MAKALELER / Çiftçi-Bayan Çiftçilerle Söyleşiler






Çiftçi-Bayan Çiftçilerle Söyleşiler:

 

1--3 bin dönüm araziyi yöneten Güzin hanım, geçmişte mercimek ektiği arazilerinde bugün ağırlıklı olarak buğday yetiştiriyor. Toprakların çok verimli olmadığını, dönüm başına ancak 300-400 kg arasmda buğday elde edebildiğini söylüyor.

 

1.1--Bölgedeki ziraat odaları ve tarım ü müdürlüklerini yetersiz bulan Güzin Ekinci, alternatifler konusunda saha çalışması yapılmadan birçok ürün ekildiğini ve çiftçinin zarar ettiğini anlatıyor: “Yerinde saha çalışması yapılmadan alternatif tarım ürünleri ektirdiler. Deneme yanılma ile yapılan işlerde zarar ediyoruz. Her köyde ziraat mühendisi var ama kitaplardan okuyup öneri yapıyorlar. Toprağın yapısına uygun mu değil mi diye bakılmıyor. İlaçlar için de aynı durum söz konusu.”

 

1.2--Girdi mahyetlerinin çok yükseldiğini, özellikle gübre ve mazotun aşırı zamlandığmı hatırlatan İnce, eleştirilerini şöyle sürdürüyor: “Dönüm başına 400-500 kg alan yerler bile destekleniyor ama biz cezalandırıyoruz. Çiftçiye ÖTV’siz mazot verilmeli. Desteklerde formalite çok fazla. Dilenci pazarı gibi destek olmaz.

 

1.3--Geçmişten günümüze bütün hükümetlerin tarım politikaları başarısız. Bizi AB’yle yarıştırıyorlar ama onların tarım desteğinin yanına bile yaklaşamıyorlar

 

2--Can, çiftçilerin dertleriyle de yakından ilgili. “Eskiden çiftçi dediğinde cebi para dolu insan akla gelirdi. Şimdi mazot almakta zorlanıyoruz. Hiçbir üründe kar edemiyoruz” diyor.

 

2.1--Zamanında verilmeyen tarımsal desteklerin destek olmaktan çıktığını söyleyen Mahire hanım, ikinci neslin artık tarımla uğraşmak istemediğini vurguluyor.

 

2.2--Can, çiftçilikten eskisi gibi para kazanamadığı için oğluna başka alanlarda iş aramaya başlamış. Çiftçinin en büyük sorunlarından birinin pazarlama olduğunu vurgulayan Mahire Can, “Çiftçi ürettiğini satamazsa nasıl ayakta kalacak. Hallerde mafyalar var. Hiçbir ürünümüzü değerinde satamıyoruz” diyor.

 

3--Veteriner hekim olan Gürsel hanım, sadece kendine değil bölge halkına da yararlı olan bir insan. Hayvan ıslahında önemli çalışmaları olmuş ve Sivrice’de süt üretiminde % 30’lara varan artış sağlamışlar. Çevresindeki insanların hayvanları hastalandığında yardım etmekten hiç kaçınmamış. Bu özelliğiyle de bölgenin veteriner ablası olmuş. “Tarımda işler eskisi gibi değil” diyor Gürsel Altuntaş ve sektörle ilgili şu değerlendirmeyi yapıyor:

 

3.1--“Pazarlama sorunu var. Ürettiğimizi satamıyoruz. Gelir gider denkleşmiyor. Nadasa bırakılan araziler çoğaldı. Para kazanılamayınca çiftliklerin eski havası yok.

 

3.2--Çiftçiye destek çok azaldı. Prim araziye değil ürüne verilmeli. Ürünün değer kazanması lazım. Sadece mazot ve gübre desteği çözüm değil. Tarımdan para kazanımı azaldıkça köyler boşaldı. Yaşlı nüfusu arttı. Böyle giderse tarımdaki gerileme artarak sürer.”

 

4--Gürani, toplamda 700 dönümü bulan arazilerinde narenciye, buğday, mısır, erik üretiyor. Seracılık işiyle de uğraşıp domates, biber gibi sebzeler yetiştiriyor.

“Çiftçilikten önce ev hanımıydım” diyen Efsun Gürani, işi çabuk öğrenmiş. Arazilerde farklı ürünler ekerek riski dağıttığını söyleyen Gürani, çiftçiliğe ilk adım attığında çok yadırgandığını söylüyor.

 

4.1--Çiftçilikte eski paraların kazamlamadığını söyleyen Gürani, “ikinci sınıf muamele görüyorsunuz. Aracı ve ihracatçılar bizden çok kazanıyor. Biz elimizdeki mevcudu koruduğumuza şükrediyoruz” diyor.

 

4.2--Efsun Gürani, çocuklarının kendi durumuna düşmemesi için tarlaya götürdüğünü söylüyor:“Çocuklarımı tarlaya götürüyorum ama eğitimleri önce geliyor. Babam hayattayken bizleri götürmezdi. 'Ne yapacaksınız tarlada’ derdi. Şimdi çiftçilik yapıyorum. Çocuklarım en azından tarlaların yerini bilir. Biraz işleri görürler diye düşünüyorum. Çocukların bilgisi benim çiftçiliğe başladığım dönemkinden daha iyi.

 

5--Ferda Taşa Özekici, Adana’nın en genç çiftçüerinden biri. 4 yıldır çiftçilik yapıyor.En büyük sorun pazarlama. Fizibilite yapmakta zorlanıyorum. Üniversite ve ziraat odalarının yetersiz de olsa katkıları oluyor.

 

5.1--Ziraat Bankası’ının çok desteğini görüyorum. Damlama su projelerine önemli kredi desteği veriyorlar. Hükümette tarıma dönük bir gayret var ama çok yetersiz. Dertlerimizi en azmdan dinliyorlar.”

 

6—Tülin Erdemışık, mecburen girdiği çiftçilikte hem öğretmenlik mesleğinin getirdiği avantajlar hem de yurtdışmda bulunduğu sürede yaptığı gözlemlerle bilimsel bir yol izlemiş. Deneyimlerini çiftliğe yansıtmış. “Bilmediğim konularla ilgili derin analizler yaptırdım. Çok çalıştım” diyen Tülin Erdemışık, fuar fuar gezerek de bilgi birikimini artırmış.

6.1.Adana Çiftçiler Birliği ve Seyhan Ziraat Odası’nm desteklerini ise unutamıyor. Erdemışık, “Birliklerin dışında benden tecrübeli olan çiftçilerin çok katkıları oldu, rehberlik yaptılar. Sağ olsunlar” diyor.

 

6.2--Erdemışık, çiftçilikte teknolojiyi yakından takip eden bir çiftçi. Çevreye ve sağlığa duyarlı ürünler üretiyor. Tarlalarında mecbur kalmadıkça ilaç kullanmıyor. İlaç yerine faydalı böcek kullanıyor.

 

6.3--Gübrenin de organiğini tercih ediyor. Damlama su sistemini ve yaprak gübreyi ilk kullanan çiftçilerden biri. “İşçilerimiz babadan kalma sistemlerle iş yaptıkları için yaptığım bazı değişiklikleri önce anlayamadılar.

 

6.4--'Zarar edersiniz’ diye uyardılar. Yaprak gübresini Adana’da ilk ben kullandım. İşçilerim ve çevremdekiler bana 'Paranızı toprağa gömüyorsunuz. Buna ne gerek var’ dediler. Ben bildiklerimi ve öğrendiklerimi uyguladım. Sonunda haklı çıktım” diyor.

 

6.5--Tülin Erdemışık’ın bu azmi kendisine ödüller de getirmiş. 2003 yılında Dünya Gazetesi’nin, 2008 yılında da Milli Pro-düktivite Merkezi’nin en başarılı iş kadını ödüllerine layık görülmüş.

 

6.6--Çukurova’da bin 200 dönüm araziye sahip olan Tülin Erdemışık, buğday, soya ve narenciye yetiştiriyor. Ancak bir süredir ara verdiği pamuk ve karpuza yeniden dönüş yapmaya hazırla¬nıyor.

 

6.7--Adana’da kendini kabul ettiren Tülin hanı¬mın yeni hedefi ise Romanya. Şimdilerde arazi araştırması yapıyor. Uygun koşullarda ve büyüklükte arazi bulursa Romanya’da da tarım üretimi yapacak

 

6.8--Tülin Erdemışık da devletin bir tarım politikası olması gerektiğini vurguluyor. “Hükümetler değişse bile tarım politikalarının sürekli olması gerekir. Kısa vadeli politikalarla tarım kalkınmaz” diyen Erdemışık, sözlerini şöyle sürdürüyor:

 

6.9--“Tarım, seçim döneminin bir malzemesi olmamalı. Uzun vadeli politikalar geliştirilmeli. Ulusal bir politika olarak strateji çizilmeli. Ürün planlamaları yapılarak, çiftçinin hangi bölgede hangi ürünü yetiştirmesi gerektiği belirlenmeli.

 

6.10--Tarım destekleri zamanından, yani ekim yapılmadan önce verilmeli ki anlamı olsun.

 

6.11--Çukurova tarım için pilot bölge seçilmeli. Kadın çiftçiler de köylülükten kurtulup gerçek çiftçi hüviyetine girmeliler. Tarım politikalarında ka¬dınlara söz hakkı tanınmalı. Bu politikaların oluşumunda kadın çiftçilere aktif görevler verilmeli

 

7--Nur Özkan, tarımın çok zorlu bir süreçten geçtiğini düşünüyor. Çukurova’nın pamuktan soğuduğunu, böyle giderse mısırı da bırakabileceklerini söylüyor.

 

7.1--Özkan, tarımla ilgili hükümetten beklentilerini ise şu şekilde sıralıyor:

“Mademki globalleşme diyoruz, rekabet de eşit koşullarda olmalı. Girdiler de ürün fiyatları da dünya fiyatlarmda olmalı. Rakiplerimiz kadar destek alamıyoruz.

 

7.2--Desteklerin ne kadar ve ne zaman olacağı belli değil. Rakip ülkeler tarımı doğrudan ve dolaylı olarak destekliyor. Navlun ve kredi maliyetleri çok düşük. Türkiye’de prim sistemi gözden geçirilmeli ve yeniden düzenlenmeli. Mazot ve gübredeki vergiler düşürülmeli.

 

7.3--Gübrede kartel var ve fiyatlar çok yüksek. Bu dönemde yülardır çıarılmayan Tarım Çerçeve Kanunu çıkarıldı. Üretici birlikleri kuruldu. Bunlar kazanım. Ancak tarımda tehlikeli bir gidiş var. Büyük işletmelere dönüş Türk tarımı açısından tehlikeli olur. Büyükler küçükleri yutar. Holdingleşme kötü. Köylü biter(bu nedenle avrupada koopretifler-köylüler destekleniyor). Küçük çiftçiler, kooperatifler etrafında birleşmeli.Hollanda’da bunun çok örnekleri var.”

 

8--Selmin Karaosmanoğ- lu’na, hükümetlerin tarım politikalarına da soruyoruz. Sadece şimdikini değü bütün hükümetleri yetersiz buluyor. “Hükümetlerin tarım politikalarını hiç iyi bulmuyorum. Hükümet öyle bir önlem alması gerekiyor ki tarım ayağa kalksın.

 

8.1--Devletin destekleri çok zayıf. Olanı da zamanmda verilmiyor. Amerika ve Avrupa’da olduğu gibi ürüne destek verilmeli. Yunanistan’dan bile pamuk geliyor. Bizi pamuktan soğuttular. Bizim en önemli işimizdi. Dünyanm en kaliteli pamuğunu yetiştiriyorduk. Devletin buralarda destek olması gerekiyor.

 

8.2--Doğrudan gelir desteği ürüne verilmeliydi. Boş tarlalara para dağıtıldı.

 

8.3--Tarım müdürlükleri etkin hale getirilmeli. Ziraat Bankası’nm Başakkart’ı var. Bu kartla 6 ay ödemesiz mazot alabiliyoruz. Hiç faizi yok. Bu önemli bir avantaj. Tarım kesimi borçlu. Bunlar taksitlendirilmeli.”

 

9—Öneriler:

 

1--Tarlaya değil ürüne destek verilsin.

 

2--ÖTV'siz mazot, KDV'siz gübre verilsin.

 

3--Çiftçilerin elektrik borçları taksitlendirilerek ertelensin.

 

4--Destekler ekim yapılmadan önce verilsin ki bir anlamı olsun.

 

5--Ziraat Bankası daha etkin kullanılsın.

 

6--Tarım il ve ilçe müdürlükleri etkin hale getirilsin, çiftçiye rehberlik yapılsın.

 

7--Tarımda devlet politikası belirlensin.

 

8--Tarımla ilgili politikalar üretilirken kadın çiftçilere de aktif görevler verilsin.

 

9--Devlet pazarlama konusunda çiftçiye yardımcı olsun.

 

10--hal işlemlerinde kolaylık sağlansın...

 

 Kaynak:Para Dergisi-15-21 Şubat2009





Makalenin İzlenme Sayısı : 450

Eklenme Tarihi : 15.12.2020

Önceki sayfaya geri dön.