oluşturur.


9.6.1--Türev yani diferansiyel bu işi işleyen 2 farklı hücre grubunun birbirine göre rölatif işlemidir.

 

9.6.1--Yani Aynı algıyı işleyen 2 farklı hücre rölatif olarak birbirlerinin işlem diferansiyelini alır ve karşılaştırır(korpus kollosumdan) nihai çıktının halografik yayılması ile bilinç oluşur diye düşünülebilir mi.

 

9.7--Beyinde bilişsel süreçler, sinapstaki tasarımdan dolayı halografik özellik gösterir. Halografik özellik, parçanın bütünü,bütünün de parçayı ifade etmesidir. 


9.7.1--Parçadan bütüne giderken görüntü netleşirken, bütünden (tüm beyinden hücreye) parçaya ilerlerken görüntü(algı-bilinç) bulanık hale gelir.

 

9.7--Bu anlamda her algı ve bilincin temelinde gerilme yatar diye bir tanım yapabiliriz.

 

9.8--Gerilme fonksiyonu yada nörotransmiter aktivasyon fonksiyonu dalga fonksiyonu olup,frekansı ve genliği vardır. Bilişsel süreçlerde etken olan nörotransiter aktivasyon dalga fonksiyonun frekansıdır.

 

9.8.1--Bu fonksiyon, Alıcı (sinapsta reseptörler)larca fourier serisine çevrilerek matematik anlamda ifade edilir.

 

9.9--Zira fourier serisi, her türlü tanım fonksiyonunu sinüs (dalga) fonksiyonu olara ifade edilir ve ilgili beyin alanında (kortekste), reseptörlerce tanımlanan ilk fonksiyonu olarak, yeniden ifade edilir.

 

9.10--Kısaca reseptörler duyuyu hangi fonksiyon olarak tanımlamış ise beyin alanında aynı fonksiyon ile tanımlanır.İlgili kalınlıkta sinir liflerince ilgili beyin alanına, nörotransmiter aktivasyonu yada gerilme frekans fonksiyonu olarak çevrimi yapılır-iletilir ve aynı anda kortekste algı-bilinç oluşur.

 

9.10.1--Bu anlamda,belli kalınlıktaki sinir lifinin,byte/sn olarak belli bir bilgi taşıma kapasitesi vardır. Bu süreç beyinde böyle işliyor olabilir. Ancak robotlarda algı oluşturulsa bile buna eşlik eden bilinç oluşturulabilir mi?

 

9.11--Aşağıda çeşitli gerilme fonksiyonları için ona eşlik eden algı ve bilinç fonksiyonları ifade edilmeye çalışılmıştır.

 

1-Gerilme fonksiyonu sabit doğru ise (G(t)=a=sbt) i ntegral i S=at olur yani sabit gerilmeler doğrusal olarak artan bir debide havuza girer. Ayrıca, sabit gerilmelerin birinci ve ikinci türevi sıfır olup,olaya algı ve bilinç eşlik etmez.

 

2-Gerilme fonksiyonu artan bir doğru ise(G(t)=at integral i S=at olur. Parabolik artış. Olaya eşlik eden algı (1 .türev sabit olup),sabit bir algılama oluştururken, 2. türev sıfır olduğu için bir bilinç oluşturmaz.

 

3-Gerilme fonksiyonu dalga fonksiyonu ise (sinüs fonksiyonu) integrali de yine dalga fonksiyonudur. 


Olaya eşlik eden algı ve bilinç dalga fonksiyonun 1. ve 

2.türevi faz farkıyla bir dalga olup, dalga fonksiyonu olarak algı ve bilinç oluşur. 


Beyinde normalde tüm bilişsel süreçler kaotik olup,kaotik süreçler; periyodunun sonsuza gittiği dalga fonksiyonu olarak ifade edilebilir.

 

4-Gerilme fonksiyonu ekspotensiyal fonksiyon ise integrasyonuda ekspotensiyaldır. Algı ve bilinçte ekspotensiyaldir.

 

5-Gerilme fonksiyonu logaritmik fonksiyon ise integrasyonuda logaritmiktir. Algı ve bilinci de Sırasıyla 1/x,-1/x karedir.

 

Kaynak:Otomasyon Dergisi


4--Ruh Kavramı ve Beyin:


2--İnsan dünyaya gelince nörotransmiter-nöropeptit ve hormon aktivasyonlarına bağlı bir enerj-biyo enerji alanı oluşur.Bu kuantum alanına bağlı beyinde ve vucutta bir benlik ve onunla birlikte bir bilinç-kuantum alanı oluşur.


2.1--Kişi bulunduğu an itibarıyla ahirete atıldığında kendi içinde ayrı bir varlık-bir çocuk-bir bebek gibi kuantum alan (bir anne karnındaki bebek gibi olan) ruhuna tüm yaşam kayıtları-oluşmuş bu alan-yani bilinç ve benlik aktarılır.


2.2--Bu kayıtların yüklenmesi ile(ölüm anında bütün yaşam bir film şeridi gibi geçer) ruh ayaktan ağıza doğru hücre hücre bedenden bir mavi ışık alanı ile çekilir ve ebedi yurduna-kuantum hiçliğe-yaradanın makamına geçer.





Makalenin İzlenme Sayısı : 266

Eklenme Tarihi : 21.09.2021

Önceki sayfaya geri dön.