MAKALELER / İş Kazalarını Önleme-Riskleri Azaltma-İşçi Müfettişliği Sistemi





1--İş Kazalarının Önlenmesinde-Risklerin Azaltılması:

İş Kazalarının Önlenmesine Yönelik Risklerin Azaltılması Yöntemleri

1-Yöntemler:

1--Tehlikelerin Ortadan Kaldırılması ,

2--Tehlikeli Madde Yerine Tehlikesiz veya Daha Az Tehlikeli Olanı Kullanmak, 

3--Tehlikeyi Kontrol Etmek ,

4--Tehlikenin izolasyonu,

5--Tehlikenin ayrılması,

6--İş değiştirme ,

7--Çalışma Disiplini, Kurallara Uyma,

8--Kişisel Koruyucu Kullanımı

2--İş Kazalarında Yaralanmaların İnsan Vücudunda Dağılımı:

a)—Baş……….% 15,   

b)—Yüz………%   8,

c)—El…………% 15, 

d)—Kol……..…%  3,   

e)—Göğüs……..% 10                  

f)-Bacak……….% 15     

g)-Ayak…………% 34

3--Kişisel koruyucuların sınıflandırılması:

1)-Genel Sıralama:

a )-Baş Koruyucuları 

b)-Kulak Koruyucuları 

c)-Göz ve Yüz Koruyucuları 

d)-Solunum Sistemi Koruyucuları 

e)-Gövde ve Karın Bölgesi Koruyucuları 

f)-El ve Kol Koruyucuları  

g)-Ayak ve Bacak Koruyucuları  ,

h)-Cilt Koruyucuları  

k)-Vücut Koruyucuları

2)-Baş koruyucuları:

1--Baretler-Endüstride (madenler, inşaat sahaları ve diğer endüstriyel alanlarda) kullanılan koruyucu baretler

2--Saçlı derinin korunması

3--Kepler, boneler, saç fileleri. Koruyucu başlık

4--Normal kumaş veya geçirimsiz kumaştan yapılmış boneler, kepler, gemici başlıkları ve benzeri.

2.1)-Baretlerin Yapım ve Kullanım Özellikleri:

a )--Baretler, kolon ve bantları çıkarılarak kullanılmamalıdır.

b )--Plastik baretler, 600 Volt; elektrik işlerinde kullanılan, yüksek düzeyde yalıtkan plastik baretler, 30.000 Volt'a kadar bozulmadan koruyucu özelliğini göstermelidir.

c )--Baretler sık sık kontrol ve testten geçirilerek, kullanma ve eskime sonucunda, koruyucu özelliklerini yitirip yitirmedikleri belirlenmelidir.

d )--Baretler, sık sık temizlenmeli ve dezenfekte edilmeli, kullanılmadığı zamanlarda havadar bir yerde ambalajı içinde saklanmalıdır.

2.2-Kulak koruyucuları:

1--Çevremizde oluşan rahatsız edici her türlü ses gürültüdür. Bu istenmeyen durum, sesin (gürültünün) şiddet ve frekansına bağlıdır.

2--Ses şiddeti birimi olarak kullanılan desibel kısaca "dB" olarak gösterilir ve logaritmik özellik taşır.

4--Her 3 dB'lik bir artış, ses şiddetinin iki misli artmasına yol açar.

5--Bir çalışma günü (8 saat) için kişisel gürültü dozu 85 dB(A)'yı aşmamalıdır.

6--Yapılan istatistikler, çalışanların yaklaşık yüzde 25'inin işitme kaybı ile karşılaştığını göstermektedir.

a )--Gürültü maruziyeti, en düşük maruziyet etkin değeri olan 80 dB (A) aştığında, işveren kulak koruyucuları sağlayarak işçilerin kullanımına hazır halde bulunduracaktır.

b )--Gürültü maruziyeti en yüksek maruziyet etkin değeri olan 85 dB (A) ulaştığında ya da bu değerleri aştığında, kulak koruyucuları kullanılacaktır.

 

c )--Gürültünün Olumsuz Etkileri:

1--Gürültülü bir ortamda yaşayan veya çalışan bir insanda görülebilecek olumsuzluklar:

1.1--Dikkat dağılır, verim düşer. Yorgunluk ve baş ağrısı şikayetleri görülür.

1.2--Yüksek sesle konuşma alışkanlıkları edinilir.

1.3--Sinirsel ve ruhsal rahatsızlıklar ortaya çıkar.İşitme kayıpları belirir.

1.4--Çalışma ortamında kaza ihtimali artar.

d )--Kulak koruyucuları:

1--Kulak tıkaçları ve benzeri cihazlar

2--Tam akustik baretler

3--Endüstriyel baretlere uyan kulaklıklar

4--Kapalı devre haberleşme alıcısı olan kulak koruyucuları

5--İç haberleşme donanımlı kulak koruyucular

2.3--Göz ve Yüz Koruyucuları:

a )--Göz ve yüze zarar vermesi muhtemel tehlikeler şunlardır:

1--Kimyasalların sıçraması,Toz,Duman, Buhar

2--Gaz--Kaynak işleri,

3--Taşlama, çapak alma ,Lazer

4--Optik radyasyon

b )--Göz ve yüz koruyucuları:

1--Gözlükler, Baretli (miğferli) siperler

2--El ve Yüz siperleri

2.4--Solunum sistemi koruyucuları:

1--İş yeri havasında bulunan zararlı maddeler; metal tozlan, çözücüler (solventler) çeşitli zehirlenmelere sebep olurlar.

2--Silis, amyant, kömür tozlan gibi zararlılar pnömokonyoz olarak adlandınlan akciğer hastalığına neden olurlar.

2.1--Bu ve benzer zararlılann, maksimum konsantrasyon değerlerini geçmeleri durumunda, uygun aspirasyon sistemleri kullanılmalıdır.

2.2--Ancak bu sistemlerin kurulamadığı veya yetersiz kaldığı durumlarda, solunum sistemi koruyucularının kullanılması gerekmektedir.

1)--Solunum sistemi koruyucuları:

1--Gaz, toz ve radyoaktif toz filtreli maskeler,        

2--Hava beslemeli solunum cihazları ,

3--Takılıp çıkarılabilen kaynak maskesi bulunduran solunum cihazlar,

4--Dalgıç donanımı, Dalgıç elbisesi, 

3--Hava temizleyici maskeler, Hava beslemeli maskeler ,

4--Temiz havası kendinden olan solunum cihazlan (Oksijen Beslemeli)

2.1 )--Hava Temizleyici Maskeler:

1--Mekanik Filtre Tipi (Partikül Tutucu) Maskeler:

1.1--Metal ve silis tozlarına karşı kullanılır,Ortamda asılı duran toz partikülleri solunum esnasında filtre tarafından tutulur,

1.2--Kısa sürede toz ile dolar, bu nedenle sık değiştirilmelidir,Filtre renginin koyulaşması, koruma özelliğini kaybettiğini gösterir.

2--Kimyasal Filtre Tipi Maskeler:

2.1--Havada bulunan toz, gaz, duman ve toksik partiküllere karşı kullanılır, Zararlı gazlar ve partiküller, aktif granül kömür tarafından emilerek reaksiyona sokulur.

a )--Toz Maskeleri:

1--Genellikle, selülozik elyaftan yapılmış basit maskelerdir, 0,2-5 mikron arasındaki tozlara karşı kullanılır,

2--Kullanma süresi çok kısadır, sadece ağız ve burun bölgesini kapatır.

b )--Filtre Kutulu Gaz Maskeleri:     

1--Tüm olarak yüzü kaplayan, filtre kutusuna bağlı olan ve organik buhar, asit gazları, NH3, CO veya bunların farklı bileşimlerinden oluşan zararlılara karşı kullanılır.

2--Gaz yoğunluğunun düşük olduğu, geniş alanlarda kullanılır.     

3--Kısa süreli, acil durumlarda kullanılır, sürekli kullanılmaz.

4--Oksijen yetersizliği durumunda yararlı olmaz.

c )--Hava Beslemeli Maskeler:

1--İş yeri havasında bulunan zararlı etkilerden korunmak üzere, hortum vasıtasıyla dışarıdan hava verilir.

2--Tehlikeli konsantrasyonlardaki toz, sis, buhar veya gaz içeren tanklar, kuyular, galeriler vb. yerlerde kullanılırlar.

d )--Temiz Havası Kendinden Olan Solunum Cihazları:

1--Zararlı gazların yüksek konsantrasyonlarında ve oksijen yokluğunda, tam bir solunum sağlarlar.

1--Çeşitli tipleri vardır, sırtta taşınanları her yerde kullanılabilir; ancak ağır olması bir dezavantaj dır.

2--Kimyasal kartuşların belirli kullanma süreleri vardır, son kullanma tarihi dolan kartuşlar değiştirilmelidir.

3--Filtreler, neme ve mekanik zararlara karşı korunmalıdır.

3--Filtrelerin etki alanları ve renk kodları:

a )--Organik Gaz ve Buharlar (Aseton, Alkoller, Benzen) -Kahverengi

b )--Bütan, Eton, Etil Alkol, Hegzan - Kahverengi

c )--İnorganik Gaz ve Zehirli Dumanlar - Gri

d )--Kükürtdioksit, Asit Gazlan -Sarı

e )--Amonyak, Hidrazin - Yeşil

3--Karbonmonoksit (CO),nitrojenoksitleri, ozon (NO) yangında zehirli dumanlara karşı oksijen beslemeli maskeler kullanılmalıdır.

2.2--Toz maskeleri:

a)--Pl: Zararsız (İnert) Tozlar,

b)--P 2: Zararlı, Tahriş Edici Tozlar,

c)-P 3: Zehirli Tozlar: Zirai mücadele ilaçlan (İnsektisitler), radyoaktivite yayıcı ve çıkancı gazlar

2.3--Havasız ve zehirli ortam:

1--Basınçlı Hava Hortumu,Basınçlı Hava Tüplü Maske,Tahlisiye Cihazı kullanılabilir.

2.5--El koruma:

1--Başlıca tehlikeler:

1--Kimyasallar,

2--Keskin kenarlar

3--kıymıklar,

4--Yüksek sıcaklık ,

5--Biyolojik etmenler,

6--Elektrik telleri / ekipmanları ,

7--Keskin alet

8--makina kısımları

1--El ve kol koruyucuları:

1--Eldivenler,

2--Parmak Koruyucuları,

3--Bilek Koruyucuları,

4--Kolluklar

2--Ayak koruma:

1--Çalışma hayatında işçinin ayakları tehdit eden riskler; yanma, donma, ezilme, batma ve bazı cilt hastalıklandır. Her yıl yaklaşık binlerce çalışan ayaklarından yaralanmaktadır ve bu kazaların büyük bir kısmı iş ayakkabısı/botu giyilmemesinden veya kullanılan ayakkabı/botun sağlam, işe uygun olmamasından kaynaklanmaktadır.

2.1--Ayaklara zarar verecek muhtemel tehlikeler şunlardır:

1--Çalışanların ağır malzemeleri kaldırdıkları durumlar,

2--Keskin kenar veya köşeler ,

3--Aşınmış elektrik telleri ,    

4--Kaygan zeminler ,

5--Islak ortamlar, Kimyasallar ,İnşaatlar / Yıkma çalışmaları

3--Ayak ve bacak koruyucuları:    

1--Koruyucu Ayakkabı,

2--Botlar,Çizmeler

3.1--Gövde koruyucuları:

1--Ceket Pantolon,

2--Tulum ,

3--İş Önlüğü ,

4--Yansıtıcı Giysi-Yelek ,

5--Emniyet Kemeri

3—Kişisel Koruyucu Donanımın Önemi:

1--İş kazalarının %20' si kişisel koruyucu donanım kullanmamaktan meydana gelmektedir.

2--Sonradan ortaya çıkan meslek hastalıklarının büyük çoğunluğu maske, gözlük, kulaklık/kulak tıkacı, eldiven gibi kişisel koruyucu donanımların kullanamamasından kaynaklanmaktadır.


2--İş Kazalarında İşçi Müfettişliği Sistemi-Öneriler:


1--İngiltere’nin maden kazalarını azaltma yolundaki tecrübesinde, işçi müfettiş uygulamasının tayin edici bir rolü var.


1.1--İngiltere’deki işçi müfettiş uygulaması 1872 yılına kadar uzanıyor ve 1911’de oturmuş bir sistem haline geliyor. Bu sistem 1954, 1977 ve 1995’te çıkartılan yasalarla hem yaygınlaştırıldı hem güçlendirildi.


1.2--İşçi müfettişler, doğrudan o madendeki işçiler tarafından sendikanın düzenlediği seçimlerle belirleniyor.


1.3--İşçi müfettişlerin 5 yıllık madencilik tecrübesine sahip olması gerekiyor. İşçi müfettişler, raporlarını doğrudan devletin resmi müfettişlerine iletiyorlar.


1.4--Maden işçileri sendikası, iş güvenliğinin gelişmesi için en iyi maden mühendisleriyle çalışarak işçi müfettişlerinin güvenlik alanında daha da yetkinleşmesini sağladı.


1.5--1946’da kömür sektörü millileştirildiğinde Ulusal Kömür Kurulu oluşturuldu. Bu kurumun bir görevi de işçi sendikaları ile iş güvenliği, sağlığı konuları ile diğer sorunları birlikte ele almaktı.


1.6--Bu çerçevede maden ocağı düzeyinden, ulusal düzeye kadar her aşamada iş güvenliği komiteleri oluşturuldu.


1.8--Bunlar sayesinde 1946’dan itibaren İngiltere’de Kazalar, yaralanmalar ve ölümler hızla azaldı. 1970’lerin sonlarında İngiltere dünyada madenciliğin en güvenli olduğu ülke konumuna yükseldi.


1.9--İşçi müfettişleri sistemi başka ülkelerde de çok etkili oldu.


1.9.1--Avustralya’da da eyaletler bazında İngiltere’dekine benzer bir sistemle başarı sağlandı. İşçi denetimi maden ocağı ve bölge düzeyinde müfettişlerle sağlanıyor.


1.9.2--Maden ocağındaki işçi müfettişleri doğrudan orada çalışan işçiler tarafından seçiliyor.


1.9.3--Bunların en az üç yıl aynı maden ocağında veya benzer bir maden ocağında tecrübe sahibi olması gerekiyor.


1.9.4--Bölge düzeyindeki işçi müfettişleri ise sendika tarafından atanıyor ve bütün mesailerini bu işe ayırıyorlar.


1.9.5--İşveren, işçi müfettişlerinin çalışmasına yardımcı olmak ve mesai saatlerinde denetim görevini yapmalarına yeterli zamanı vermek zorunda.


1.9.6--Maden ocağındaki işçi müfettişi tehlikeli bir durum tesbit ettiğinde, o bölümdeki amir, durumu anında işyeri baş müfettişine bildirmek zorunda.


1.9.7--Buna uyulmadığı takdirde bölge işçi müfettişinin maden ocağındaki çalışmayı askıya alma yetkisi var.


1.10--Yeni Zelanda’da da benzer bir sistem başarıyla işliyor. Yeni Zelanda’da 1992, 2002 ve 2003 yılında çıkan yasalarla işçi müfettişlerin hakları tanımlanmış durumda.


1.10.1--İşçi müfettişler, sendikaların düzenlediği seçimler yoluyla doğrudan işçiler tarafından seçiliyor. İşçi müfettişler bakanlık tarafından düzenlenen kurslarda eğitiliyorlar.


1.10.2--İşçi müfettişler, işçi sağlığı ve güvenliği konusunda işverene öneri ve uyarılarda bulunabiliyor.


1.10.3--İşveren bu önerileri ya yerine getirmek ya da neden yerine getirmediğini gerekçesiyle açıklamak zorunda. İşçi müfettişler, tehlike uyarıları yapabiliyor ve tehlikeli durumda işçilere o işi yapmayı reddetme tavsiyesinde bulunabiliyor.


1.11--Son olarak Çin bile işçi müfettişi sistemine yöneldi.  İşçi sağlığı ve güvenliği konusunda eğitimden geçirilen işçi müfettişler, madenlerde görev yapmaya başladı.


1.11.1--ILO verilerine göre daha 2006 yılında Çin’deki işçi müfettiş sayısı 100 bini bulmuştu.


1.11.2--Bunun sonucunda devlete ait maden işletmelerinde kaza, yaralanma ve ölüm oranları, gelişmiş Batı ülkeleri düzeyine indi. Çin’deki ölüm oranlarının Türkiye’nin beşte birine kadar inmiş olmasının sırrı da işte burada yatıyor.


1--Türkiye (ekonomik olarak kullanılabilir) kömür rezervleri bakımından fakir bir ülke.


2--Nitekim 1999 yılında 65 milyon tona ulaşan linyit üretimi aradan geçen 15 yıla rağmen bugün de 75 milyon tonun altındadır. (Taş kömürü üretimi ise sadece 2.5 milyon ton.)


3- Dünyada linyit üretiminin %90’dan fazlası açık madenlerde yapılmaktadır. Haiz olduğu riskler ve yüksek maliyetler nedeniyle kalan bir kaç yeraltı madeni de zaman içinde kapatılmaktadır.


4- Kamu (TKİ ve EÜAŞ) üretiminin neredeyse tamamı açık madenlerde gerçekleştirilmektedir.


5--Toplamın yüzde 10 kadarını oluşturan yeraltı madenciliği rödovans ve hizmet alımı yoluyla özel sektöre bırakılmıştır.


5.1--Son yıllarda, dünyadaki gelişmelerin aksine Türkiye’de Devlet sonsuz alım garantisi vererek özel sektörü yeraltı linyit madenciliğine teşvik etmiştir.


5- Linyit sadece çok yakınında bir termik santral bulunması durumunda ekonomik olarak bir değer ifade etmektedir. Böyle bakıldığında, büyük havza madenciliğine uygun olan linyit yatakları sadece Afşin-Elbistan ve bir ölçüde de Soma bölgesinde mevcuttur.


6- Kaldı ki, bahsi geçen bu bölgeler bile sorunludur. Örneğin, Afşin-Elbistan Çölollar’da 2011’de meydana gelen heyelan nedeniyle yıllık 20 milyon ton üretim beklentisi bir anda sıfıra inmiştir.


7- Halihazırda bile, linyitle çalışan santraller toplamda tepe (peak) üretimlerinin oldukça altında çalışmaktadır.


7.1--Çıkarılan linyitin tamamı santrallerde kullanılmıyorsa (ki kullanılmıyor), neden zaten kısıtlı rezervlere sahip olan yeraltı linyitlerini çıkarmak için bu kadar ısrar ediliyor.


8- Türkiye diğer fosil yakıtlar gibi, ülkemizin linyit konusunda da oldukça fakir olduğu söylenebilir. Hele, linyit çıkaracağım diye derin yeraltı madenciliğini teşvik etmek adeta faciaya davet çıkarmak gibi.


8.1--Öte yandan, ABD’nin kaya gazı çıkarmaya başlaması, Çin’in büyümesinde görülen yavaşlama ve navlun fiyatlarındaki gerileme ile birlikte Dünya fiyatı oldukça düşen ithal kömür önemli bir alternatif olarak ortaya çıkmış bulunuyor.


9--Yapılan projeksiyonlar 2020 yılında güneş enerjisinden elektrik elde etme maliyetinin linyitin maliyetinin de altına inebileceğini gösteriyor. Nitekim Çin bu konuya (PV panel üretimi) çok büyük yatırımlar yapmakta. Türkiye ise ne panel üretiminde, ne de güneş santrali inşasında ciddi anlamda bir adım bile yol alabilmiş mi

 




Makalenin İzlenme Sayısı : 197

Eklenme Tarihi : 21.09.2021

Önceki sayfaya geri dön.