MAKALELER / Hidrojen Enerjisi






Hidrojen Enerjisi:


1--Hidrojen motorlu araçlarda kullanılacaktır.Bunun için bu araçlarda:


1-Hidrojeni depolayacak yakıt depoları,büyük yüzey alanına sahip-nanoparçacıklı bir malzeme kullanılmalıdır.


1.1--Madde nano düzeye gelince yüzey,parçacığın küçülmesine oranında karesiyle dopru orantılı olarak yüzeyi büyür.


1.2--Bu yüzeyde,bağ kuvvetlerle hidrojen normal şartlarda depolanabilir.Bu depoda hidrojen çekildikçe ,motora doğru yollanır.


1.2.1—Hidrojenli araçların yakıt depolarındaki kazalara karşı ciddi anlamda teknik çözümler bulunmalıdır.


2-Bu motorların kullandığı hidrojen,yakıt piline gönderilerek,yakıt pilinde elektrik elde edilir.Elde edilen elektrik ile aracın elektrik motoru çalıştırılır.


3-Mevcut bütün araçlar bu yapıya gelmesi için,yakıt pili ve elektrik motoru ile olacak şekilde tadil edilebilir.


2--Hidrojen Enerjisinin Üretimi:


1-Doğalgazı üreten Rusya vs devletler için hidrojen metandan üretilebilir


2-Petrol üreten ülkeler ise petrolden üretebilir.


3-İsteyen ülkeler ise yenilenebilir kaynaklar(rüzgar-güneş vs)dan elde edilen elektrik ile suyun hidrolizinden üretecektir.Suyun hidrolizinden yoğun hidrojen elde etmekte kullanılan katalizörler nano boyutlarda parçalanmak suretiyle yüzey alanı yüksek seviyelere  çıkarılarak,yoğun hidrojen üretimi mümkün kılınacaktır.


3-Üretilen Hidrojen mevcut petrol kartelleri ve istasyon ağları ile kullanıcılara- otomobillere aktarılacaktır.


4-Ülkelere sevk edilen doğalgaz borularının ,ülke içinde ulaştığı terminallerde Uluslararası kartellerce hidrojen üretim fabrikalarının kurulması.ve bunların,doğalgaz yerine üretilen hidrojeni istasyonlarına dağıtması sözkonusu olabilir.


3—Hidrojen Enerjisinin Küresel Isınmaya Etkisi:

1—Araçlar Hidrojene geçtikçe atmosfere daha fazla su buharı gönderilecektir.Bu durumda iklim daha yağışlı hale geldiği düşünülebilir.Bir sera gazı olan su buharı atmosferde daha yoğun hale gelirse gelen güneş ışınımı daha fazla tutulacak küresel ısınma artacaktır.Kıasaca hidrojen enerjili dünyada iklim sıcak ve yağışlı ve nemli hale gelebilir.


4--Hidrojen Enerjisi Üretimi Ve Kullanımı:


1-- Hidrojenin Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri


1.1-- Fiziksel Özellikleri:Renksiz,Kokusuz,Doğadaki en basit atom yapısına sahiptir.,-252.77 °C'da sıvı hale getirilebilir.,Havadan 14.4 kez daha hafiftir.yoğunluğu havanın 1/14 ü, doğal gazın ise 1/9 u, sıvı halede benzinin 1/10 dur.Sıvı hidrojenin hacmi gaz halindeki hacminin sadece 1/700'ü kadardır. 


1.2--Hidrojen bilinen tüm yakıtlar içerisinde birim kütle başına en yüksek enerji içeriğine sahiptir. Üst ısıl değeri 140.9 MJ/kg, alt ısıl değeri 120,7 MJ/kg.,1 kg hidrojen 2.1 kg doğal gaz veya 2.8 kg petrolün sahip olduğu enerjiye sahiptir.Hidrojen petrol yakıtlarına göre ortalama 1.33 kat daha verimli bir yakıttır.,Evrende %90 dan fazla hidrojen bulunmaktadır.


1.3--Kimyasal Özellikleri:Hidrojen doğada serbest halde bulunmaz, bileşikler halinde bulunur.,Yakıt olarak kullanıldığında atmosfere atılan ürün sadece su ve/veya su buharı olmaktadır.,hidrojenin çekirdeğinde bir proton ve çevresinde yalnız bir elektron bulunur., 5000 hidrojen atomunun birinin çekirdeğinde birde nötron bulunur.(döteryum),Döteryum ile oksijen ile birleştirilmesinden elde edilen suya ağır su oluşur.,Çekirdeğinde iki nötron bulunan izotopu (tridyum) hidrojen bombası yapımında kullanılır.


2-- Hidrojen Üretimi:


1--Hidrojenin üretim kaynakları su, hava, kömür, doğal gazdır.


2--Hidrojen sentetik bir yakıt olup, üretim kaynakları son derece bol ve çeşitlidir. Ancak, sayılan bu kaynaklardan kömür ve doğal gaz fosil yakıt olup, sınırlı rezerve sahiptir.


3--Dünyada her yıl 600 milyar metreküp hidrojen üretilmektedir.


4--Hidrojen üretimi için çok eskiden beri bilinen bir yöntem, bileşiği H2O olan suyun içindeki hidrojeni elektroliz yoluyla ayırmaktır.


5--Günümüzde sanayide kullanılan hidrojen büyük miktarlarda, doğal gaz, petrol ürünleri veya kömür gibi fosil yakıtlardan elde edilmektedir.


5.1--En çok kullanılan yöntemler, doğal gazın katalitik buhar ıslahı, petrolün kısmi oksidasyonu, buhar demir işlemi ve kömür gazlaştırılması şeklindedir.


6--Kömür ve doğal gaz sınırlı ve karbon içerdiğinden hidrojen üretimi için tercih edilmez. Sudan üretim en doğru seçimdir.


7--Bunun yanı sıra fotosentetik mikro-organizmalar kullanılarak hidrojen üretimi gerçekleşmektedir.


8--Günümüzde hidrojen ağırlıklı olarak doğal gazdan buhar reformasyonu sonucu elde edilmektedir.


9--Güneş, rüzgar, dalga enerjisi, jeotermal enerjilerden de suyun hidrolizi yöntemi ile  hidrojen üretimi yapılabilir.


10--Enerji üretimi amacıyla ticari boyutlu hidrojen üretimi mevcut değildir.


2.1—Elektroliz:


1--Suyun doğru akım kullanılarak hidrojen ve oksijenlerine ayrılması işlemine elektroliz denmektedir.


2--Hidrojen üretimi için en basit yöntem olarak bilinmektedir. İlke olarak, bir elektroliz hücresi içinde, genelde düzlem bir metal veya karbon plakalar olan, iki elektrot ve bunların içine daldırıldığı, elektrolit olarak adlandırılan iletken bir sıvı bulunmaktadır.


3--Doğru akım kaynağı ile elektrolite akım verilirse su ,katottan çıkan hidrojen ve anottan çıkan oksijene ayrışacaktır. Burada elektrolit in içine iletkenliği artırıcı olarak genelde potasyum hidroksit gibi bir madde eklenir.


4--Suyun elektrolizi için, normal basınç ve sıcaklıkta, ideal olarak 1.23 volt yeterlidir.


5-- Hidrojen üretim hızı, gerçek akım şiddeti ile orantılı olduğundan, ekonomik nedenlerle yüksek akım yoğunlukları yeğlenmektedir.


6--Bundan dolayı pratikte suyun ayrıştırılması için hücre başına uygulanan gerilim genelde 2 volt dolayındadır.


7--Kuramsal olarak, her metreküp oksijen için 2.8kW-saat elektrik enerjisi yeterli olmakla birlikte, pratikte kullanılan elektrik enerjisi miktarı bir metreküp hidrojen üretimi için 3.9-4.6 kW-saat arasında değişmektedir.


8--Buna göre elektroliz işleminin verimi %70 dolayında olmaktadır. Ancak, son yıllarda bu alanda yapılan çalışmalar ve gelişen teknoloji sayesinde %90 verim elde edilmiştir.


9--Pratikte kullanılan elektroliz hücrelerinde, nikel kaplı çelik elektrotlar kullanılmaktadır.


10-Sulu çözelti-elektrolit içindekiler sülfirik asit veya çamaşır sodası (Na2CO2) olabilir.


11--Suyun elektrolizinde katotta ( - ) “hidrojen, anotta( + ) ise oksijen gazı toplanır.


12--Deney sırasında bir süre sonra tüplerde toplanan hidrojen gazı hacim olarak oksijen gazının iki katı olur. Yapılan deneyde yaklaşık olarak 1 coulomb'luk yükün devreden geçmesi halinde yaklaşık olarak 0,12 cm3 hidrojen, 0,06 cm3 oksijen gazının açığa çıktığı görülmüştür.


13--Elektrolizin verimi verilen bir akım değeri için ayrışma voltajını düşürmek ile arttırılabilir. Bunu sağlamak için elektrot yüzeylerini işlemi hızlandıracak şekilde yapılmalıdır. Pratikte nikel kaplı çelik elektrotlar kullanılmaktadır.


2.2-- Fotobiyolojik Sistemler:


1--Bu güne kadar H2/O2 üretebilen en verimli foto biyolojik sistemlerin, yeşil alg ve cyano-bakteria gibi algler olduğu anlaşılmıştır. Burada en önemli problem, alg sistemlerinin 0.03 güneşten daha yüksek ışınım altında doyuma ulaşmalarıdır.


2--1995 de bazı mutantlarda %15-20’ye yaklaşan verimin mümkün olabileceği gösterilmiştir.


2.3--Isıl Kimyasal Yöntem:


1--Elektrik üretim verimi, modern fosil yakıt santralleri için %38 ve nükleer tesisler için %32 dolayındadır.


2--Elektroliz hücresinin ticari olarak %80 verimde çalıştığı düşünüldüğünde, fosil yakıtlardan elektroliz yoluyla hidrojen elde etmede toplam verim %25-30 olmaktadır.


3--Elektrik üretimi sırasında oluşan ısı enerjisi, suyun ayrıştırılması için kullanıldığında, daha yüksek verim elde etmek olanaklıdır. Ancak, suyun ısı enerjisi ile ayrıştırılması için en az 2500°C’lik bir sıcaklık gerekmektedir.


4--Burada, çok basamaklı ısıl kimyasal işlemlerde gerekli sıcaklık 950°C ye kadar indirilmiş, toplam verim ise %50 olarak bulunmuştur.


2.4--Odunsu Atıkların Hızlı Pirolizi ile Hidrojen Üretimi:


1--Odun, buğday ve pamuk sapı gibi lignoselülozik materyallerden hidrojen üretimi yukarıda denildiği gibi, iki türlü teknoloji ile mümkündür.


1--Lignoselüloziklerin buharlı ortamda direkt olarak gazlaştırılması.


2--Lignoselüloziklerin ilk önce piroliz edilmesi ve daha sonra piroliz sonucu elde edilen piroliz yağının katalitik buhar reformu ile muamele edilmesidir.


3--İkinci teknoloji, biyo-yağ üretmek için lignoselülozik atıkların hızlı pirolozi ile başlar ve elde edilen yağın tümü veya fraksiyonlarından bazıları 800-900°C arasında katalitik buhar reformu ile ve ilave olarak gerekiyorsa 200-300°C’de bir kayma dönüşüm adımı ile takip edilir.


3--Piroliz, gazlaştırma ve bunu takip eden kayma dönüşümü yoluyla hidrojen üretimi için hammadde olarak lignoselülozik atıkların kullanımı son yıllarda büyük bir önem kazanmaktadır.


4--Yenilenebilir lignoselülozik atıkların, büyük bir verime (kuru madde esasına göre tipik olarak % 75) sahip biyolojik kalıntı veya biyo-yağ olarak da bilinen piroliz yağına dönüştürecek küçük çaplı bir teknoloji ile mümkün olmaktadır.


4.1--Bu biyo-yağ daha sonra katalitik buhar reformu ile biyoyağı H2 ve CO2`ye dönüştürmek amacıyla kullanılacağı yerdeki merkezi bir hidrojen üretim tesislerine gönderilebilir.


5--Son zamanlarda geliştirilen hızlı piroliz metotlarından dolayı atık lignoselülozik maddelerden H2 üretimi ekonomik olarak kabul edilmeye başlanmıştır.


5.1-- Lignoselülozik atıklar 450 ve 550°C arasında ve reaksiyon sonundaki uçucu buharlarla kısa bir sürede hızlı bir şekilde ısıtılmaktadır. Böyle bir ortamda sıvı ürünün verimi (biyo-yağ) %75’e kadar çıkmaktadır. Geriye kalan %25’i ise tortu ve gaz olmaktadır.


6--Biyo-yağ basit aldehitler, alkoller, asitler ve kompleks karbonhidrat ve su ile emilsüfe edilen ligninden türetilmiş oligomerik materyallerdir. Biyo-yağa su ilave edilerek, biyo-yağ iki kısma ayrılır:


6.1-- Karbonhidratlardan türetilmiş bileşikleri içeren ve su bakımından zengin faz.


6.2-- Esas olarak ligninden türetilmiş oligomerden oluşan pirolitik lignin (hidrofobik faz). Bu son faz fenol formaldehit reçinelerinin (tutkal ve bakalit reçinesi) üretiminde fenol yerine kullanılabilmektedir.


6.3--Piroliz yağı: Karbonhidrattan oluşan türetilmiş sulu fraksiyon.Piroliz yağı yaklaşık olarak, %46,8 karbon, %7,4 H2, %6,8 O2 içermektedir.


6.3.1--Bu yağa 2:1 oranında su ilave edilerek sulu ve organik maddelere ayrılmaktadır. Son sulu fraksiyon (bütün yağın %55’i), %22,9 oranında organik ve %77,1 oranında su içermektedir.


6.4--Sulu fraksiyon, piroliz yağının bütününden daha az kompleks olmasına rağmen 100 farklı bileşik içermektedir. Aromatik bileşenler organik materyalin yaklaşık olarak %5’ini içermektedir.


6.5--Katı kısmın ise %25’i (uçucu değildir. Bu uçucu olmayan materyallerin, gazlaştırmayı yavaşlatan karbonlu maddelere piroliz olmaya eğilimli olduklarından reformları zordur.Ayrıca bunlar katalizörlere taşındığında, katalizör yüzeyini bloke ederler. Böylece katalizörün etkisini azaltırlar.


6.6-- ABD`nin Enerji Bakanlığına bağlı bulunan en büyük laboratuarlarının birinde (NREL), vorteks reaktörler kullanılarak yerfıstığı kabukları, çam ve diğer yapraklı ağaç karışımlarından verimli oranlarda H2 elde edilmektedir.


2.5-- Katalitik Buhar Reformu ile Hidrojen Üretimi:


1-- Herhangi oksijenli organik bileşiğin buhar reformu aşağıdaki formüle göre meydana gelmektedir:

1--CnHmOk +(n-k )H2O = nCO + (n+m/2-k)H2 (1)

Bu reaksiyonu, su-gaz dönüşüm reaksiyonu takip eder:


2--nCO + nH2O = nCO2 + nH2 (2)

Sonuç olarak, bütün işlemler aşağıdaki gibi yazılabilir:


3--CnHmOk+(2n-k )H2O=nCO2+(2n+m/2-k)H2 (3)


4--Katalizör aktivitesinin azalması ile H2 ve CO2 üretimi azalıyor, CO artıyor.


5--H2 verimi 825°C reaksiyon sıcaklığı ve 4,92 buhar/su oranı kullanılmak üzere, stoikiometrik potansiyel olarak %83,8 oranında ifade edilmektedir.


5--Katalizör kullanıldığında H2 verimi %83,8 olmasına rağmen, katalizör kullanılmadığında bu verim %40`a kadar düşmektedir.


6--Buhar-karbon oranının artmasıyla H2 veriminin exponansiyel olarak artığı gözlenmektedir.


7--Ayrıca, H2 veriminin buhar reformu sıcaklığının 700°C ve kayma dönüşüm sıcaklığının 200°C’de olduğu durumunda H2 veriminin en yüksek olduğu gözlenmektedir.


8--Su buharı-karbon oranının 5-11 olması işlemin ekonomikliği bakımından yeterlidir.


3--Hidrojenin Depolanması:


1—Akarsuyu bol ülkeler Hidroelektrik santrallerinin belirli yoğunlukta sürekli çalıştırmakta, ihtiyaç fazlası enerji ise suyun elektrolizi ile hidrojen üretiminde değerlendirilmekte ve bu şekilde enerji depolanmaktadır. Hidroelektrik enerji kaynağı bol olan Kanada ve Yeni Zelanda gibi ülkelerin bu doğrultuda programlar başlattığı bilinmektedir.


2--Hidrojenin en hafif element olması, depolanma açısından sorun oluşturmaktadır.


3--Hidrojen gazını depolamanın belki de en ucuz yöntemi, doğal gaza benzer şekilde yer altında, tükenmiş petrol veya doğal gaz rezervuarlarında depolamaktır.


3.1--Maliyeti biraz yüksek olan bir depolama şekli ise, maden ocaklarındaki mağaralarda saklamaktır.


3.2--Orta veya küçük ölçekte depolamak için en çok kullanılan yöntem, sıvılaştırılmış hidrojenin yüksek basınç altında çelik tüpler içinde tutulmasıdır.


3.3--Sıvı hidrojeni düşük sıcaklıktaki tanklarda saklamaktır. Uzay programlarında, roket yakıtı olarak sürekli şekilde kullanılan sıvı hidrojen bu yöntemle depolanmaktadır.


3.4--Hidrojenin kimyasal olarak bazı metal ve alaşımlarla kolayca büyük miktarlarda hidrit biçimine dönebilmesi, depolama için kullanılabilir.Metalde aranan özellikler şunlardır;Metal veya alaşım oldukça ucuz olmalıdır,Birim hacim başına en çok hidrojen depolamalıdır,Metal, hidrojenle kolayca tepkimeye girip hidrit oluşabilmeli ve oda sıcaklığında kararlı olmalıdır,Hidrojen gazı oldukça yüksek bir sıcaklıkta belirgin bir basınçta metalden ayrılabilmelidirler.


3.1-- Sıvı Hidrojen:


1--Hidrojen petrole göre 4 kat fazla hacim kapladığından dolayı, bu hacmi küçültmek için hidrojeni sıvı halde depolamak gerekir.


1.1--Bunun için de yüksek basınç ve soğutma işlemine ihtiyaç duyulur.


2--Hidrojen gazı 20,25 K sıcaklıkta sıvılaştığı için, sıvı depolarında izolasyon önemlidir.


3--Sıvı hidrojen, özellikle uzay teknolojisinde ve bazı roketlerde kullanılmaktadır.


4--Sıvı hidrojen, 900 bar basınç altındaki hidrojen gazıyla aynı yoğunluğa sahiptir: 71 kg/m3. Ancak sıvı depolama, gaz sıkıştırmaya göre daha düşük basınçlarla çalışıldığı için daha emniyetlidir.


4.1--Ayrıca depolama tankı ile sıvı hidrojenin ağırlık oranı %26 civarındadır.Bu yöntem orta veya küçük ölçekte depolama için en çok kullanılan yöntemdir, ancak büyük miktarlar için oldukça pahalıdır. Çünkü hidrojeni sıvılaştırmak için gereken enerji, hidrojenin sağlayacağı yakıt enerjisinin %28’i civarındadır.


4.2--Bu oran büyük olsa bile, uzay araçları ve roketlerdeki sıvılaştırma masrafları göz ardı edilmektedir. Ayrıca, Mercedes, GM ve Honda gibi üreticiler, sıvı hidrojenle çalışacak modeller geliştirmektedir.


5--Bir diğer pratik çözüm ise, sıvı hidrojenin düşük sıcaklıktaki tanklarda saklanmasıdır. Örneğin, dünyanın en büyük sıvı hidrojen tankı, Kennedy Uzay Merkezi’nde olup, 3400 m3 sıvı hidrojen alabilmektedir. Bu miktar hidrojenin yakıt olarak değeri 29 milyon MJ veya 8 milyon kW.saat'e karşılık gelmektedir.


6--Sıvı hidrojen büyük tanklarda depolanmışsa günlük %0,06’sı, küçük tanklarda depolanmışsa günlük %3’ü buharlaşarak kaybolmaktadır. Bu oranın azaltılması izolasyona bağlıdır.


3.2--Sıkıştırılmış Hidrojen:


1--Hidrojen konusunda en bilinen depolama yöntemi, gaz olarak basınçlı tanklarda depolamaktır.


2--Hidrojen, günümüzde genellikle 50 litrelik silindirik depolarda 200-250 barlık basınç altında depolanmaktadır (bu basınç değeri 600-700 bar’a kadar çıkabilir).


3--Ancak hidrojen çok hafif olduğundan dolayı hacimsel enerji yoğunluğu çok düşüktür.


4--Bunun dışında, yüksek basınç sebebiyle depolama tankları çok ağır olmaktadırlar. hidrojenden alınacak olan verimi düşürür. Örneğin, basınçlı depo malzemesi olarak ostenitik çelik ve bazı alüminyum türleri kullanıldığında, depolanan hidrojenin, tüm depo ağırlığına oranı %2-3 civarında kalmaktadır. Ancak bu malzemelerin yerine karbon kompozit kullanılmasıyla, ağırlık oranı daha da artmış ve %11,3 seviyesine yükselmiştir.


3.1.2—Hidrokarbon Kaynaklı Hidrojen:


1--Metanol veya etanol gibi hidrokarbonlu yakıtlar, saf sıvı hidrojenden daha fazla hidrojen içerirler.


2--Yüksek sıcaklıklarda su buharı kullanılarak, hidrokarbonlardan hidrojen ayrıştırılabilir.


2.1--Böylece, %70-75 oranında hidrojenin yanı sıra, karbondioksit, karbonmonoksit ve su oluşur.


3--Hidrokarbonlu yakıtlar, hidrojenli araçlar için daha iyi bir alternatif sunarlar.


3.1--Örneğin, metanol kullanımı ile, ağır hidrojen tanklarına veya dolum istasyonlarına gerek kalmayacaktır.


3.2--Daimler-Chrysler’e göre metanol, sıvı hidrojenden daha yaygın olarak kullanılacaktır. Çünkü normal şartlar altında sıvı olarak bulunması sebebiyle, kullanılan arabalar üzerinde fazla bir değişiklik yapılmadan adapte olunması mümkün olacaktır.


3.1.3-- Hidrür Kaynaklı Hidrojen Depolama:


1--Hidrojen kimyasal olarak metallerde, alaşımlarda ve ara metallerde hidrür olarak depolanabilmektedir.


2--Önemli ölçüde hidrojen absorbe eden metal hidrürler, hidrojen depolamak için çok uygun bir yöntem olmasına karşın, kendi ağırlıkları ciddi sorun olarak ortaya çıkmaktadır.


3--Şu anda en öne çıkan metal hidrür cinsi olan Titanyum emdirilmiş NaAIH4, gelecek vaat etmekte ve 250°C’de %4,5 oranında hidrojen depolamaktadır. Ancak 35 defa tekrarlanan doldurma-boşaltma sonunda hidrojen depolama kapasitesinin %4,5’ten %3,5’e indiği gözlenmiştir.


4--Metal hidrürlerin çok ağır olması, belli bir doldurma-boşaltma kapasitelerinin olması ve ayrıca nadir bulunan elementlerden oluşmaları, eksi yanlarıdır.


5--Son 10 yıldır yüksek depolama kapasiteleri nedeniyle alüminyum ve bor içeren kompleks hidrürler yoğun olarak çalışılmaktadır.


6--Bor içeren kompleks hidrürler sıvı koşullarda kullanılması nedeni ile de önem taşımaktadır.


7--Bor esaslı sistemler ana olarak sodyum bor hidrürü esas almaktadır. NaBH4, katı halde ağırlıkça %10,5 hidrojen içerir. Çözelti halindeki sodyum bor hidrür, aşağıdaki reaksiyona göre hidrojenini vererek sodyum metaborata dönüşür:

NaBH4 + H2O -> 4H2 + NaBO2


7.1--H2O ve NaOH ilavesi ile sodyum bor hidrürün sıvı içerisindeki miktarı ağırlıkça %20-35 arasında olabilmekte, bu da sistemde ağırlıkça %4,4-7,7 arasında hidrojenin depolanmasına olanak vermektedir.


8--Sodyum bor hidrürde hidrojen depolamanın en önemli üstünlüğü depolanan hidrojenin oda sıcaklığında geri alınabilmesi ve geri alımın katalizör yardımı ile kolaylıkla kontrol edilebilmesidir.


8.1--Sodyum bor hidrürün hidrojen amaçlı kullanımında en önemli sorun, oluşan metaboratın tekrar NaBH4’e dönüştürülmesidir.


9--Hidrojen depolamada sodyum bor hidrür kullanmanın bir diğer avantajı, hidrojene geçişte en önemli sorun olarak görülen hidrojenin patlayıcılık riskinin azaltılmasıdır.


10--Hidrojen kullanımının verimli hale gelebilmesi için, patlama riskinin mutlaka azaltılması gerekmektedir.


10.1--Sodyum bor hidrür, belli koşullarda yanmayan, ancak istendiğinde hidrojeni açığa çıkartan bir özelliğe sahiptir.


10.2--Halen özel camlar veya izolasyon malzemeleri gibi alanlarda kullanılan sodyum bor hidrürün ana maddesi olan bor, Türkiye’de de bolca bulunmaktadır.


3.1.4-- Karbon Nanotüp Kaynaklı Hidrojen Depolama:


1--Hidrojen, gaz veya sıvı olarak saf halde uygun çelik tanklarda depolanabileceği gibi, fiziksel olarak karbon nanotüplerde de depolanabilmektedir.


2--Karbon, özellikle yüksek oranda gözenekli çok küçük parçalar haline getirilebilmesi ve karbon atomları ve gaz molekülleri arasında oluşan çekim kuvveti nedeniyle gaz depolamaya en elverişli maddelerden biridir.


3--Karbon nanotüpler, grafit tabakaların tüp şekline dönüşmüş halidir.


4--Çapları birkaç nanometre veya 10-20 nanometre mertebesinde, boyları ise mikron seviyesindedir.


5--Elastiklik modülleri çelikten 5 kat daha fazladır.


6--Tek cidarlı nanotüpler %14, çok cidarlılar %7,7, içlerine alkali elementler yerleştirilenler ise %20 ağırlık oranına kadar hidrojen depolayabilirler. 20 bar basınç altında yapılan deneylerde, bu oran %70’e kadar çıkarılmıştır.


7--Nanotüpleri en büyük dezavantajı maliyetlerinin oldukça yüksek olmasıdır. Eğer gelecekte ucuz üretim yöntemleri gelişirse, yaygın olarak kullanılabilecek hale gelebilirler.


8--Nanotüplerdeki absorbe işlemi, karbon atomlarının hidrojen moleküllerine uyguladığı Van Der Waal’s kuvveti ile gerçekleşmektedir. Yani kimyasal değil, fiziksel bir olaydır.


3.1.5-- Cam Küreler Kaynaklı Hidrojen Depolama:


1--Çapları 25-500 µm arasında değişen cam küreler, cidar kalınlıkları 1 µm olan bir tarafı açık cam baloncuklardır.


2--Bu kürelere yüksek basınç ve sıcaklık altında depolanmaktadır.


3--Yüksek sıcaklık sonucunda cam cidarı geçirgen hale geldiğinde, hidrojen atomları camlara girer.


4--Camlar soğutulunca da içeride hapsolur. Depolanan hidrojen, camların ısıtılması veya kırılması yoluyla tekrar geri alınabilir.


5--Cam kürelerin depolama kapasitesi 200-490 bar basınç altında %5-6 civarındadır


3.1.6--Mağaralarda Hidrojen Depolama:


1--Bütün bu yöntemlerin dışında hidrojen gazını depolamanın belki de en ucuz yöntemi, doğalgaza benzer şekilde, yeraltında, tükenmiş petrol veya doğal gaz rezervuarlarında depolamaktır.


2--Maliyeti biraz yüksek olan diğer bir depolama şekli ise, hidrojeni maden ocaklarındaki mağaralarda saklamaktır.


3--Örneğin Almanya’da Kiel şehrinde 1971’den beri yerin 1330 m altındaki bir mağarada hidrojen depolanmaktadır.


4--Ancak mağaralarda saklanan hidrojenin yılda %1-3’ü arası, sızıntı nedeniyle kaybolmaktadır.


5--Büyük kapasitede hidrojen depolamanın en cazip yollarından biriside yüksek basınçlı kaplarda sıkıştırılmış gaz olarak hidrojenin depolanmasıdır.


6--Doğal gaz gibi, taşıtlarda kullanılan diğer gaz yakıtlar içinde tercih edilen yöntemdir.


7--Doğal gaz (NG) fiberglasla kaplı alüminyumdan imal edilen kuvvetli kompozit basınç kaplarında yaklaşık 200 bar basınçta depolanmaktadır.


8--Hidrojende benzer şekilde bu basınçta büyük tanklarda ve araç depolarında depolanabilir.


8.1--Örneğin 14.88 km/l'lik bir benzin taşıtında, sıkıştırılmış hidrojen gazlarının 5.7 kg'ı ile 420 km'lik bir yol alınabilir.


8.2--Fakat 200 bar ve 298 K'de 397 litre yer kaplamaktadır. Bu büyük hacmi uygun bir hacme indirmek için basıncı 690 bara çıkarmak gereklidir.


8.3--Bu basınçta hidrojeni emniyetle depolamak için hafif karbon kaplamalı alüminyum silindir depolar uygun şekilde kullanılmaktadır.


9-- Ancak, bu depolar şimdiye kadar yalnızca uzay (roket) çalışmaları için kullanılmışlardır. 690 barda 420 km'lik bir yol alan karbon/alüminyum depolama kabı aynı mesafeyi alan bir benzin taşıtının tankından yaklaşık 3 kat daha ağır ve 9 kat daha büyüktür. 


10--Uygulanan Depolama örnekleri;


1--Texas'da petrol sanayi tarafından kullanılmakta olan ve 80 km uzunluğuna sahip boru şebekesi mevcuttur.


2--Almanya'da Ruhr havzasında 1938 yılında işletmeye açılan ve bugün 15 atmosfer basınç altında hidrojen taşımaya devam eden 204 km'lik boru hattı örnek olarak gösterilebilir.


3--Sıvı hidrojenin düşük sıcaklıktaki tanklarda saklanmasına örnek, Dünyadaki en büyük sıvı hidrojen tankı, Kennedy Uzay Merkezi’nde olup 3400 m3 sıvı hidrojen alabilmektedir. Bu miktar hidrojenin yakıt olarak değeri 29 milyon Mega Jule veya 8 milyon kW-saat'e karşılık gelmektedir.


4--Enerji kaynağı olarak hidrojenin kullanım çok yenidir ve dünya standartlarına henüz yeni girmiştir. Bu nedenle ileride geliştirilecek üretim ve depolama yöntemleriyle maliyetlerin önemli düzeyde düşeceği belirtilmektedir.


5--Hidrojenin depolanmasında ilk akla gelen emniyettir. Son zamanlarda üzerinde çok sayıda araştırmaların yapıldığı konu metal hidrür şeklinde depolamadır. Ancak bu yöntemle depolamada çok az miktarda hidrojen emniyetli şekilde depolanabilmektedir.


6--Depo ağırlığı hidrojenin araçlarda kullanımını sınırlayan en önemli faktör olmaktadır.


7--Sıvı hidrojen depolama da karşılaşılan en önemli sorun kriojenik depolamanın gerekliliği ve ısı transferi nedeniyle kaynama olayının önüne geçilememesidir. Aynı zamanda pahalı bir depolama yöntemidir.


8--Basınçlı gaz hidrojen depolamada ise depolama ağırlığı yine önemli sorun olmaktadır. Depo ağırlığı hidrür şeklinde depolama ile hemen hemen aynı ağırlıktadır.


9--Emniyet yönünden hidrür depolama çok emniyetlidir. Hidrojen üretim ve depolama problemlerinin giderilmesi halinde gelecekte insanlığın gereksinim duyduğu enerjinin önemli bir payını karşılayacağı muhakkaktır.


4--Hidrojen Taşınması:


1--Hidrojen gazı, doğal gaz veya hava gazına benzer olarak borular aracılıyla her yere kolaylıkla ve güvenli olarak taşınabilmektedir.


2--****Doğal gaz için kurulan yer altı boru dağıtım ağının ileride çok az bir değişiklikle hidrojen içinde kullanılması olanaklıdır.


3--Boru hatları dışında hidrojen, basınçlı gaz olarak veya sıvılaştırarak tüplere konup tankerlerle taşınabilir.


4--Çift çeperli yalıtılmış 25m3 hacmindeki tanklara konulan sıvılaştırmış hidrojen, karayolu ile yine benzer şekilde 130m3 hacminde tanklara konulan sıvı hidrojen ise demiryolu ile taşınabilmektedir.


5--Hidrojen boru ile taşınmasına, Texas da petrol endüstrisi tarafından kullanılmakta olan ve 80 km uzunluğuna sahip boru şebekesi ile Almanya da Ruhr havzasında 1938 yılında işletmeye açılan ve bu gün 15 atmosfer basınç altında hidrojen taşımaya devam eden 204 km’lik boru hattı örnek olarak gösterilebilir.


4.2.1-- Hidrojenin Taşınması:

1--Günümüzde petrol tankerlerinden sızan veya kaza sonucu her yıl denizlere saçılan binlerce ton ham petrol, Elektrik enerjisi taşıma ve dağıtma hatlarında ise, yine büyük enerji kayıpları Kömür çıkartılması ve dağıtılması oldukça yüksek maliyet gerektiren bir işlem olması, Doğal gaz ve petrol yataklarının belirli bölgelerde bulunmasından dolayı, bu yakıtların kullanılacak yere boru hatları ile taşınması için çok uzun, olması dolayısıyla yatırım maliyeti getirmesi Hidrojen ise her yerde bölgesel olarak üretilebildiği için çok uzun boru hatlarına gerek yoktur.


3—Güvenlik:


1--Son derece hafif bir yakıt olan hidrojen,gelişen hidrojen teknolojisi, doğal gaz, petrol, kömür ve uranyum gibi nükleer yakıtların geniş çapta kullanımı nedeniyle ortaya çıkan kazalar yanında çok daha güvenli kalmaktadır.


2--Hidrojen diğer yakıtlardan farklı güvenlik donanımı ve prosedürü gerektirse de onlardan daha fazla tehlikeli değildir.


3--Dünyada hidrojen zaten petrol ve kimya endüstrisinde veya başka yerlerde güvenle kullanılmaktadır.


4--Hidrojen güvenlik sıralamasında propan ve metanın (doğal gaz) arasındadır.


5--Hidrojenin fiziksel özelliklerinden dolayı güvenlik karakteri diğer yakıtlardan oldukça farklıdır.


6--Hidrojen düşük yoğunluklu olduğundan bir kaçak anında yer seviyesinde birikinti halinde kalmayarak atmosferde yükselir ve dağılır. Bu durumda iyi havalandırma uygulanarak güvenlik artırılabilir.


7--Düşük yoğunluklu olması demek aynı zamanda belirli bir hacimde patlayan diğer yakıtlardan daha az enerji verecek demektir.


8--Ayrıca hidrojen diğer yakıtlardan daha hızlı yayılır, böylece tehlike seviyesi de azalmış olur.


9--Hidrojen gazolin, propan veya doğal gazdan daha hafiftir.


10--Hidrojenin yanması için havada hacimce %4 - %75 arasında olması gerekir. Bu aralık diğer yakıtlarda düşüktür. Örneğin doğal gaz için %5,3 -15, propan için %2,1-10 ve gazolin için %1-7,8'dir.


11--Herhangi bir kaçak anında hidrojenin en düşük tutuşma sınırı gazolininkinden 4 kat, propanınkinden 1,9 kat ve doğal gazınkinden de çok az büyüktür.


12--Hidrojen kullanımında bazı kurallara uyulduğunda tehlike yok denecek kadar azalmaktadır.


13--Hidrojen temiz ve kokusuz olduğu için sızıntısı gazolin veya diğer yakıtlara göre daha az fark edilecektir. Hatta yanan hidrojenin alevi görülmez. Ancak sızıntı belirleme teknikleri vardır ve öncelikle de araştırılmaktadır.


14--Ayrıca doğal gaza uygulandığı gibi kokulu bir maddenin veya renklendiricinin veya her ikisinin hidrojene eklenmesi yapılabilir. Ancak yapılacak herhangi bir ekleme saf hidrojenin çevresel açıdan temizliğini bozar.


15--Bugün uçaklarda kullanılan yaktın kaza ile yanmasından aşırı sıcaklık ve duman oluşmakta ve bunun sonucunda bir çok insan yaşamını yitirmektedir.


16--Yakıt olarak hidrojenin kullanılması durumunda, yandığında havadaki oksijenle birleşerek su-su buharından başka bir gaz çıkmayan hidrojen alevi, aynı zamanda çok az ısı yayar. Bu nedenle doğrudan alevle temas edilmediğinde tehlike yoktur.


17--Hava içinde alev alma sınırı, patlama enerjisi, alev sıcaklığı ve atık ürün gibi değişkenler göz önüne alındığında, fosil yakıtların güvenlik katsayılarının 0.5-0.80 arasında olmasına karşın, hidrojen için, daha yüksek (1 dolayında) bir güvenlik olduğunu açıkça göstermektedir.


5-- Hidrojen Gazının Kullanım Şekilleri:


5.1-- Katalitik Hidrojenleme işlemi için:Amonyak sentezi, Metil alkol sentezi ,Bitkisel yağ katılaştırma, Yağ asitlerinden alkol eldesi ,Yapay iplik eldesi ,İlaç üretimi


5.2-- Yakıt olarak :Kaynak alevi,Metal ısı birleşiminde,Elektrik üretiminde,Roketlerde,


5.3—Metalürjide:İndirgeme maddesi, Tungsten ve molibden eldesi,Metal hidritleri hazırlamada

4.4--Hidrojenin yer aldığı sanayii sektörleri ve yaklaşık üretilen hidrojen tutarları aşağıda verilmiştir.Suni gübre sanayii (25.000m3) ,Bitkisel yağ (margarin) üretimi (16.000m3),Petrol arıtım evleri (rafineri) (1.200m3) ,Petrokimya endüstrisi (30.000m3) , Hidrojene hayvansal yağ üretimi (200-300m3),Çeşitli yerlerde kullanılmak üzere basınçlı silindirlerde gaz veya sıvı hidrojen üretimi (6.000m3)  


6-- Hidrojenin Yakıt Olarak Kullanımı:


1-- Kömürü, otomobilde veya uçakta kullanmak pratik açıdan uygun değildir. Hidrojen ise, hemen her yerde kolaylıkla kullanılabilir.


2--Evlerde, ısıtma amacı ile kalorifer, fırın ve şofbenlerde doğal gaz yerine rahatlıkla kullanılabilmektedir.


3--Yalnız hidrojenin doğal gaza göre daha az olan yoğunluğu nedeniyle, daha fazla miktarda hidrojenin kalorifer sistemindeki yakıcıya gelmesi gerekir. Hidrojenin oksijenle birleşerek doğrudan yakıldığı bu sistemlerde, atık ürün suyun yanında, alevin yüksek sıcaklığa çıkmasından dolayı az bir miktar azot oksit oluşabilmektedir.


4--Katalitik yüzeylerde alevsiz yakma mümkün olduğundan, bu tür ısıtıcılarda güvenli olarak ve azot oksit oluşmasına yol açmadan da kullanılabilir.


5--Hidrojen yakıtlı piller içinde elektriği dönüştürülmesi ile üretilen elektriğin de, evlerde olduğu gibi, sanayide de bölgesel olarak üretilip kullanılması olanaklıdır.


6--Yakıtlı piller konusunda yapılan yoğun çalışmalar sonucu bu alanda büyük ilerlemeler sağlanmıştır.


7--Hidrojen yakıtının içten yanmalı motorlarda, yani otobüs, kamyon, otomobil, traktör ile tarım makineleri gibi tüm taşıtlarda kullanılabilmesi, sınırlı rezerve sahip petrol ürünlerinin yerini alması ve çevreye dost bir enerji olması, son yıllarda özellikle araç üreten şirketlerin büyük ilgisini çekmektedir.


8--Benzin veya mazot yerine hidrojen gazı kullanılması ile motorların yakma sisteminde bazı değişiklikler gerekmektedir.

9--Hidrojen yakıtlı motor tasarımlarında bu güne kadar kullanılan 3 temel yöntem aşağıda verilmiştir.


9.1--Hidrojen ve hava karışımı, değişmez bir oranda silindirlerin giriş manifolduna verilmekte olup, motor gücü hidrojen-hava karışım miktarlarını değiştiren bir valf vasıtasıyla ayarlanmaktadır. Sitemde, özellikle yüksek hızlarda düzgün çalışmayı sağlamak için, hidrojen hava karışımına su buharı ilave edilmesi gerekebilir.


9.2--Hidrojen gazı basınç altında silindirlere enjekte edilir. Havanın ise başka bir giriş manifold aracılığıyla ayrı olarak silindirlere geldiği için, hidrojen hava patlayıcı karışımı silindirlerin dışında oluşmaz. Bu yöntem, ilk tarif edilen sisteme göre daha emniyetlidir. Burada motor gücü, hidrojen gazı basıncını 14 atmosfer ile 70 atmosfer arasında değiştirmek suretiyle ayarlanabilir.


9.3--Üçüncü yöntemde de, ikinciye benzer şekilde yine silindirlere ayrı ayrı verilen hidrojen ve hava karışımı verilmekle beraber, yüksek basınç yerine hidrojen, normal veya orta basınçta tutulur ve motor gücü, hidrojen miktarını değiştirmek suretiyle ayarlanır.


9.3.1--Burada silindirlere giren hava tutarı değişmediğinden değişim hidrojen-hava karışımına meydana gelir. Böyle bir ayarlama hidrojen hava karışım oranının oldukça geniş bir aralıkta patlama özelliğine sahip olması nedeniyle kolaylıkla gerçekleşebilir.


10--Hidrojen yakıtlı motorların, benzinli motorlara göre bir çok üstünlüğü bulunmaktadır. Bunlardan biri, hidrojenli motorların yüksek verimi, diğeri, belki de en önemlisi, atık ürün olarak sadece su buharı olmasıdır.


11--Silindirleri yağlamak için kullanılan petrol ürünlerinden kaynaklanan çok az miktarda karbon monoksit ve hidrokarbonlarla yüksek sıcaklıktan kaynaklanan azot oksitlerinde atık ürünlerin arasında yer alabileceği göz önüne alınmalıdır.


11.1--Ancak, bu zararlı gazlar, petrol ürünü kullanan taşıtlara göre göz ardı edilebilecek kadar düşük düzeyde olduğu için, hidrojenli motorları tümüyle çevre dostu olarak varsaymak olanaklıdır.


11.2--Yanma sıcaklığını, atık su buharının bir kısmını yeniden silindire vermek suretiyle düşürmek ve böylece azot oksitlerin miktarını daha azaltma olanağı vardır.


12-- taşıtlarda tümüyle farklı bir yaklaşım olarak, içten yanmalı motorlar yerine, yakıtlı piller ile elektrik üretmek ve elektrik motorları ile taşıta güç sağlamak da mümkündür.


13--Bu tür taşıtlarda havaya atılan zararlı ürün hiç olmayacağı için bunlara, sıfır salımlı taşıtlar da denmektedir.


14--İster içten yanmalı isterse yakıtlı pilli olsun, taşıtlarda temel sorun, hidrojenlerin güvenli olarak depolanmasıdır.


15--Bu konuda yapılan çalışmalarda, yine 3 ayrı yöntem geliştirilmiş olup, her birini kendine göre üstünlükleri bulunmaktadır.


15.1--Basınçlı hidrojenin, çelik tüpler içine yerleştirerek taşınması, bu güne kadar geliştiren bir çok deneme amaçlı hidrojenle çalışan taşıtta kullanılan yöntem olmuştur.


15.2--Burada görülen en bük sorun çelik tüplerin kendi ağırlıklarıdır. Benzinli bir otomobil ortalama olarak 65 litre (47 kg) benzin almakta olup, bu da enerji olarak 17 kg hidrojene karşılık gelmektedir.


15.3--Hidrojeni sıvı olarak depolamak ağırlık sorununu çözmekle birlikte, tank hacmini yükseltmektedir. Diğer bir sorun ise, hidrojenin gaz haline geçmesi ile oluşan kayıplar ve yakıt ikmali zorluğu.


15.4--Metal hidritler hidrojen depolamak için çok uygun bir yöntem olmasına karşın, bunlarında kendi ağırlıkları ciddi sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Daha önce belirtilen üç metal hidritten, Magnezyum-Nikel, en fazla hidrojen depolaması ve en ucuz olmasına karşın, yine ağırlık olarak taşıta 500kg gibi bir ek yük getirmektedir.


15.5--Bir diğer sorun da, hidrojen gazını belli basınç da elde edebilmek için, metal hidritin, 250°C ye ısıtılması gereğidir. Bu sıcaklık araç çalışırken egzoz çıkışından elde edilen sıcak gazla sağlanabilmekle beraber, motorun ilk başta soğukken çalıştırılması sorun yaratmaktadır.


15.6--Bu sorun, Almanya da otobüslerde denen yeni bir yöntemle çözülmüştür. Bu otobüslerde, düşük sıcaklıkta hidrojen sağlayan Demir-Titanyum alaşımı ile Magnezyum-Nikel alaşımı birlikte kullanılmıştır. Buna göre, ilk alaşım motor soğukken devreye girmekte daha sonra ikinci alaşım devreye girerek süreklilik sağlanmaktadır. Birinci alaşımda depolanan hidrojen, daha sonraki bir ilk çalıştırma için yedekte tutulmaktadır.


16--Bütün bu sorunlara karşın, hidrojenin özellikle, otobüs, kamyon ve traktör gibi ağır taşıtlarda kullanımı gittikçe artmakta ve gelişen teknoloji ile birlikte sorunlar giderek çözülmektedir. Petrolün sınırlı ömrü ve artan çevre kirliliği, hidrojen yakıtı kullanımının yaygınlaşmasına yol açmaktadır.


17--Hidrojen yakıtının ilk kullanım alanlarından biri jet uçakları olup, bu konuda ilk olarak 1957 yılında yapılan denemelerden sora yapılan çalışmalar artık ticari uygulama aşamasına gelmiştir.


18--Dünya Enerji Ajansı Hidrojen Programı çerçevesinde yürütülen çalışmalarda, Airbus tipi uçakların yakıt olarak hidrojen kullanması 2007 yılında başlayacaktır.


18--Sıvı hidrojen doğrudan veya dolaylı olarak motorları ve dış yüzeyi soğutmak için de kullanılabileceği için, yüksek hızı supersonic uçaklar için ideal bir yakıt olarak görülmektedir.


6.1-- Yakıt Olarak Hidrojen Kullanmanın Üstünlükleri ve Kusurları


1--Kullanım Üstünlükleri: Kolayca ve güvenli olarak her yere taşınabilmesi ,Taşınırken enerji kaybı hiç veya çok az olması,Her yerde, örneğin, sanayide, evlerde, taşıtlarda kullanılabilmesi ,Depolanabilmesi ,Tükenmez olması, Birim küle başına yüksek kalori değerine sahip olması, Değişik şekillerde, örneğin, doğrudan yakarak veya kimyasal yolla kullanılabilmesi,Güvenli olması,Isı, elektrik veya mekanik enerjiye kolaylıkla dönüşebilmesi,Çevreye hiç zarar vermemesi,Çok yüksek verimle enerji üretebilmesi,Karbon içermemesi


2--Kullanım kusurları:Çelik tüplerde taşınması halinde ağırlık sorunu,Sıvı olarak taşınabilmekte fakat düşük sıcaklıklar ve yüksek basınç gerekmektedir.Sıvı halden gaz haline geçirilerek yapılan kullanımlarda kayıplar söz konusudur.Yüksek maliyet,


6--Sonuç:


1--Bitkiler, su, kömür veya doğalgaz gibi kaynaklardan elde edilen hidrojen, enerji kaynağından çok bir enerji taşıyıcısı olarak düşünülmektedir.


2--Hidrojen kolayca ve güvenli olarak her yere taşınabilen, taşınması sırasında az enerji kaybı olan, sanayide, evlerde ve taşıtlarda kullanılabilen bir yakıttır.


3--Bu kullanımlarda hidrojen başlıca sıkıştırılmış gaz, karyojenik sıvı, metal hidrit ve karbon adsorpsiyon gibi tekniklerle depolanabilmektedir.


4--Hidrojen enerjisi alanında çeşitli ülkelerin işbirliği sonucu hidrojenin üretim, dağıtım ve kullanım teknikleri üzerinde yoğunlaşılmış ve uluslararası programlar başlatılmıştır.


5--Güvenlik sıralamasında propan ve metanın arasında olan hidrojenin güvenlik karakteri diğer yakıtlardan oldukça farklıdır.


6--Ayrıca hidrojen diğer yakıtlara göre pahalıdır ancak hidrojen çağına adım atılmakla maliyetin hızla düşeceği beklenmektedir.


7--Hidrojen kullanımı sonucunda sadece su oluştuğundan hidrojen (özellikle solar hidrojen) kullanımı ile çevresel ve iklimsel kalite iyileşecektir.


8--Ancak bu iyileşmelerin olabilmesi için hidrojen kullanımına bir an önce geçilmesi gerekmektedir. Geçiş ne kadar erken olursa uzun dönemde ekonomi ve çevre açısından o kadar yararlı olacaktır.  


Kaynakça: 


1--Hidrojen enerjisi üretimi ve kullanım olanakları -Öğr. Gör.Dr. Mustafa KARAMOLLA-Öğr. Gör.Dr. Halit DOĞAN--Celal Bayar Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makine Müh. Bölümü


2--Hidrojen enerjisi üretimi ve kullanım olanakları-Öğr. Gör.Dr. Mustafa KARAMOLLA Mustafa.karamolla@bayar.edu.tr-Öğr. Gör.Dr. Halit DOĞAN halit.dogan@bayar.edu.tr-Celal Bayar Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makine Müh. Bölümü 45140 Manisa 





Makalenin İzlenme Sayısı : 429

Eklenme Tarihi : 25.08.2020

Önceki sayfaya geri dön.