MAKALELER / Protein Kaynakları-Yeni Kaynaklar-Böcekler-Algler






Protein Kaynakları-Yeni Kaynaklar-Böcekler-Algler:

 

1--Avrupa Birliği (AB), kaynakları daha verimli kullanma ve sera gazları oluşumunu azaltma hedefiyle yeni projeler üzerinde çalışıyor.

 

2—Hayvan-Sığır yetiştiriciliği sera gazı oluşumuna neden olduğu için temel hayvansal protein kaynaklarının daha sürdürülebilir olan besinlerle ikamesi de bu doğrultuda gündeme geliyor.

 

3--Baklagiller veya soya gibi bitkisel protein kaynakları bir seçenek olarak değerlendirilirken böcek ve yosunlar gibi Avrupa için yeni protein kaynaklarının tüketimi konusuda tartışılıyor.

 

4--Hayvan yetiştiriciliği, önemli miktarda sera gazı oluşumuna yol açtığı için hayvansal yiyeceklerin tüketiminin azaltılarak tarımsal uy-gulamaların arttırılması önemli hedefler arasındayer alıyor.

 

4.1--Bu doğrultuda et, balık ve diğer deniz ürünleri, süt, yumurta gibi temel hayvansal protein kaynaklarının, daha sürdürülebilir olan besinlerle ikamesi konuşuluyor.

 

4.2--Baklagiller veya soya gibi bitkisel protein kaynaklarının üretim ve tüketimini artırmak bir seçenek olarak değerlendirilirken ek olarak uzak doğu ülkelerinin çoğunda tüketilen ancak dünyanın diğer coğrafyaları için oldukça “yeni” ve farklı olan diğer protein kaynaklarının özellikle de böcek ve yosunların tüketimi konusu da tartışılıyor.

 

5--Birçok Uzak doğu ülkesinde temel besin kaynağı olarak tüketilen böcekler ve yosunların yeni protein kaynağı olarak Avrupalılara nasıl anlatılacağı ve bu yiyeceklere yönelik yasal düzenlemeler ile pazarlama konusundaki potansiyel zorlukların nasıl aşılacağı konusunda tartışmalar gündeme geliyor.

 

5.1-- Yenilebilir böcekler, yetiştirilme koşullarına göre biyolojik veya kimyasal kirleticiler içerebiliyor. Dolayısıyla yenilebilir böceklerin yetiştirilme ve beslenme koşullarının uygunluğunun değerlendirilmesi de büyük önem taşıyor.

 

6--Geleneksel hayvan yetiştiriciliğiyle elde edilen protein miktarına ulaşmak için yenilebilir böcek yetiştirilmesi halinde doğaya salman toplam sera gazı ve doğal kaynak kullanımının daha düşük olacağı belirtiliyor.Yenilebilen yaklaşık bin 400 böcek türü olduğu biliniyor.

 

7--Algler, geniş ölçüde mikro algler ve makro algler yani “yosun” ola-rak sınıflandırılıyor. Yosunlar, geleneksel bitkilerle karşılaştırıldığında çok daha hızlı çoğalabilen bitkiler.

 

7.1--Alg lerin, kalsiyum, demir ve bakır gibi mineral içerikleri ise toprakta yetişen bitkilere göre daha yüksek olabiliyor. Japonya ve Kore’de temel besin kaynaklarından biri olan deniz yosunları, denizden elde edilebildiği gibi çiftlikte de yetiştirilebiliyor.

 

7.2--Bazı yosun türlerinin diğerlerine göre protein içeriği yüksek, yağ içeriği düşük olsa da yosunların tümü vitamin, mineral ve bazı önemli elzem amino asitler açısından iyi birer kaynak olarak gösteriliyor.

 

7.3--Yosunlar, geleneksel bitkilerle karşılaştırıldığında çok daha hızlı çoğalabilen bitkiler olarak ön plana çıkıyor. Alglerin, kalsiyum, demir ve bakır gibi mineral içerikleri ise toprakta yetişen bitkilere göre daha yüksek olabiliyor.

 

7.3.1--Japonya ve Kore’de temel besin kaynaklarından biri olan deniz yosunları, denizden elde edilebildiği gibi çiftlikte de yetiştirilebiliyor. Bazı yosun türlerinin diğerlerine göre protein içeriği yüksek, yağ içeriği düşük olsa da yosunların tümü vitamin, mineral ve bazı önemli elzem amino asitler açısından iyi birer kaynak olarak gösteriliyor.

 

7.4--Suda yetişen bazı yosun türleri beslenme kültürümüze dahil olabilir; insan ömrünü uzatabilir. Bazıları halen en değerli türler kategorisinde. İnsan sağlığı için takviye formüllere ekleniyor, kozmetik endüstrisinde baş sıraya oturuyor ve şimdi besi hayvanları için yemlere katılıyor.

 

7.4.1--Bunlar sadece bilinen türlerden ibaret değil, yeni keşfedilmiş alg oluşumları da var. Fitoplanktonlar tek hücreli mikroskobik canlılar gibi onlarca gruba sahip. Çoğu denizlerde olmak üzere; göllerde, akarsularda yaşıyor; bazı türleri derin sularda çoğalırken, sığ sularda daha hızlı üremeleri dikkat çekiyor.

 

7.4.2--Kısaca ‘alg’ olarak adlandırılan canlıların saptanabilmiş onlarca çeşidi bulunuyor. Kök ve yaprakları bulunmayan bitkisel çeşitler klorofil içeren dokuları sayesinde enerjilerini doğrudan güneşten alıyor. 


Denizlerin oksijen deposu olan organizmalar basit nitelikler gösterse de aralarında kompleks olanlar da bulunuyor. Bazı türler toksin üretirken; bazıları özellikle insan organizmasına yararlı maddeler oluşturabiliyor.

 

7.4.3--Fotosentez yapan algler temelde selüloz tabaka örtüsüyle kaplı dev koloniler halinde. Türlerin en tanınmışı ‘Chlorella’ ve ‘Spirulina’ adıyla bilinen cinsler.Gıda sektörünün yanı sıra; şu sıralar yem endüstrisinin de temel girdilerinden olan tek hücreli canlıları bunlar.

 

7.4.4--Yeşilden koyu maviye; pas renginden parlak kırmızıya kadar geniş çeşitlilik gösteriyor. Türlerin biyokimyasal özellikleri insanı şaşırtacak kadar zengin.

 

7.4.5--Alg türleri deniz yosunları içinde yetiştiricilik açısından kültüre alınabilecek çeşitlerin en başında. Verimli bir ‘Alg Çiftliği’nde yeşil ve mavi renklere sahip organizmalar yanında ‘kelp’ olarak bilinen büyük yapraklı bitkiler de yetiştirilebiliyor.

 

7.4.6--Çoğu yaşadıkları sucul ortamda birbirilerinin salgıladığı gıda nitelikli maddeleri değiş tokuş ederek gelişiyorlar. Dolaysıyla alg çiftliklerinde özel hazırlanmış beslenme materyaline pek ihtiyaç yok; yem için özel rasyolar gerekmiyor.

 

7.4.7--Besinler genellikle daha çok foto sentez yoluyla beslenen ‘fitoplanktonlar’, ‘mikroskobik algler’ ve ‘siyanobakteriler’ tarafından içsel çevrimle bünye içinde oluşturuluyor.

 

7.4.8--Siyanobakteriler mavi-yeşil yosun olarak bilinen en önemli grup. Bunlara yalnız denizlerde değil; kılık değiştirmiş halleriyle nehirler, dereler, göl, göletler hatta ağaçlar ve kayalarda bile rastlanıyor. Liken türü oluşumlarla birlikte (simbiyotik) yaşayanlar da var. Öyle ki; çok sıcak kaplıcalarda, çok soğuk kutup sularında dahi görülebiliyorlar.

 

7.4.8.1--Örneğin Spirulina toplanıp kurutulduğunda 

% 30’a kadar aktif kuru madde veriyor. Kuru maddenin içindeki protein yüzde 15 civarında. İçerdiği maddeler çok zengin. Halen en yüksek B12 vitamini kaynaklarının en başında. Üstelik biyo- yararlanım açısından içeriğin tamamı kullanılabiliyor.

 

7.5—Spirulina yüksek düzeyde yararlı yağ asitlerini ve elzem vitamin ve elementlerin zengin çeşitlilik gösterdiği canlılar arasında. Potasyum, kalsiyum, krom, bakır, demir, magnezyum, manganez, fosfor, selenyum, Bl, B2, B3, B6,B9, vitamin C , vitamin D, vitamin A ve vitamin E’yi bolca içeriyor. Spirulina, beta-karoten yanında biyo-yararlanımı en yüksek şifacı pigmentlere de sahip.


7.5.1--Asıl önemli olan özelliği ise bu mikro-besin maddeleri başta olmak üzere, akla gelen gelmeyen diğer tüm yaşamsal maddeleri içinde barındırması. Tam da burada araştırmacıların üzerinde anlaştığı sonuç şu: 1 kg. Spirulina 1 ton (1000 kg.) sebzenin içerdiği tüm yaşamsal değerleri içerebiliyor!

 

7.5.2--Spirulina başta olmak üzere tüm alg çeşitlerini kültüre almak için özel hazırlanmış bir yapay gölet ya da birkaç özel havuz yeterli. Önemli olan suyu periyodik olarak hareketlendirip, dalgalandıracak bir düzeneğin bulunması.

 

7.5.3--İspanya ve Portekiz şimdi bu sistemi kapalı havuzlara taşımış bulunuyor. Havuzların içinde spiral borular alglerin toplanıp tutunduğu yerler.Çiftlikte devamlı yenileme yok. Aşılayıcı kültür sisteme bulaştırıldıktan sonra algler hızlı bir şekilde üreyip sistemin her tarafını kapsıyor.Hasat genellikle sabah erken saatlerde yapılıyor.

 

7.5.4--Hasatta tükenme riski bulunmuyor. Ne kadar hasat yapılmışsa boşalan yer en kısa sürede kendiliğinden hemen doluyor. Elde edilen Yosunların protein değeri sabahları en yüksek düzeyde. Hasat edilen materyal güneş ışığı altına kurutuluyor; laboratuvar kontrolleri yapıldıktan sonra ambalajlanıyor.

 

7.5.5--Alg üretiminde başta ABD var. Onu Tayland, Hindistan ve Şili izliyor. Hammadde olarak kültür alglerinin alıcısı çok. Spirulina başta olmak üzere bazı alg türleri takviye besin endüstrilerinin ana girdilerinden. Kozmetik sanayisi ise cilt bakımı ve estetiğinde kullanıyor.

 

7.5.6--Son gelişme ise hayvan yemi üreticilerince mucize katkı olarak benimsenmiş olması. Tonlarca hayvan yemine az miktarda alg eklenmesi hayvanların süt ve et verimini bariz şekilde artırıyor.Başta küçük ve büyükbaş hayvan yetiştiriciliği olmak üzere, kanatlı çiftliklerinde ve kültür balıkçılığında beslendiklerinde deniz balıklardan daha lezzetli oluyor.

 

7.5.7--1989’da bilinmeyen özellikleri keşfedilen, en az Spirulina kadar popüler hale gelen Chlorella ise grubun en talep edilen gıdaları arasında. Chlorella da tıpkı Spirulina gibi insan sağlığı dışında hayvan beslenmesinde süper katkı maddelerinin başında geliyor. ‘Soya’ya göre 20 kat daha fazla protein değerine sahip.

 

7.5.8--İnsanlarda yaşlılığı önlediği bilinen Spirulina ve Chlorella yorgunluğu hissedilir biçimde azaltıyor, enerji düzeyi ile vital kapasiteyi arttırıyor. Diyetle kombine edildiklerinde ise etkileri kaybolmuyor. 


Batıda ‘Health Food Market’ olarak bilinen sağlık mağazalarında en yüksek ciroları bu alglerden üretilen gıda takviyesi markaları gerçekleştiriyor. Girişimcilere önerimi olarak ; verimli alg varyetelerini bulup çiftliklerinde ‘stater tohum’ olarak kullanmaları; sonra iç ve dış pazarlara açılmaları.Yetiştirici adaylarına önerimi olarak önce sanayide kullanılan bazı yosun türlerini kültüre almaları, daha sonra besin olarak tüketilecek yosunlara geçiş yapmaları. 


Örneğin Japonya diğer onlarca tür dışında sadece yosun ve kırmızı alg karşımı bir bitki olan ‘nori’den yılda ortalama 2 milyon dolar kazanıyor.

 

7.5.9--Deniz yosunları özelde beslenme ve gıda endüstrisinde tüketilmiyor. Son yıllarda doğal kaynaklara yönelen ilaç ve sağlık katkıları endüstrisi de deniz yosunlarına büyük ilgi gösteriyor. Örneğin en tanınmış yosun türü Svakame’nin işlem görmüş özütü kalp sağlığı, hormon desteği, kemik gelişimi ve cilt gençliği amaçlı birçok takviye ürününde yer alıyor.

 

7.5.10--Japon mutfağının spesiyalitelerinden olan ‘miso çorbası’ ününü wakame yosununa borçlu.Tatlı tuzlu arası bir lezzete sahip olan ‘wakame’nin dünya mutfaklarına lezzet katkısı olarak girmesi ise mutfak sanatında yeni bir modayı başlatmış durumda.

 

7.5.11--Deniz yosunlarının ortak özelliği tüm karasal bitkilere göre çok yüksek vitamin ve mineral içermeleri. Örneğin B12 vitamini açısından daha üstün durumda.


Deniz yosunları Asya mutfaklarında olduğu kadar Amerika, Kanada, Portekiz, Ispanya’da da sıradan hale gelmiş durumda.Yosunlu ekmekler, krakerler ve kimi unlu ürünler bu sayede ‘süper gıda’ sınıfına giriyor.

 

7.5.12-- Bugün kontaminasyon (bulaşıklık) riskinden dolayı Japonya hariç Batı’daki çiftliklerde yetiştirilen türler daha çok tercih ediliyor. Bunların içinde Japonya’nın ürettiği çeşitler yetiştiricilik için her zaman birer referans kaynağı oluyor.

 

8--Kanola bitkisi genellikle yemeklik yağ elde etmek için kullanılıyor. Tohumdan yağın ayrılma işlemi sonrasında, yağsız kuru ağırlığının yüzde 40’ı kadar protein içeren bir ürün elde edilebiliyor.

 

9--AB destekli “Protein2Food” projesi, Avrupa’da hâlihazırda tüketilen amarant, karabuğday ve kinoa gibi tahıllar ile bakla, nohut ve yeşil mercimek gibi bitkisel protein kaynaklarının içerdiği proteinin miktarını ve kalitesini artırmayı amaçlıyor.

 

10--Avrupa’nın iklim ve topraklarına daha uygun türlerin geliştirilmesi, üretim ve hasat süreçlerinde iyileştirmeler ve teknolojik gelişmelerle protein içeriği ve kalitesi yüksek olan etlere alternatif teşkil edebilecek fırıncılık ürünleri, makarnalar, kahvaltılık tahıllar ve atıştırmalıklar gibi bitkisel besinlerin üretiminin sağlanabilmesi hedefleniyor.

 

Kaynak:Odak-Faruk Şüyun-Dünya Gazetesi-Ayrıntılar -www.sabriulkervakfi.org/BBK adresinden ulaşmak mümkün.






Makalenin İzlenme Sayısı : 367

Eklenme Tarihi : 30.05.2020

Önceki sayfaya geri dön.