MAKALELER / Balık Çiftlikleri-Bilgi





Balık Çiftlikleri-Bilgi:


1—Kuluçkahane:


1—Yavru üretiminin yapıldığı ülkenin en büyük çipura, levrek kuluçkahanesi. Anaç ünitesinde yumurta üretimi için tutulan çipura ve levrek anaçları var. Anaçlardan en fazla 4 yaşına kadar yumurta alınıyor.


1.1--Genel olarak, levrekler ağırlıklarının % 20-30'u kadar yumurta üretebilir. Çipuraysa % 5 oranında yumurta üretir. Ancak, levrek yumurtlarken bir ya da iki defada tümünü, çipuralarsa 4-5 aylık bir süre için de yumurtlarını dökerler. Az ama sık yumurta verirler. Yıllık olarak, eğer balığa iyi de bakılırsa, kendi ağırlığı kadar yumurta bırakabilir.


1.2--Levrek yumurtasıyla çipura yumurtası büyüklük olarak farklıdır. Levrek yumurtası 1000-1300 mikron arasındayken, çipura yumurta¬sı 900-1000 mikron kadar büyüklükte olur. Larvalarm canlı yemle beslenmesi gerektiğinden bitkisel ve hayvansal tek hücreli üretiminin yapıldığı kuluçkahaneler önemli.


1.3--Çiftlikte larva biriminde çapları 3 m olan çok sayıda, kapalı devre larva tankı var. Levrekte larva tanklarında kalma süresi 30-45, çipurada 35-45 gün kadar.


1.4--Buradan adaptasyon ünitesine taşınırlar. Burada ağırlıkları 15-20 gram kadar artar. Bu da 55-65 gün arasında değişiyor.


1.5--Karada toplam kalma süresi 120-135 gün kadar sürer. Kuluçka ünitesinde balıkların geçirdiği her gün, bir yaş olarak hesaplanır. Örneğin, 65. gününde olan bir balığa 65 yaşında denir. Buraya gelen balıkların yaşama oranı %90-95 arasında.


1.6--Karadaki kuluçkahanelerde belirli bir boya gelen balıklar, buradan taşıma tankları aracılığıyla denizdeki büyük kafeslere taşınır.


1.7--Büyük kafesler, Salih Adası (Bodrum) çevresinde. Buradaki çiftlikler 18 tane kafesten oluşan sistemler halinde.


1.7.1-- Genelde 45 m derinliğe kurulmuş. Kafeslerin çapları 30 m ve tabana oldukça sağlam bağlanmış. Büyük balıklar için ağ boyu 27, yavrular içinse 11-18 m. Her sistem, 1 tonluk 25 adet çapayla bağlanmış. Böylece Ege Denizi'nde olabilecek en etkin hava koşullarından bile etkilenmiyorlarmış. Ancak, sorunlar hava koşullarından çok akıntılarla ilgili çıkıyormuş. Akıntılar kafesleri daha çok zorluyormuş. Zaman zaman çapalarda kopmalar bile olabiliyormuş. Ancak, sistem birbirine bağlantılı olduğundan bu sorun büyümeden çözülüyormuş.


1.7.2--Açık denizde bulunan bu sistem 5 kişiyle kontrol edilebiliyor. Yemleme otomatik olarak bilgisayar aracılığıyla yapılıyor. Ayrıca, bazı kafeslerde sualtı video sistemleri var. Bunlarla balıklar devamlı izleniyor. Örneğin, yemi almayı bıraktıkları anda yemleme durduruluyor. Böylece hem fazla yemin denize gitmesi hem de gereksiz yemlemenin önlenmesi sağlanıyor.


1.8--Açık kafes sistemlerinde akıntı fazla olduğundan, oksijen de fazla oluyor. Ayrıca, deniz ekosistemine etkiler açık sistemlerde daha az.


1.9--Bir kafeste ortalama 350 bin adet balık bulunuyor. Salih Adası'nda en kritik ay Mart. Mart'ta lodostan dolayı biraz sorunlu geçiyor. Onun dışında hava koşullarında kaynaklı fazla bir olumsuzluk olmuyor.


2—Yemler:


2.1--Balıklara verilen yem oranı genelde değişiyor. Bu durum, balık büyüklüğü, suyun sıcaklığı (yazın daha çok), bir de yemin büyüklüğüne göre belirleniyor. Tüm bunların yanında, mırmır, lahoz, mercan gibi balıkların da üretme denemeleri yapılıyor.


2.2—Yem olarak pelet ve ekstruder tipi yem üretiliyor. Pelet yem, biraz eski bir teknoloji ürünü olduğundan yerine daha verimli sonuçların alındığı ekstruder yem üretilir. Pelet yemler, su içinde dağılarak bulanıklık yaratır. Üstelik pişirilirken en fazla 85-90 °C'ye kadar ısıtılabilir. Ekstruder yemse yeni bir teknoloji ürünü olup, formunu devamlı korur. Bu yemler, yüksek bir basınçta sıkıştırılıp belirli kalıplar halinde üretilir. 110 °C'ye kadar ısıtılıp pişirebilir.


2.3--Yemler makineden çıkınca delikli bir yapıda olurlar. Bu deliklere yüksek oranda yağ emdirilebilir. Bu yapıdan dolayı yemin aşağıya inişi daha geç olur ve balığın yeme zamanı artar. Ekstruder yem, balığın ağız boyuna göre değişik büyüklüklerde üretilir. Böylece balıklar  yavruyken   ağızlarına  göre olan yemi rahatlıkla alabilirler.


2.4--Yemden verim alabilmek için balığın doğadaki besinlerine en yakın oranı yakalamak gerekli. Yapılan çalışmalar, balığın gerekli besinlerinin ne olacağını aşağı yukarı ortaya konmuş durumda. Bunun için yemin içeriği çok önemli. Normalde 4-5 yılda büyüme seviyesine gelecek balıkları, 1,5 yılda büyütmek için yoğunlaştırılmış yem kullanılır.


2.4.1--Bunun için yemlerin içeriğini zenginleştirmek ve yoğunlaştırmak gerekli. Dolayısıyla, maliyet düşsün diye, balığın ihtiyacı olmayan maddelerle yemin içeriği doldurulursa hem deniz zarar görür, hem de balık yeterince büyüyemez. Maliyeti düşürmek için karasal hayvanların proteini de kullanılmakta. Ancak verimin artması için deniz ürünlerinden elde edilen proteinlerin kullanılması gerekli.


3—Balık Çiftliklerinin Kıyı Ekositemine Etkileri:


3.1--Balık çiftlikleriyle ilgili olarak, Prof. Dr. Ferit Bingel ve arkadaşları (ODTÜ) tarafından yapılan bir çalışma 2005 yılında bitirildi. TÜBİTAK'ın desteklediği bu çalışma



3.1.1--Muğla kıyılarında kültür balıkçılığı ve bunlara uygun yerlerin tespitini içeriyor. Bu çalışmaya göre; balık yetiştiriciliği-besiciliğinin yer seçiminde dikkate alınması gereken bazı noktalar incelendiğinde öncelikle üç konunun ağırlıklı öne çıktığı görülüyor.


3.1.2--Bunlar; kıyı yönetim planına uygunluk ve çevreye etki değerlendirmesi, risk ve tehlikeyi kuruluş ve işletme aşamasında azaltmak, izlemek ve sürdürülebilir düzeyde tutmak.


3.2--Çalışmada, sucul yetiştiriciliği tamamıyla hatalı saymadan çift kabuklularla (karides vb.) birlikte, yalnız yetiştirilmesi, yer değiştirtme, kafeslerde birey yoğunluğunun taşıma kapasitesinde tutulması, açık suya kaydırma gibi çok yönlü önlemlerle çözüm aranması gerektiği de belirtilmiş.


3.3--Kafeslerin yerleşim yeri olarak da kıyıdan en 2 km açıkta olması, değişken rüzgâr koşullarında ortalama dalga boyunun 5 m'den büyük olmaması, genelde ve düzenli 2-3 m ölü dalga olabileceği, çalışanların %80'nin başarıyla kafeslere ulaşabileceği, otomatik yemleme ve uzun mesafeli gözlemin dikkate alınacağı koşulların çözüm olarak dikkate alınması önerilmiş.


3.3.1--Bu yolla, balık çiftliklerinin yoğun olarak bulunduğu yerlerde, yakın kıyı-sal ekosisteme olan baskı, örneğin Akdeniz ekosisteminin önemli bir parçası olan deniz çayırlarının (Posidonia sp) tahribatı da önlenmiş olabilir.


2.4--Ülkemizin balıkçılıkla ilgili olarak, yalnızca balık çiftlikleri değil, çok uzun dönemli bir balıkçılık politikası da uygulaması gerekli.


3.4.1--Bunun için avlanacak balıkların zamanı ve ne kadar avlanacağı belirlenmeli.


3.4.2--En önemlisi de çıkmış olan yasalara bu değerlendirmelere. Doğal populasyonlara kendilerini yenileme fırsatı verilmeli.


3.4.3--Bunların yanında İtalya, Yunanistan, İspanya gibi hem turizmde hem de balık yetiştiriciliğinde çok ileri giden ülkeler var.


3.5--Özetle söyleyecek olursak ekosisteme zarar vermeyecek biçimde kurulan balık çiftliklerinin ülkemiz için yararları ortada. Ancak, çevresel planlamadan yoksun, gelişigüzel kurulan çiftliklerin de uzun dönemde yarardan çok zarar getireceği unutulmamalı.


3.6--Bilimsel araştırma yapmadan, yanlış yemleme yapılan, kıyı dinamikleri (akıntı vb.) dikkate alınmadan kurulan çiftliklerin ekosistemi kirletmesi kaçınılmaz.


3.7--Ülkemizde balık çiftliklerinin hep olumsuz görülmesinde de yatan neden bu. Ancak, üreticilerin kendini geliştirmesi ve teknolojiye yatırım yapmaları, ilgili resmi kurumların da daha kapsamlı araştırma yapmaları sonucu artık daha nitelikli çiftlikler kuruluyor.


3.8--Bunun yanında yeni bir çevre yasası çıktı. Bu yasaya göre kapalı kıyı ve körfezlerle, arkeolojik ve doğal sit alanlarında balık çiftlikleri kurulamayacak.


3.9--Balık çiftlikleriyle ilgili bir başka nokta da üretim bakımından dünya sıralamasında oldukça gerilerde olmamız.Yılda

Çin …………… 10 milyon yon,

Japonya……….. 6 milyon ton

İspanya………. 300 bin ton

Yunanistan…… 200 bin ton

Türkiye………..80 bin ton yıllık üretim var.


3.9.1--Balık tüketimlerine baktığımızda,Yılda


Türkiye …………..7

Avrupa…………… 25

Dünya……………. 16

Japonya……………80 kg.


3.9.2--Dolayısıyla ülkemiz, hem üretim hem de tüketim olarak diğer ül¬kelerin çok altında.


3.10--Bugün, dünyada yılda üretilen su ürünleri miktarı 130 milyon ton. Bunun da %30'u yetiştiricilikten sağlanıyor. Bu rakımın 2030 yılında % 60'a çıkması bekleniyor.


3.10.1—Böyle bir durumda ülkemiz, hem kaliteli ve ucuz protein elde etmek, hem de büyüyen bu pazarda yer almak istiyorsa üretimi artırmak zorunda. Ancak, tekrar söylemekte yarar var: Bu üretimi, çevreyle uyumlu yüksek teknolojiyle kurulmuş balık çiftlikleriyle bu üretim sağlanmak zorunda.


3.10.2--Ülkemizde yetiştirilen balık türlerine bakarsak en çok çipura ve levreğin yetiştirildiğini görürüz. Nedenleriyse ekonomik değerinin oluşu, yaygın tecrübe bulunması ve kültüre alınmasının kolay olması. Çipura ve levrek üretiminin %70'i de Muğla kıyılarında yapılıyor.


3.10.3--Muğla'daki kültür balıkçıları kurdukları dernek sayesinde bölgedeki işletmelerde kurumsal yapılanma konusunda çok yol almış. Bunun yanında, son teknolojinin kullanıldığı bir işletme olan Kılıç Su Ürünleri A.Ş.'yi de ziyaret ettik ve kültür balıkçılığının nasıl yapıldığını yakından gördük. Burası bütünleşmiş (entegre) bir işletme. Yetiştiricilikte bugün kıyı ekosistemini en az etkileyen ve "off-shore" tekniği denen açık deniz yetiştiriciliğiyle yetiştirme yapıyorlar.


3.10.4--Bunun yanında, balık ambalaj ürünlerini, balık yemlerini ve yavru balık üretimini kendi tesislerinde yapıyorlar.


3.11--Balık yeminin ana hammaddesi balık unu. Balık unu, balıkların sıkıştırılıp yağından geriye kalan kısım. Balık unu, ülkemizde de fabrikaları olmasına karşın, daha çok dışarıdan (özellikle Güney Amerika ülkelerinden) alınır. Yem içeriğinin %60'ını balık unu ve balık yağı içerir. Bunlara ek olarak soya gibi bitkisel proteinlerle tamamlanır. Bunun yanında çeşitli, mineraller, vitaminler ve aminoasitler de kullanılır.


4—Söyleşi:


3.1--Orhan Kılıç (Muğla Kültür Balıkçıkları ve Su Ürünleri Yetiştiricileri Birlik Derneği Başkanı):


3.2--Su ürünleri yetiştiriciliği zor bir iş. Doğal stokların azaldığı bir ortamda yetiştiricilik yapmak hem doğal kaynaklar hem de ülkemiz çok önemli. Canlı türler üzerine yapılan yatırımlar her zaman riskli ve pahalı yatırımlardır. Bir yandan doğa koşulları, bir yandan üretilen ürünün zamanında pazarlanması. Bunların yanında özellikle avlanma sezonun yasak olduğu yaz aylarında iç piyasanın ihtiyacını karşılamada çok gerekli. Avlanmanın yasaklanmasıyla turizm mevsimi de başlıyor.


3.2.1--Dolayısıyla buradan da ciddi anlamda bir talep geliyor. Bu gereksinim bir şekilde karşılanması gerekli. Bunun için ya dışarıdan alacaksınız ya da üreteceksiniz. Ayrıca üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkenin balık ithal etmesi kabul edilebilecek bir şey değil. Kültür balıkçıları iyi ve yeterli üretim yaptığı sürece halkımız da ucuz balık yiyecektir. Bu ülkede üretim azalırsa balık da pahalanacak demektir.


3.3-- Açık denizde yetiştiricilik daha iyi değil mi?


3.3.1-- Evet. Ancak tam olarak yeterli değil. Balıkları büyütmek için yine kıyıya gereksinim var. Küçük balıkları açık denize çıkaramazsınız. Bunları kıyıda beslemek gerekli. Açık deniz yetiştiriciliği uygulaması zor olan bir teknik. En fazla 50-60 m derinliğe kafesleri kurabiliyorsunuz. Kafesin her yanını dalgıçlar kontrol ediyor ve onların da dalabileceği bir derinlik sınırı var.


3.4-- İşletmeci olarak sizce çiftliklerin deniz ekosistemine etkisi?


3.4.1-- Bu işi en iyi bilenler işletmeciler. Onun dışında bu konuda yorum yapanlar yalnıza teorik bilgiye dayalı olarak yorumluyorlar. Bunun yanında "denize sıfır zarar veriyoruz" demiyoruz. Verdiğimiz zararın yeniden yapılandırılabilir bir boyutta olduğunu söylüyoruz. Yanı başımızdaki Yunanistan bizden 3 kat daha fazla üretim yapıyor. AB üyesi bir ülke. Demek istediğim kültür balıkçılığının yapılabileceği. Denizlerimiz ve balık yetiştirme sahalarımız onlardan daha iyi durumda. Elbette, kendini yenileyemeyen, 15 yıl öncesinin teknolojisini kullanan işletmeler var. Bunların tümünü aynı kefede değerlendirmek bence doğru değil. Ancak, anayasal hakları var. Kanunun izin verdiği her tekniği kullanabilirler.


3.5-- Muğla'nın önemi?


3.5..1-- Balık yetiştiriciliğinde tuzluluk, sıcaklık oksijen için en uygun verimin alındığı koşulları sağlamak gerekli. Muğla ili de tüm bunları kapsıyor. Buraya bu balıkların vatanı diyebiliriz. Muğla'da toplam 50 bin ton civarında üretim yapılıyor (çoğunluğu çipura levrek). Bunun da toplam yatırımları 1 milyar dolar civarında. Muğla'da, yan sektörleriyle birlikte 10-15 bin kişiye istihdam sağlanıyor (her 30 tona 1 kişi). 220-230 milyon dolar civarında ihracatımız var.

 

3.6--Balık çiftlikleri nasıl işletmeye açılıyor?


3.6.1-- Yıllık kapasitesi 1000 tonun altında olan işletmeler ön ÇED(Çevresel Etki Değerlendirmesi), üzerinde olanlarsa ÇED alma zorunluluğu var (Ön ÇED belgesinin parametreleri daha az). Bunun yanında önceden belirlenen alanlara çiftliklerini yasal düzenlemeye göre kurabilirler. Bu alanlar için devlete yer tahsisi ücreti de ödemek zorundalar. Bu ücret, yıllık olarak dönüm başına 2-4 milyar arasında değişir. Bizim dışımızda Çevre Bakanlığı, Sahil Güvenlik, Denizcilik Müsteşarlığı gibi kurumlar da çiftlikleri kontrol ediyor. Bugün yalnızca denizlerde 225 tane balık çiftliğimiz var. Aynı denize komşu olduğumuz Yunanistan'daysa 450 civarında.


3.7-- Tartışmaların nedeni?


3.7.1-- Sektörler arası rekabet. Kıyıda kurulan çiftliklerin yarattığı kirlilikten dolayı turizmciler bu durumun kendileri için olumsuz olduğunu dile getirmeye başladılar. Sorunun temelinde de bu yatıyor. Ancak, en önemli sorun tartışmaların bilimsel verilerden uzak yapılması.


3.7.2--Tarım bakanlığı Muğla bölgesinde 80 ayrı noktada analiz yaptık. Balık çiftlikleriyle ilgili kirlilik bulguları sınır değerlerin altında.


3.8--Bunun yanında Ordu'da (Karadeniz) bir çalışma daha yaptık. Balık çiftliklerinden birinin yanlış uygulama sonucu hem bulunduğu ekosistemi kirlettiği hem de üretim oranının çok düşük olduğunu tespit ettik. Bu durumu düzeltmek için yaptığımız çalışmalar sonucu, hem çiftlikten kaynaklanan kirliliğin önüne geçtik, hem de çiftlikteki üretimde %70'lere varan artış sağladık. Bu durumu basına bildirmemize karşın kimse ilgilenmedi. Ancak bu durum Akdeniz ve Ege Bölgesi'nde olsaydı sanırım çok değişik olurdu.


3.8.1-- Bir örnek daha,Datça-Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi içinde yer alan bir çiftlik yapılan çalışmalar sonucunda Posidoni-a çayırlarını etkilediği belirlendi. İşletici firmaya bu durum iletildikten sonra, önerilen bir başka yere kafesler taşındı.

3.9-- Daha iyi duruma getirmek için neler yapılması gerekiyor?


3.9.1-- Yeni düzenlemelerle izleme modelleri ortaya konup, bunlarında iyi bir biçimde uygulanması gerekiyor. Bunun yanında yerel halk, sivil toplum kuruluşları, işletme sahipleri, resmi kurumlar ve üniversiteler bir araya gelerek uygulanabilecek en iyi kararı almalı.


4-- Son olarak söylemek istedikleriniz...


4.1-- Çiftliklerde balık üretiminin yapılması gerekli. AB ülkelerine ihraç ettiğimiz tek hayvansal gıda. Yalnızca bundan dolayı bile hijyenik koşullara ve ekosisteme çok dikkat ediliyor. Bu durum AB ülkelerinin de dikkatini çekiyor. Geçenlerde İspanya Su Ürünleri Genel Müdürü ülkemizi ziyaret etti. Bizdeki gelişmelerin çok hızlı ve dikkat çekici olduğunu o da söyledi. Bugün %25'lik üretimle dünya ikincisi olduğumuz çipura ve levrek¬te fiyat belirleyebiliyoruz.


4.2--Üretimimiz de gittikçe artıyor.Ülkemizde önce küçük tahta kafeslerde, aile işletmeciliğiyle başlayan kültür balıkçılığı, teknolojinin de etkisiyle birlikte yavaş yavaş yerini daha modern   işletmelere   bırakmaya   başladı. Tahta kafeslerin yerini, bugün polietilen gibi zor koşullara dayanıklı ve hafif malzemeler almaya başladı.


4.3--Kıyıda başlayan balık işletmeciliği hem kolay ulaşım hem de elverişsiz hava koşullarına karşı oldukça avantajlıydı. Ancak, kafeslerin bulunduğu ekosisteme etkileri tam bilinmiyordu ya da çok önemsenmiyordu. Daha sonra yapılan araştırmaların artması ve çevre bilincinin gelişmesi, balık kafeslerinin çevresel etkilerine de dikkat edilmesine neden oldu.


4.4--Kıyıya çok yakın, akıntının çok düşük olduğu, 20-30 metre derinliklerden daha az yerlere kurulan çiftlikler, kıyı ekosistemini çok kötü yönde etkiledi.


4.5--Bu durum, doğal olarak çiftliklerin deniz ekosistemini kirletici ve tehdit edici bir unsur olarak görülmesine neden oldu. Buna ek olarak başka nedenler de sıralanabilir; çiftliklerde kullanılan yemler ve besinler, kafesteki balıkların hastalanmaları ve bulundukları çevreye hastalığı yayma olasılıkları, kafeslerden kaçan balıklar, atıklar ve artıklar.


4.5.1--Şimdi bu nedenleri açıklayalım: Çiftliklerde kullanılan yemlerin  belirli  ölçülerde  olması  gerekli. Yemler, genelde diğer deniz canlılarından (balık, karides, ahtapot vb.) elde edilir. Bunların dışında, düşük maliyetinden dolayı karasal hayvan proteinlerinin de kullanıldığı yemler de üretilir. Yanlış yem içerikleri ve yemlerin yanlış oran ve zamanlarda kullanımı sualtı ekosisteminde birikme yapar ve bulunduğu bölgede yüksek oranda kirliliğe ve bulanıklığa neden olabilir.


4.5.2--Kültür balıkçılığında kullanılan yemlerin deniz ürünlerinde üretilmesinin bir başka yönü daha var: Yem için kullanılan hammaddeler doğal stoklardan elde edilir. Bu bizim kıyılarımızdan çok, küresel boyutta bir sorun. Bugün, 1 ton som balığı yetiştirmek için kullanılan yem (doğal balıklardan elde edilen) miktarı 3, diğer deniz balıkları içinse yaklaşık 5 ton.


4.6--Balık yemleri zenginleştirilmiş içeriğiyle balıkları,4-5 yılda ulaşması gereken boya 1.5 yılda ulaştırabilir.


4.7-- Denizdeki kafesler her türlü dış etkiye açık olduğundan hastalık olması olasılığı da yüksek. Bu duruma önlem alınmazsa, hem kafesteki balıklar hem de çevredeki diğer balıkların hastalığa yakalanma olasılığı var. Bunun için tüm balıklara aşılama yapılması gerekir.


4.7.1--Hastalıkların ve parazitlerin çıkmasının en büyük nedenlerinden biri kafesler içindeki yüksek birey sayısı. Kafeslere kapasitesi kadar birey konulduğunda bu sorun büyümeden önlenebilir. Bir diğer sorun, kafeslerden kaçan balıklar. Bunlar, doğal populasyonlar-da genetik kirliliğe, hastalıkların yayılmasına neden olabilir.


4.7.2--Ancak, Japonya'daki bazı uygulamalarda doğal stokların zenginleştirilmesi için belirli miktardaki balığı üreticiler doğal ortama bırakıyorlar.


4.7.3--Ülkemizde de benzer bir uygulama, kalkan balıklarında yapılıyor.


4.7.3.1—Yorum:Diğer balıklarda da yapılması uygun olabilir(doğaya kira vermek)


4.8--Diğer bir sorun da atıklar ve artıkların durumu. Kanada'da atıkların da kolaylıkla kontrol edilebileceği kapalı bir sistem geliştirilmiş. Ancak, pahalı olması nedeniyle bu sistem şimdilik kullanılmıyor. Hatalı üretilmiş ve fazla kullanılan yem dip ekosistemine zarar verebilir. Bunun için hem verilen yemin kalitesi hem de oranına dikkat etmek gerekiyor.


Kaynak: BİLİM ve TEKNİK--Aralık 2006


2--Balık Tüketimi-Üretimi:


1—Balık Üretimi:


1—2012 yılı için denizlerden yakalanan balık miktarı 315.000 ton.


1.2—Yakalanan balığın 163.000 tonu hamsi(%52) olup hamsinin %50 si balık yemi için fabrikalara, % 50 si ise halkın tüketimine gidiyor.


1.3--Halkın tükettiği balık miktarı 233.000 ton.Bu balığın %90 ı denizden gelen çiftlik balığı olup kalan % 10 iç sulardaki çiftliklerden gelmekte.


3—Denizlerde avlanan balıkların:

Hamsi……………….%52

Palamut……………..%11

Sardalye…………….%9

İstavrit………………%8

Deniz Lüferi………..%3


3.1—İç Sularda avlanan balıkların:

Sazan……………..%27

İnci Kefali………..%27

Gümüşi Havuz Balığı..%14


3.2—İç sulardaki çiftliklerde ise alabalık yetiştirilmekte.


2—Balık Tüketimi:

Türkiye……………8 kg

Mısır……………….16 kg

Dünya ……………16 kg

AB………………..22 kg.

ABD………………24 kg

İspanya…………… 45 kg

Japonya………….. 75 kg

İzlanda……………90 kg


2.1--Olumlu etkilerin sağlanabilmesi için haftada en az 2 kez (300gr.) balık tüketilmesi öneriliyor.


2.2--Türkiye’de yıllık kişi başı

Kırmızı et……………27

Tavuk……………….20 kg

Balık…………………8 kg  


3—Balığın Faydaları:

Balığın içinde protein, A, D, K ve B grubu vitaminler (B1, B2, B6, B12) iyot(troit tedavisinde) , selenyum, fosfor, magnezyum,çinko(hücre onarımı, cinsel güç) , çoklu doymamış yağ asitleri, balık yağları,omega3/6 ve EPA ve DHA'nın(depresyon ve ruhsal tedavide)  önemli kaynağı.


4—Yorum:


1—Küresel ısınmanın Karadeniz de Hamsi üzerine etkileri konusunda Üniversitelerce deneysel verilere dayalı araştırma yapılmalı ve çözümler kamuya önerilmeli.


2—Balık neslinin korunmasında Balık avı yasağı ve belli boyda balık avlanması oldukça iyi bir uygulama olup av yasağı süresinin %25 daha fazla  uzatılması uygun olabilir mi


3—Sıcak denizlerden Akdeniz, Marmara,Karadenize geçen yerel balık nesline zarar veren türlerin geçmesine karşı önlemler alınmalı.


4—Barajlarda özellikle kamu barajlarında-devlete ait HES lerde balıkların üremesi için gerekli olan balık geçitlerinin açılması-yapılan balık geçitlerinin çalıştığının tespiti oldukça önemli.


5—Balıkçıların her 2 yılda bir bakanlıkça ücretsiz olarak masrafların yerel belediyece karşılanması kaydıyla hizmet içi eğitime alınması ve sertifikalandırılması uygun olabilir.


6—Van gölünde inci kefalinin neslinin devamı için ilgili kurumlarca yapılan öneriler doğrultusunda eğitim çalışmaları ve tedbirlerin alınması uygun olabilir.


7—Trol-dip taraması-patlayıcı ile balık avlanması ile balık yuvaları yok olmakta.Trol kullanımına karşı ciddi tedbirler alınabilir.


8—Balık avında sürdürülebilir balık avı kuralları çerçevesinde gereken  kurallar belirlenmeli ve uygulanmalı.


9—Hurda otomobil,hurda gemi,hurda demir cihazlar devlet tarafından satın alınıp,uygun noktalarda denize batırılarak deniz yaşamına zenginlik katılmalı.


10—Aqupanik çiflik balık üretimi devlet tarafından tıpkı uzakdoğuda olduğu gibi vergi,sübvansiyon,kredi vs ile desteklenebilir.


11-Yapılan bir araştırmaya göre İstanbul boğazı deniz altında yoğun gürültü altında.Bu konuda ilgili araştırma çerçevesinde önlemler alınabilir.


11.1—İstanbulda denize verilen kanalizasyonun % 52 si biyolojik olarak arıtılmakta.Yapılacak hızlı yatırımlarla bu oran % 80 lere çıkarılıp-Floryada, Menekşede, Moda,Avcılarda denize girerken öte yandan  tekrar boğaz uskumrusu tezgahlarda yerini alabilecek mi.


11.2—Tavuk döner ile döner et satışta büyük ivme  yakalandı.Balık döner de de aynı ivme yaz-kış yakalanabilir mi.Tüm İstanbul sahilinde denizde ızgara balık yapan takaların yer alması için yerel yönetimlerce neler yapılabilir.


Kaynak:Dünya Gazetesi





Makalenin İzlenme Sayısı : 640

Eklenme Tarihi : 15.12.2020

Önceki sayfaya geri dön.