MAKALELER / Su Yönetimi -Sürdürülebilir-2






Su Yönetimi -Sürdürülebilir-2:

 

1--VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu’na göre sorun sadece yağış miktarıyla sınırlı değil.

 

1.1--Türkiye’nin zaten yarı kurak bir ülke olduğunu belirten Kadıoğlu, “Son günlerdeki yağışlarla barajlar yükselmiş gibi dursa da bu problem aslında Türkiye’de kronik bir problem.

 

1.2--Türkiye’nin yağışları az olmasa bile bazı yerlerde nüfus ve sanayi yoğunlaşmış durumda. O bölgenin su kaynakları oradaki su talebini karşılayamıyor. O yüzden Türkiye’nin değişik bölgelerinde şu anda değişik şekilde kuraklıkla karşı karşıyayız.

 

1.3--Hem kuraklıkla hem de su kıtlığıyla karşı karşıyayız. Özellikle İstanbul gibi 20 milyona yaklaşmış bir şehirde, günde 3 milyon metreküp su tüketilen yerde, bölge dışındaki barajlardan kuraklıktan dolayı yeterince su gelmediği için su kıtlığı ve arz-talep dengesinin bozukluğu çok net bir şekilde kendini gösterdi” diye konuştu.

 

2--Türkiye’yi bekleyen kuraklık tehdidinin nedeninin iklim değişikliği değil su tüketiminin yönetilememesi olduğunu kaydeden Kadıoğlu, “Genellikle insanlar gerçek nedenin yerine iklim değişikliğini günah keçisi olarak Türkiye’de kullanıyor.

 

2.1--İklim değişikliği tabii ki bu problemi çok daha arttıracak ama bunun temel nedeni şu anda iklim değişikliği değil” dedi. Büyük illerimiz aslında sürekli su stresi yaşıyor. Bazı kurak periyotlarda da su fakiri haline dönüşüyor” ifadelerini kullandı.

 

3--Kadıoğlu, tarımda yapılacak yüzde 10 tasarrufun dahi kentleri çok rahatlatacağını ifade etti.

 

3.1-- Tarımsal sulamanın dünyadaki payının Türkiye’nin çok altında olduğunu söyleyen Türkiye Sulama Kooperatifleri Merkez Birliği Başkanı Halis Uysal, “Bu dış ülkelerde % 40-43 civarında.

 

 

3.2--Biz Türkiye genelinde kooperatiflerin yaptığı damla sulamasına geçtik. Fakat halen vahşi sulama yapılıyor.

 

3.3--Ancak DSİ’nin son açıkladığı veriler de henüz tarımda israfı önleyen damla sulama sisteminin yaygınlaşmadığını ortaya koyuyor.

 

3.3.1--2018 yılında damla sulama yöntemiyle sulanan alan % 17,4 iken 2019 yılında % 16,9’a geriledi.

 

 

3.4--Güneydoğu Anadolu Projesi’ni (GAP) hatırlatarak “Ben Urfa’ya gittim. Orada GAP barajı var. Çiftçiler ‘Çok su geldi, çok ürün olacak dedik. Ama tersi oldu. Ne olur eğitim getirin. Bizi damlamaya kavuşturun’ diye yalvardılar.

 

3.4.1--Bakanlıktan da damla sulama konusunda çalışmalar ve teşvikler bekliyoruz. O çıkarsa rahatlarız. Bir an önce damla sulamaya geçilmesi lazım. Bu vahşi sulamadan vazgeçilmesi lazım” diye konuştu.

 

4--Bakanlık, 2016-2019 yılları arasında yeni sulama sistemine geçmek isteyen çiftçilere hibe desteğinde bulunuyordu. Destek tutarı, sulama sistemine yapılacak yatırımın % 50’sini kapsıyordu. Bu yönde yeniden destek uygulanması gerektiğini kaydeden Uysal, hibenin de arttırılmasını istedi.

 

5--Önceden uygulanan desteklerde, kalan yatırım tutarının büyüklüğünün ve KDV ödemesinin çiftçiye ait olmasının ekonomik olarak geçişi zorlaştırdığını ve yatırım maliyeti daha düşük olan vahşi sulamaya kaçışa yol açtığını belirtti.

 

5.1--bozuk şekilli parsellerin birleştirilmesi anlamına gelen arazi topluluştırmasının da sulamadaki israfın önüne geçeceğini vurgulayan Uysal, “Ben 1970’te Akhisar Beyoba köyünde ilk sulama kooperatifini kurdum. Arazi toplulaştırması yaptım, kanallarını getirdim. Ben şimdi orayı 32 kuyuyla sulayabiliyorum.

 

5.1.1--Peki ben bunu yapmamış olsaydım, 1.000 küsur parsel ne yapacaktı, üç-beş parsel bir araya gelip kuyu açacaktı. Her taraf kuyu dolacaktı” diye konuştu.

 

 6--Bakanlık, 2021 yılını su ve sulama yatırımlarında “hamle yılı” ilan etti.

 

6.1-- Kadıoğlu, suyun yönetiminde talebin planlanarak israfın azaltılması yerine arzın arttırılmasının gündelik bir çözümden ileri gitmeyeceğini söyledi.

 

6.2--Kadıoğlu, Yağışlar azalıyor. Bu açık barajlarda, göllerde su toplamak eskisi kadar verimli değil. Barajların, göllerin de havzalarında yerleşim yerleri gelişmeye başlamış durumda. Yağan yağmurlar da barajlara, göllere gidemiyor. Sürdürülebilir değil bunlar” dedi.

 

6.4.1--Kadıoğlu, su ihtiyacı olan bölgelerin çevresinde baraj yapılacak alanlar azaldığı için uzak mesafelerden borularla suyun taşınmasının da elektrik, enerji ve bakım maliyetini arttırdığını söyledi.

 

7--Devletin eldeki mevcut suyu en iyi şekilde yönetmeye odaklanması gerektiğini vurgulayan Kadıoğlu, “Kuraklık izlemeyi doğru yapmamız lazım. Su seviyesi, yağan yağmur, yağacak yağmur, topraktaki nem gibi bütün kuraklık parametrelerini tek elden takip edecek birimler kurulması lazım.

 

7.1--İkincisi, Türkiye’de kentlerin bir su bütçesi yok. Her belediye, her idare bir mali bütçe yapıyor. Sonra o bütçeye göre tedbir alıyor. Kentlerde de her yıl değişen bir su bütçesi yapılması lazım.

 

7.2--Üçüncüsü, su bütçesindeki açıklara zamanında müdahale edecek tedbirleri almak için kuraklıkla mücadele planlarımız yok. Bu planları bizim çok önceden, kuraklık olmadığı zamanlarda oturup suyu kullanan bütün paydaşlarla hazırlamamız gerekiyor.

 

7.3--Dördüncüsü yağmur suyu hasadı yok Türkiye’de. Türkiye’de yağan yağmurlar, çatılardan toplanan sular borularla yollara veriliyor” diye konuştu.

 

7.5--Suyun israfına yol açan tek neden tarımdaki sulama yöntemi değil. Su kaynaklarına göre tarım ürünü planlaması yapılmamasının da israfı arttırdığına dikkat çeken Kadıoğlu, “İsteyen istediği yere istediği tarım ürününü ekebiliyor. Hiç su olmayan yerlerde tropikal bitkiler ekilmeye başlandı.

 

7.5.1--Konya’da su yok. Konya Türkiye’nin en kurak bölgesi. Ama yonca, şeker pancarı gibi ekonomik değeri yüksek ayrıca suyu çok fazla tüketen ürünler ekiliyor.

 

7.5.2--Bir bakıyorsunuz kivi, avokado gibi ürünler hiç su olmayan yerlerde yetiştirilmeye çalışılıyor. Bütün su onlara harcanıyor. Eğer normal su yoksa yeraltı suları tüketiliyor. Bugün yeraltı suları Konya’da yaklaşık 400 metre çekilmiş durumda aşağı doğru” diye konuştu.

 

7.6—Öneri:Bakanlığın Ne kadar suyun var? O suya göre ürün deseni seçeceksin. Ürüne göre su değil” dedi.

 

7.7--Toplumda ‘sanal su’ konusunda farkındalığın arttırılmasını isteyen Kadıoğlu, “Tarıma giden su bizim önümüze ekmek, pirinç, et olarak geliyor. Biz iki dilim ekmeği çöpe attığımız zaman 1,5 ton suyu çöpe attığımızın farkında değiliz.

 

7.7.1--Yani sanal suyu bilmiyor insanlarımız. Bir hamburger yaklaşık 2,5 ton su eder. Bunun yerine bir tabak kuru fasulye ya da taze fasulye çok daha az su anlamına geliyor. Yani su tasarrufu bir yaşam tarzı” diye konuştu.

 

7.7.2--Türkiye’nin tarım ürünü dış ticaretinde su açığı verdiğini sözlerine ekleyen Kadıoğlu, ihracatta bu yönde strateji geliştirilemediğini de söyledi: “Biz daha çok bedava su veriyoruz tarım ürünlerini satarak. Yani bir kilogram pamuk sattığımız zaman dışarıya ya da bir t-shirt sattığımız zaman çok ucuza satılıyor bu ürünler aslında.

 

7.7.3--Tonlarca suyu da bedavaya veriyoruz. Türkiye bir kilogram pamuk ihraç ettiği zaman 12 ton suyu bedavaya veriyor yanında.

 

8—Öte yandan deniz suyundan içme suyu üretimine yönelik desalinasyon tesisi kurmak çoğu kere ekonomik olabilmekte.

 

8.1--Deniz suyunda bulunan tuzu, mineralleri ve diğer yabancı maddeleri gidererek; içme, sulama, kullanma amaçlarıyla saf su elde edilmesine desalinasyon deniliyor. ABD, Suudi Arabistan, İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri ve Avustralyada yüzlerce desalinasyon tesisi bulunuyor.

 

8.2--İsrail’de Tel Aviv’de 2013 Ekim’inde devreye alman Desalination Plant, dünyanın en büyük desalinasyon tesisi. Günlük su üretim kapasitesi 624 bin m3. Bu hacim, İstanbul’un su ihtiyacının neredeyse, % 25’ine denk geliyor.

 

8.3--İsrail dünyanın en kurak yerlerinden biri ve yıllardır kuraklıkla boğuşuyor. Dört adet desalinasyon tesisi bulunan İsrail’de yılda 600 milyar litre su arıtarak ülkenin su talebinin yarısından fazlasını karşılıyor.

 

8.4--Desalinasyon, teknik gelişmeler sayesinde giderek ucuzluyor.

 

Kaynak: https://www.amerikaninsesi.com




Makalenin İzlenme Sayısı : 252

Eklenme Tarihi : 21.03.2021

Önceki sayfaya geri dön.