MAKALELER / Kuantum Tasavvuf-İslam İnancı





Kuantum Tasavvuf-İslam İnancı:


**Bu yazı bir yorumdur.

 

1--Kalpler Allah ı andıkça mutmain(emin) olur huzur bulur,bunun tek şartı nefsin( farz veya nafile namazda) secde etmesidir.Bu aynı zamanda nefsin en iyi ilacıdır. İnsan ğere kendi alnı secdeye değince, nefsini de secdeye getirebiliyorsa bu o kişi için iyi bir seviye yakaladığı anlamına gelebilir.

 

2--Doğa,sonuçta doğa kuralları ile  yaradanın memurudur.Doğa kendi kuralları çerçevesinde yaradanın emirlerini yerine getirir ve yaradanı tespih eder.

 

3--İnsan ruhu kuran okudukça huzur bulur ve yaradanı tespih eder.Bu nedenle haftanın belli günleri en az yarım saat kuran okunabilir veya güzel okuyan hatiplerden kuran CD olarak yada güzel okuyan hocalardan canlı olarak dinlenebilir.

 

4--Yaradan şahdamarımızdan yakın.

 

5--İnsan atomlardan kurulmuş bir yapı.Atomların temel yapı taşı ise kuarklar.Kaurkların bulunduğu alan,her şeyin ortak alanı yani yaşamın ortak alanıdır.Burada sadece yaradanın tasarrufu-muradı söz konusudur.Burası hiçlik -kuantum boşluğu-kuantum çorbası alanı yada temel enerji alanıdır.Parçacıklar buradan doğar ve buraya döner.

 

6--CERN de proton vs parçacıklar yüksek hızlarda (7 teraeV,14 teraeV) çarpıştırılacaklar. Burayı yada bu boyutu yöneten kuvvet yada irade yine yaradanın iradesidir.Yaradanın müsaade ettiği kadar bu boyutun bilgisine ulaşılabilir.

 

7--Bir proton+bir elektron birleştiği zaman birbirini yok eder ve salınan enerji(soyut bir ifade) nereye gider.Bu enerji içinde bulunduğu kuantum çorbasına yani boşluğuna katılır.

 

8--Eğer bir elektronun enerji ihtiyacı varsa yine bu kuarkların bulunduğu alandan yada kuantum çorbasından enerjisini alır.Kuantum çorbası-kuantum enerji denizi olarak içinde sınırsız bir enerjiyi barındıran bir çorba-boşluk-hiçlik yada hiçlik denizi olarak ifade edilebilir.

 

9--İngiltere vs ülkeler buradan-hiçlikten-kuantum çorbasından ,bu enerji okyanusundan nasıl enerji çekeriz üzerine araştırmalar yapmaktadır.

 

10--Aslında doğada enerji bedavadır.Sadece biz ona nasıl ulaşabiliriz hesabı yapılmaktadır.En kötü ve kirli enerjide hiç şüphesiz çevreyi kirleten petrol kaynaklı enerjidir.

 

11--Bu tür kirli enerjilere dayalı ekonomik yapılanma yerine sınırsız enerjilere dayalı sürdürülebilir enerjiyi esas alan ekonomi modellerin dünya batmadan hayata geçirilmesi herhalde çok önemlidir.

 

12--Bu kuantum boşluğundan enerji çekmenin bir yolu yada yolları bulunursa uzay yolculukları için gereken enerji ihtiyacı uzayda artık bu yolla elde edilebilecektir.

 

13--Bu kunatum boşluğu, içinde uzayın %90 dan fazlasını dolduran karanlık madde ve karanlık enerjiyi barındırıyor olabilir.

 

14--Kısaca mikronun derinliği olan kuantum boyutunda veya makronun tepesi olan Samanyolu vs galaksisinde hep yaradanın rahmet-görme-işitme-celal ve 99 esmaül hünsası tecelli eder.

 

15--Uzayın karanlığında bir astronot yaradanın rahmetine sığınırken,mikronun dibinde kuantum çorbasında yine yaradanın 99 esmaülhüsnası tecelli eder.

 

16--Ara boyutta olan insanı ve canlıları oluşturan DNA daki yapılar yada genlerin davranışı yine yaradanın müsaade ettiği sınırlarda vuku bulur.Ki bu imkan ile bir yaradan dostunun nazarı ile şifa bulmaz bir hastalığa sahip bir insan anda şifaya kavuşabilir.

 

17--Gerek mikronun derinliklerinde gerek makronun derinliklerinde yaradanın esmaülhüsnası tecelli eder ve Yaradan , yarattığı kainatın dışında, kişi olarak ne düşünüyorsanız onun dışında asıl olan varlıktır.

 

18--Ve hiçbir akış-bilgi ona ulaşamaz ulaşan ona ancak bir derin gözyaşı yada ona kavuşmayı isteyecek kadar sevmek(şebi aruz)-sınırsız bir aşk olabilir.

 

19--Ki bu özellikler insanı insan yapan ve ondan aldığımız-insanın makine dışında olan kısmı yani ruhumuzun özellikleridir.

 

20--Bu özelliklerin insan da var olması ile insan enelhak olma imkanına kavuşmuştur.

 

21--Yaradanın esmaül hüsnası kuantum boşluğunda mikro yapılarıda tecelli ederken,bir insan secde ettiği secdenin küçüle küçüle mikro boyutuna nasıl fizik olarak giremez ise,aynı insan,yine dünyada bir nokta bile değilken,Samanyolu galaksisinde bir nokta olamayan dünyayı nasıl tasavvur edemez.

 

21.1--Öteyandan,aynı esmaül hüsna Samanyolu galaksisinin her yerinde varlığını tecelli ettirir.

 

22--Doğada Sabit kabul edilen fizik yasaları hiçbir zaman sabit değildir.Olsa olsa belli şartlar için ve belki belli bir zaman aralığı için sabit olarak tecelli eder-kabul edilebilir.

 

23--Yaradanın murad etmesiyle yada bir yaradan dostunun duası ile bir insan bir anda şifa bulmaz bir halden sıhhatli bir duruma dönüyorsa,belli şartlar için sabit edilen doğa yasaları memuru olduğu yaradanın muradıyla değişebilmektedir.

 

24--Bu anlamda , Bir ölü canlanabilir.Yada bir yaradan dostunun isteğiyle(o artık yaradan ile bütünleşmiştir ve onun dileği tıpkı yaradanın dileği anlamına gelmektedir) bir uç nokta örneği olarak bir dağ altına dönüşebilir.Bu imkan yine kuantum boşluğu ile-herşeyin-maddenin temeli ile mümkündür.

 

25--Kısaca kuantum boşluğu , yaşamın yada insanın şahdamarıdır.

 

26--Öte yandan her insanın yanında bir onun davranışlarını yazan melekler ve onun bir koruyucu meleği olduğu söylenir.Ve onlar ancak ve ancak yaradanın memurlarıdır.

 

27--Onun için hiçbir şey yalnız değildir.Yaradan ve dostları yaradanın izniyle ve edep içinde sizi hiç rahatsız etmeden ve hissetirmeden bilir,görür,işitir ve rahman ve rahim sıfatı ile koruyabilirler.

 

28--Bu anlamda yaradan her zalime belli bir müddet mühlet verir sürenin sonunda hesabı herhalde görülür şeklinde ifadeler günlük dilde çok kullanılır.

 

29--Kimse teknolojik gücüne veya bilgisine güvenmesin.Pompeiye gelen taşlar ile ahlakın uç noktalarına gelen bir kavmi nasıl yaradanın doğa memurları(doğa güçleri yarandın memurlarıdır) lavlar püskürdü ise) ile yok ettiyse aynı şeyler yine aynı teknoloji firavunlarına gelebilir.

 

30--Kimse fizik yasaları sabit diye hesap yapmasın zira sabit diye bir şey yok.

 

31--Her kanun yaradanın muradı doğrultusunda yeni bir anlam kazanır ve işlev görmeye başlar.Bu anlamda hiçbir ırk-halk-ulus teknoloji firavunluğuna soyunup zulmetmesin.vede haddini herhalde bilsin.

 

32--Zira o mazlumlarin bir sahibi var.Sonuçta kötülükten bir şey çıkmaz.Ne varsa hayırda vardır .

 

33--Ebedi hayatın yanında an gibi gelen 60 yıllık ömürde kimse hiçbir şeye fazla da güvenmesin.Ve iddialı konuşmasın.Zira yapacağım edeceğim lafları ile herhalde şirke girer.Onun yerine inşallah olur gibi ifadeler daha doğru ifadelerdir.

 

34--Doğa yasaları kesin ifadeleri reddeder.Sonucunu herhalde inşallah ile bağlamak yani dilemek gerekir ki olasılığı yüksek olsun diye.

 

35--Yaradan Düşüncesinin temeli:

 

35.1--Etrafınıza bakıyorsunuz her şey çok ince bir şekilde tam bir ilimle yaratılmış.Bir arabada diyelim 1000 parça olsun.Bu arabanın parçalarını bir çuvala koyup sallayalım ,bu durumda bir otomobil herhalde oluşmaz.

 

35.2--Bu bakımdan bu düzeni yapan bir tam alim,tam usta var.Bu düzeni yaratan varlık var.O halde onu kim yarattı.Onu yaratanı kim yarattı.Onu da yaratanı kim yarattı.Bunun sonu yok.O halde bu düzeni yaratan,yaratıcımız ezelde vardı ve ebede de vardır.

 

35.3--O her şeyi bilir.Kişi tek başına iken o yanındadır.Şah damarından daha yakındır.O kalplerden geçenleri bilir.

 

35.4--Kimse kimsenin zihninden geçeni öyle okuyamaz.(bazen böyle abuk sabuk haberler okuyoruz da)Onu ancak yaradan bilebilir.

 

35.5--O mükemmeldir.Kusurlu olan bizleriz.O övülmeye layıktır.Onu övmek bir haktır.Onun kuşattığı kainatta,bizin kendimizi ondan uzak etmemiz,onun rahmetinden yararlanamamıza neden olur ki kişi bu durumda yaradana değil olsa olsa ancak kendine küsmüş olur.

 

35.6--Batı kültürü yaradılışı anlamak için tahrif edilmiş hristiyan dininden yola çıkarak tanrı kavramını(kavram olarak) tanımlamıştır.

 

35.7--Oysa İslam inancında bu olgu kavram olarak değil,bizatihi kişinin şah damarından yakın bir varlık olarak anlaşılmıştır.

 

35.8—İslam inancına göre Hz.İsa yaradanın oğlu değildir.Hz.İsa onun elçilerindendir.                

 

35.8.1--O yarattığı her şeyin dışındadır.Ona yapılacak insani benzeşimler hakka karşı yapılan yanlış ifadelerdir. Şirktir.

 

35.8.2--Yaradan belli bir kavmin değil yarattığı her varlığı korur ve gözetir. Yaradanımız hakkında fikir edinebileceğimiz bilgiyi ancak onun tahrif edilmeyen bir kitabını-son kitabını-vahyini okuyarak edinebiliriz.

 

35.9—Yaradan zaman apartmanın sonsuz yüksek katında alt katlarda olan bütün şeyleri görür ve bilir.19.yy 2 kat,20 yy 3 kat ,21 yy 4 kat olursa bütün bu katlarda olanları bilir.görür.Zamandan münezzehtir.Onun katında ; herhalde geçmişi-geleceği olamayan bir alan yani  her şeyin geçmişin ve geleceğin aynı düzlemde olduğu bir mutlak zaman vardır.O ezelde vardı ebede de vardır.Yaradan bir içten gelen bir dua ile geçmişi yada geleceği değiştirebilir.Burada geçmiş ve gelecekteki iki olay masa üstündeki iki satranç taşı gibidir.

 

35.9—Yaradan her şeyi ilmiyle kuşatmıştır.Fen ilimlerinin çok gelişmesi-madde ve biyoloji konusundaki bilgimiz yaradanın varlığı nasıl ince ince tam bir bilim-tam bir mükemmellikle yarattığını bize anlatmaktadır.İnsan vucuduna bakınca böyle bir sistemin mükemmeliği onun ilminin yüceliği karşısında edep sahibi olmak gerektiği açıktır.

 

35.9.1--Tesadüflerle dünyada hayatın,insan vucudunun ve maddenin olmayacağı herhalde öngörülebilir.

 

35.9—İnsan yaradana ancak saf sevgiyle ulaşabilir yani yaradan aşkı ile.Ona akıl-bilim ile ulaşmak bizim ilmimizle mümkün değil ve hiçbir zamanda olmayacak.Akıl ve ilim onu tanımamızda ancak yardımcı olur ve onu tespih etmemizi sağlar.

 

35.10—İnsanda bilincin en yüksek ve geniş hali bilincin zirvesi olan birlik bilincidir.Bu bilinç budizmde nirvana,tasavvufta enelhak durumu olarak nitelenebilir.

 

35.11--Bu durumda bilincin sınırları çok genişlediği için yaradılışı ve onun ahengi oldukça iyi hissedilebilir.Bu durumda kişi kendini evrenle bütünleştiği olarak dahi hissetmesine yol açabilir.

 

35.12--Bu anlamda bu zirve geniş bilinç ile yaradana daha yakın olabildiğimiz anlar olabilir 

 

35.13--Burası-yani nirvana-enelhak durumunda ,burası kişinin kendi bilincini onun varlığında erittiği zirve noktasıdır-yeri olarak yorumlanmakta.

 

35.14--Bu duruma erişen bir insanda negatif bir halinden herhalde pek esinti kalmadığı  gibi bu konumda-kuantum insan konumunda kişi bazı olağanüstü yeteneklere de erişebilir.

 

35.15--Bu yetenekler yine onun her şeyi bildiği ve mükemmel olduğu anlamına gelmeyebilir. Bu anlamlarda tasavvuf mucize göstermek değil vahiy ahlakına sahip çıkmak yada yaşamak hedefidir.

 

36--Batı kültürü materyalist kültür ile hristiyan kültürü arasına sıkışmıştır.Ve bunun doğal sonucu olarak dünyayı madde olarak ele alan bu anlayış,batı kültüründe egemen düşünce haline gelmiştir.ve batı dünyası da bu pencereden dünyaya seslenmekte ve bunu empoze etmeye çalışmaktadır.

 

37—Bu anlayışın doğal sonucu olarak maddeye aşırı önem veren bir yapı ortaya çıkmıştır.Öte yandan batı kültürü insana ait yapıları-insani yapıları da Humanizm adı altında bir yaklaşımla çözmeye çabalamaktadır.

 

38--Batıda insanların maddi yapıları ön plana çıkaran davranış kalıpları-samimiyetin-yardım duygusunun kaybolmaya başlaması,ve sonuçta insanı kontrol edilmesi gereken etten bir robot gibi gören anlayışı geliştirmiştir.

 

39--İnsanın makine yapıları üzerine:

 

39.1--İnsanın fiziksel bir alt yapıya sahip olması ve onun çürüyebilir-parçalanabilir bir maddi bedene sahip olması insan psikolojisinde derin bir sarsıntı yaratır.

 

40--Kazalar-cinayetler-ameliyatlar-ölümde toprakta çürüme olguları insanı hep sarsar.

 

41--Bu yapının yanında insanı etkileyen bazı kimyasal maddelerin insan davranışlarını kontrol altına alacak noktaya kadar yeni ilaçların geliştirilmesi insan ruhunu hepten sarsmıştır.

 

42--5 dakika önce davranışları bozuk bir akıl hastasının verilen ilacın etkisiyle 5 dk sonra normal davranışa girmesi insan eşittir beyin düşüncesine kadar götürebilmektedir.Kısaca insan beyine eşittir düşüncesi gelişmesine doğru bir yol oluşabilir ki bu doğru değildir.Zira beyinde insanın tıpkı bir midesi gibi organıdır.

 

43--Yine aynı bağlamda kişilerin biliçaltına inen hipnoz ile bu mekanik temellendirme düşüncesi de pekişmektedir.

 

44-Mide nasıl yiyecekleri sindiren bir organ ise,beyin de kişiye gelen bilgileri vs sindirilmesini sağlar,sindiremediklerini de hurda deposuna-bilinçaltına atar.Hipnoz ile bu hurdalıklarda yaşamın kırıkları ile ile ilgili binlerce anı bulunur.

 

44.1--Uykuda bu hurdaların bir kısmı sıcağı sıcağına eritilirken sindirilemeyenler bilinçaltında zaman içinde katılaşarak kalmaya devam eder.Ta ki beyin ölene-çürüyene değin.

 

44.2--Ölüm ile ancak bunlardan kurtulanabilinir yada çok güçlü psikotrop ilaçlarla.Psikotrop ilaçlar bu anıları eritirken bu anıların temas ettiği alanları da eritmeye devam eder ki bunlar ilaçların yan etkileridir.

 

45—İnsan beyininde bilinç,akıl,algı,vicdan gibi sepsifik beyin alanlarının olmayışı bu gibi yüksek fonksiyonların maddi yada bilişim yapısı(program vs) olmayıp,bunun dışında bir yapının özellikleri olduğu düşüncesini yani ruhun fonksiyonu olduğu düşüncesini getirmekte,ölüm sonrası ruhsal hayatta bu fonksiyonların devam ettiği düşüncesini de paralelinde getirebilmektedir.

 

46-Ruh İslam düşüncesinde yeniden doğmaz-yani renkarne olmaz.

 

46.1--Renkarnasyon vakaları üzerine yapılan bilimsel çalışmalar bun görüşün doğru olmadığını ortaya koymuştur.

 

46.2--Bir insan önceki hayatında prens gelişmesi için bir sonrakinde kraliyet mensubu vs gelmesine neden olan düşünce tarzı Hindistandaki kast sisteminin bir sonucudur.

 

46.3--Hindistanda Kast sistemi içinde Yokluklarla ölen insanlar,çareyi renkarnasyon ile yeniden dünyaya gelecekleri hülyası kendilerini avutmakta bulmuş olabilirler.

 

46.4--Renkarnasyonun çıkışına neden olan kast sistemi,  insanın , insanca yaşamasını savunan islamda olmadığı için , renkarnasyon düşüncesi islam kültüründe yere bulamamıştır.

 

47—Ruhun varlığı için şöyle bir düşünce önerilebilir.Ruh insanı insan yapan,kendimize ait olan şey yani biziz.Ruh insan tohumu ana rahmine sıfır noktasında düştüğünde yaratıcının katından(bilinmeyen bir boyuttan) bu bedene katılan bir töz-yaradan cevheri olabilir.DNA vs tam otomatik makine büyümeye çalışırken,bu töz o anda ve bütün hayat boyunca direksiyondadır.

 

48--Ruh beden bineği ile yaşamı tadar.Ölüm ile ruh gelişimi noktasından beden ile gevşek bir bağlantı halinde ruhsal dünyaya adım atar.Beden tam çürüyünce veya yakılınca bedenle olan enerji kordonu kopar.Bu görüşle bir töz olan ruhun biçimlenmesi bir anlamda beden de yaşam ile mümkündür.

 

48.1--Bu anlamda ruh ancak gelişim gösterdiği yaşam kadar deneyimi ile bulunduğu noktadan ruhsal dünyaya taşınır.

 

48.1—Anlatılar:Ruh bedenin sürücüsü-cerayanı-herşeyidir.Ölüm anında kişinin geçmişi fil şeridi gibi gözönüne gelir.Ruh bedenden ayrılırken acı çekebilir yada çekmez.Ayrılmanın bitimi ile kişi kendinin öldüğünü anlamaya başlar.

 

48.2--Öte yandan anestezi altında beyinde bilinç kaybolduğu için anestezi altında ölümlerde kişi öldüğünü anlamaz ancak ölüm sonrası bilinç ruha kaydımı öldüğünü anlayabilir.

 

48.3--Ölüm an meselesi değildir.Bu anlamda ruh bedene enerji kordonu ile bağlı olduğu için beden çürüyene değil bu bağ devam eder.Beden tam çürüyene kadar bedenin böceklerce yendiğini hissedebilir.

 

48.4--Ölüm tam aydınlık-tam bilinç hali olabilir.Bu durumda algı,vicdan,akıl,bilinç ruhun yüksek fonksiyonları olduğubu yetenekler ahirette de devam eder.

 

48.5--Bu fonksiyonların beyinde bütünsel olarak-lokal değil ifadesi-karşılığı olmalıdır.Bu fonksiyonlar ruhun-tanrısal cevherin özellikleri olup yaşamda da devamı için beyinde bütünsel karşılıkları olmalıdır.

 

48.6--Ölümden sonra ruh bedene girmeye çalışır ancak bedeni kaldırmaz ve cenazede ruh olarak etrafına bağırır ancak sesini duyuramaz ve öldüğünü anlayınca büyük bir hüzün çöker diye yorumlanmakta 


48.9--Kısa bir hesaptan-kıyamet koptuktan sonra-müslüman,hristiyan,hindu,ateist vs inançta olan her kişinin kıyameti  sonra kabir hayatı tasarlanır ve onu yaşama başlar diye yorumlanmakta..

 

48.10--Kısaca ölüm anında kişi aynı şekilde yüksek bir bilinçle öldüğünü anlar.Bu anda sevdiği yakınları bu dünya için ona görünebilir ve rehberlik edebilirler.

 

48.11-Ahiret ile dünya aynı mekanı-uzayı bir biri ile bir tünel ile paylaşan bir küre şekilli alemler olabilir.Yaşamdan ölüme-ölümden yaşama ancak bu tünelin bekçilerinin-yaradanın izni ile herhalde geçilebilir.

 

49—Ruhsal dünyanın kuralları herhalde yaradanın kurallarının tam işlediği bir yer olmalıdır.Bu dünyada muhtemelen verilen izinler kadar ruh ayrıldığı ailesini,bulunduğu yeri ziyaret edebilir.

 

49.1--Bu da İslam inancında Cuma akşamları olarak anlatılır yada ruh uykuda sevdiklerimizi ziyaret eder ve onlara teselli verebilir.

 

50—Batı kültüründen aktarılan ruh çağırma olgularını yapan kişilerin bu işi para için yaptıkları kaynak kitaplarca anlatılmaktadır.Öte yandan bazı parapsikoloji vakalarında karşılaşılan bazı görünmez varlık olayları vardır ki bunu ruhlara değil olsa olsa üç harfli varlıklara-elf lere ait olaylar olarak kabul etmek daha doğru olacaktır.

 

51—Üç harfli varlıkların,son kutsal kitapta ve diğer kaynaklarda varlıkları kabul edilmekte-veya bu şekilde yorumlanmakat.. Bu varlıklar konusunda söylenebilecek bilimsel şey:Bu varlıkların kuantum sınırında var oldukları ve hiçbir zaman bilimsel hale getirilemeyecek bir konu olduğudur.

 

51.1--Bu varlıkların Müslüman olanları yada Müslüman olmayanları olduğu şeklinde bir yaklaşım vardır.Müslüman olmayanı için İslam ahlakı ve kuralları sözkonusu olamaz.Müslüman olanları ise kendi dünyalarında yaşar.

 

51.2--Bu varlıklar insana veya hayvana ağızdan geçebilir ve onun kanında yada zihnine etki ederek vesvese verebilir.Bazı akıl hastalıklarının kaynağının bu varlıklardan dolayı olduğu şeklinde eski kaynaklarda anlatılar bulunabilir.

 

51.3--Bu anlamda bu tür tesirlere karşı kişi İslam ahlakına uygun yaşayıp-haramlardan uzak kalıp normal sağlıklı yaşadığı sürece bu tesirlerin etkisinden uzak kalabilir.Dua etmek,gül kokusu sürmek, parapsikoloji konularında bilim dışı araştırmalardan uzak durmak koruyucu çözümler olabilir.

 

51.4--Negatif enerjiler beyin devrelerine etki edebilir ve kişinin ruh sağlığını bozabilir.Bu anlamda negatif enerjilere karşı hijyen önemlidir.Bu hijyeni sağlayan araçlar 1-sirke ile ağzı çalkalamak 2-Banyo suyuna sirke katmak 3-Evin yer silme suyuna sirke katmak 4-Gülsuyu kullanmak 5-Temizliğe ve düzene kesin önem vermek 6-Negatif durumlardan kaçınmak 7-Dua ile koruma alanı yapmak.

 

51.5—Beyin tıpkı mide gibi bir organdır.İnsan eşittir beyin doğru değildir.İnsan beyinden öte beyni kullanan bir varlıktır.İnsan aynı zamanda beynin yaptığı bir yazılımda değildir.Beyin fonksiyonlarının zayıflaması yada psikotroplarla ruh hallerinin değiştirlebilmesi insan kavramını beyne indirgeyemez.İnsan yada ruh beyinde beyin kimyasallarını-hormonları etkileyerek tam otomatik araç olan beyni kendi sınırları dahilinde etkileyerek yönetir.Ruh bedenden çıkınca beden hareket edemez hatta vucutta yada hücrelerde yeteri kadar enerji-olsa yada beyin çalışmaya devam etse bile.Ruh bedenin enerjisi-cereyanı-yöneticisi-herşeyidir.Ruh bizi bizden içeri biz olan varlığımızdır.

 

52--İnsan ,onun beyne eşit değildir.Beyinde insan bedeninde adamın tıpkı midesi gibi bir orgaınıdır.Eğer mideye bozuk besin göderilince nasıl zehirlenirse insan zihnine bozuk düşünceler-fikirler eklenirse beyni yanı ruh sağlığı bozulacaktır.İnsan bir bütün olarak beynin ve onun organlarının üstünde olan bir varlıktır.

 

53--Bu varlıkta beyin-mide vs birer orandır.Bu organ ölse bile insan ve insan parçalanamaz-bölünemez-özellikleri (bilinç,algı,his-duygu,akıl,vicdan,düşünce) ölmemektedir ve bu özellikler hiçbir robotta yeniden meydana getirilemediği gibi-(ki o zaman insan yaratılmış olur ki bu da o kişinin tanrı konumuna gelmesi demektir-buna yaradan müsaade etmez) insan beyninde bunları idare eden nöron grupları beynin hiçbir köşesinde veya sinirsel yolağında bulunamayacaktır.

 

54--Burada şu ayrım iyi yapılmalıdır.Yüksek fonksiyonların beyinsel bileşenleri bulunabilir ancak bulunan bu beyinsel bileşenler bir insan etmez yada gerçek bir insanın fonksiyonlarını yerine getiremez-olsa olsa ilaçlarla ruhsal bileşenleri bastırılmış-uyuşturulmuş bir biyolojik robotik robot oluşturulmuş olabilir.Kısaca beyinde nöronal devreleri idare eden hep yaradanın bir parçası ve onun esmaülhüsnasına bağlı özelliklere sahip(bilinç,düşünce,canlılık vs) ruhtur.

 

55--Ruhun maddi beyin ile bir arayüzü vardır ki bu ara yüz ile maddi beyine oradaki devrelere ve genlere etki edebilmektedir.Bir nevi bir kılıf.Akıl hastalıkları beyin hastalıklarıdır.Bu anlamda bugün yada yarın uygun araçlarla tedavi edilebilirse şifa gerçekleşir.

 

57--Ölüme yakın ruhsal deneyimler gerçek deneyimler olabilir.Ölüm hali bir bilinç-uyanıklık durumundan başka bir bilinç-gerçek hayat-gerçek bilinç durumuna aşırı coşku-sevinç-hürriyet duygularının ve bedenin olmadığı-hesabın başladığı bir duruma ebedi hayata geçiş durumu olabilir.

 

58--Bir robot fıkrası:Adama bir robot göstermişler.Çok iyi konuşur.N e sorarsan cevaplar demişler.Ne sorarsan söyler mi.Evet ne söylersen cevap verir.Peki demiş adam.Ne söylediğini biliyor mu.Yok demişler yani ne söylediğini bilmiyor.Bu olgunun adı bilinç olup hiçbir zaman bir robot .bir insan gibi ne kendi nede çevresini farkına olacak yani bir bilinçe sahip olamayacak.

 

59—İnsanı makine vari bir varlık olarak gören yaklaşımın zirvesi,tıpta insanı ilaçlarla kontrol edilmesi gereken bir varlık düşüncesine götürmüştür.Teknolojide ilerlemeler ve psikiyatride ilaçların gelişimi hep bu düşünceyi oldukça beslemiştir.

 

60--Batı bu sıkıntıdan kurtulduğunda insanlık da çok büyük ölçüde rahatlayacaktır.Sömürme ve yok etme düşüncesinin temelinde hep insanı makine olarak gören yaklaşımlar vardır.

 

61--Robotlara bilinç verebilirsek , bu yaklaşım batının haklı olduğun kanıtlayacakmış anlamına mı gelecek.Kısaca insanı Hücre ve madde topluluğu olarak gören anlayış, insanın varlık olarak belki % 10 u kadar olabilir.Bu % 10 luk yapı ancak onun makine kısmı olarak görülebilir.Bu makine kısmı Onu idare eden maddi alt yapıya sınırlar dahilinde sınırlı etki yapılmasını mümkün kılar.

 

62--Bir benzetme yaparsak herhangi bir insanın yüzünü masa üstünde çizim araçları ile daire,doğru,eğri, vs ile bir kağıda kalem ile yüzünü çizmeye çalışın.Yapılan çizim ile gerçek insan arasında belki % 2-3 benzerlik olabilir.

 

63--Bunun anlamı her şey detayda bitmektedir.Öyle kafayı daire olarak,burnu dikdörtgen olarak çizmekle insanın yüzünü çizemezsiniz.Hatta bir robotu bile çizemezsiniz.

 

64--Sonuçta akıl,bilinç,vicdan,duygu,his ve onun ötesi olan ruh ve ruhun fonksiyonlarına tanımlamak vede anlamak için şu anda hiçbir bilgi ve matematiksel alt yapı hala ortada yok.

 

65--Kısaca batının insanı anlamak için araştırmaya çalıştığı yapı hergün insan kavramının derinliği karşısında vardığımız noktada cehaletimizi ortaya çıkarıyor.Ve bu cehalet batı kültüründe insanı saldırgan-sömürgeci ve maddeci yaparken,doğu kültürü bunu metafizik yaklaşımlarla aşmaya çalışıyor.Tasavvuf, yarada nın tahrif edilmemiş bilgisi için en iyi açılımları sağlayacak araç olarak düşünülmelidir.Tasavvuf,islamın kutsal kitabının özünü anlama çabasıdır.

 

 


68--Tasavvufta onların müşahadeleri için kullandıkları beyinleri değil,aşkları ve zihinleri vede ruhlarıdır.

 

69--Bu yapıları ; beyinde beyin idare edicileri olan hormonları değiştiren ne esrar vs psikodelik ilaçlar,ne alkol nede sihirli sözcükler (mantralar) yoktur.

 

70--Onların yaradana olan deliliğini,aşkını ne ilaçlarla bastırabilir nede beyin görüntüleme teknikleriyle anlayabilirsiniz.Ve bunların bu şekilde olamayışı,bu süreçlerin artık maddeden bağımsız olduğunun en büyük kanıtıdır.

 

71--Beyin görüntüleme teknikleriniz olayın maddi yapısını anlamanıza hiç mi hiç katkı yapamaz.Burası artık insana şahdamarından yakın olan yaradan ın Bahçesinin içerisinden içeri girme sürecidir.Burada artık bu insanlar,hakta yok oldukları için,onların vasisi yaradandır.Teslim oldukları için tercihlerini yaradan yapar.

ve ondan gelen her türlü cilve-i rabbaniyeye-yaradana ait civlere-sıkıntılara-imtihanlara

de tam teslim olmuşlardır.

 

72--Batı kültürü tabiri caiz ise insanın dostu olmayan varlıklarda derdine çare arayacağına,derdini tasavvufta bizzat kendisi aramalıdır.

 

75--Şunu da önemle vurgulamak gerekir ki tasavvufta tek taraflı sürekli Batıni yapılarda çalışmak-zaman içinde kişiyi ruh sağlığını bozarak sapkın yaklaşımların içine sürükleyebilir.Hatta bu anlamda kazandığı marifetlerin de bir sahne gösterisinden öte anlamı yoktur.

 

76—Kısaca tasavvufi yapı içinde sağlıklı kalmanın en iyi yolu düşünceye sınır çizen realitenin içindede her an bulunmaktır.Kısaca tasavvufun ilacı müsbet bilimdir.Müsbet bilimin ilacıda tasavvuftur.Ve bu iki kaynak kişiyi kendi kulvarlarında kalmak kaydıyla sürekli beslemelidir.

 

77--Tasavvufi kitapları okumak-eşyanın varlığı üzerine düşünmek(tefekkür yapmak)-gözlem yapmak ve öte yandan bilim dergilerini-fizik-kimya-matematik-psikoloji-ekonomi-spor-tıp –mühendislik bilim dergilerini de yakından takip etmek gerekir.

 

78--Bu iki kulvar kişinin hem tasavvufta hemde bilimde zihni yapılar olarak gelişmesini sağlayan en iyi kaynaklardır.Bu iki kaynak ayrı ayrı zihne değişik zamanlarda girer ve zihin , bilinçaltı seviyede bunları özümser ve kendini geliştirir.

 

79--Bunları birbirleriyle sulandırmak(kilise vari bilim anlayışı vs),aynen çorba ile yemeği karıştıp yemeğe benzer ki bu da zihnin midesini bozar.

 

80--Bazan bakıyorsunuz,adam yaradanı arkadaşı gibi anlatıyor.evrende bir nokta olamayan,tasavvuf terbiyesi-ahlakı ve edebinden noksan bu insanlar,sanki arkadaşlarından bahsediyor ve kendi zihninde yarattığı tanrı modelini,haşa yaradana uyduruyor.Bunun adı edepsizlik ve cahilliktir.

 

81--Kişi şehirde bir nokta,şehirdeki nokta,ülkede bir nokta,ülkedeki nokta dünyada nokta,dünyadaki nokta güneş sisteminde bir nokta,güneş sistemindeki nokta Samanyolu galaksisinde bir nokta,Samanyolu galaksisindeki bir nokta sınırsız ve sonsuz evrende nokta ve bu evreni yaratan yaradana ve o yaradan müminin gönlüne girebilmekte ve o yaradana karşı karşı edepsizce söylemler.ve bu söylemlerin saçmalığı ve yaradan dan uzak yakıştırmalar yani zulüm(gerçeği örtme).İnsan utanır bu gibi yazıları yazmaktan ve okumaktan.

 

83-Kişi namaz kılınca ,ona secde eder.Bu secde de ,kişinin Aklı---Kalbi---Nefsi ile ona teslim olur.Eğer kişinin bunlarla ilgili bir sorunu(kendi putları) varsa secde etmemekte direnir.

Bu direnme bir ömür boyu da sürebilir.

 

84--Yaradanla kavga etmenin anlamı yok .Aslında bu kavga kişinin kendi nefsi ile yaptığı-kendi kavgasıdır.

 

85--Yaradan ın; insanların yapacağı ibadete ihtiyacı yoktur.İhtiyacı olan kişinin kendisidir. Zira ibadet aynı zamanda terapidir.Dışarıda yağan yağmurun nasıl var olduğuna inanıyorsanız --elinizle yediğiniz yemeğin nasıl var olduğuna inanıyorsanız yaratıcının var olduğuna , bunlardan daha fazla inanmak gerekir.Öte yandan İman zaafının şekle dayalı ibadetler ile kapatılması herhalde zordur.

 

86--Secde ettiğinizde ,zihninizin içinde gezinen istemediğiniz fikirlerin bilincinize çıkmasına izin vermeyin-zira verdiğinizde gelen her düşünce size vesvese verir ve habire uğraşırsınız.

 

87--Namazda dikkatinizi yaptığınız ibadetin üzerinde yoğunlaştırmak(vec hali içinde-huşu içinde) için zihninizde bir hiçlik hali oluşturmalısınız.Eğer düşünecekseniz de helal bir şeyi düşünebilirsiniz.Bilinmelidir ki nefis; hiçlik dışında var olan her şeyi kendini tatmin için kullanır.

 

89--Düşünceler ve korkular tıpkı bir yırtıcı hayvan gibi davranış gösterir.Siz ondan kaçtıkça o sizi kovalar-siz onu bastırmaya çalışırsanız-tıpkı onu kızdırdığınız zaman size karşı harekete geçer ve korkutmaya çalışır-ısırmaya çalışır.Bu nedenle düşüncelerle-korkularla ilgilenmemeli ve rölaks(gevşeklik içinde) hali içinde olduğu gibi bırakmalıyız.

 

90--Diğer yandan Namaz için gerekli olan Dikkati sağlamak için ( Fizyolojik anlamda) ortam zeginleştirilebilir.Dikkat ancak ortam zenginliği arttıkça herhalde kuvvetlenebilir.Bunun için Seccadeler değişik Osmanlı-islam motifinde ve de renkli olarak işlenir. Seccadedeki uygun motif ve renk zenginliği ile sağlanamaya çalışılan dikkat ile Namazınız için gerekli huşu halini meydana getirmenize yardım edebilir.

 

91--Ve yine Namaza başlamadan önce her şeyde olduğu gibi besmele ile Namaza başlamak herhalde en güzel yoldur.Bu zenginlikle namazı hakkıyla kılmak için gerekeni yapın.Bununda en iyi yolu haramlardan mümkün mertebe uzak durmak olmalıdır.

 

92-Haramlar:Eğer haramlar insan doğası için iyi ve hayırlı bir şey olsalardı,yaradan onları haram değil insanlar için helal olarak belirlerdi.Zaten haramdan iflah olan insana da herhalde rastlanmaz.Kural şudur:Küçük günahlar-büyük günahlara yardım ve yataklık eder.


Nefsinin isteği ile aklını bu işe yatıran, benlik,ister ego da ister süper egoda dolaşsın (ego(nefis) ile süper ego(toplumsal benlik) birer istasyon olup benlik bunları araç olarak kullanır) sonuçta haramın bir artısı olmaz.





Makalenin İzlenme Sayısı : 390

Eklenme Tarihi : 21.09.2021

Önceki sayfaya geri dön.