MAKALELER / Kuantum ve Tasavvuf-5: Temel İlkeler





Kuantum ve Tasavvuf-5:

Temel İlkeler:


1—İslam dininde bir sadaka bin belayı önler sözü var.Bunu hayatımızda deneysel olarak yaşamışızdır.Bu yaklaşımın fizikteki karşılığı şu örnek olabilir:Elektrik devrelerinde devreyi kısa devre akımlarına karşı sigorta kullanılır.Yüksek amperli kısa devre akımı bir şekilde oluşunca,devre girişinde bulunan sigorta atarak devreyi bu yüksek akımın devreyi kavurmasından  korunur.Sadaka hayat devrelerinde bir şekilde gelen kaçak akımlara karşı sigorta rolü oynar ve sigorta gelen akıma yüksek direnç  göstererek hayat devresini yakmasını önler.Kısaca bir sadaka bin kazayı belayı def eder-önler.


2—Bir işin oluşumunda iki faktör etkendir.Bunlar işin 1--reel kısmı-fiziki boyut-kılıç gücü 2-işin imajiner kısmı-kompleks sayı kısmı-dua gücü bu anlamda herhangibir işin oluşumunu R=a+ib olarak gösterebiliriz.a=reel kısmı b=imajiner-dua gücü  kompleks sayıların argüment olarak r=karekök(a.b.cosc) olarak ifade edilebilir tgc=a/b  olarak ifade edilirse işin gerçekleşmesi için a,b.tgc  nin değerinin yüksek olması gerekir.Bu ise dua gücü,kılıç gücü,ve tg c nin yüksekliği ile doğru orantılır.tgc nin düşük olması için b nin dua gücünün kılıç gücüne göre daha yüksek olması gerekir.Örneğin c=30 derece olursa  Cos 30=0,8 gibi bir sayı olup işin gerçekleşmesini mümkün kılar. Hiçbir zaman kılıç gücü ve dua gücü sıfır olmaz.Bu iki bileşen aynı anda beli şiddet vardır.


Dua gücünü belirleyen ise gönülden yapılan duadır ki,islam dışı kesim iman etmeyerek bu problemi çözememiştir.Zira yaradanı kimse kandıramaz.Yaradan kainata sığmaz ama gözü yaşlı secdede bir müslümanın kalbine sığar.Dau ile çok mucize geröekleşmiş olup,bu tasarruf yaradana aittir.


3—Yaradanımız ne düşünüyor isek onun dışındadır.Sıfatları ile her an kainatta vardır ve yeniden her an yaratma edimini yerine getirmektedir.Yaradanımızın sıfatları her an her yeri kuşatmıştır.Kişi yaradandan küstüğünde bir kutu içine kendini hapseder.Yaradanımızın sıfatları o kutu dışında bütün varlığı ile devam eder.Kutu içine mehrem olduğu için tasarrufta bulunmayabilir.Kısaca yaradana küsen kendine küser-onu bilen kendini bilir.Kendine yardım eder.

Mikro kozmoz içine bakabilirsek orada ayrı bir alem var.


Karşımızda bulunan bir tahta parçası olsun.Onun içine zum yaparsak önce tahtayı oluşturan bitkisel yapı-hücreler.Hücre içinde sıvı içinde yüzen çekirdek,hücrenin enerji santrali mitokondri vs.Çekirdek içinde DNA ,DNA yı oluşturan 4 temel molekül ve bu moleküler şifre ile oluşan boca bir molekül sistemi organizma.Molekül yapıdan zum yapmaya devam edersek,element atomları-karbon,hidrojen,oksijen vs.Atomun içine zum yapmaya devam edersek.Ortada çekirdek,ve onun etrafında dolaşan elektronlar.Kuantum fiziği ile işleyen ayrı bir alem.Atom çekirdeğinin içinde proton+nötron.Proton ve nötron içine zum yaparsak ,temel parçacıklar olan kuarklar.Kuarkların içinde yüzdüğü enerji okyanusu.


Atomun çekirdeğinde ve kuarkların temel enerji seviyesinde tüm varlığı sıfatları ile kuşatan yaradanımız.Ve bu yarattığı sistemin dışında olan,ne düşünüyorsak neye benzettiğimiz varlığın dışında olan her şeye basir olan-gören,işiten sonsuz önc e ve sonsuz sonra var olşan yüce yaratıcımız.Uluhiyet atomun nüvesinde deyişine uygun olarak Dua eden bir mümin ve enerji okyanusu yardımıyla yaradanın izni ile diğer okyanusları ve organizmaları etkileme.Bu sonsuz küçük zumdan çıkıp tekrar orta boyut olan insan boyutuna dönelim.Buradan sonsuz büyük evreni zumlamaya başlayalım.


Bir uzay gemisi ile seyahata başlanırsa önce atmosferde uzay sınırına erişme ve mutlak soğuk ve kavurucu güneş ışınlarına karşı ilerleme.Dünyada atmosferin sınırından ilerleye başlanırsa önce yaşam olamayan dünyanın uydusu aya erişme.Oradan gezgenleri uzay boşluğunda aşamay devam edilirse güneş sisteminin sınırına oradan asreoid kuşağına geçilebilir.Seyahata devam edilirse samanyolu galaksisi sınırına eriştiğimizi varsayarsak oradan sınırsız evrende nereye doğru gideceğiz.


Ve sınırsız bu evrende ömrümüz güneş sisteminin sınırına erişebilir mi,insan uygarlığı samanyolu galaksisinin sınırına erişebilir mi.Zamandan münezzeh yaradanımız bu zaman nehrinin –mekanın-maddenin üstünde.Müminlerin kalbine giren yüce yaratıcıya kusurlarımızla günahlarımızla-hak dinimizin dışına çıkmadan-onu inkar etmeden af dileyerek Ancak ve ancak secde edilir.


4-Budizmde nirvana ne ise islamda enelhak düşüncesi o olabilir.Kıasaca tasavvuf tarihsel süreçte budist kültürden etkilenmiş olabilir.Budist liderin herşeyi bildiği diye birşey yok.Kısaca kimse nirvanada herşeyin sırrını öğrenemiyor.Nirvana bir duygu hali,bir aşkın bilinç hali.Bu ruh halinde kainattaki halografik bütünlüğü bütün içselliği ile hissedebilirsiniz.

İslam tasavvufunda ise enelhak durumuna erişmiş bir insanı kamil herşeyin sırrını keşfetmiş olmayabilir.


Ancak bu durumda olağanüstü yetenekler kazanabilir.Mucize ve kerametler gerçekleştirebilir.kendine bağlı insanları manevi koruma şemsiyesine alabilir.Bu mucizler insanı kamilin yaradılışın sırrına vardığını göstermez.Tıpkı tibetli budist dini liderin herşeyi öğrenmeye çalışması gibi.


Öte yandan yaradanın dini olan islam,tanrı katından indirilmiş olup-tasavvufla bağlantılı değil vahye dayalıdır.Bu nedenle islamın kutsal kitabuı ne söylüyorsa gerçek olan odur.Tasavvuf bir ahlaklanma mücadelesi olup-insanı kamile olgun yani tam insana giden yoldur.Tasavvuf islamın-insanlığın  kutsal kitabının sınırları içinde ancak yorum yapabilir.Vahyi yorumlamaya çalışabilir.


5-Evrim Teorisi:

Evrim teorisi yaşayan canlılar arasındaki ortak sistemleri tek canlıdan en yüksek seviye olan insana kadar olan süreçte bir evrimin olduğunu iddia eder ve kanıt olarak da canlılar arasındaki ortak yapılanmaları ve DNA daki değşimlerin bunun kanıtı olduğunu iddia eder.Bu yaklaşıma karşı  şu iddia da bulunulabilir: Aynı atmosferi kullanan canlılar arasında ortak sistem yapılanmaları ve sistem benzerlikleri olması doğaldır. 


Öte yandan DNA daki mutasyonlar yeni bir canlı türüne geçiş için yeterli ve mümkün mü.Bunun bilimsel bir cevabı olmadığı gibi ,Yaradılışla ilgili cevabı olmayan çok soru da var.

Bu nedenle muhafazakar insanların insanın yaradılışı için savunduğu ve dayandığı görüş olan ilk insanın Hz.Ademden yaratılması ,bilimsel yetersizliği olan –cevabı olmayan bir soru için bir anlamda sığınak ve kabul olabilir.Yine aynı bağlamda insan beyni-kan hücresi vs gibi akla durgunluk verecek derecede mükemmel mühendislik yapıları olan  canlı yapılarının bilinçsiz ve akılsız-tesadüfi bir şekilde bir evrimle oluştuğu zayıf bir görüş olarak durmaktadır ki eğer varsa evrimin ardında yatan akıl ve bilinç nedir.


Yapılan bilimsel araştırmalar modern ilk insan topluluğunun G.Afrikadan  uygun iklim koşullarının varlığına bağlı olarak bir mağaradan çıkış yaptığını ve buradan ortadoğuya-asyaya ordan bering boğazı ile kuzey amerikaya ordanda muhtemelen güney amerikaya indiği şeklinde bir yoruma doğru yol almaktadır.


Kısaca evrim teorisi zorlamalı bir biçimde ilk insanın evrimle maymundan geldiğini(insana evrim olarak en yakın hayvan maymun olduğu için) iddia ediyor ki buna bilimsel olarak ileri sürdüğü kanıtlarda canlıların ortak atmosferde yaşamasına bağlı olan kanıtlar olarak ortada durmaktadır.Sonuç olarak ilk insanın yaratılışının bilimsel bir cevabı şu anda yok.Beliki de yaradan evrim sürecini kullanarak insanı yarattı.


Sonuçta bu yaratıcın tasarrufu olur ki bunu sorgulamakda anlamsız.Öte yandan insan vucudu mükemmel bir mühendislik harikası.Böyle bir sistemi evrimle ilerletmek bugüne ulaştırmak ancak yaradanın tasarrufu olabilir.Belki de din ile bilimin sisli sınırında hiçbir zaman bilinemeyecek konulardan biri olarak kalacak.Dini argümanların bilimsel ispatı her zaman mümkün olmadığı için din bilim olarak değil inanç olarak kalmaktadır.



5—Ruh Düşüncesi:İnsanda bazı beyin fonksiyonları bazı ilaçlarla bloke olurken kişi hala bir bilinç olarak varlık gösterebiliyorsa bunun o kişide beynin ve bedeninde üstünde bir varlığa sahip olduğu-bu varlığın yaradanından geldiği için onun gören-işiten-canlı-baki gibi 99 sıfatına sahip bir varlık olduğu düşüncesini getirebilmektedir.Belkide insan ruhu için yaradanımızdan geldiği iddiası onun bilgisi ile yaratıldığını ifade edebilir.Kişisel olarak şu yorum yapılabilir.


Ruh bedeen ve beyin faaliyetlerinin kuantum fiziği türevi bir varlıktırç.Bunun anlamı böyle bir varlık kaynağının üstünde-beyin ve bedende hücre faaliyetlerinin kuantum süreçlerin türevi olarak bir üst yapı olabilir.Ruhun kuantum özellikleri onu maddenin üstünde,maddeden-zamandan ona hükmeden bir varlık olarak  bağımsız ve sonsuz ömürlü olmasını mümkün kılar.


Kısaca ruh doğumla doğar.Ancak ölüm sonrasına- sonsuz yaşama,bulunduğu ruh olgunluğu-bilgi-günah-hayırları ile  atılır.Ahiretine yaptıklarını-yaptığı hayır ve kötülükleri devam edecek biçimde  götürür.Hayırları devam ettiği gibi yaptığı kötü şeyler devam ediyorsa onun zararını orada yaşamaya devam edebilir.Sonsuz yaşam da da yaradanın varlığını ancak sıfatları ile hissedebiliriz.

Beyin ve beden vasıtasıyla yaşamla ilişki kuran ruh,ölümle beraber uyaşamda yaşadığı evi bir enerji kordonu ile bağlı olacak biçimde terkeder ancak bu kordun ancak beden yakıldığında yada bütün etler ve kemikler çürüdüğünde tam olarak terkeder ki bu anlamda cesede yani mezarlığa bağlı olacaktır.Öte yandan parçalanmış bedenlere ne olur sorusunun cevabı herhalde ruhun bedenle bir bağlantısı kalmaz.


Ölüm ile kişinin kıyameti kopar.Kiş,inin içinde yaşadığı Kainat yok olur.Yaşam yok olur.Öte yandan  ruh bedeni hemen ölünce herhalde hemen terk etmez bedenle bağlantısı muhtemelen 72 saat kadar aralıklı olarak devam eder.Bedenine girer çıkar ancak kan akışı canlılık durduğu ve hücre ölümü gerçekleştiği için harekete geçiremez.Bu olayın kaynağı ölümden sonra elektrik alanı içinde cesetlerden çekilen fotoğraflar yani kirlian fotoğraflarıdır.


Cesetle bağlantısı kopmaya başlayan ruh artık ahiret yurdunda dini inanca göre yaşamaya başlar ki akla ve deneyime yakın en uygun açıklama islam inancıdır.Buna göre kabirde bir yaşam alanı açılır bu cennet bahçesi yada bir ızdırap alanı olabilir.Yahya Kemalin gidenin dönmediği bu yerden size telefon edecek ne bir ölmüş atanız neden tekrar doğacak bir akrabanız yoktur.

Bu anlamda renkarnasyon görüşü ile ilgili ciddi bilimsel çalışmalar bunun gerçek olmadığını kanıtlamıştır.Ruh çağırma seanslarınında bir tür üçkağıtçılık olduğu yapılan çalışmalarla anlaşılmıştır.Kısaca ölmüş yakınımızla buluşabileceğimiz tek yer sahih rüya düzlemi olabilir.


Öte yandan beyin gücü ile eşyaların oynatılması-bir kişinin birden fazla yerde bulunabilmesi-astar seyahat yapabilmesi-eşyanın niteliğini-kimyasını değiştirebilmesi ancak ve ancak kuantum fiziğinin ulaşabileceği açıklanamamış parapsikoloji olgularıdır.Bu olgular ruhun nekadar güçlü ve imkanlara sahip olduğunu,bu gücünün kaynağı ise yaradan olduğu için dir ki yaradının muradı dışında bir şeyi gerçekleştiremez yani bu işi kuantum fiziği bilgisine dayalı bilim firavunluğu ile gerçekleştiremezsiniz.Yapacağınız şey tabiri caiz ise kurana ve onun açılımı olan islama teslim olmaktır.


Zira maddenin en küçük parçası olan kuarklar-gluonlar ve tüm mikro ve karokozmos ancak ve ancak yaradana teslim olmuş olup onun büyüklüğünü an ve an tespih edip anmaktadır.Sadece insan imtihanı nedeniyle kendisine verilen ego yada nefis ve ona bağlı akla ve cüzzi iradesiyle imtihan olacağı için bu tespihten uzak kalmakta yada tam içinde olup enelhak olabilmektedir.


Sonuç olarak Ancak ve ancak gerçek vahye teslim olunursa ve yaradan murad ederse bu güçlere yaşamda sahip olabilirsiniz.Kimse vicdanını ve yaradanı kandıramaz.Beyin cerrahisi anlamında Vicdanın temsil edildiği bir beyin bölgesine rastlanılamamıştır yani böyle bir beyi bölgesi  yoktur.Öte yandan  aynı bağlamda insan eşittir beyin gibi bir takım insan ruh sağlığına zararlı düünceler beyin bilgileri çerçevesinde iddia edilmekte olup bu iddia da doğru değildir.


İnsan için mide ne ise beyinde odur insan organlarının üstünde olan bir varlıktır ki bu varlık beni benden içeri olan ruhudur.Beyni uyuşturma vs her ilaç ile etkilemek,onun insan=beyin  olduğu tezini getirmez.Beyin yaşamda ruh için gereken sürücü bir cihaz bir arayüzdür.Bu olamaz ise insan ruhu insan bedenini herhalde süremez.Kişinin kendi huyunu değiştirecek bir ilacı almasını sağlayan ve beyninde bu değişikliğe izin veren de kişinin kendisidir yani ruhunun takdiridir.


Bilinç ise bir yüzü beyinsel bir yüzü ruhun emiri olan bir fonksiyondur ve bu fonksiyonda ölüm ile ruh bedenin kafesinden kurtulup engin işitme-görme vs bütün yeteneklerine ulaşır.Bu yeteneğe yine 1 mx1m bir taş hücredeyıllarca kuru ekmek ve su ile uykusuz olarak ibadet eden bir derviş ulaşabilir ki bu her babayiğidin harcı olmayıp er kişi işidir.Bu yeteneğe ulaşırken ruhun bütün imkanları açılır ve kişi enelhak olur.


Aşkın bilinç ile yaradılışı hayret içinde an be an seyre dalar.Yine öte yandan hipnoz altında bazı kişierden alınan bilgiler bu olgunun kişinin beyninin yaşamın ortak kayıtlarına girip bilgi aldığı şeklinde yorumlanabilir.Ve bu bilgi alınırken kayıtlara negatif enerji ve psikologtan kaynaklanan parazit fikirlerde kaynaştığı için pek sağlıklı bir bilgi değildir. Yine geleceği görmek herhalde insanveya başka bir canlı için pek mümkün değildir  gaybı sadece yaradan veya onun murad ettiği erleri bilebilir.





Makalenin İzlenme Sayısı : 247

Eklenme Tarihi : 21.09.2021

Önceki sayfaya geri dön.