MAKALELER / Su Yönetimi- Küresel Isınma-Kuraklık-Öneriler





Su Yönetimi- Küresel Isınma-Kuraklık-Öneriler:

1--Denizlerdeki fitoplanktonlar havadaki CO2 yi en iyi emen kaynaklardan biridir. Fitoplanktonlar;küresel fotosentezin yani CO2 kullanarak kendi ihtiyacı olan şekeri üretmesi olayını yaklaşık yarısını yapıyor.Ve bu minik canlıların ölüleri,  dibe çökmekte,sonuçta organik karbon deniz tabanına gömülmekte olup uzun süre atmosfere karışmamaktadır.

Yapılan bir çalışmada  planktonlar okyanusların üstündeki bulut oluşumlarını çarpıcı bir biçimde değiştirmekte.Bu anlamda saldıkları bir maddenin bulut içindeki damlacaıkların yoğunluğun artırmakta ve de bu oluşum ile bulutlar daha çok güneş ışınımını uzaya geri yansıtmaktadır.Bu mekanizma bir nevi küresel soğutucu gibi rol oynamaktadır.

Tıpkı karaları kaplayan ağaş ve yeşil alanlar gibi(ağaç ve  diğer bitki örtüleri saldıkları kimyasal maddeler ile ortamdaki bulut oluşumunu ve yağış biçimini etkilemekte olduğu düşünülebilir)Rüzgarlardaki-akıntılardaki ve de tuzluluk oranının değişimi fitoplankton gelişimini önler.

Okyanuslar insanların havaya saldığı CO2 nin %40 ını emmekte olduğunu göstermetedir. Ancak;Yapılan bir çalışma ile 1981 yılından itibaren denizlerin C02 yi emmediği ortaya çıkarılmıştır.

Kısaca İnsan kaynaklı C02  nin %40 lık dilimi 19801 li yıllardan itibaren üstel olarak artmaya başlamıştır.Yani 1+0,40…1,8+0,40…2,2+0,40 …üstel değişim.Bu anlamda acil olarak C02 emisyonunu hızla 1980 li yıllardan önceki değerlere (1975 li yıllardaki değerlere) çekecek önlemleri alacak bir siyasi önderliğe-iradeye ihtiyaç vardır.

Kısaca bu çalışma ile;fitoplanktonlar yolu ile Denizlerin küresel ısınmada yardımını  alma umudumuz suya düşmüştür. Ancak planktonların okyanuslara-denizlere demir tozu katmak yani demir tozu gübrelemek suretiyle  çoğaltılmalarını sağlamak yeni bir yaklaşım olarak ortaya çıkmaktadır.1 kg lık demir tozu gübreleme ile  plankton miktarında birkaç tonluk arışa neden olabiliyor.

Yapılan deneylerde  bitkisel plankton sayılarında patlama olduğu ve de aynı zamanda zehir üretebilen türlerinde çoğaldığı saptanmıştır.Dünyamızda ;Bu demir tozu ile gübreleme işlevini doğal olarak muhtemelen, büyük sahra ve diğer çöl tozları rol alıyor olabilir.100.000 yıllık buz devirlerini tetikleyiciside yine ,kanıtlanan 100.000 yıllık uzay tozları olabilir.

Sonuçta denizlerin yeniden C02 yi emme kapasitesini antidepresan tedavi gibi desteklemek için deniz suyundaki demir miktarı ölçülüp,olması gereken miktara getirecek kadar(ortamda yeteri kadar demir olsa herhalde çoğalma devam edecek varsayımı ile) demir tozu azar azar ölçülü dozda,istenen doza getirilerek belli bir zaman demir tozu gübrelemesi yapılabilir.

Bu tedavi fitoplanktonların depresyonunu alarak yeniden fotosenteze yönelmelerini sağlayabilir.Ancak bu yöntem olumlu cevap vermesini sağlamanın yollarından biride  herhalde bu antidepresan tedaviyle birlikte destek terapisidir ki buda CO2 emisyona ve küresel kirlenmeye neden olan yapısal faktörleri acil olarak iyileştirmek olacaktır.

Demir gübrelemede doz aşımına bağlı olarak buz devrine geri dönüş şartları oluşabilir diye düşünülebilir.Bu yöntemin uygulanacağı ilk yer herhalde Akdeniz ülkeleri için Akdeniz  olacaktır.demir gübreleme için basit çözümlerden birisi de her WC rezervuarının çekme ipinde kapağın üzerine 1” demir maşon geçirmek olacaktır.

Bu ağırlıkğın yardımıyla hm kanalizasyona-denizlere karışan WC suyunun içine demir paslanarak karışmakta hem de WC rezervuar suyu sasedece çektiniz kadar bırakarak su tasarrufu sağlanabilir.Belediyeler her evin WC sine bunu uygulayacak ekipleri oluşturmalıdır.

Yukarıdaki anlatıdan yola çıkarak, Türkiye Marmara denizi ve iç deniz-göller için demir tozu(sahra tozu-çöl tozu) gübrelemesini ilgili teknik üniversitelere görevlendirme yaparak Üniversiteler kendi deneysel şartlarında deneyip,uygun raporlama ile Marmara denizi,iç körfez ve göllere bu antideprressan tedaviyi belli bir süre uygulamak suretiyle  bu denizlerin ve onun çevresinin ekolojik sağlığını yeniden kurabilir.Ancak yapısal önlemleri de hızla alarak bunları kalıcı hale getirmelidir.

2--Bir başka konu da Mevcut yağmur yağdırma yaklaşımında yağmur bombalarında kullanılan tohumlamayı sağlayacak araç olarak gümüş iyodür vs bileşiklerini uygun zamanda-uygun  ısıdaki bulutun içinde püskürtmek temel yaklaşım olmaktadır.Ancak kanıtlara dayalı  önerilen çözüm; yöntem olarak bulutları tohumlamada gümüş iyodür yerine demir bileşikleri içerikli sahra tozlarının kullanılması gerektiğidir.

Kısaca yağmur fişekleri için kullanacaksanız,uygun zaman ve ısıda bulutun içinde sahra tozları ile tohumlama yapmak olmalıdır.Bu tozlar için gereken ekipman teknik olarak rahatlıkla sağlanabilir.ve Türkiye de yağmur tohumlaması yapacak, tohumlama tozu,gümüş iyodür tozları değil,herhalde sahra tozları olmalıdır.Zira Çalışmaya göre  yağışlar bu tozlar ile oluşmaktadır.

3--Var olan kanıya göre bulut ve yağmurları yaratan su buharının kaynağı genellikle topraktan buharlaşan su olduğu yönünde(Belki daha önemlisi bitkilerden buharlaşan su buharı olabilir.Toprağın kuruma düzeyi arttıkça kuraklık riskide artmaktadır..Öte yandan yaş-ıslak  topraklarda gelecekte oluşabilecek yağışların belirtisi olarak yorumlanmalıdır...

Sonuç kuraklığa karşı en iyi çözüm herhalde toprağı bir şekilde yaş hale getirmekten geçiyor. Bu anlamda:

4--Kuyulardan su çekmek suretiyle yapılan  cebri sulamada,Toprağın nem düzeyini en uzun süre koruduğu sulama saatinin saptanması gerekir.Bu saatin saptanması deneysel olarak toprak tiplerine yapılmalıdır. Bu saat muhtemelen var olan kanıya göre sabah 4.30-5.00-yada gece 20.00-21.00 olabilir. Bunu bilerek yapılan sulama ve ona bağlı nemli topraklar ve bu nemin çektiği yağışlar.)Kışın karın toprakta uzun süre kalmasının ardında yatan neden de bu olabilir.

 

Küresel Kara Atmosferi Bağlantı Deneyi(Glace) adlı girişimin12 iklim modelleme takımı ile bağlantılı olarak ;Türkiye için DMİ Müdürlüğü  Toprak nemi etkisinin en güçlü olduğu bölge haritaları çıkarılmalı ve  yapılması gerekenleri rapor halinde kamuoyuna ve Hükümete sunulmalıdır.Bu haritada toprak nemi etkisinin en güçlü olduğu bölgeler saptanması ve bu bağlamda yapılması gereken pratik çözümler ortaya çıkarılmalıdır.

5--Özellikle şehirlerde su idaresi ile evlere su bağlanması doğru bir yaklaşım olmakla birlikte,evlerin atık sularının da bir kanal sistemi ile temizlenecek niyetiyle arıtma tesislerine ve oradan deniz veya akarsulara bırakıldığı açıktır.Ancak akarsulardan ve göllerden alınan bu suyun,onun kaynağı olan toprağa bırakmak daha uygun olabilir.

Şöyle bir hayal kuralım:Yönetmelik çıkmış yasal olarak zorunlu.Bir müteahhit yapı markete gidiyor.Bana 6 dairelik modüler bir atıksu arıtma veya modüler biyogaz ünitesi  ver.Burada modüler biyogaz ünitesi daha iyi zira.Bu ünite ile üretilen biyogazı(%55-60 metan gazı) hem kapıcı dairesi kullanılır hemde üretilen organik değerli  gübreyi çiftiçilere satabilirsiniz.

Ve aynı zamanda biyogaz ünitesine apartmanın atıksuyunu gönderdiğiniz gibi aynı zamanda apartmanın organik çöpünü(yemek,kağıt vs artıklarını ve bahçe çimleri ) çöp parçalama ünitesine öğüttükten sonra gönderebilirsiniz.ve aynı zamanda biyogaz ünitesinden mevcut fosseptik ünitesine giden çıkış pissuyu mikrobik olarak  yani insan sağlığını ve yer altı sularını tehdit eden hastalık etmenlerinin büyük oranda etkinliği kaybolur.2.bir yolda biyogaz tesisi yerine modüler atıksu ünitesi ile bu atıklar temizlenip fosseptik çukuruna gönderilebilir.

Sonuç olarak hem biyogaz hemde atıksu arıtma üniteleri ve çöp parçalama ünitesi birleştirilip tek modül olarak imalatı yapılabilir.Bu üniteye apartmanın atıksuyu pissu borusundan -çöpü de çöp parçalama ünitesinden girer sonuçta organik gübre ve temiz su üretilir.ve üretilen temiz su pissu kuyusuna-fosseptiğe gönderilir ve gerekirse bu kuyudan bahçe sulaması yapılır.ve ayrıca yağmur hattı da bu kuyuya bağlanır.

Tasarım anlamında;Kazan büyüklüğünde bu üniteyi Bodrum katta koyuyoruz ve fişini elektriğe bağlıyoruz.Binanın atıksuları üsten bu arıtma ünitesine giriyor.Alttan çıkan temizlenmiş atık su binanın temeline zara vermeyecek uzaklıkta açılan pissu kuyusuna dökülüyor.Yani kanalizasyon şebekesi yok.Müteahhite  ünite ile birlikte atıksu aıtma ünitesi biyoljik kitide veriyorlar.Yani Ünitenin kazanına dolan atıksunun içine dökülen bakteri yumağı temiz hava fanıyla alttan gelen temiz havanın ortamında organik bütün bileşikleri parçalayarak biyolojik arıtma yapıyor.Bu anlamda:Türkiyede ilgili olabilecek ticari arıtma veya makine imalat firmaları zaten hesapları ve her şeyi belli olan bu biyolojik arıtma tesislerini 1 m3 lük modüler halinde arıtma+biyogaz reaktörleri olarak- ünitesine çevirip-pazara sunmalıdırlar.Ve bu üniteleri müteahhitlerin zorunlu olarak geçmiş ve gelecek bütün binalarda zorunlu olarak kullanması için ; belediyeler imar yönetmeliklerine bunların kullanılmalarını zorunlu kılmalıdırlar.Bu modüler üniteler evsel veya ilgili sanayi tipine özel 1m3 den x m3 kadar modüler olarak üretilebilir.

Bu modüler biyogaz ve/veya atık su temizleme ünitesi,bina bazında olduğu gibi ilgili belediye tarafından mahalle-bina grupları bazında tesis edilebilir.Bu tesislerin,barınağı olarak öyle betonarme inşaat yerine ekonomik prefabrik kabinler ve ünitenin modüllerin yerleştiği etrafı çevrili alanı olacaktır.Burada üretilen biyogaz basınçlandırılıp,ana biyogaz merkezlerine  ulaştırılıp,idarenin ihtiyacı için kullanılabilir veya satılabilir.aynı şekilde üretilen  doğal gübrede satılabilir.Kirlenme olarak herhalde en hassa sistem atmosfer sonra su sonrada toprak olacaktır.

Ayrıca sanayi tipiatıksu tesisleride modüler yapıda ve ilgili  sanayinin tipine dönük olarak üretilebilir.Tıpkı yüzme havuzlarında kullanılan klor-ph dozaj sistemi gibi.

Ve sanayide asl olan kullanılan suyun sürekli geri dönüşümünü sağlayan sistemi modüler sistemi kurmak olacaktır.

6--Büyük atık su  kuşaklama sistemlerinde toplanan suyun belli bölgelerde sazlık alanlara dökmek ve burada sudaki ağır bileşikleri bünyesine katıp suyu süzen bitkileri kullanmak ve bu suları baraj havzaları yakınındaki su kuyularına basmak olabilir.Böylelikle temizlenmiş bu sular ile su toplama havzaları için önemli bir su kaynağı sağlanmış olabilir.

7--Kapalı göllerin  açık deniz vasıtasyla temizlenmesinde ,açık denizle bağlantı imkanı varsa göl ile denizi  örneğin 5-6 m çaplı biri gidiş diğeri dönüş yönlü akıntıyı sağlayacak şekilde  toprak altı kanal bağlantısı yapmak olabilir.Bu şekilde göl denizin yardımıyla doğal olarak temizlenebilir.Bu anlamda K.Çekmece gölü için kumsal mevkinde E-5 altında 5-6 m çapında Marmara Denizi ile K.Çekmece gölü arasında kanal yapılabilir.ve K.Çekmece gölünün kendini temizleme süreci hızlandırılabilir.

Öte yandan Van gölü hızla kirlenmeye başlayan , açık denizle bağlantısı olmayan iç göller mutlaka korumaya alınmalıdır.Buralarda sanayi tesisi kurulmamalı yerine tarım ve hayvancılık-turizme dayalı üretim yapılabilir anlayışa geçilmelidir.

Sonuçta Bu modüler ünitelerden kuyuya dökülen temizlenmiş su ile İstanbul un vs toprağı suya doyacağı-kirli suları Marmara yı zehirlemeyeceği için  yani nemini koruyacağı için,bu nemli topraklar artık yağışı çekeceği ve kışın tıpkı 1965 li yıllardaki gibi kışın 60 cm lik kar ve bahar yağmurlarını beklenebilir.Kısaca İstanbul da toprak suya doyarsa, barajlar dolar.Yoksa İstanbul suya doymaz,bunun için ne Istrancaların dereleri  yeter ne de melen yeter.Özellikle yukarıda anlatılan bu mekanizmanın acil devreye alınması herhalde gerekli.

8--Bir diğer konuda  İstanbul da yüksek binaların karayelin esinmesine engel olması sonuçta İstanbul un buna bağlı daha soğuk ve yağışsız olmasına neden olabilmektedir

9--Var olan kanıya göre bulut ve yağmurları yaratan su buharının kaynağı genellikle topraktan buharlaşan su olduğu yönünde(Belki daha önemlisi bitkilerden buharlaşan su buharı olabilir). Toprağın kuruma düzeyi arttıkça kuraklık riskide artıyor.Sonuç kuraklığa karşı en iyi çözüm herhalde toprağı bir şekilde yaş hale getirmekten geçiyor. Kuyulardan su çekmek suretiyle yapılan  cebri sulamada,Toprağın nem düzeyini en uzun süre koruduğu sulama saatinin saptanması gerekir.Bu saatin saptanması deneysel olarak toprak tiplerine yapılmalıdır.Bu saat muhtemelen var olan kanıya göre sabah 4.30-5.00-yada gece 20.00-21.00 olabilir.Bunu bilerek yapılan sulama ve ona bağlı nemli topraklar ve bu nemin çektiği yağışlar.)Kışın karın toprakta uzun süre kalmasının ardında yatan neden de bu olabilir.

Küresel Kara Atmosferi Bağlantı Deneyi(Glace) adlı girişimin12 iklim modelleme takımı ile bağlantılı olarak ;Türkiye için DMİ Müdürlüğü  Toprak nemi etkisinin en güçlü olduğu bölge haritaları çıkarılmalı ve  yapılması gerekenleri rapor halinde kamuoyuna ve Hükümete sunulmalıdır.Bu haritada toprak nemi etkisinin en güçlü olduğu bölgeler saptanması ve bu bağlamda yapılması gereken pratik çözümler ortaya çıkarılmalıdır.

10--Dünyada suyun dağılımı:

1)-Dünyanın %72 si suyla kaplı olduğu halde bu oranın %0,4 içilebilir nitelikte.

2)-Dünyada 1.1 milyar insan temiz su bulamaz iken,2,6 milyar insan ise sıhhi tesisattan mahrum yaşıyor.

3)-Dünya üzerinde tarımda kullanılan yanlış teknikler yüzünden ; toplam su kaybının % 80 ini oluşmaktadır. Yanlış ve Vahşi sulama ve ona bağlı toprak neminin azalmasına bağlı olarak , yağışlar  ortadan kalkmaktadır..

4)-Türkiye, bilinenin aksine su zengini bir ülke değildir.

4-Türkiye nin potansiyel su varlığı 196 milyar m3.Kişi başına potansiyel olarak 3500 m3/yıl-kullanılabilir olarak da 1800 m3/yıl dır.

5)-Son 50 yılda kişi başına kullanılan su miktarının yüzde 50 artmış olup ,

26 ülkede 232 milyon kişinin ise su krizi yaşamaktadır.

6)-Dünya genelinde her yıl 250 milyon insan sudan kaynaklanan salgın hastalıklara yakalanıyor ve 10 milyonu ölüyor.

7)- Dünyada 1 milyardan fazla kişi, sağlıklı içme suyuna sahip değil.

11--Toplam su kaybında sanayinin payı ise  %18 inin civarındadır.

Sonuçta Yapılan üretim kullanılan su miktarları için ;

1 kg et üretmek için………………….. ……………..14000 lt,

beslenmede çözüm balık ve alg ve vejeteryan beslenme olabilir.1 kg balık için kullanılan yem büyükbaş hayvan yeminin %30 kadar olabilmekte.

1 adet hamburger üretmek  için………. …………….2400 lt,

1 adet pamuklu t-shirt üretmek için………………… 4100 lt

1 çift deri ayakkabı üretmek  için………………….. 8000 lt

1 adet patates üretmek için…………………………     25 lt,

1 kg buğday üretmek için…………………………… 500 lt,

1 domates üretmek için………………………………. .13 lt

1 adet Otomobil üretmek için………………….....380 000 lt

1 adet  dergi üretmek için………………………………..9 lt

1 kg demir mamul üretmek için……………….. …….100 lt

100 gram çikolata üretmek için………………………….1 lt

9)-Türkiye deki 110 milyar metreküp kullanılabilir su varlığının

          a)- % 10u endüstriyel olarak,

          b)-% 75i ise tarım amaçlı olarak değerlendiriliyor.

          c)-Artık  et tüketimi gibi üretimler azaltılıp,mevcut giysi-ayakkabı  gibi ihtiyaçları uzun süre kullanacak yöntemler ve tamir etme gibi olgular ön plana çıkarılmalıdır.

12--Suda ayrışabilen temizlik malzemeleri kullanarak su kirliliğinin azalmasına katkıda bulunulmalıyız.

13--Bahçeler yoğun buharlaşma olan öğle saatleri yerine sabah erken yada akşam saatlerinde sulanmalıdır..

14--Bina Yağmur suyu için çekilecek tesisat hattı ile yağmur suyu sokağa değil –yapılacak yağmur suyu deposuna aktarılmalıdır.Bu su ile bahçe sulama yapıldığı gibi,binanın etrafındaki alanın nemli kalması mümkün olur.Nemli toprak ise sonuçta yağmuru çeker.

15--Aşırı yağmurlarda yağan yağmur suyu denize verilmek yerine,uygun noktalarda kanal bağlantısı ve solenoid vana düzeni ile su havzalarına doğru yönlendirilebilir.ve bu süreç için merkezi solenid vana ve olayın kamera görüntüsü ile yönlendirmenin kontrolü sağlanır.Bu şekilde yağmur suyu sadece solenid vana merkezden düğmeye basılarak,havza vanası açılıp-deniz deşarj kanalı kapatılıp açık deniz yerine su havzalarına doğru  yönlendirilebilir.

16--Çamaşır suyunu mümkün olduğunca az kullanarak kirletici özelliğinden sularımızı korumalıyız.

17--Birleşmiş Milletler çevre Programı(UNEP),küresel iklim değişikliklerini yavaşlatmak amacıyla 2007 yılında 1 milyar ağaç dikilmesi kampanyasın hedefini açıkladı.Çevre programına göre ,kampanyada en fazla ağaç diken ülke 700 milyon ağaç ile Etiyopya olarak görülürken,bu ülkeyi 217 milyon ağaç ile Meksika ve 150 milyon ağaç ile Türkiye izledi.

 

18--Devlet İstatistik Enstitüsü'nün ilk defa 2002 yılında yaptığı  Çevresel İstihdam ve Harcamalar Envanteri anketine göre

a)-Türkiye'de 401.6 trilyon liralık yatırım yapıldı.

b)-Kamunun, yatırımlar dahil toplam çevresel harcamasının gayrisafi milli hasıla (GSMH) içindeki payı ise binde 1.45 oldu.

c)-Çevresel yatırım harcamalarının GSMH içindeki payları,

c1)-içme ve kullanma suyu yönetiminde binde 0.71,

c2)-atıksu yönetiminde binde 0.62 

c3)-Diğer çevre koruma faaliyetlerinde de binde 0.12 oldu.

d)-Kamu kuruluşları,

d1)-Dış ortam havasını ve iklimi korumaya 124.6 milyar lira,

d2)-içme ve kullanma suyuna 195.7 trilyon lira,

d3)-Atıksu yönetimine 171.4 trilyon lira,

d4)-Atık yönetimine 113.2 milyar lira,

d5)-toprak ve yeraltı suyunu korumaya 849.2 milyar lira,

d6)-Biyolojik çeşitliliğin ve peyzajın korunmasına 389.1 milyar liralık

       harcama yaptı.

 

19--Uzun süredir ülkemizde kontrolsüzce doğal ortamlara bırakılan pillerle ilgili olarak atık pil yönetmeliği 31.08.2004 tarihinde yayınlandı, yönetmeliğin uygulanmasına 1 Ocak 2005'te başlanacak.Bu bağlamda ; Piller ve Aküler Artık Doğaya Bırakılmayacak

20--Japonyanın Kyoto kentinde toplanan 3.Dünya Su Forumunda sunulan rapora göreDünya nufusunun % 20 sinin güvenilir içme suyundan % 40 nında hijyen koşullarından yoksun olduğu,kişi başına düşen su miktarı olarak 1970-1990 yılları arasında 1/3 oranında bir azalma olduğu,önümüzdeki 20 yılda aynı oranda bir o kadar daha düşeceği belirtilmiştir.

21--Ekositemlerde Kirlenme:

1-Karadeniz Eko sistemindeki  Kirlenmenin  Boyutları:

a)-Karadeniz'in flora ve faunası, evsel ve endüstriyel kirlenme nedeniyle her geçen gün fakirleşiyor.

b)- Çevre ülkelerin kanalizasyon atıkları ile Tuna, Dinyeper, Don ve Kuban gibi nehirlerin taşıdığı petrol, gübre, ağır metal ve diğer endüstri atıkları bölgenin ekosisteminde geri dönülmez etkiler bırakıyor.

c)-Karadeniz'deki kirlenme her geçen gün artarken, Akdeniz suyunda 3.7 olarak belirlenen 1 metreküp sudaki kirlenme, Karadeniz'de 20 kilogram olarak ortaya çıkıyor.

d)-Kirlenme nedeniyle Karadeniz'de hipoksia adı verilen oksijensiz alanlar da sürekli artış gösterirken sadece son on yılda bu artış on kata ulaştı.

e)-Yılda 400 kilometre küpten fazla tatlı suyun taşındığı Karadeniz'de tüm bu olumsuzlukların yanı sıra yapısı itibariyle Karadeniz'in altında oluşan hidrojen sülfür ve bazı canlıların ölerek deniz dibine çökmesi ile oluşan çürümenin neden olduğu metan gazı da ciddi tehlike yaratıyor.

f)-Yaklaşık 40 yıldan bu yana ticari olarak avlanan 23 adet balık cinsinden bugün ancak bir kaçının avlanabilme durumu ortaya çıkmıştır.

g)-Kirlenme sonuç olarak kendini  balık popülasyonlarının azalması olarak göstermiştir.

h)-Kıta Avrupa'sının neden olduğu kirliliğin üçte biri Karadeniz'e ulaşmaktadır. Burada da en tehlikeli olanı Tuna Nehri dir.

k)-Kirlenmeye karşı

k1-kanalizasyon ve atık suların deşarjında ön filtrasyon sistemi kurulması,

k2-deniz trafiği içinde petrol kirlenmesine önem verilerek denizi kirleten taşıtlara verilen cezaların ağırlaştırılması ve

k3-Deniz kirlenmesinin güncel halde tutularak tedbirlerin sürekliliğinin sağlanaması

2---Barajların Ekosisteme Etkileri:

a)-Doğa Derneği'nin yaptığı bilimsel çalışmaya göre Türkiye'de üreyen dört kuş türünden biri barajlar nedeniyle yok oluyor.

b)-Türkiye'de üreyen toplam 309 kuş türünün 83'ü barajlar nedeniyle yok oluyor.

c)- Sulak alanlarda yaşayan kuşların durumu ise daha da kötü.

d)-Türkiye'de üreyen her dört su kuşu türünden üçü son 10 yılda barajlar nedeniyle ciddi oranda azaldı.

d)-Bununla birlikte, barajlar nedeniyle azalan 83 türün 66'sı Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu ile koruma altına alınmış

e)-Sanılanın aksine Türkiye'de kuşları yok eden ana sebepler avcılık ve tarım ilaçları değil, barajlar ve su rejimine yapılan diğer müdahaleler.Bu anlamda.

e1)-Akarsu kenarlarında yaşayan kuşlar için sazlıklar, kum adacıkları, nehir kenarındaki ağaçlar ve dik kayalık alanlar hayati öneme sahip

e2)-Barajların büyük miktarda su tutulmasıyla kuşlar için gerekli bu oluşumlar su altında kalıyor.

.e3)-Barajlar su toplama havzasında dışında, bunun aşağısında kalan bölgelerde ,

bu akarsuların beslediği sulak alanlar kurumaya başlıyor. Bu nedenle baraj alanının çok uzağındaki kuşlar da olumsuz etkilenebiliyor .Sonuç olarak; kuşlar üreme alanlarını, bir anlamda evlerini kaybediyor

.e4)-Sonuç olarak ; Doğa Derneği Genel Müdürü Güven Eken göre DSİ'nin baraj politikasının acilen değişmesi gerekmektedir.

Bu anlamda hidroelektrik enerji üretiminde küçük büyük akarsular üzerine kurulacak

Bir köyü-bir kasabayı besleyecek Mini-orta büyüklükte klasik türbinler yerine daha  verimli türbinler olmalıdır.

22--Yeşil Tesis:Siemens A.Ş. nin Gebze Organize Sanayi Bölgesinde 100 milyon EU ile enerji ve su kullanımında tasarruf sağlama özellikleriyle Yeşil Bina sertifikasına aday gösterilen tesisler hizmete açıldı.

23--Deniztemiz  Derneği Başkanı Tezcan Yaramancı nın Dünya Gazetesine verdiği raportajdan alıntılar:

1-Bugün hala İstanbul da günde 2 milyon 600 bin metreküp atık sukaba atıklarından arındırılarak denize atılıyor.Bunun ancak 300.000 metreküpü temizlenerek veriliyor.Kamuoyunda kimse çıkıp”Niye bunu yapıyorsunuz diye sormuyor”

2-Genelde kamuda işler belli oy çokluğu varsa yaptırılabiliyor.İstiyoruz ki o oy çokluğu denizleri gündemine alsın.Deniz temizliğinin arkasında bu oy çokluğunu gören kamu otoriteleride”Artık zamanı gelmiş biz bu işe el atalım” desinler.

Geçtiğimiz hafta Belediye Başkanlığı seçimleri yapıldı.İstanbul un kanalizasyon ve atık su sorunu seçim kampanyasında gündeme bile getirilmedi.

3-Rakamlar Karadeniz in artık dünyadaki ölü denizler klasmanına kaydırıldığını gösteriyor..Orta Avrupa çevre konusunda bilinçlendi ancak eski Doğu Bloku ülkeleri henüz o alt yapıda değiller. Karadenize 1 saniyede akan katı atık 30 ton.Denizde 200 m nin altında hayat yok.Karadenizin kirliliği akıntılarla Marmara Denizine yansıyor.Marmara Denizi sadece İstanbul da yaşayanlardan değil,yukarıdan gelen kirlilikle de karşı karşıya.

4-Kamu otoritesi çevre ile ligili İSO 14000 standardını sanayi tesisleri için zorunlu hale getirdi.Biz de bu konuda sanayi tesislerine danışmanlık hizmeti vermeye başladık.

5-Deniz temizliği konusunda  henüz  uluslar arası bir örgütlenme yok.Yunanistan deniz temizliği konusunda erken davrandı. onlar Hermepa yı kurdu.Bizde DenizTemiz derneğini Turmepa olarak tanımladık.Hermepa ve Turmepa öncülüğünde İntermepa yı kurduk.İntermepa  içinde Yunanistan,Türkiye,Avustralya,Uruguay,Kanada ve ABD var.

6-DenizTemiz Derneği,Denizcilik Müsteşarlığı ve Deniz Ticaret Odasıyla üçlü bir sistem  oluşturulabilir.Örneğin 5 Zodiac bot ve belirli personelle denetim yapabiliriz ama bunu yetkimiz yok.Uzun vadeli amaçları olan sivil toplum örgütünün kalıcı bir gelir kaynağına kavuşması gerekir.Bu anlamda denizi kullananlardan alınacak katkı payı,marina aidatlarının sembolik yüzdesi,deniz trafiğinde araç geçişlerinde alınan paradan katkı sağlanabilir.

Yazarın Yorumu:Karadeniz ve Marmaraya gelen atıkların çoğu

1-Muhtemelen petrol türevi kökenli doğada bozunması çok zor olan plastik  olduğuna göre,eğer insan etkinliğine bağlı oluşan bu plastikler petrol yerine  yeşil plastikten imal edilebilseydi,artık tüm plastiklerin yeşil plastiğe dönüştürülmesi yasal ve teknik zorunluluk.

Yeşil plastikler ile kirlenmiş bu kirli su çok kısa bir sürede doğada bakterilerce çürütüleceğinden sıfır ekolojik atık olarak düşünülebilir.Öte yandan bu plastikler rutin olarak kullanıma girmesi sıfır ekolojik atık prensibi için çok iyi bir çözüm.Öte yandan,denizlerimizin dibinde var olan mevcut katı atıkları yeniden temizleyecek yöntem ve cihazlarında hızla devreye alınması gerektiği çok açık.Doğada üretilen her atık sıfır kirlilik düzeyli ekolojik atıkdır.

2-İnsan etkinliğine bağlı bulaşık-çamaşır deterjanları bitki özlerinden üretilen yağ çözücüler olsaydı, ki organik kökenli yağ vs çözücülerin evlerde ve sanayide kullanımı teşvik edilmeli ve yasal zorunluluk haline getirilmeli.Yoksa Gezegen elimizden kayıp gidiyor.

3-Sanayinin ürettiği kirli suların kanalizasyon bağlantıları olmayıp Karadeniz e akıtılmasaydı-kirli suları kendi arsa sınırları içinde tutulabilir ve arsa sınırları içinde beton havuzlarda filtre edilip ,5-6 kere kullanabilir.Ve son üretilen su ise orada toprağa verilebilir.Bunların kanalizasyon bağlantısı olduğu sürece,istisnalar hariç , bu kirli-zehirli suların kanalizasyona verileceği bugüne kadar yapılan uygulamadan ortaya çıkmaktadır.Diğer anlamda sanayinin ürettiğ kirli suların kendi arsa sınırları içinde beton havuzlarda depolamaları düşüncesi doğru bir düşünce olarak herhalde kabul edilebilir.

4-Her türlü kirli suyu çok az enerjiyle temiz suya çeviren nano boyutlu-çok kademeli filtreler üretilebilseydi Karadeniz de kirlilik olmayacaktı.Nilüfer yaprağının suyu üstünde kaldırıdığı gibi ,kuantum bilgileri dahilinde her türlü suda çözünmüş kimyasal bileşiği çok az enerjiyle süzmen bir filtrenin ,çok acil olarak geliştirilmesi ve yasal olarak kullanıma sokulması önemli bir konudur.Bu şekilde kirli suların temizliğinde ,bir başlangıç noktası yakalanabilir yani bu insan etkinliğine bağlı atıklar artık sıfır ekolojik atıklı duruma gelmesi mümkün olacaktır.

5- DenizTemiz Derneği nin danışmanlık hizmeti eğiti ve seminerler çok iyi bir çözümlerden biri.

6- DenizTemiz Derneği gibi bir  sivil toplum örgütünün kalıcı bir gelir kaynağına kavuşması için,kamunun bir takım hizmetlerini bu şekilde derneklere ücret karşılığı yaptırması-ihale etmesi yasal dayanağın sağlanması ile mümkün olacaktır.




Makalenin İzlenme Sayısı : 240

Eklenme Tarihi : 21.05.2021

Önceki sayfaya geri dön.