MAKALELER / Küresel Isınmada Enerji Problemi





Küresel Isınmada Enerji Problemi:


4.1—Nükleer Enerji:


1--Nükleer güç, gelecek kuşaklara ihtiyaç duyacakları tüm enerjiyi yakıt sorunlarına bağlı olarak ortaya çıkacak fiyat artışlarından etkilenmeksizin sağlayabilecek kolaylıklara sahiptir.


2--Ancak, 1980’li yıllarda ortaya çıkan atıkların ne şekilde halledileceği sorunu bir türlü çözümlenememiştir.


3--Nükleer atıkları, düşük dereceli ve yüksek dereceli atıklar olmak üzere iki gruba ayırabiliriz. Düşük dereceli atıkların yarı ömürleri 30 yıldır ve çimentodan yapılmış tanklar içersinde, yeraltında 100 yıla kadar depolamak uygun bir yöntem olarak kullanılmaktadır.


3.1--Sorun yüksek dereceli atıkların depolanması konusunda ortaya çıkmaktadır, çünkü bu maddelerin yarı ömürleri yüzyıllar sürmekte ve herhangi bir kaza sonucu çevreye yayılmaları durumunda ölümcül sonuçlara neden olur ve yayıldıkları çevreyi de binlerce yıl yaşanmaz kılmaktadırlar.


4--Teorik hesaplamalara göre, nükleer kaza ihtimali çok yüksek olmasa da, tarihte uygulamada ciddi tehlikeler yaşanmıştır.


5--Dünya nüfusunun tamamı, 1945–1985 yılları arasında, atmosferde meydana gelen 458 nükleer patlamaya maruz kalmıştır


6--Enerjiyle ilgili çalışan bilim adamlarının %95’nin nükleer enerjiden yana olduğunu belirtmektedir.


7--Elektrik üretmek için kullanılabilecek diğer yöntemlerle ya da elektrik dışındaki diğer risklerle karşılaştırma yapıldığında, nükleer gücün tehlikeleri çok azdır. Nükleer atıkların yok edilmesi konusunda ise, atıkları kaya kütlelerine dönüştürüp, toprağın altına gömülmesinin oldukça güvenli olduğunu belirtmektedir.


8--Dünya genelinde yaklaşık olarak 440 nükleer enerji santrali ile elektrik enerjisi ihtiyacının %16’sı, nükleer enerjiyle karşılanmaktadır.


9--Dünya genelinde, nükleer enerji üretiminin yaklaşık %87’si OECD ülkeleri tarafından yapılmaktadır.


10--Nükleer enerji kullanan ülke sayısı oldukça sınırlıdır. BM üyesi ülkelerin %16’sında (31 ülke), nükleer santral bulunmaktadır. ABD, Fransa, Japonya, Almanya, Güney Kore dünyadaki toplam nükleer enerjinin dörtte üçünü üretmektedirler. Ayrıca bu ülkelerde nükleer silahta bulunmaktadır.Örneğin OECD’ye üye olan, Fransa’da bu oran %78, ABD’de ise %20’dir.


11--1991–2001 arası dönemde, OECD üyesi ülkelerin enerji için ayırdıkları AR-GE bütçesinin yarısı nükleer araştırmalar için kullanılmıştır.


12--Nükleer enerjiden enerji üretimi oldukça verimli bir şekilde sağlanmaktadır. Ayrıca küresel ısınmaya etki edecek herhangi bir gaz da kullanım sonucu açığa çıkmamaktadır. Bu enerji çeşidindeki en önemli sorun, radyoaktif atıkların yok edilmesi hususunda yaşanmaktadır.


13--Enerji üretim süreleri, 25–30 yıl ile sınırlı olan nükleer santrallerin, bu süre sonunda ne olacakları önemli bir sorundur


14--Nükleer atıklarla dolu olan santrallerin çevreleri, çalışma süresini dolduran reaktörler ve diğer radyoaktif atıklar potansiyel olarak radyoaktif kirlilik kaynağıdır. Günümüzde İngiltere ve Almanya, nükleer santral çöplüklerini yok etme konusunda önemli bir çıkmazda bulunan iki ülkedir.


15--Elektrik enerjisi bulma hususunda sıkıntılar yaşayan Çin, her yıl kurduğu bir ya da iki santralle, nükleer enerji alanında oldukça hızlı ilerlemektedir. Ancak, Çin ucuz kömür ve doğal gaz kaynaklarına sahiptir ve bu nedenle enerji ihtiyacını da bu kaynaklardan kullanması daha ekonomiktir.


16--ABD’de bazı bilim adamları, nükleer santralleri, sudan hidrojen elde etmek amacıyla iyi bir enerji kaynağı olarak görmektedirler. Japon bilim adamları ise nükleer enerjiyi önümüzdeki yüzyılın belkemiği olarak değerlendirmektedirler.


17—Dünya üzerinde inşa halinde bulunan 27 santralden 18’i Asya’dadır. Bu sebeple, Uluslar arası Atom  Enerjisi  Ajansı’na  göre  nükleer  enerjinin  geleceği  Asya  kıtası  ile  sınırlı tutulmaktadır.


18--12 nükleer santrale sahip İsveç ve 21 nükleer santrali olan Almanya yeni nükleer santral projelerini durdurmuştur. Mevcut santrallerini de 2010 yılına kadar tamamen devre dışı bırakacaktırlar.  Avusturya, Danimarka, İtalya ve İspanya ise, hiçbir şekilde nükleer santral projelerini gündemlerine almamaktadır.


19--Nükleer enerji kaynaklı elektrik üretiminin, dünya genelindeki payı, %1,5- %2,5 arasında değişmektedir.


20--Dünya genelinde yaklaşık olarak 440 nükleer enerji santrali ile elektrik enerjisi ihtiyacının %16’sı, nükleer enerjiyle karşılanmaktadır.


21-- Nükleer yakıtlar bazı modern reaktörlerde, yeniden işlenip tekrar kullanım alanı bulabilmektedirler. Yakıtların santrallerde yeniden işlenip kullanılır hale getirilmesiyle MOX adı verilen zenginleştirilmiş, uranyum, plütonyum karışımları elde edilmektedir. Mevcut yakıtlar onlarca hatta yüzlerce yıl yetecek şekilde çoğaltılabilmesi mümkün olmaktadır. Ancak bu yeniden işleme santralleri, tehlikeli amaçlar içinde kullanılabilir.


22--ABD’de enerji ihtiyacının %10’nu hidrolik enerjiden sağlanmaktadır.


4.2--Hidrojen Enerjisi:


1--Hidrojen gazı, hem yenilenebilir enerji kaynaklarından hem de fosil yakıtlardan elde edilebilmektedir. Yani hidrojeni elde etmek amacıyla kullanılan yöntem, açığa çıkan enerjinin çevre dostu olup olmayacağını belirlemektedir. Bundan dolayı, hidrojen enerjisi kullanımı küresel ısınmayı tetikleyici etki de yapabilmektedir.


2--Hidrojen doğada bulunan en bol elementtir. Ayrıca kütle başına bilenen tüm yakıtlardan daha fazla kimyasal enerjiye sahiptir. 1 kg hidrojen, 4 litre benzine eş değer enerji sağlamaktadır. Güneş enerjisinden elde edilen hidrojen yakıtı sonsuza kadar temiz enerji sağlayacak belki de tek yakıttır.382


3--Gelecekteki enerji gereksiniminin, çevreye zarar vermeden ve sürdürülebilir bir şekilde sağlamak amacıyla karşılayabilecek, en önemli yakıtın hidrojen, yakıt teknolojisinin de yakıt pilleri, olduğu bilim adamları tarafından belirtilmektedir.


4--Hidrojen elde etmek amacıyla, dünyanın farklı bölgelerinde değişik yöntemler uygulanmaktadır. Brezilya’da nehirlerden, Arjantin’de rüzgârdan, Ekvator’a yakın bölgelerde güneşten, Çin ve ABD’de kömürden, hidrojen enerji elde etmek amacıyla araştırmalar yapılmaktadır.


5--Ülkemizde de Karadeniz’in altmış metre derinliklerinde bulunan hidrojen sülfürden, jeotermal kaynaklardan ve rüzgârdan hidrojen enerjisi elde edilmesi planlanmaktadır.


4.3--Rüzgar Enerjisi:


1--Almanya’da ve Danimarka’da rüzgâr enerjisi geniş kitleler tarafından desteklenmektedir.


2--Bir zamanlar tepe üstlerine kurulan yel değirmenleriyle ünlü olan, Danimarka’da, artık değirmenler yerlerini rüzgâr çiftliklerine ve buralara kurulan dev rüzgâr türbinlerine bırakmıştır.


3--Danimarka’da, kullanılan elektriğin yaklaşık %20’si bu türbinler aracılığıyla karşılanmaktadır.


4--ABD, Kanada ve İngiltere rüzgâr türbinlerini elektrik üretiminde kullanan ülkelerin başında gelmektedirler.


5--Hindistan ve Çin de son yıllarda kırsal alanlarını kalkındırmak amacıyla rüzgâr enerjisinden büyük ölçüde yararlanmaya başlamışlardır.


6--Dünya genelinde bu oran %1’in altına düşse de, günümüzde en hızlı büyüyen kaynak rüzgâr enerjisidir.


4.4--Hidrolik Enerji:


1--ABD’de hidroelektrik enerjisinden sonra ikinci sırayı alan, yenilenebilir enerji kaynağıdır. Enerji ihtiyacının %3’ü biokütle enerjisinden sağlanmaktadır. Dünyada biokütle enerjisinin kullanım oranının %14 civarlarında olduğu tahmin edilmektedir.


4.5--Biyokütle Enerjisi:


1--Son yıllarda Fransa, Kore, Meksika, Avusturya ve İsveç gibi ülkelerde etanol yakıt olarak kullanılmaya başlanmıştır.


2--İsveç, enerjisinin %16’sı gibi önemli bir kısmını biokütleden elde etmektedir.


3--Avusturya’da enerjisinin %13’ünü biokütleden sağlamaktadır.


4--Dünyadaki tüm araçlara biyo-yakıtlarla enerji sağlanması durumunda kullanılan tarım arazilerinin miktarının iki kat daha arttırılması gerektiği tahmin edilmektedir.


5--ABD’de, mısırdan elde edilen etanol, benzindeki katkı maddelerinden birini oluşturmaktadır.


5.1--ABD’de anayollar üzerindeki etanol benzin karışımlarının satışını yapan yakıt istasyonları, motorlu araç yakıt istasyonlarının %1’ini oluşturmaktadır.


6--Brezilya’da şeker kamışından üretilen etil alkolse motorlu araçlarda kullanılan yakıtın %50’sini karşılamaktadır.


5.1--Ülkede yaklaşık olarak beş milyon taşıt, 1989 yılından beri yakıt olarak benzin yerine şeker kamışı veya benzer ürünlerden elde edilen saf biyo-etanolu, yine birçok araçta benzin-etanol karışımını kullanmaktadır.


6--Türkiye’de enerji ormancılığı ve enerji tarımının hızla geliştirilmesi gerekmektedir. Enerji ormancılığı için uygun alanın yaklaşık olarak %15 kadarı değerlendirilmiş durumdadır, %85’lik kısım ise beklemektedir.


6.1—Biyogaz ile ilgili çalışmalara 1957 yılında başlanmış olmasına karşın, 1987 yılında biyogaz üretimine verilen destek kesilmiştir. Ayrıca çöp termik santralleri kurularak biokütle enerjisi elde edilmektedir. Bursa, İzmit, Mersin ve Tarsus’ta çöp gazı santralleri bulunmaktadır.Adana   ve   Ankara’da da santrallerin   yapımı için sözleşmeler imzalanmıştır.


4.6--Jeotermal Enerji:


1--Türkiye’deki konutların %30’unun jeotermal enerji ile ısıtılması mümkündür. 31500 megawattlık enerjinin günümüzde sadece %2’ si kullanılmaktadır.423


2--1969 yılında Fransa’da büyük şehirlerin jeotermal enerjiyle ısıtılmasına başlanmıştır.


3--Jeotermal enerjiden konutlarda ısıtma, kaplıcalarda, sera ısıtmacılığı ve elektrik üretiminde faydalanılmaktadır.


5--Dünya Enerji Üretiminde  Durum:


1--1996 yılı rakamlarına göre; kömürün 235 yıl, petrolün 43 yıl, doğalgazın ise 66 yıl sonra tükeneceği tahmin edilmektedir.


2--2000 yılı itibari ile dünyadaki toplam enerji kaynakları kullanımının %13,8’ini yenilenebilir enerji kaynakları oluşturmaktadır. %13.8’lik oranının, %11’ini biokütle enerjisi, %2,3’ünü hidrolik enerji, %0.05’ini de diğer yenilenebilir enerji kaynakları (güneş, rüzgâr, jeotermal, su gücü vb.) oluşturmaktadır.


3--ABD Ulusal Biyoenerji Merkezi Müdürü Michael Pacheco, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı hakkında şöyle bir yorum yapmaktadır: “Biokütle rüzgâr ve güneşten elde edebileceğimiz enerjinin tümüne gereksinimimiz olacak tüm bu sayılanların bir araya getirilmesi durumunda dahi, fosil yakıtların yokluğu halinde, enerji gereksinimimizin karşılanıp karşılanmayacağı sorusu halen geçerli


3.1--Yapılan araştırmalar, temiz enerjilerin küresel ısınmaya olan katkısının %1 ile 10 arasında olduğunu göstermektedir.91 Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) 2004 verilerine göre, dünya birincil enerji üretiminde fosil yakıtların payı %87, yenilenebilir enerji kaynaklarının payı %6, nükleer enerjinin payı ise %7’dir


3.2—AB de Yenilenebilir Enerji Teşvikleri:


1--Avusturya’da son kullanıcılara olan elektrik satışının 2001 için en az %1, 2003 için en az %2, 2005 için en az %3, 2007 için en az %4’ü eko tesisler denilen yenilenebilir enerji kaynaklarından temin edilmesi öngörülmektedir.


2--Belçika’da,   evlerde   güneş   enerjisinin   su   ısıtmada   kullanılması amacıyla, her bir ev için en fazla 991.59 € olmak üzere, yatırım maliyetinin % 35’i karşılanmaktadır.


2.1--Ayrıca bütün yenilenebilir enerji yatırımlarında %15’e kadar devlet yardımı yapılmaktadır.


3--Dünya rüzgar türbini üretiminin %60’ını gerçekleştiren ve rüzgar türbini üretim piyasasına hakim olan Danimarka’da türbinlerin ihracatına yönelik kolaylıklar uygulanmaktadır.


3.1--Yenilenebilir enerji kullanan elektrik dağıtım şirketleri belli miktarlarda teşvik almaktadır.


4--Finlandiya’da, Yenilenebilir Enerji Teknolojileri’ne %30’a kadar yatırım desteği sağlamakta, rüzgar enerjisi için bu desteği %40’a kadar çıkarmaktadır.


4.1--Ayrıca 1999 Yenilenebilir Enerji Eylem Planı’nda 1MW’tan küçük biyokütle tesisleri için KDV indirimi getirilmiştir.


5--Fransa’da, 12 MW’tan düşük yenilenebilir enerji tesisleri için tarife indirimleri getirilmiştir. Yenilenebilir enerji santral ekipmanlarından toplam vergi tutarının %25’i alınmamaktadır.


6--Almanya’da, Yenilenebilir Enerji Kanunu çerçevesinde biyokütle, jeotermal, rüzgar, güneş enerjileri için tarife indirimleri uygulanmaktadır.


6.1--1997 yılında çıkarılan Yenilenebilir Enerji Kaynakları Kanunu ile yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen elektriğin alınması zorunlu hale gelmiştir.


7--Hollanda’da, Hükümet tarafından yenilenebilir kaynaklardan üretilen enerjinin en fazla 10 yıl süre ile desteklenmesi için destek fiyatları (tarifeler) uygulanmaktadır.


7.1--1996 yılında çıkarılan kanunla vergi teşvikleri ve yatırım indirimleri uygulanmakta, yenilenebilir enerji, vergiden muaf tutulmaktadır.


8--İtalya’da, güneş enerjisi (PV ve ısıtma) sistemleri için %10 daha az KDV uygulanmaktadır.


9--Yunanistan’da, destekli tarife uygulamaları ile yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı teşvik edilmektedir.


10--Norveç’te, rüzgar enerjisi üretimine destek verilmekte; 1999 yılında tüketici elektrik vergisi yarı yarıya düşürülmüştür. Sonraki yıllarda da rüzgardan üretilen elektrik için teşvik uygulamaları devam etmiştir.


11--Portekiz’de, 2001 yılında yenilenebilir enerji kaynaklarından enerji üretiminin teşvikine yönelik olarak yatırımların lisanslandırılmasında kolaylıklar getirilmiştir.


12--AB ülkelerinin 2001/77/EC nolu direktifine göre, 2010 yılı yenilenebilir enerji tüketim hedefleri 

Belçika…………...........%6,     

Danimarka………….. .%29,            

Almanya………..........%12.5,  

İtalya………………….%25,    

İspanya……. ………..%29.4,      

Yunanistan…….............%20.1,  

Fransa…………............%21,    

İrlanda………………...%13.2       

Lüksemburg…….. .........%5.7  

İsveç…………………..%60,    

Hollanda……………….%9,         

Avusturya………...........%78.1

Portekiz……………….%39,    

Finlandiya……………. %31.5,    

İngiltere: .........................%10  ve toplam olarak

AB-15…………...........%22’ dir.


4--Türkiye’de ise hidrolik enerjiden üretilen enerjinin payı gittikçe azalmaktadır. 1990 yılında elektrik üretiminde, hidrolik enerjinin payın %40 iken, 2001 yılında bu oran %20 ‘ye düşmüştür. Termik santrallerden üretilen enerji miktarının artması hidrolik enerjinin payının düşmesinde etkili olmuştur


5--Biokütle enerjisinin toplam yenilenebilir enerji kaynakları içersindeki payının büyük olmasının nedeni, Asya, Latin Amerika ve Afrika gibi OECD üyesi olmayan ülkelerin, yenilenebilir kaynaklarını daha fazla kullanmalarıdır.


5.1--OECD üyesi ülkelerde ise, hidrolik enerji ve diğer yenilenebilir enerji kaynakları kullanılmaktadır


6--2000 Yılı İçin Yenilenebilir Enerjilerin,Toplam Bölgesel Enerji Üretimindeki Payı

 

Afrika……….%51 Yenilenebilir=%98 yanabilir kütle enerjisi

 

Latin Amerika….%28 Yenilenebilir=%61 yanabilir kütle+%38 hidrolik

 

Asya………%34 yenilenebilir=%92 yanabilir kütle

 

Çin………..%21 yenilenebilir=%91 yanabilir kütle +% 8 hidrolik

 

OECD Üyesi olmayan Ülkeler………%10 yenilenebilir=%46hidrolik+%53 yanabilir

 

Eski SSCB………..%3 yenilenebilir=%34 yanabilir kütle+%65 hidrolik

 

Ortadoğu……………%0.8 yenilebilir

 

OECD…………..%6  yenilenebilir=%55 yanabilir kütle+%34 hidrolik

 

Dünya………………..%14 yenilenebilir=%80 yanabilir kütle+%16 hidrolik

 

7--Afrika ülkeleri ihracat gelirlerinin %80’nini petrol ithal etmek amacıyla kullanmaktadırlar. Oysa biokütle enerjisi dışındaki alternatif kaynaklarda yakıt masrafı yoktur ve olması muhtemel fiyat dalgalanmaları bu enerjiler için herhangi bir risk oluşturmazlar.


8--ABD Enerji Bakanlığı tarafından yapılan tahminlere göre, gelişmekte olan ülkeler ve özellikle Çin’de enerji talep artışı hızlı bir şekilde devam etmektedir. Bu talep dikkate alındığı zaman, dünyadaki enerji ihtiyacının karşılanabilmesi için, toplam petrol üretiminin 2005 – 2025 yılları arasında %50 oranında arttırılması gerekmektedir.


9—Küresel ısınmaya karşı Yeni ve temiz teknolojilerin geliştirilmesi için uzun dönemli Ar-Ge faaliyetlerine ihtiyaç duyulmaktadır.Buna karşılık Ar-Ge faaliyetlerine ayrılan kaynakların kısıtlı olması yüksek teknolojilerin gelişiminin önündeki bir diğer engeldir. 2001 yılında enerji konulu Ar-Ge harcamaları yaklaşık 4 milyon Doları’dır. Bunun toplam Ar-Ge harcamaları içindeki payı ise %0.5 dir.


10--Karbon Yoğunluğu:Toplam CO2 emisyonun kullanılan fosil yakıt tüketimine oranı karbon yoğunluğunu ifade etmektedir.Karbon yoğunluğunun büyüklüğü, enerji üretiminde fosil yakıtların ne oranda kullanıldığına bağlıdır. Dolayısıyla, enerji üretiminde fosil yakıtlardan ziyade, temiz enerji kaynaklarını kullanan ülkelerde karbon yoğunluğu daha düşük oranda gerçekleşmektedir


10.1--Ülkelerin Karbon Yoğunluğu ve Enerji Yoğunluğu


AB-15……..2,3//203      ,  

Yunanistan……3,2//250(fosil yakıt kullanımı yüksek)

İrlanda….......2,7//161          ,      


Türkiye……2,6//480(enerji verimliği düşük)

Litvanya…..1,4//1204(fosil yak kull. Düşük, enerji verimliği çok düşük)    ,                

Polonya….3,1//663(enerji verimliği düşük)


11-- Türkiyede CO2 Emisyonu Değişimi:


1--1973-2001 döneminde CO2 emisyonları % 231 gibi önemli bir yükseliş göstermiştir.


2--1986 yılından itibaren doğalgazın kömür ve petrol yerine kullanılmaya başlamasıyla birlikte, karbon yoğunluğu etkisi CO2 oranını azaltıcı yönde gelişmiştir.


3--Fosil yoğunluğu etkisi, özellikle son dönemde CO2 emisyonlarındaki artışa katkıda bulunan bir faktör olmuştur.Çözüm olarak Fosil yakıt yerine yenilenebilir ve biyo kütle enerjilerinin yoğunluğunun arttırılması uygun olacaktır.


4--Çevrim etkinliği etkisi, Türkiye’de CO2 emisyonlarındaki artışa neden olan diğer bir faktördür.


4.1--Çevrim etkinliği için enerjinin en iyi yakıldığı ve ilk üretim kaynağının kullanılması gerekir.


4.2--Bu anlamda elektriğin direk üretilmesine olanak sağlayan yakıt pillerinin kullanımı,


4.3--kojenerasyon ile ısıtma yapılması,sanayide küçük kojenerasyon cihazlarının üretilmesi ile hem elektrik hem de proses için  ısı üretilmesi,


4.4--kırsalda biyogaz-biyokütle kullanımının yaygınlaştırılması.


4.5--Jeotermal lı sera-konut-sanayi ısıtmave güneş kolektörü kullanımının yaygınlaştırlması ,


4.6--rüzgar enerji kullanımının ve


4.7--çevreyi koruyan küçük hidroelektrik türbin kullanımı yaygınlaştırmak-teşvik etmek gerekir.


5--Enerji yoğunluğu etkisi, sınırlı da olsa CO2 emisyonlarındaki artışı yavaşlatan en önemli faktör olmuştur.Enereji yoğunluğunu düşürmek yani enerji tasarrufunu yaygınlaştırmak-teşvik etmek  gerekir.


6--Büyüme ve nufus artışı  etkisi, CO2 emisyonu artışına katkıda bulunan diğer önemli faktördür.Bu ikisinden vazgeçmek doğru olmayacaktır.Büyüme gelişmenin temelidir.Nufus artışı nufusu yaşlanmaya karşı koruyan en önemli faktördür.


7--2002 yılı verilerine göre, Türkiye dünya ülkeleri arasında toplam CO2 emisyonu açısından 23. sırada, kişi başına düşen CO2 emisyonu açısından 78. sırada, CO2 emisyonunun GSYİH’ya oranında ise 61. sırada yer almaktadır.


7.1--Türkiye, kişi başına düşen CO2 emisyonu açısından da 1990 yılı itibari ile BMİDÇS Ek-I ülkeleri içerisinde en düşük değere sahiptir.


8-- Türkiye’de yakıtların yanmasından kaynaklanan CO2 emisyonları 1990-1994 yılları arasında yavaş bir artış eğilimi gösterirken, 1995-1997 yılları arasında bu artış daha hızlı seyretmiştir.


8.1--CO2 emisyonları 1997-1999 döneminde sabit, 2000 yılında ise keskin bir artış göstermiş ve 2001 yılında düşme eğiliminde olmuşsa da sonrasında düzenli bir artış eğilimi göstermiştir.


8.2--1990 yılında sanayi sektöründeki CO2 emisyonunun payı %30 iken, 2004 yılında ulaştırma ve diğer sektörlerde azalma görülmüş, fakat elektrik üretiminden kaynaklanan CO2 emisyonu büyük bir artış göstererek %27’ten %34’e çıkmıştır.


 9--Bazı Pratik Öneriler:


1--Mevcut petrol-kömür kaynaklı elektrik üretiminin yerini prototipleri üretilmiş ,güvenilir ve sıfır emisyonlu toryumlu nükleer santraller alabilir veya bu tip santral sistemi halen mevcut nükleer santrallere revize edilip uygulanabilir mi…


2--Güneş Enerjisi Kaynaklı Enerji Üretimi:


2.1--Fotovoltaik hücre üretiminin arttırılması ile ilgili olarak:


2.1.1--Verimleri yükseltilmiş fotovoltaik güneş enerji şilte üretiminin desteklenmesi


2.1.2--Bir İtalyan enstitünün ürettiği Fotovoltaik enerji üreten boyaların hızla ticari uygulmaya girmesi.  Bu iki kaynak ile fotovoltaik enerji üretimi yaygın hale getirilebilir.


3--Güneş enerjili su ısıtıcıları yaygınlaştırılabilir.Bu imkan ile küresel ısınmada,ısınma kaynaklı emisyonun azalmasına katkıda bulunulacağı açıktır.


4—Biyokütle-Jeotermal - Rüzgar ve Su Santrallerinin yaygınlaştırılması.Burada ;doğal dengeye en az müdahale etmek için,bu santrallerin çok sayıda ve küçük örneğin max.50 kw lık gruplar halinde yapılması uygun olabilir.Çok büyük santraller doğayı ekolojik olarak bozduğu-tahrip ettiği bilinmektedir.Ayrıca çok sayıda küçük santraller ile yerinde üretim yapılacağı için enerji kayıbı ve malzeme israfıda en az olacaktır.


5—Şehir içi ulaşımda bisikletli sayısının arttırılması(bisiklet yolu oluşturma,bisiklet kiralama) ve ortak otomobil kullanımı(ticari) ve Malezya gibi ülkelerde uygulanan cep tlf ile yol güzergahından makul ücret ile yolcu alınması


6—Deniz ulaşımda doğalgazlı taşımacılık ve güneş enerjili gemilere geçiş,yolcu taşımacılığında elektrikli demiryollarını tercih etmek,uçak taşımacılığında uçakları güneş enerjisi ve biyoyakıt ile çalıştırma.


Kaynakça:

1--Küresel İklim Değişimi Ve Beklenen Küresel Felaketi Önleme Stratejileri-Yüksek Lisans Tezi- Hayriye Samur- Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi Anabilim Dalı-Konya

2-- Küresel Isınmanın Azaltılması Politikaları Ve Stratejileri-Türkiye İçin Bir Yaklaşım- Yüksek Lisans Tezi-Aslı Yönten-Dokuz Eylül Üniversitesi-Sosyal Bilimler Enstitüsü-Kamu Yönetimi Anabilim Dalı

3-- Türkiye’de Küresel Isınmaya Yol Açan Sera Gazı Emisyonlarındaki Artış İle Mücadelede İktisadi Araçların Rolü-Yüksek Lisans Tezi-Göknil Çılgın Yamanoğlu-Ankara Üniversitesi-Sosyal Bilimler Enstitüsü-Sosyal Çevre Bilimleri Anabilim Dalı-Ankara – 2006




Makalenin İzlenme Sayısı : 185

Eklenme Tarihi : 21.08.2021

Önceki sayfaya geri dön.