MAKALELER / GDO Bilgileri ve GDO lu Üretim





GDO  Bilgileri ve GDO lu Üretim:


1—1996 da GDO lu topraklar 1.7 milyon hektar iken 2012 sonunda 170 milyon hektara çıktı.


2—1996 da 4 ülke GDO lu üretim yaparken,2012 de 28 ülkeye çıktı.Bunun 20 si gelişmekte olan ülke,8 gelişmiş ülke oldu.


3—ABD,69.5 milyon hektarla en çok GDO lu üretim gerçekleştiren ülke konumunda.Bunu 23.9 milyon hektar ile Arjantin,11.6 milyon hektar ile Kanada,10.8 milyon hektar ile Hindistan takip etmekte.


4—GDO lu üretim kervanına Sudan,Küba,G.Afrika,Burkina Faso,GDO lu pamuk olarak Mısır katıldı.


5—Almanya ve İsveç GDO lu patates üretimini,Polonya ise GDO lu mısır üretimini durdururken,İspanya ise GDO lu mısır da Avrupa da başı çekmekte.


6—GDO lu üretimde ABD de üretim yapılan alanda meşhur glosifosat-roundup rağmen yabancı otlar bir önceki yıla göre üstel biçimde artmakta.Bu olgu doğa ile GDO lu tohum firmalarının bilek güreşine dönmüş durumda.


7—GDO alım süreci senaryosu:GDO LU üretim doğanın binlerce yılda oluşturduğu yavaş mutasyonu çok kısa sürede cebri olarak tohumlarda yapmak üzere geliştirilmiş tekelci bir teknolojidir.


7.1--Doğada tekel yoktur.Doğada cebir yoktur.Doğada mutasyon binlerce yıl iken belki dk içinde hücrede DNA içine yabancı bir gen elektrik alanlarla zorla sokulmakta.DNA bunu nasıl nereye yerleştirecek ayrı bir konu.


7.2--Ardından zorla eklenen bu zincirle oluşan kısır tohum ve onun üreten tekelci firma.


7.3--Satılan tohumdan alınan tek ürün ve  tarladan hasat edilen tohumdan-soya/mısır fabrikadan alınan yağ içinde herhalde DNA parçaları ve yabancı genler.


7.4--Bu yağ ile pişirilen yemek ve sindirim ile vucutta hücre içine alınan bu yabancı genler.vucut hücresi içinde yabancı gene karşı sürekli oluşturulan DNA onarım mekanizması ve sürekli alınan GDO lu tohumdan alınan yağ ile yapılan yemekler.


7.4.1--GDO tohumla beslenen tavuktan yapılan bir haftanın 3 günü bu pirzolayı yiyen insan,GDO lu soyanın tavuk etinin bünyesine katılan yabancı genleri birlikte,bu genleri kendi vucuduna katar.Bazı tavuk yetiştiricilerinin söylediği gibi tavuk eti soyanın bünyesine giren yabancı genleri katmamazlık etmez.


7.4.2--Bilimsel çalışmalar bunun katıldığı şeklinde. Katılan bu genlere karşı vucut sürekli olarak gen onarım mekanizmalarını devreye alacak ve zaman içinde buna karşı mekanizma geliştirmeye çalışabilir.


7.4.3--Sürekli üst tempoda çalışan bir mekanizma ve buna bağlı oluşabilecek hastalıklar.


7.5--Ve yorulan DNA onarım mekanizması ve hücre eşik değerde DNA sında başlayan mutasyon ve ilk evre kanser hücreleri ve kemik iliğine yerleşme-gizlenme.


7.6--Vucutta 50 yaşından sonra % 25 mutasyon riski kanseri başlatabilmekte.


7.7--Bu mutasyon oranı için 50 yaşından sonra azalan melatonin salgısı yeterli olabilmekte.


7.8—Bu anlamda  50 yaşından sonra kanser riskine karşı tek çözüm riski azaltan anti obezite yiyecekler (glikoz şurubu katılmayan yiyecekler) antiosidan organik yiyecekler, spor,uyku (melatonin) salgısı.Kısaca risk başlamış ve riski azaltmak gerekmekte.


7.9--GDO  ve  Üreme: Yapılan bir çalışmada GDO'lu (Genetiği Değiştirilmiş Organizma) mısır yedirilen farelerin 3-4 nesil sonra üreme yetenekler yok oldu.



8—Dünyanın gıda problemi bir matematik modellemeye göre tarım nüfusu artırılarak çözümlenebilir.Ayrıca üretilen gıdanın adil paylaşımı en az onun kadar önemli.


8.1--Bu işin çözümü GDO lu üretim ile çözülemeyeceği artık anlaşılmış durumda.Organik olmayan gıdaya bağlı sağlık sorunlarının getirdiği ekonomik yük sayısal değeri ayrı bir bir araştırma konusu.


9—GDO Konusu iki ucu keskin bıçak gibi.GDO lu üretimi doğal mutasyon kriterlerine yakın sınırda tutup,insan-doğa için faydalı olarak kullanılabilirse faydalı olacağı açık.GDO lu üretimde tür içi gen alışveri uygun görünebilirken,bir hayvandaki geni alıp,bitkiye ilave etmek ne kadar insan sağlığına uygun.


9.1--Öte yandan üretimde doğanın payını yok sayıp,üretim alanındaki bitkileri yok etmek doğru bir yaklaşım değil.Yoksa doğa hakkını söke söke alır.Kısaca GDO lu üretimi doğal yapı kriterlerine göre yapmak en uygun çözüm olabilir.


9.2--Onu yok saymanın da çözüm olmadığı gibi.ABD veya Avrupa veya Uluslararası bir komite GDO nun doğala yakın olması için teknolojinin sınırlarını açıkça belirlemeli ve üretim bu kriterlere göre yapılabilmelidir.



GDO lu Tohumlar Hakkında Bilgi:


1-Genler bir bitkinin tüm fiziksel özelliklerinin tohumlarda hücre içinde-çekirdek içinde tespih sarmalı gibi 4 adet nükleotidden oluşan DNA parçalarıdır.


1.1--Bu nükleotidler (adenin-timin-guanin-siztozin)değişik sıralama kombinasyonları halinde sıralanarak bitkiyle ilgili fiziksel karakterlerin var olması sağlanır.


1.2--Yapılan çalışmalar  hücrenin bazı genleri  korumakta olduğunu,bazılarında ise değişime tolerans göstermekte olduğunu göstermiş olup,bu anlamda DNA yı sararak koruyan bazı protein şifreleyen genlerde az miktarda mutasyona rastlanırken,kan pıhtılaşmasında rol oynayan diğer proteinlerde ise yüksek oranda mutasyonlara rastlanmıştır.


1.3--Kısaca hücre öncelikler sıralaması yapmakta,varlığının devamı için DNA yı korumak için diğer bazı genleri mutasyona feda etmektedir.


1.4--Canlı yaşamı genlerde kodlanmıştır.Bazı Bitki genlerinin genetik dizilimi çözümlenmiştir. Genetik Mühendisliği-Genlerin modifikasyonu-rekombinant DNA teknolojisi yoluyla yapılan bir bitkinin sapını  kısaltıp-tombul hale yada bir takım böceklere karşı  kimyasal maddeler salmak suretiyle onların ölümüne yada uzaklaşmasına imkan sağlanabilmektedir.


1.5--Bu anlamda bugünkü teknoloji  ile ilgili genleri susturup-kapatıp-diğer genleri açma imkanı rutin hale gelmiştir.


1.6--GDO lu tohumların içine bir virüsten ,bir domuzdan ,solucandan hangi işlev için uygun ise bir gen alınıp eklenmektedir.Amaç bitkiyi dayanıklı kılmak-böceklerden korumak-ilaçlamayı önlemek.Bu yaklaşım doğru mudur. 


1.7--Bu yaklaşım maddeci bir anlayıştır. Siz böceğe karşı bir gen makinesi ilgisi olmayan bir gen grubuna pompa olarak ekliyorsunuz ve bu bitkinin genlerini ve o pompayı yiyorsunuz ve de bu pompa gen ve gen grubu sizin genlerinize karışıyor.


1.8- Böceklere dayanıklılığın artırılması Bacillus thringiensis (Bt) adlı bir bakteriden elde edilen endotoksinlerin bitkilerde sentetik genlerle sentezlenmesi temeline dayanmaktadır. 


1.8.1--Bacillus thringiensis`in böcek öldürücü etkisinin, içinde bulunan kristal proteinlerden kaynaklandığı ortaya çıkarılmış ve bu proteini kodlayan genin izolasyonundan sonra bitkilere aktarımıyla böceklere dayanıklı transgenik bitkiler elde edilmiştir.


1.9-- Genetiği değiştirilmiş ürünler ekolojik açıdan kimyasal pestisid kullanımını azalttıkları gibi sürekli Bt endotoksini üreten ürünler tarım zararlılarında Bt endotoksinine karşı direnç gelişmesini hızlandırabilmektedirler. 


1.9.1--Yapılan araştırmalarda Bt ürünlerin yaygın ekimini takip eden birkaç yıl içinde zararlıların Bt`ye direncinin yaygınlaşabileceği rapor edilmiştir


1.10-Böceklere dayanıklılığın artırılması Bacillus thringiensis (Bt) adlı bir bakteriden elde edilen endotoksinlerin bitkilerde sentetik genlerle sentezlenmesi temeline dayanmaktadır. 


1.10.1--Arizona Üniversitesi`nde yapılan bir başka çalışma da böceklerin Bt pamuğa karşı beklenenden daha çabuk direnç geliştirebileceğini göstermiştir.


1.10.2--Bt`ye dirençli böceklerin yalnızca kendi aralarında üreyebileceği ve sonuç olarak Bt`ye dirençli böcek sayısının hızla artabileceği rapor edilmiştir


1.4--DNA yı tıpkı bir makine sistemi gibi görmek uygun bir anlayış olmamalıdır. Anadolu da tohum ekme zamanı şöyle bir söz söylenir.Toprağa buğday atılırken,bu kurda-böceğe,bu kuşlara buda bana diye atılır.Kısaca böceğin ve kuşların hakları korunurdu. 


1.4.1--Dünyadaki tüm canlıların bir tek genin ailesinin varyasyonu olduğu nereden belli.Bu konu hiçbir zaman bilimsel hale gelemiyebilir.Dünyada tüm canlıların gen ailesi aynı jeolojik-atmosferik-ekolojik ortamdan dolayı tabiî ki benzer olacaktır.Bundan doğal ne olabilir.


1.5—GDO lu ekim alanına yakın yerlerde ekimleri yapılan  Yerel bitki türleri GDO lu bitkiler ile  baş edemiyor ve GDO lu ekim alanlarında  tarım alanlarında ki haşereleri yiyen kuşların türü de tükeniyor. Soya, mısır, patates gibi ürünlerin zararlılarına karşı, öldürücü genler nakledilerek ürün korunmaya çalışılmaktadır. 


1.5.1--Bu genler zehirli proteinler üretmektedir. Bunları yiyen böcekler ve kuşlar ölmektedir. Bu da ekolojik dengeyi olumsuz etkilemektedir.

Bu anlamda GDO nun varlığı doğa hukukuna veya doğa felsefesine herhalde uygun değildir.


1.6--Bitkilerde GDO lu tohum üretiminde ilk aşamada  haşare ve viruslere karşı dayanıklılık sağlanmasına çalışıldı.Bu anlamda yabancı otlara(bunlar ne kadar yabancı veya değil) dayanıklı soya ve bazı böceklere dayanıklı mısır ve pamuk üretildi.


1.6.1--Diğer bir çalışmada ise İkinci aşamada ise raf ömrünü uzatmak için domates-kabak ve biber ve çilek tohumlarına GDO sağlandı. Kısaca GDO ile böcek direnci,ilaç direnci,aşırı iklim koşullarına karşı direnç esas alındı.


1.7—Sonuçta Herbisitler-yabancı otlara karşı kimyasal maddeler  ve  GDO lar bitkiler bir çok türün ortadan kalkmasına neden olacaktır.


1.8-- GDO lu tarladan yapılan ekim ile tozlaşmaya bağlı olarak koşu tarlada yetişen ürünler de GDO lu hale gelebilmektedir tıpkı bir virus salgını gibi.GDO lu mısır polenleri 35 km mesafeye kadar taşınabilmektedir.GDO lu tohumlar için kullanılan tarımsal kimyasallar  toprağın yapısını suni gübreden daha fazla bozabilir.


1.9--Doğada Her böceğe karşı onu yiyen bir böcek mutlaka vardır.Dolayısıyla olayı doğa içinde rahatlıkla çözebilirsiniz ve çözmelisiniz de.


1.9.1--Bunun yolu yani verimi artırmanın en doğal yolları entegre tarım yönetimi içinde böceğin böceğe yedirilmesi imkanıdır ki oldukça iyi  ve doğal bir imkandır.


1.9.1--Bu anlamda Domates böceklenmesin diye yanına aynısefa bitkisi dikilirken,turplar  kurtlanmasın diye de yanına patates dikilir. İyisi mi herkesin hakkını verirseniz hem siz hem de onlar aç kalmaz.


1.10--GDO lu bitkiler  hastalıklara ve böceklere karşı süper direnç gösterirken ,bir yandan da bunlara karşı süper dirençli parazitler de gelişebilir. Yani daha fazla böcek öldürücü kullanımı ,


1.10.1--buna bağlı ilgili bitki türüne karşı daha yüksek direnç oluşumu yine daha da fazla böcek öldürücü kullanımı çok daha yüksek direnci parazit oluşumuna yol açmakta, bu  suretle  bir kısır döngü meydana gelebilmektedir.


1.10.2--Öyle daha az kimyasal madde kullanıyoruz sözleri pek de doğru ifadeler olmasa gerek.


1.11-- Doğada herhangi bir tohum için tasarlanma süreci kurdu-kuşu-böceği-güveyi-akarı içerecek şekilde bir gen dizilimi  yapmış olması gerektiği düşünülebilir..


1.11.1--2001-2003 yılları arasında yapılan çalışmalarda transgenetik mısır-(GDO lu mısır) klasik mısıra göre % 35-40 daha fazla verim-ürün artışı  sağladı.Yani bu ürün üretilirken mısırlar biraz daha şişman ve tane sayısı daha fazla geometrik olarak çok düzgün çıksın istendi.


1.11.2--Oysa doğa her şeyde optimum tasarımı yapar. Tane sayısı,tane büyüklüğü mısır püskül uzunluğu hepsi optimum ve kaotikdir.Hibrit tohum üretiminde -Bitki ıslahında kendi türü içinde bitki melezlenirken,


1.11.3--GDO lu melezlemede ise türler arası gen aktarımı vardır ve türler arası gen aktarımı çok kısa süre içinde olur ki hem türler arası gen aktarımı hemde çok kısa sürede(doğada yüzyıllar süren süreç) olduğu için doğal olmayacaktır.


1.11.1--Kendi türü içinde kalmak kaydıyla Doğal bitki çaprazlamaları-ıslahı dışında Yapılan her mutasyon optimum dışı olarak düşünülebilir ve bu onun beslendiği besin zincirinde verimi maksimuma değil –herhalde negatife doğru götürebilir.


1.11.2--Kısaca siz öyle bu mısırı  doğadan daha iyi bildiğinizi ima edip-komşularını kaçırtıp-biraz daha su ve karbonhidrat tutsun diye tanelerini şişiremez ve onun dostların kaçıramazsınız.Zira bunlar eko sistemin bütünleridir.


1.12—Doğal bitki ıslağı dışında GDO lu  Bitki üretimi-tasarımım doğal değildir ve kesinlikle tür çeşitliliğini yok edecektir.Doğa her zaman optimum direnç ve tür çeşidini yaratır.Ne azını ne de fazlasını.


1.12.1--Optimum üzerinde ve altında yapılan oynamalar her zaman zararla sonuçlanacak tehlikeleri de beraberinde getirecektir.ve bu durum tür  çeşitliliğinin zirvesi olan insan ırkının da sonunu getirebilir.


1.13-Bir ülke kendi birikimleriyle GDO lu ürünleri ürüne ve hedeflenen özelliğe bağlı olarak geliştirmesi 5- yıl ve bunların biyo güvenlik analizleri de 5-7 yıl sürebilir.


1.13.1--Oysa doğal mutasyonlarda bu süre herhalde bu kadar kısa değil diğer bir deyişle herhalde özelliğe bağlı olarak tam bir tasarım olarak düşünüldüğünde yüzyılları bulur.


1.14-Kendini kanıtlamış Doğal ürünler-bitkiler için ki bunlar yediğimiz sebze-meyve-tahıl vs dir ki sınır değerleri içinde yediğimizde bize toksik etkileri olmaz..


1.14.1--Miktarın yediğiniz üstünde yediğinizde doğal ürünler bile toksik etki yaratır.Sorun burada madde değil-miktarıdır.Oysa GDO lu üründe sorun hem maddesi hem de miktarıdır.


1.15-Geleneksel melezlemeyle-doğala yakın  yapılan yüzlerce genin transferi ile yapılan biyo teknoloji çalışmalarında gen bloğunun yaratacağı toksisite herhalde ,herhalde doğal olmayan bir tek  genin yaratacağı toksisiteden çok daha az olacaktır.


1.15.1--Buna rağmen yinede toksik sonuçlar oluşturabilir ki geleneksel yöntemlerle böceklere karşı yapılan kereviz melezelemesinde ürün toksik etkileri 8 kat çıkınca  ürün yok edildi.


1.15.2--Buna karşın tek genle yapılan modifikasyonda ,ilgili gen  DNA orkestrasında tek başına çalışan uyumsuz bir çalgıcıya benzeyebilir ve bu orkestrayı dinleyenler sessiz ortamda rahatsız olacaklardır. 


1.15.2.1--Kısaca .Doğa gen tasarımı için yüzyıllar boyunca en uygun geni-genleri çalgıcıyı aramış bulmuş ve yerine koymuştur.


1.15.1--Kısa vadede bu ürünleri kullanan insanlar için yapılan biyo güvenlik analizleri ne kadar doğru vede bunların uzun vadede etkileri ise tam bir bilinmeyen.Oysa doğa yüzyıllardan beri kendini insan ve çevresi için emin olarak kanıtlamıştır.


1.16-GDO lu üretilen soya-mısır-pamuk vs için güvenlik kanıtları sağlanmış ise bunu kullanan ülkelerdeki sağlık kayıtlarında içinde ,bu ürünleri en az  % 50 kullanan  insanların ülkelerinde son yıllarda artan kanser vakaları ne anlama gelecektir.Eğer bu ürünler ile beslenen Halkların obezleşmesine ne demeli.


1.17-GDO lu tohum üreten firmalar ile bunlar için tarımsal vs yada tıbbi ilaç üreten gelişmiş-gelişmekte olan ülkelerin firmaları arasında  ticari çıkar ilişkisi olabileceği gözlenmektedir.


1.18-Hollanda ineklerinin % 30 daha fazla süt vermelerinin nedeni GDO lu tohum üreten ilgili firmanın ürettiği Rbgh Hormonu almalarından kaynaklanmaktadır.


1.18.1--Kısaca hormonlu süt ve et ile  bu hormonu sizde alıyorsunuz..Sığırlar sadece büyüme hormonu değil aynı zamanda GDO lu soya küspesinden üretilen yemi de kullanmakta.


1.18.1--Ve bir teoriye göre halkların obezleşmesin de bu hormonlu süt ve etlerin neden olduğu iddia edilmekte. Avrupa Birliği ABD Ve Kanada dan yapmadığı hormonlu  et ithalatına karşı bu ülkelere ceza ödemekte.


1.18.1-Yapılan bilimsel çalışmalarda ;Bitkilerdeki genetik yapı değişikliğinin beslenme ile insan organizmasına aynen taşındığını belirtmektedir. Değişiklik geni genellikle antibiyotiğe dayanıklılık genine bağlanarak taşınmaktadır. 


1.18.2--Buna bağlı olarak Alzhaimer ve Deli Dana hastalığı artışının bu tip değişikliğe bağlı olduğu belirtilmektedir


1.19-GDO lu tohumlardan üretilen gıda  ile hormonlu  sebzeler arasındaki mukayesede GDO lu tohumların daha zararlı olduğu düşünülebilir.


1.19.1--Bu anlamda ;  tarımsal analizlere(her dönem yaprak-toprak,su analizleri) dayalı olarak toprağın gerçek ihtiyacının saptanıp uygun miktarda  doğal veya suni gübre-ve dozunda bitki büyüme hormonu alan bir bitkinin doğala yakın olduğu açıktır.


1.19.2--Öte yandan GDO yla üretilmiş çok az sebze var olduğu bilinmekte.


1.20-AB Ülkelerinde  asit yağmurları sonrası organik tarım alanı kalmamışken ve onlar en yakın tarımsal alanlar Bulgaristan,Romanya ve Türkiye olduğunu bilmeliyiz.


1.20.1--Öte yandan GAP ta aşırı sulamaya  bağlı  tuzlanma olgusu ciddi problem olarak ortada durmaktadır. 


1.20.2--Seracılıkta ciddi bir potansiyele sahip olduğumuz açıktır.Avrupa ve Rusya nın organik sebze ve meyve ihtiyacı da Türkiye den karşılanmaktadır.


1.21-Dünya mirası yağmur ormanları daha fazla GDO lu soya üretilecek diye tarım alanlarına açılmakta ve sonra ilk başlarda bundan fazla para kazanan çiftçilerin,belli bir süre sonra ellerindeki kaynaklar yok olup gitmekte ve varlık kaynağı olan orman gitmiş yerine  verimsiz GDO lu topraklar kalmıştır.


1.21.1--GDO uyuşturucusu öyle bir hızlı hal alabilir ki artık kaynağını mevcut tarım alanlarından ormanlara,taygalara,stepler,tundura ya kaydırabilir.


1.22-İnsanın temel ihtiyacı olan gidanın  tarımsal kontrolünün birkaç tohum şirketinin tekelinde olması insan ırkı ve doğa için herhalde doğru olmasa gerek.


1.23-Otoimmün hastalık olan romatizmal hastalıkların yaygın olması veya tükenmiş bağışıklığın, kanserin temel nedenlerinden biri olduğu düşünülürse, bu hastalıkların güncel ve sık rastlanılması dikkatleri GDO üzerine çekmektedir



2.1-GDO Araştırmalarında sınır Ne Olabilir:


2.1)--Malezyalılar papayayı sadece halkalı leke virusuna karşı güçlendirmesi herhalde kabul edilebilir.Zira burada gen makinesinin sadece küçük bir dişli çarkını değiştiriyorsunuz.


2.2)—Çin pirinci sıcaklık ve kuraklığa karşı dayanıklı hale getirilmiş.Bu pirincin var olma yada doğal tasarım şartı  kuralına ne kadar uyuyor?


2.3)-Brezilya marulunun kendi kaynağı veya başka bir maruldan alına gen ile folik asit miktarının arttırılması doğal folik asit artırma sınırı içinde ise iyi aksi takdirde folik asit değil toksik üretiyoruz anlamı ortaya çıkar.


2.4)—G.Afrika patatesleri köklerindeki güveleri geri püskürtüyor.Eğer bu imkan başka bir patates türünden alına gen ile yapılmış ise sadece dişli çarkı değiştirmiş olursunuz aksi takdirde bir virusten aldiğınız gen ise artık yeni tohum patates+virus karşımı olarak nitelenebilir ki bu yiyene canlı bu malzemeyi nasıl tanımlar.


2.4.1--Zira her canlının yiyecek-gen tanımı herhalde vardır.Aslana ot-eşşeğe et yediremezsiniz.Ve herhalde her yiyecek doğal ortamda nasıl tanımlanmış ve hangi arz grubuna hitap ediyor ise varlığıda o şekilde kaimdir.


2.4.2--Bu anlamda soya ya eklenen genler ki başka bir soyadan değil-virustan alındığı için insan veya hayvan vücudu bunu toksik olarak kabul edebilir.


2.4.1--Kısaca yemek yeme işi mekanik bir parçalanmadan değil-parçalanan ürünlerin moleküler düzeyde bağlandığı molekül grubunun oturma-bağlanma  alanında ne kadar yerleştiği  veya dışlandığı anlamına gelecektir.


2.4.2--Yapılan bir deneyde besinler yolu ile aldığımız yabancı DNA nın hücrelerimize taşınabileceği ortaya çıkmıştır.Yabancı DNA lara dalak,karaciğer hücrelerinde rastlandı.


2.4.2--Bitkisel Gen modifikasyonunda kullanılan Virusların  DNA sının fare genomuna yerleştiği kanıtlandı.


2.4.3--Hamile farelere yedirilen virus DNA sının cenine ve yeni doğmuş yavruların hücrelerine geçtiği belirlenmiştir.Bu oluşumların doğal sonucu  toksitite veya kanser oluşumu anlamına gelebilir.


2.5)-Sonuç olarak sınır değerler dikkate alınıp kendi gen havuzundan alınan genler ile yapılan bitki tohumu ıslahları oldukça iyi bir çözümdür ancak sınırlarını aşan ve kendi gen havuzu dışından alına her gen modifikasyonu tüketici kaynak-metabolizma  tarafından toksik madde olarak kabul edilecektir..


2.5.1--Öte yandan ebter-kısır tohum da yine bu kurala ve doğanın kendi varlığını devam ettirme kuralına uymadığı için toksik tohum olarak kabul edilebilir mi.


4--GDO lu tohumu üreten firmalar aynı zamanda GDO lu tarlalarda kullanılmak üzere geliştirilen kimyasal maddeleri-böcek öldürücü kimyasalları ya üretmekte yada bu firmalardan satın almaktadırlar. 


4.1--GDO lu bitkilerin kimyasal böcek öldürücülere dayanıklı olduğu iddia edilmekle birlikte GDO lu tohumların ekildiği ABD,Brezilya ve Arjantin  gibi ülkelerde herbisit-böcek öldürücü kullanımı da hızla yükselmektedir.ABD de raflardan satılan  ürünlerde GDO oranı % 70 dir.


4.2--Yine ABD Tarım Bakanlığı ; ABD de en büyük tarım işletmesinin bile GDO lardan çıkarı olmayacak şeklinde açıklaması oldukça ciddi bir yaklaşımdır.


5.1—Ülkemize giren GDO lu mısır(mısır şurubu) ve soya(un ve yağ)-pamuk girişi olmakta,bunların bir kısmı raflarda  işlenmiş ürün olarak yer almaktadır.İthal edilen pamuğun yarısı ABD den ve çok büyük olasılıkla da GDO lu.Kısaca Türk tekstili ne oranda GDO lu pamuk kullanıyor.


5.2--GDO lu hayvan yeminin kullanıldığı yerler olarak ; GDO lu soyadan sucuk-salam-sosis gibi kırmızı etin üretilmesi ; çiftlik tavuğundan beyaz et üretimi ; çiflik büyükbaş hayvanından et-süt-yoğurt-peynir-yumurta ve çiftlik balığından yine beyaz et üretimi söz konusu olabilmektedir.


5.3—GDO lu soyadan üretilen ;Şarküteri ürünlerinde yer alan ,çikolatalı ürünler,süt tozu hazır çorbalar cips-et suyu tabletleri-hazır çorbalar,fındık-fıstık ezmeleri-süt tozu-  üretilebilmektedir.


5.4--GDO lu mısırdan yemler verilmesi ve bir kısmı ile sıvı şeker(nişasta bazlı tatlandırıcılar yolu ile) gazoz,kola,meyve suları,mısır yağları,hazır çorba,bebek mamaları,–hazır kek-kurabiye-çikolata-gazlı içecekler--meyve suyu-hatta turşular)- bisküvi-kraker,kaplamalı çerezler, pudingler, bitkisel sıvı ve katı yağlar,şekerlemeler, gofretler, ve yağlar-kakao üretimi için kullanılabilmektedir.


5.6--Türkiye de bugüne kadar 1 miyon ton mısır ve o kadar da soya giriyor olup-bunların % 90 dan fazlası GDO lu besin üreten ülkelerden ithal edilebilmektedir.


5.6.1--Özellikle ithal bebek bisküvilerinin bazıları GDO içerebilir.GDO lu 800 kadar ürün yıllardan beri soframızda.Bu anlamda market raflarının belki yarıdan fazlasını GDO soya-mısırdan üretilmesi ciddi bir problem olarak yorumlanabilir.


5.7--Türkiye de üretilen sebze ve meyvede şimdilik GDO tehlikesi olmadığı söylenmekte.


5.8--GDO lu besinler yani soya-mısır-kolza-pamuk-Şeker Pancarı ve bunlarla beslenen hayvanlar(tavuk yemi-tavuk-büyük-küçük baş hayvan yemi ve bu hayvanlar ,çiftlik balıkları ve bunların etleri-sütleri-yumurtaları)-bisküviye katılan mısır nişastası-soya yağları yani bir markete girdiğinizde karşınıza çıkan çoğu yiyeceğin hammaddesidirler.


5.8.1--Bu yiyecekler insan vucuduna girdiğinde hücre içi faaliyetlerde kullanılırlar mı ve sonuçta herhalde hücrenin bir parçası haline gelirle mi yoksa vucut tarafından toksik madde olarak zorla bağlılık yemini mi ettirilir.


5.8.2--ve vucut bunu doğal bir uzantısı kabul etmediği için hücreler kendi içine dönüp-hayata küsmeyemi başlar .


5.8.3--Sonuçta herhalde bu sürecin diğer adı hücrenin kanserleşme olabilir mi.Kısaca mutasyona uğramış soya yemiyle beslenen bir hayvanın eti ile belki bir anlamda sizin hücrelerinizde de kalıtsal değişiklik başlatabilir.


5.8.4--GDO lu olmayan ne var deniyorsa açık deniz balığı-keçi(sadece yaprak yer)-doğal hayvan etleri-sütleri-yumurtaları yani organik et-süt-yumurta,mevsiminde yetişen sebze ve de en önemlisi meyve. 


5.8.3--Bu anlamda sadece organik olarak beslendiği sertifikaya bağlanmış etin tüketilmesi asl olandır.Balık olarak da civa vs ağır metalleri bünyesinde tutmayan açık deniz-yüzey suları balıkları(hamsi,sardelye,istavrit vs) ile beslenmek önemlidir.



6—GDO Lu Bitki Üretiminde Mevcut  Toksolojik Araştırmalar:


6.1--İskoçyada yapılan deneylerde GDO lu patatesle beslenen farelerin tümünün iç organlarında küçülme-sindirim sistemlerinde bozukluk-bağışıklık sistemlerinde çökme,kan yapılarında bozulma,mide çeperlerinde kalınlaşma olduğu.


6.1.1--GDO lu besinlerle yapılan hayvan deneylerinde rastlanan diğer bulgular ; Allerjik ve toksik reaksiyonlar,büyüme güçlüğüveya obezite,üremede azalma(hamile düşüklerinin  bir nedeni olabilir),gribal vs enfeksiyonların virus vs mutasyona uğratması,erken ölüm vakaları ve besinlerin besleyicilik değerlerinde azalma.


6.2--GDO lu pamuğun verimsiz ve Zararlı olduğunu söyleyen 19 araştırma bulunmaktadır.


6.3--Fransa da yapılan araştırmalar GDO lu organizmaların anne  sütü ile bebeğe geçtiğini hatta anne karnından  bebeğe geçtiğini gösteriyor.


6.4--Rusya Bilimler akademisince yapılan bir araştırmada GDO lu soya ile beslenen farelerin yavrularının yarısından fazlasının doğumdan 3 hafta sonra öldüğü saptandı.


6.5--İlk GDO lu domates taşınmada ezilmeye karşı sertlik için GDO lu hale getirildi ve bunu yiyen farelerin midelerinin delinmesi ile piyasadan çekildi. Öte yandan Domatese antibiyotik geni eklenebilmektedir .


6.6--GDO lu bitkilerin % 99 unu soya-mısır-kolza ve pamuk oluşturuyor. 


6.6.1--GDO lu ekimin 

% 63.............. ABD de yapılıyor.


6.6.2--Ardından 

Brezilya,Arjantin, Kanada.

ABD de  ekilen soya fasulyesinin % 85 i,


6.6.3--pamuğun % 76 sı, mısırın % 45 artık GDO lu..


6.6.4--Pekçok soyalı ürünler artık GDO lu. GDO lu mısır tablo gibi olur iken doğal mısır lezzetli ve şekilsiz olabilir.



6.7—GDO  lu olarak  Üretilebilen Bitkiler:


a)--Patates,domates,pirinç, buğday,ayçiçeği, yer fıstığı,bal kabağı,papaya,kanola,şeker pancarı ve bazı balık türleri(somon) GDO lu olarak üretilebilmekte.


b)--Muz,ahududu,çilek,kiraz,ananas,biber, Kavun,  karpuzda ise çalışmalar devam ediyor.


c)-- GDO lu tohum üreten büyük tekel firmalar Bu sıralamaya pirinç ve buğday-darı yı da  eklemek peşindeler.  


7--GDO lu Bitki Üretimi  ve  Nufus:


7.1--GDO ya dayanak olarak nufusa bağlı olarak oluşan açlığı verimi artırdığı için çözümmüş gibi sunulmaktadır.


7.1.1--Nufusun ve açlığın zamana bağlı değişimi kaotikde olabilir. Ayrıca verim artışı en fazla 3 kat artmaktadır ki bu da nufus artışı için çözüm olamayacağı anlamına gelebilir.


7.2--2050 yılında dünya nufusunun 9 milyara dayanacak olması nedeniyle FAO tahıl veriminin % 80 yani 1,8 kat arması gerektiğini ifade etmektedir.


7.2.1--Tarımda genetik müdahalelerle artış en fazla 3 kata kadar çıkabilmektedir.Bu işin çözümünün GDO larla sağlanacak üretim artışı ile sağlanabileceği mümkün mü.


7.3--Dünyada 1950 den sonra küresel tahıl hasadının artması toprak işleme teknikleri,sulanan alanların(3 kat artış) artması ,kimyasal gübre kullanımı-   (10 kat artması) ve GDO lu melez mısır –cüce buğday ve pirincin üretimiyle mümkün olması vede böcek öldürücülerin kullanımı ile sağlandı.


7.3.1--1950-1990 arasında toprak verimliliği hektarda 1.1 tondan 2.5 tona çıkmış olup 2,1 kat artarken 1990 dan sonra tekrar 1,2 kata geri döndü.ve 1984 den itibaren tahıl artışı,nufus artışının gerisinde kaldı.


7.3.2--Kısaca nufus artışının çözümü ne kimyasal gübre kullanımında nede GDO lu tohumda olsa olsa doğanın çözüm kümeleri içerisinde bulunabilir.


7.4--Nufus artışının çözümü kadınların yüksek okul eğitimi yani doğurganlık yaşının ileri yaşlara atılması ve doğal doğum kontrolü ve çiftçi nufusunun tekrar arttırılması ile çözülebilir.


7.4.1--Öte yandanşu anda tarımda üretim yetmesine rağmen açlık çekilmesi dağıtımın dengesiz oluşu olarak yorumlanabilir.


7.5--Yoksa kuşların ve böceklerin hakkını yiyerek değil.Verimi artırmak için illa GDO lu tohum kullanmak yada yoğun kimyasal kullanmak gerekmez.



8—GDO lu Üretim ve Mikro-Ekolojik Yapı Ve İklim:


a )--Bir yörede yetişen bitkinin oradaki varlığı ve uyumu iklim-su-toprak-ekolojik yapıya uygun olarak yüzyıllar süren mutasyona(1-2 saatlik mutasyona değil) göre şekillenir.


a1--Ve siz orası kurak olduğu halde orada buğday yetişir iken sulu pancar tarımı yaparsanız yada çok para veriyorlar diye pamuk-pirinç ekerseniz ilk başlarda heyecanla başlayan değişim sonu çok kötü olabilir.


a1--Bu anlamda hem oranın mikro iklimini bozarsınız hemde oraya su yetiştiremezsiniz tıpkı Konya ovasında olduğu gibi.Bir çiftçi bir yere, oraya uyumlu olan bitki tahıl vs ekildiğinde sadece mahsul almaya ortak değil-mahsülün kuraklığına da ortaktır.


b)--GDO ların geliştirilmesiyle ,stepler,çöller,taygalar ve tundura gibi insan yararına kullanılmayan eko sistemler de tarıma açılacak hale gelecek,bu durumda yağmur ormanları gibi yok oluşu paralelinde getirebilecektir. 


b1--GDO lu ekim alanları tür çeşitliliğine izin vermeyen,tek tip türün baskın olduğu  başka canlı türlerinin yaşamasının olanaksız hale geldiği parazit ve böceklere dayanıklı türlerin oluşturulduğu bir yapılanmaya doğru gidiyor.


c)-Arjantin 100 yıl içinde 33.19 milyon hektarlık yani ülkenin % 60-70 oranındaki ormanlık alanlarını ,ülkenin motoru kabul edilen soya üretimine bağlı olarak tarım açılmasıyla kaybetti.Sadece Salta Eyaletinde 30 Yılda Ormanların % 26 sı kaybedildi.


c1--Bu durum normal sınırları içinde kalınmayan her yapının sonuçta onun varlık kaynağı olan doğal sistemi tahribe yöneldiğinin yani aşırı üretimi esas alan ,doğal olmayan GDO lu tarımın doğal sistem üzerinde endirek açık bir kanıtıdır.


c1.1--Bu insan  nefsinin yada kar hırsının doğayı tahrip etmesinin açık bir kanıtıdır.Eğer Arjantin GDO lu üretim yerine normal kendi doğal tarımını kullansaydı , orman tahribine daha az düçar olurdu.


c2-DDT nin yoğun kullanıldığı yıllarda toprak zehirlendi-su zehirlendi ve onunla bütünleşik sistemler zehirlendi.DDT ardından yasaklandı.DDT ilk bulunduğunda sihirli bir değnek gibi sunuldu.


c2.1--Zehir etkisinin anlaşılmasından sonrada piyasadan silindi.Bataklıkları sivri inekler yok olsun diye kurutuldu.Oysa bugün arasan bataklık bulamazsın ve bataklıklar doğal sistemin önemli parçalarından biri olduğu anlaşıldı.


c3--Akarsular eneri üretilecek diye büyük baraj gölleri yapıldı.Bu akarsulardan beslenen öncelikle denizler ve kıyı şeridi eko sistemleri bozuldu.Bu anlamda doğal sistemlere yapılan büyük müdahaleler-saldırılar hep onun içinde bulunan varlıklara zarar verdi.


c3.1--Oysa doğal sistem sınırları içinde kalmak kaydıyla ve müdahalenin ölçeği küçük olursa doğa buna rıza gösteriyor.Nedendir anlaşılamıyor.İnsan doğaya karşı neden bu kadar saygısız.


c4--Bir Kızılderili gibi neden doğa ile bütünleşik yaşamayı beceremiyor.Bunun nedeni batı kültürünün araştırma tutkusu ve maddeci anlayışında yatıyor olabilir.


c4.1--Herşeyi makinanın dişlisi gibi gören ve detayı kendi çıkarı için görmeye çalışmayan bir anlayış. Dekart ta ruhu insan beyinde bulmak için sayısız hayvanın beyninin açıp bulmaya çalışmamış mıydı.


d)—Kimyasal gübreler topraktaki solucanları yok ediyor.Oysa bir solucan yıl boyunca traktörün 1 saatte işlediği miktar boyunca toprağı havadaki azotu da alarak toprağı doğal olarak gübrelemek suretiyle işleyebiliyor.Biyükşehirlerde vs artık toprakta solucan bulunmuyor.


d1--Bunun bir nedeni yok betonlaşma ise diğeri  kuraklık ise bir diğeri de yoğun cep tlf  lari için kullanılan mikrodalga emisyonudur.Mikro dalgalar toprak altında kalan solucanların toprak üstüne çıkmasına neden olabilmekte,


d1.1--sonuçta toprak üstünde de yaşayamamaktadır. Bu anlamda cep tlf yada baz istasyonlarının bu kadar yaygınlaşmasına bir dur denilmeli ve baz istasyonları şehirlerin dışında uygun noktalara çıkarılabilmelidir. 


e)- Pestisit-Böcek Öldürücü Kimyasalların Kullanımında Dikkate alınacak önlemlerden bazıları şunlardır:


1-Geniş etkili, yani etkiledikleri zararlı sayısı fazla olan pestisitler tercih edilmemelidir.


2-Sadece hedef alınan zararlıya etkili, seçici pestisitler kullanılmalıdır.


3-Ilaçlamalar sık aralıklarla yapılmamalıdır.


4-Aynı etkili maddeye bağlı pestisitler art arda ve sık olarak kullanılmamalıdır.


5-Etki süresi kısa olan pestisitler tercih edilmelidir.


6-Yüksek dozlarda kullanılmamalıdır.


7-Bir zararlıya karşı hazırlanacak ilaçlama programlarında farklı etkili madde gruplarından ilaçlara yer verilmelidir.


8-Ilaçların etkinliğini artıracak sinerjist maddeler ilaçlara ilave edilmelidir.


9-Bazı bölgelerde ilaçlanmayan alanlar bırakılmalıdır.


10-Çevrede daha kısa süre kalıcılığı olan ilaçlar kullanılmalıdır.


11- Geniş kapsamlı uygulamalardan çok lokal ilaçlamalar yapılmalıdır.


12-Sebze ve meyvede ilaç kalıntısı için laboratur analizleri yurtiçi ve yurt dışı için rutin hale getirilmeli.                                                                                                                                   


13-Pestisit ve gübre kullanımı otomasyona bağlanmalı.ve Gübrede sıvı organik gübre ile damlama sulama uygulaması otomasyonla birleştirilmelidir.



12—GDO lu Üretimin Yapılışı:


12.1--Geleneksel tarımda kendi tohumunu kullanıp-bir sonraki sene gene ürün aladığınız halde GDO lu tarımda çiftçi üretici firmadan her sene tohum almak zorunda zira alınan tohumlar hem kısı-ebter hem de GDO lu.


12.1.1--Tohum alınırken tohumlar üzerinde asla bilimsel çalışmalar yapılamaz kaydı ile satın alınmak zorunda.ve yapılacak analizler hiçbir yerde yayınlanamaz koşulu ile yaptırılmak zorunda.


12.1.2--Yapılan analizlerde üründe GDO vardır yada GDO yok şeklinde ifadeler bulunmakta.

 

12.2-GDO lu tohum satan firma ile alan çiftçi arasında yapılan sözleşmeyle  ekimin nasıl yapılacağı-hangi firmaya ilaçlama yaptırılacağı-kendi adamlarını getirip-mahsülü toplama ve ürün satın almayı da  işini yani her şeyi onlar yapıyor.


12.2.1--Kendi mahsülü eksen bile satamıyorsun. Tarlaya dökülen tohumlar kısır olduğu için tek gövde olması gerekirken filizden 3-5 kafa çıkıyor ve büyümeden kuruyor.


12.3--GDO lu tarım alanları 1996 1,7 miyon hektar iken,2000 yılında 44,2 ; 2005-2006-2007-2008 de 90-102-114,3-125 milyon hektara yükselmiştir. 


12.3.1--Hindistanda toplam 9 milyon hektar alanın 6 milyonunda daha önce düşük verim nedeniyle yapılan pamuk ekimi,GDO lu pamuğun kullanımıyla  verimlilik yani üretim maliyetinde düşüş 3 kata varmıştır.


12.3.2--Ancak bu durum ilk başlarda böyle iken,sona doğru tablo değişmeye başlayabilir ki genellikle bu yöne doğru bir gelişme olabilmekte. Kurdun-kuşun hakkını yerseniz,doğa onu bir şekilde size ödetecektir.



13—Dünyada GDO LU Üretim Alanları:         


1--ABD,Kanada,Arjantin,Brezilya,Şili,Fransa, Almanya,Polonya, Slovakya,İspanya(AB nin GDO ekiminin % 80 i),Romanya, Çin, Hindistan,Avustralya-Paraguay-Güney Afrika  bu ürünleri kullanıyor ve ekimini yapıyor.


2--ABD de satılan her 10 üründen 7 si GDO lu.Çin ise ABD nin ardından tarımsal biyolojiye yatırım yapan ikinci ülke


3--Türkiye de Tarım Bakanlığınca riskli ülkelerden yapılan ithal içinde yer alan analize tabi ürünler şunlardır: Mısır,soya,kanola,pamuk,papaya,domates,şeker pancarı,çeltik-pirinç,patates.


4--Türkiye de İthal edilen soyalarda % 80 ve üzeri GDO lu,ayrıca ithal edilmeyen yerli mısırda GDO riski negatif iken ithal mısırda pozitif çıkmıştır.


5--GDO lu üretimin yasak olduğu ülkeler ise Arnavutluk,Yunanistan,Avusturya, İtalya,İsviçre, Tayland, Cezayir, Fransa,Suudi Arabistan,Uganda sayılabilir.Yeni Zelanda sadece ilaç üretiminde canlı olmayan GDO kullanıyor.Venezüela GDO lu ürünleri tamamen yasaklayan tek ülke.


6-GDO’lu tohumlarla üretilen mahsüllerin ertesi yıl tohumluk olarak kullanılamaması nedeniyle bu ürünlere bağımlılığın getireceği, ekonomik bir yük de söz konusudur.


16—Ülkelere göre GDO lu Ekim Alanları -Oran  ve Ürün Listeleri


1)-ABD-%50-…62.5 Milyon hektar—Mısır/Soya/Pamuk/Kanola/Balkabağı/Papaya/Kabanyonca/Ş.Pancarı


2)-Arjantin--% 17--…21 Milyon hektar—Mısır/Soya/Pamuk


3)- Brezilya--% 13--…15.8 Milyon hektar—Mısır/Soya/Pamuk


4)-Hindistan--% 6--…7.6  Milyon hektar—Pamuk


5)-Kanada--% 6--……7.6  Milyon hektar—Mısır/Soyak/Kanola /Ş.Pancarı


6)-Çin--% 3--….……3.8  Milyon hektar—Domates/Pamuk/Kavak/Petonya/Papaya/Tatlı Biber


7)-Paraguay--% 2--  ..2.7  Milyon hektar—Soya/


8)-G.Afrika--% 1--…1.8  Milyon hektar—Mısır/Soya/Pamuk


9)-Diğer Ülk.--% 2--Uruguay-Bolivya-Filipinler-Avustralya-Meksika-İspanya-Şili-Kolombiya…2.3 Milyon hektar Mısır //Soya /Pamuk /Kanola/Karanfil



11)-Ülkelerin GDO lu Üretime Yönelme Nedenleri:


1—Brezilyanın  gelişmesinde soya-(GDO lu ) ticareti önemli yer tutuyor.Özellikle yağmur ormanlarında açılan yeni alanlar soya tarımında kullanılıyor ve üretimde mazot yerine biyoetanol kullanıldığı için ihraç şansı çok yüksek.


1.1-Ancak yukarıdaki  yağmur ormanlarının tarıma ve doğal olmayan GDO lu tarım  ileriki yıllarda Brezilya yı bumerang gibi geri vurabilir.


2—Kanada da üretim maliyetleri ki(en önemlisi mazot ve sübvansiyonlar) çok düşük-verimlilik büyük ölçekli tarımsal mekanizasyon ve GDO lu tarım ve devlet desteği ile ürettiği tarımsal ürünleri Türkiye vs pazarına sunabiliyor.


3-Türkiye de üretim maliyetleri çok yüksek(en başta mazot un fiyatı)-verimlilik küçük ölçekli ürün ekmek-toplamak(büyük ölçekli tarımsal mekanizasyon eksikliği)-kuraklık yılları-yetersiz destekler ve  yetersiz teknik bilgi eksikliği nedeniyle ithal ürünlerle-yemlerle rekabet edemiyor.


3.1--Bunlar karşın rekabet şansı yüksek organik ürünlerde devlet(hükümet politikası değil) geliştirilmesi-mevcuda göre daha yüksek üretim destekleri(çiftçiye daha ucuz mazot-ticari araç sahiplerine ise normal fiyattan mazot)-


3.1.1--Bilgi eksikliğine yönelik özel+devlet-üniversite  destekli eğitim çalışmaları-Çok ve GDO lu üretim yerine Organik az ve öz daha yüksek fiyattan üretim yapmak.Tarımsal mekanizasyonda devletin yerli üretim firmaları(arge ve vs vergi indirimleri) ve çiftçilere(düşük faizli krediler vs) yönelik teşvikleri.  



16—GDO lu Hayatın Sonuçları Neler Olabilir:


1--Hayvanların olması gerektiği gibi ot ve saman yiyerek,etrafta –çayırda dolaşarak değil-çabuk büyüsünler-semirsinler diye ufak alanı çiftliklerde karanlıkta büyüme hormonları daha çok salınsın diye,GDO lu mısırla şişirilmekte-bu durumda hasta oldukları için bol bol antibiyotik verildiği için daha obez ve daha yağlı hale gelmektedirler.


1.1--Ve bunların etlerini yiyen insanları ve tabi ülkelerinde bunlardan üretilen mamulleri kullanan bizlerde obez ve sağlıksız hale gelmekteyiz.


1.1--Ve dünyada bazı ülkeler son 30 yıldır bu şekilde besleniyor.Bu neslin ömrü kısa ve çocuklarda diyabet patlaması görülüyor. GDO yla beslenen halklar  gittikçe şişmanlıyor ve tabi bizlerde.


1.1.1--Son 5-6 yıldan beridir ülkemizde ucuz ithal mısırla beslenen kanatlı ve büyükbaş hayvanların etleri ve ürünleri raflardaki yerini almış durumda.

 

2—Bir örnek olarak anlatılırsa : karpuza  kabak  genlerinin bazıları modifiye-ilave  edilse bu durumda Bu  yeni tür karpuz mudur-yoksa kabak mıdır.Vucutta tat alıcılar bunu kabak olarak algılasa  farklı metabolizma-faklı işlemler başlatacak ve çalışacak-karpuz olarak algılasa farklı çalışacak.


2.1--Bu anlamda doğada saf doğal ürün kavramı var olan bir kavramdır.Kısaca doğada karpuz saf haliyle saf üründür ancak bal kabaklı karpuz saf ürün değildir.


2.2--İnsan-Hayvan ve bitki organizmaları saf gen ayısı olarak saf  gen haritalarında belirlenmiş haliyle-tanım alanları dışında kalan saf olmayan ürünleri kullanmaları halinde metabolizma bunu herhalde toksik olarak kabul eder.ve vucudun telafi mekanzmaları habire bunu normalize etmeye çalışır.


2.3--Bu ise bağışıklığı çok yorar ve sınır değerlerde bağışıklık çöker ve kanser vs hastalık süreci oluşmaya başlar..


3- GDO lu beslenmeye karşı Ne Yapabiliriz?


1-Yerli tohumdan üretilen gıdalar özellikle organik ve mevsiminde sebze-meyve tüketmeli ve bunları kullandığına emin olduğumuz marka hayvansal ürünleri tüketmeli ve tercih etmeliyiz.Kısaca az ve öz yemeliyiz.


2-Şekil bozukluğu olan ve normalden iri meyve ve sebzeleri herhalde almamalıyız.


3-GDO’ lu ürünlerden olan, ithal soya, mısır, pirinç ve ürünlerine karşı kendi sağlığımız açısından daha duyarlı olabiliriz.



2--Dünyada Obezite Durumu:


Dünya Sağlık Örgütüne göre 2009 yılı için obez insan sayısı..400 milyon-fazla kilolu insan sayısı….1.6 milyar.Demek ki dünyada insanlar bayaı kilo almış ve obez olmaya doğru gidiyor. 


a)--ABD-…Erkekler….% 33---Kadınlar….%35-----Sebze tüketimi…700 gr


b)--AB- ….Erkekler…..% 23---Kadınlar….%36


c)—Türkiye- Sebze tüketimi…300 gr

30 yaş üstü-Erkekler………………..% 25---Kadınlar….%44


Türkiye- 20-30 yaş arası-Erkekler…% 22---Kadınlar….%34

 

Türkiye- 20 dan küçük   -Erkekler…% 8---Kadınlar…….%9


3-Dünyada ekimi yapılan GDO lu 4 temel ürünün üretim payları:

Soya…..% 70, Pamuk……% 46  , Mısır….% 24 , Kanola…% 20


5--Türkiye nin  GDO lu  Bitki İthalatı:

a)-Karma yemde GDO lu hammadde oranı :   AB…% 30, Türkiye ..% 25


b)-2004-2008 yılları arası  İthalat:   soya ithalatı  1,8  kat,Mısır 1,09 kat , Pamuk ise 2 kat artmıştır.


c)--Türkiye de İthal edilen hayvan yeminin % 80 i GDO lu.Bu anlamda ülkemizde kullanılan hayvan yeminde GDO oranı % 40.


d)--Tarım Bakanlığınca GDO amaçlı Gümrükte yapılan İthal Meyve ve sebze denetimlerinde  100 örnek numune içinde sadece muz,kırmızı mercimek ve pirinç temiz çıktı.


e)--GDO  yaş sebze ve meyve vede buğday yok.


f)--Türkiye Tohumcular Birliği  Başkanı tarafından yapılan bir açıklamada ; Türkiye de üretilen yerli çeltik(pirinç),nohut,mercimek,aspir ve yer fıstığında yerli tohum oranı % 100.


g)--Yerli tohum oranı ekmeklik buğdayda % 95, makarnalık buğdayda % 98, tütünde % 85.Sebze de ise % 30-70 arasında. Olduğu  belirtilmiştir.


h)--Türk domatesi,hıyarı,biberi,patlıcanı,GDO içermiyor. Muzumuzda,Armudumuzda,elmamızda GDO bulunmuyor.Ülkemizde yetişen bezelye,fasulye, nohut,mercimekte GDO bulunmamakta.Ancak ithal mercimek, pirinç  vs için aynı şey herhalde söylenemez.


k)-………….bir firmanın ürettiği B5A adlı sıvı organik gübrenin uygulanması ile   bir tarlada 10 içinde  GDO lu ve kimyasal tüm kalıntıları 25-30 gün içinde yok ediyor.Yabancı otları azaltıyor.Ürün damlama sulama ile toprağa verilebiliyor. 


k.1--Hollandanın  en önemli tarım gruplarından biri firmanın Avrupa distribütörlüğü teklifi vermiş olup-kendi arazilerinde denemelerini bitirmek üzereler.Bu gibi araştırmalara ihtiyaç olabilir zira GDO lu tarımdan tekrar normal tarıma geçilebilir ki-bu durumda GDO lu toprakların tekrar normal hale getirilmesi bu gibi doğal gübreler ile mümkün olacaktır.


l)-Yapılan bir bilimsel araştırmada ;Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) ile ilgili Türkiye’ de yaptıkları araştırmalarda, ithal tohumlarla üretilen 28 domates örneğinden 22’sinde antibiyotiğe dirençli bakteri geni bulunduğu belirtilmektedir. 


1.1--Bu durum ülkemize gönderilen tohumlarda gen aktarımının yapıldığını açıkça ortaya koymaktadır. Yine aynı araştırma kapsamında , değişik illerden alınan 5 mısır örneğinde antibiyotiğe dirençli gen yanında yabancı DNA’ lara da rastlandığını belirtmektedir. 


1.2--Yine, hayvan yemi olarak kullanılan mısırlarda daha güçlü Genetiği Değiştirilmiş Organizmalarla karşılaşılmıştır.


1.2-Tarımda Kullanılan Kimyasal Böcek Öldürücülerin-Pestisitlerin  İnsan Sağlığına Etkisi:


1--Kimyasal gübreler ve böcek öldürücüler toprakta yaşayan yaralı mikro organizmaların ve doğal çeşitliliğin  ölümüne neden olurken yer altı ve yer üstü sularını da  kirletmektedir.


1.1--Ayrıca Kullanılan suni gübreler doğal gübreye göre daha fazla nitrat içerdiğinden toprağın doğal yapısını bozmaktadır. 


1.2--Organik-doğal  gübreler toprakta uzun süre kalır-toprakta daha iyi su tutar-topraktaki mineralleri tutarak uzun dönemde tuz oranının artmasını önleyerek çölleşmeyi de engeller.


2--Bugün dünyada artan çölleşmenin nedenlerinden birinde kullanılan kimyasal gübreleri ve böcek öldürücüleri aramak gerekebilir.Ve doğal gübreler mikroorganizmalar için iyi bir ortam sağlar.


3--ABD Federal Böcek Öldürücü Ürün veri tabanında halen aktif kayıtlı 20.000 pestisit ürün var. Pestisitler-Böcek öldürücüler kullanım amacına göre akarlar,küf ve mantar öldürücüler,yabani ot öldürücüler gibi farklı sınıflara ayrılmaktadırlar.


4--Pekçok  böcek öldürücünün insan ve hayvanlarda hormonal salgıları(cinsiyet-troid) olumsuz etkilediği ve buna bağlı olarak  kısırlık-gelişim bozukluğu-üreme organ bozukluklarına neden olduğu anlaşılmıştır.Böcek öldürücülere maruz kalan  hamilelerin çocuklarında  lösemi-kan kanseri riski daha fazladır.


4.1--Fransada üzüm üretiminde  kullanılan böcek öldürücülerin bu yörede yaşayan çocukların bişişsel yeteneklerini olumsuz yönde etkilediği belirlenmiştir.


4.2--Kimyasal böcek öldürücülere maruz çiftçilerde maruz kalmayanlara göre kanser riski altı kat daha fazladır.Ve bu risk bebek ve çocuklarda daha fazladır.


4.3--Tarımda kullanılan kimyasal böcek öldürücüler yerüstü-yer altı suları diğer gıda kaynaklarına ulaşmaktadır.Kimyasal gübre kullanılan topraklarda tekrar doğal gübre kullanımı ile bir süre sonra toprak eski sağlığına yeniden kavuşabilmektedir.


4.4--Doğada kimyasal ürün kullanımına neden olan mantık doğayı-tohumu-insanı  bir makine gibi görme anlayışından kaynaklanmaktadır ki bu anlayış insancıl olmayan-çevreyi ve doğayı bir makine gibi göremeye iten herhalde çirkin bir anlayıştır.


5--Danimarka 1980 yılından itibaren bazı pestisitlerin kullanımını  % 50 azaltmıştır. Fransa ise 2018 yılına kadar pestisit kullanımını % 50 azaltmayı planlıyor.


5.1--2008 yılında Fransa da organik ürün satışlarında % 25 artış olmuştur.İngiltere de ise her yıl ortalama % 26 artış olmaktadır.


6-Kimyasal gübre kullanımı yerine tekrar doğal gübre kullanımına geçilmesi, kimyasal böcek öldürücü kullanımı yerine böceklere karşı karşı böceklerle ürünlerin kullanımı,damlama sulama gibi imkanlarla sağlıklı besin ve çevre düzenine yeniden geçilebilir



7--GDO lu Yemlerde Zehirli Gene Rastlandı:


1—GDO lu ürünlerin içerdiği potansiyel alerjenleri araştıran Avrupa Birliği Gıda Ajansı(EFSA) uzmanları,ticari GDO üretiminde dünya çapında en sık kullanılan genetik hızlandırıcının(CaMV35S) aynı zamanda viral bir gen(gen6) içerdiğini keşfetti.


2—EFSA çeşitli biyoteknoloji şirketlerinin ürettiği 86 çeşit GDO lu hayvan yemini inceledi. Ve bunlardan 54 ünde gen6 ya rastladı.Aynı gen geçen yılın sonlarında Fransa da Seralini ve arkadaşlarının yaptığı deneylerde farelerde tümör nedeni olarak bildirilen NK603 mısırında da var.


3—Yapılan bu araştırmayla bu geni içeren yiyeceklerin insanlar,hayvanlar ve bitkiler için güvenli olmayabileceği açık göstergelerle ortaya koyuldu.


4—Gen 6 alerjilere karşı koruyucu mekanizmaları baskılayabildiği gibi gdo lu bitkinin DNA sında beklenmedik değişikliklere sebep olabiliyor.Bunlardan birisi de insanları zehirleyecek özellikte proteinlerin oluşması.


5—Bilindiği gibi hayvanların tükettiği GDO lu yemler belli oranlarda da olsa onların et,süt,yumurta gibi ürünlerine geçebiliyor.


6--Bisküvi ve Çikolta sanayinde ucuz olduğu için yoğun olarak kullanılan GDO lu mısırdan üretilen glikoz şurubu vs tatlandırıcıların içine bu tür genlerin,gdo lu gen parçlarının bunların içine geçebileceği düşünülebilir.Aynı zamanda glikoz şurubunun normal şeker-ünsülin mekanizmasını bozduğu da ayrıca bilinmektedir.


7--Kanser ile GDO arasındaki ilişki yapılan hayvan deneylerince kanıtlanmıştır.Yorum olarak; Vucuda giren mutasyonlu yiyecekler(GDO lu üretimle gelen yiyecekler) sindirim sonrası hücre içine alındıktan sonra DNA daki koruma mekanizmaları ile etkisizleştirilmeye çalışılmakta ve bu mekanizmalar nereye kadar dayanabilir bu sürece.Sonuçta hücrede mutasyon ve kanserleşme başlayabilmektedir.


8--GDO lu üretim hiçbir zaman açlığın çaresi olmamıştır olmayacaktır.Dünyada açlığın nedeni üretilen gıdanın sağlıklı şekilde paylaşılamamasından kaynalandığı düşünülebilir. GDO lu üretim yapan firmaların GDO lu üretim yerine doğal ıslah yöntemleri üzerine uzmanlaşmaları insanların ve bu işle ilgili şirketlerin hayrına olabilir.


Kaynakça.Bilim ve Teknik Dergisi-Mayıs-2013-S:7





Makalenin İzlenme Sayısı : 298

Eklenme Tarihi : 15.12.2020

Önceki sayfaya geri dön.